(17-18) Geceye ve gecenin içindekilere ve toparlandığı zaman dolunaya yemin ederim ki,

(17-18) Geceye ve gecenin içindekilere ve toparlandığı zaman dolunaya yemin ederim ki,

(19-20) Doğrusu siz bir durumdan diğerine uğratılacaksınız. Onlara ne oluyor da inanmıyorlar?

(19-20) Doğrusu siz bir durumdan diğerine uğratılacaksınız. Onlara ne oluyor da inanmıyorlar?

Onlara Kur’an okunduğu zaman saygıyla boyun eğmiyorlar?

(22-23) Hayır! İnkârcılar yalanlıyorlar. Oysa Allah, onların içlerinde sakladıklarını çok iyi bilir.

(22-23) Hayır! İnkârcılar yalanlıyorlar. Oysa Allah, onların içlerinde sakladıklarını çok iyi bilir.

Onlara can yakıcı azabı müjde et.

Yalnız, inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara başa kakılmayacak kesintisiz ödül vardır.

Takım yıldızlar bulunan göğe andolsun

Söz verilen güne andolsun

Tanık olana ve tanık olunana andolsun ki

(4-7) Yakıtla tutuşturulmuş ateşle dolu hendek sahiplerinin canı çıksın. Hani, onların çevresinde oturup, inanmış olanlara yaptıklarına tanık oluyorlardı.

(4-7) Yakıtla tutuşturulmuş ateşle dolu hendek sahiplerinin canı çıksın. Hani, onların çevresinde oturup, inanmış olanlara yaptıklarına tanık oluyorlardı.

(4-7) Yakıtla tutuşturulmuş ateşle dolu hendek sahiplerinin canı çıksın. Hani, onların çevresinde oturup, inanmış olanlara yaptıklarına tanık oluyorlardı.

(4-7) Yakıtla tutuşturulmuş ateşle dolu hendek sahiplerinin canı çıksın. Hani, onların çevresinde oturup, inanmış olanlara yaptıklarına tanık oluyorlardı.

(8-9) Bunların onlardan öç almaları, yalnızca göklerin ve yerin egemenliği kendisinin olan, övgüye layık ve ulu olan ve her şeye tanık olan Allaha inanmış olmalarındandır.

(8-9) Bunların onlardan öç almaları, yalnızca göklerin ve yerin egemenliği kendisinin olan, övgüye layık ve ulu olan ve her şeye tanık olan Allaha inanmış olmalarındandır.

Doğrusu, inanmış erkekleri ve inanmış kadınları dinlerinden çevirmeye uğraşanlar, eğer tövbe etmezlerse, onlara cehennem azabı vardır. Yakıcı azap da onlaradır.

Doğrusu, inanıp yararlı işler işleyenlere, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Bu, büyük kurtuluştur.

Doğrusu, Rabbinin yakalaması çetindir.

Doğrusu, önce yaratıp sonra bunu tekrar eden Odur.

(14-15) O arşın yüce sahibi, çok seven, bağışlayan Odur.

(14-15) O arşın yüce sahibi, çok seven, bağışlayan Odur.

Her dilediğini mutlaka yapandır,

(17-18) firavun ve Semûd ordularının haberi sana geldi mi?

(17-18) firavun ve Semûd ordularının haberi sana geldi mi?

Hayır! İnkâr edenler, yalanlamaktadırlar.

Ve Allah onları arkalarından kuşatmıştır.

(21-22) Ancak o, saklı bir levhada bulunan bir yüce Kurandır.

(21-22) Ancak o, saklı bir levhada bulunan bir yüce Kurandır.

Göğe ve gece ortaya çıkana andolsun

Gece ortaya çıkanın ne olduğunu sen bilir misin?

O, ışığıyla karanlığı delen yıldızdır.

Üzerinde gözeticisi bulunmayan kimse yoktur.

Öyleyse, insan nereden yaratıldığına bir baksın.

(6-7) O, bel kemikleri ile eğe kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır.

(6-7) O, bel kemikleri ile eğe kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır.

(8-9) Doğrusu, gizliliklerin ortaya çıkarılacağı gün, Ah lah’ın onu yine yaratmaya gücü yeter.

(8-9) Doğrusu, gizliliklerin ortaya çıkarılacağı gün, Ah lah’ın onu yine yaratmaya gücü yeter.

Artık, onun gücü de, yardımcısı da olmaz.

(11-12) Dönüşlü göğe ve yarılacak yeryüzüne andolsun ki,

(11-12) Dönüşlü göğe ve yarılacak yeryüzüne andolsun ki,

Doğrusu, bu kesin bir sözdür.

O eğlence değildir.

Doğrusu, onlar tuzak kuruyorlar.

Ben de bir tuzak kurmaktayım.

İnkarcılara süre tanı, onları biraz ertele.

Rabbinin en ulu adını arıla.

(2-5) O, yaratıp biçimlendirmiştir. O, ölçümleyip yönlendirmiştir. O otlağı meydana getirdi. Sonra da onu siyah anıza çevirmiştir.

(2-5) O, yaratıp biçimlendirmiştir. O, ölçümleyip yönlendirmiştir. O otlağı meydana getirdi. Sonra da onu siyah anıza çevirmiştir.

(2-5) O, yaratıp biçimlendirmiştir. O, ölçümleyip yönlendirmiştir. O otlağı meydana getirdi. Sonra da onu siyah anıza çevirmiştir.

(2-5) O, yaratıp biçimlendirmiştir. O, ölçümleyip yönlendirmiştir. O otlağı meydana getirdi. Sonra da onu siyah anıza çevirmiştir.

(6-10) Sana, biz onu okutacağız ve Allah’ın dilediğinden başkasını asla unutmayacaksın. Doğrusu, O, açığı da gizli olanı da bilir. En kolay yolu sana kolaylaştırırız. Hatırlatmanın yararı olacaksa, hatırlat! Bilinçle saygılı olan, hatırlayıp anlayacaktır.

(6-10) Sana, biz onu okutacağız ve Allah’ın dilediğinden başkasını asla unutmayacaksın. Doğrusu, O, açığı da gizli olanı da bilir. En kolay yolu sana kolaylaştırırız. Hatırlatmanın yararı olacaksa, hatırlat! Bilinçle saygılı olan, hatırlayıp anlayacaktır.

(6-10) Sana, biz onu okutacağız ve Allah’ın dilediğinden başkasını asla unutmayacaksın. Doğrusu, O, açığı da gizli olanı da bilir. En kolay yolu sana kolaylaştırırız. Hatırlatmanın yararı olacaksa, hatırlat! Bilinçle saygılı olan, hatırlayıp anlayacaktır.

(6-10) Sana, biz onu okutacağız ve Allah’ın dilediğinden başkasını asla unutmayacaksın. Doğrusu, O, açığı da gizli olanı da bilir. En kolay yolu sana kolaylaştırırız. Hatırlatmanın yararı olacaksa, hatırlat! Bilinçle saygılı olan, hatırlayıp anlayacaktır.

(6-10) Sana, biz onu okutacağız ve Allah’ın dilediğinden başkasını asla unutmayacaksın. Doğrusu, O, açığı da gizli olanı da bilir. En kolay yolu sana kolaylaştırırız. Hatırlatmanın yararı olacaksa, hatırlat! Bilinçle saygılı olan, hatırlayıp anlayacaktır.

(11-13) En bedbaht olan ise ondan kaçınacaktır. O en büyük ateşe yaşlanacaktır. Sonra onun içinde ne ölecektir, ne de dirilecektir.

(11-13) En bedbaht olan ise ondan kaçınacaktır. O en büyük ateşe yaşlanacaktır. Sonra onun içinde ne ölecektir, ne de dirilecektir.

(11-13) En bedbaht olan ise ondan kaçınacaktır. O en büyük ateşe yaşlanacaktır. Sonra onun içinde ne ölecektir, ne de dirilecektir.

(14-19) Arınmış olan, Rabbinin adını anıp yakaran, kesin başarıya erişecektir. Ancak sizler dünya hayatını yeğliyorsunuz. Oysa ötekisi daha iyi ve daha süreklidir. Doğrusu, bunlar ilk sayfalarda, İbrahim ve Musa’nın sayfalarında da vardır.

(14-19) Arınmış olan, Rabbinin adını anıp yakaran, kesin başarıya erişecektir. Ancak sizler dünya hayatını yeğliyorsunuz. Oysa ötekisi daha iyi ve daha süreklidir. Doğrusu, bunlar ilk sayfalarda, İbrahim ve Musa’nın sayfalarında da vardır.

(14-19) Arınmış olan, Rabbinin adını anıp yakaran, kesin başarıya erişecektir. Ancak sizler dünya hayatını yeğliyorsunuz. Oysa ötekisi daha iyi ve daha süreklidir. Doğrusu, bunlar ilk sayfalarda, İbrahim ve Musa’nın sayfalarında da vardır.

(14-19) Arınmış olan, Rabbinin adını anıp yakaran, kesin başarıya erişecektir. Ancak sizler dünya hayatını yeğliyorsunuz. Oysa ötekisi daha iyi ve daha süreklidir. Doğrusu, bunlar ilk sayfalarda, İbrahim ve Musa’nın sayfalarında da vardır.

(14-19) Arınmış olan, Rabbinin adını anıp yakaran, kesin başarıya erişecektir. Ancak sizler dünya hayatını yeğliyorsunuz. Oysa ötekisi daha iyi ve daha süreklidir. Doğrusu, bunlar ilk sayfalarda, İbrahim ve Musa’nın sayfalarında da vardır.

(14-19) Arınmış olan, Rabbinin adını anıp yakaran, kesin başarıya erişecektir. Ancak sizler dünya hayatını yeğliyorsunuz. Oysa ötekisi daha iyi ve daha süreklidir. Doğrusu, bunlar ilk sayfalarda, İbrahim ve Musa’nın sayfalarında da vardır.

(1-5) Her şeyi kaplayacak olayın haberi sana gelmedi mi? O gün, çalışan, yorgun düşen birtakım yüzler aşağı eğiktir. Onlar kızgın ateşe yaslanırlar. Onlar kaynar bir kaynaktan su içirilirler.

(1-5) Her şeyi kaplayacak olayın haberi sana gelmedi mi? O gün, çalışan, yorgun düşen birtakım yüzler aşağı eğiktir. Onlar kızgın ateşe yaslanırlar. Onlar kaynar bir kaynaktan su içirilirler.

(1-5) Her şeyi kaplayacak olayın haberi sana gelmedi mi? O gün, çalışan, yorgun düşen birtakım yüzler aşağı eğiktir. Onlar kızgın ateşe yaslanırlar. Onlar kaynar bir kaynaktan su içirilirler.

(1-5) Her şeyi kaplayacak olayın haberi sana gelmedi mi? O gün, çalışan, yorgun düşen birtakım yüzler aşağı eğiktir. Onlar kızgın ateşe yaslanırlar. Onlar kaynar bir kaynaktan su içirilirler.

(1-5) Her şeyi kaplayacak olayın haberi sana gelmedi mi? O gün, çalışan, yorgun düşen birtakım yüzler aşağı eğiktir. Onlar kızgın ateşe yaslanırlar. Onlar kaynar bir kaynaktan su içirilirler.

(6-11) Semirtmeyen, açlığı gidermeyen, kötü kokulu bir dikenden başka yiyecekleri yoktur. Yüzleri o gün pırıl pırıl olanlar, yaptıklarından hoşnutturlar. Yüksek bir cennettedirler. Orada boş söz işitmezler.

(6-11) Semirtmeyen, açlığı gidermeyen, kötü kokulu bir dikenden başka yiyecekleri yoktur. Yüzleri o gün pırıl pırıl olanlar, yaptıklarından hoşnutturlar. Yüksek bir cennettedirler. Orada boş söz işitmezler.

(6-11) Semirtmeyen, açlığı gidermeyen, kötü kokulu bir dikenden başka yiyecekleri yoktur. Yüzleri o gün pırıl pırıl olanlar, yaptıklarından hoşnutturlar. Yüksek bir cennettedirler. Orada boş söz işitmezler.

(6-11) Semirtmeyen, açlığı gidermeyen, kötü kokulu bir dikenden başka yiyecekleri yoktur. Yüzleri o gün pırıl pırıl olanlar, yaptıklarından hoşnutturlar. Yüksek bir cennettedirler. Orada boş söz işitmezler.

(6-11) Semirtmeyen, açlığı gidermeyen, kötü kokulu bir dikenden başka yiyecekleri yoktur. Yüzleri o gün pırıl pırıl olanlar, yaptıklarından hoşnutturlar. Yüksek bir cennettedirler. Orada boş söz işitmezler.

(6-11) Semirtmeyen, açlığı gidermeyen, kötü kokulu bir dikenden başka yiyecekleri yoktur. Yüzleri o gün pırıl pırıl olanlar, yaptıklarından hoşnutturlar. Yüksek bir cennettedirler. Orada boş söz işitmezler.

Orada akan bir kaynak vardır.

(13-16) Orada yüksek tahtlar, yerleştirilmiş kâseler, sıra sıra yastıklar, serilmiş, yumuşak tüylü halılar vardır.

(13-16) Orada yüksek tahtlar, yerleştirilmiş kâseler, sıra sıra yastıklar, serilmiş, yumuşak tüylü halılar vardır.

(13-16) Orada yüksek tahtlar, yerleştirilmiş kâseler, sıra sıra yastıklar, serilmiş, yumuşak tüylü halılar vardır.

(13-16) Orada yüksek tahtlar, yerleştirilmiş kâseler, sıra sıra yastıklar, serilmiş, yumuşak tüylü halılar vardır.

(17-20) Onlar devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl düzletildiğine bir bakmazlar mı?

(17-20) Onlar devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl düzletildiğine bir bakmazlar mı?

(17-20) Onlar devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl düzletildiğine bir bakmazlar mı?

(17-20) Onlar devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl düzletildiğine bir bakmazlar mı?

Sen hatırlat! Esasen sen sadece hatırlatansın.

Sen onların üzerine andıçcı değilsin.

(23-24) Ancak kim sırt çevirir, inkâr ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.

(23-24) Ancak kim sırt çevirir, inkâr ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.

Doğrusu, onların dönüşü Bizedir.

Ve doğrusu, onların hesabını görmek de Bize düşer.

Tanyerinin ağarmasına andolsun,

Ve on geceye,

Ve çifte ve teke,

Ve yürüdüğünde geceye andolsun.

Bunlarda akıl sahibi için bir ant vermeye değmez mi?

(6-8) Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem’de Âda;

(6-8) Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem’de Âda;