64 :
2
|
(1-2) Göklerde olanlar ve yerde olanlar Allah’ı yüceltirler. Egemenlik O’nundur, övgü O’nadır. O her şeyi ölçümleyendir. Sizi yaratan O’dur; kiminiz inkârcı, kiminiz inançlıdır. Allah yaptıklarınızı görür.
|
|
  |
|
64 :
3
|
Gökleri ve yeri gerçekten yaratmıştır. Size biçim vermiş ve biçiminizi de güzel yapmıştır. Dönüş O’nadır.
|
|
  |
|
64 :
4
|
Göklerde ve yerde olanları bilir; gizlediklerinizi de, açığa vurduklarınızı da bilir; Allah gönüllerde olanı da bilendir.
|
|
  |
|
64 :
5
|
Daha önce inkâr edip de, işlerinin günahını tadan kimselerin haberi sana gelmedi mi? Onlara, can yakıcı azap vardır.
|
|
  |
|
64 :
6
|
Bu, kendilerine elçileri açık belgelerle geldiğinde, “Bir beşer mi bize yol gösterecek?” diyerek, inkâr edip yüz çevirmelerinden ötürüdür. Allah hiçbir şeye muhtaç olmamıştır. Allah zengindir, övgüye layıktır.
|
|
  |
|
64 :
7
|
9. ve : andolsun (yemin anlamında) 10. rabbî : ve Rabbim 11. le : elbette, mutlaka 12. tub\'asunne : diriltileceksiniz 13. summe : sonra 14. le : elbette, mutlaka 15. tunebbeunne : mutlaka size haber verilecek 16. bimâ : şeyler 17. amiltum : siz yaptınız 18. ve zâlike : ve işte bu, bu 19. alâ allâhi : Allah\'a 20. yesîrun : kolay ', 350)" onMouseout="hideddrivetip()" >İnkâr edenler, dirilmeyeceklerini ileri sürerler. De ki: “Evet! Rabbime andolsun ki, şüphesiz diriltileceksiniz ve sonra, yaptıklarınız kuşkusuz size bildirilecektir. Bu, Allah’a kolaydır.”
|
|
  |
|
64 :
8
|
Öyleyse, Allah’a, elçisine ve indirdiğimiz ışığa inanın; Allah işlediklerinizden haberdardır.
|
|
  |
|
64 :
9
|
Sizi toplanma gününde topladığı gün, işte o karşılıklı aldatmaca günüdür. Allah’a kim inanmış ve yararlı iş işlemişse, onun kötülüklerini örter, onu içinde temelli ve sonsuz kalacağı, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar; büyük başarı işte budur.
|
|
  |
|
64 :
10
|
İnkâr edip, ilkelerimizi yalanlayanlar, işte onlar da ateşliklerdir, orada temellidirler. Ne kötü bir gidiş yeridir!
|
|
  |
|
64 :
11
|
Başa gelen hiçbir olay, Allah'ın bilgisi olmadan olamaz. Allaha kim inanırsa, onun gönlüne doğruyu gösteririz. Allah her şeyi bilendir.
|
|
  |
|
64 :
12
|
Allah'ı dinleyin; elçisini dinleyin. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki, elçimize düşen ancak apaçık duyurmaktır.
|
|
  |
|
64 :
13
|
Allah! Ondan başka tanrı yoktur. İnananlar yalnız Allah'a güvensinler.
|
|
  |
|
64 :
14
|
Ey inananlar! Doğrusu, eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşmanlık edenler olur, onlara karşı uyanık davranın; eğer affederseniz, aldırmazsanız ve bağışlarsanız, doğrusu, Allah da bağışlar, acır.
|
|
  |
|
64 :
15
|
Ancak, mallarınız ve çocuklarınız bir denemedir. Büyük ödül ise Allah katindadır.
|
|
  |
|
64 :
16
|
Allah'a, gücünüzün yettiği kadar saygılı olun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için verin; benliğinin cimriliğinden korunan kimse, işte onlar başarıya ulaşanlardır.
|
|
  |
|
64 :
17
|
Eğer Allah'a güzel ödünç verirseniz, onu size kat kat yapar ve sizi bağışlar; Allah, şükrün karşılığını verendir, ivecen olmayandır.
|
|
  |
|
64 :
18
|
Görüneni, görünmeyeni bilendir; uludur, bilgedir.
|
|
  |
|
65-TALÂK SURESİ - At-Talaq - MEDİNE/99 - 12 Ayet
|
Bismillahirrahmanirrahim |
65 :
1
|
Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınız zaman, onları aybaşlarını gözeterek boşayın ve aybaşlarını da sayın. Rabbiniz olan Allaha saygılı olun, apaçık hayasızlık bir yana, onları evlerinden siz de çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah'ın sınırlarını kim aşarsa, şüphesiz, kendine yazık etmiş olur. Bilemezsin bundan sonra belki Allah yeni bir durum ortaya koyar.
|
|
  |
|
65 :
2
|
(2-3) Kadınların bekleme süreleri bittiği zaman onları uygun şekilde alıkoyun ya da uygun bir şekilde onlardan ayrılın. İçinizden de iki adil tanık getirin, tanıklığı Allah için yapın. İşte bu, Allah'a ve ahiret gününe inanan kimseye verilen öğüttür. Allah kendisine saygılı olan kimseye çıkış yolu sağlar, ona beklemediği yerden rızık verir. Allah'a güvenen kimseye, O yeter, doğrusu Allah buyruğunu yerine getirendir. Şüphesiz Allah her şey için bir ölçü var etmiştir.
|
|
  |
|
65 :
3
|
(2-3) Kadınların bekleme süreleri bittiği zaman onları uygun şekilde alıkoyun ya da uygun bir şekilde onlardan ayrılın. İçinizden de iki adil tanık getirin, tanıklığı Allah için yapın. İşte bu, Allah'a ve ahiret gününe inanan kimseye verilen öğüttür. Allah kendisine saygılı olan kimseye çıkış yolu sağlar, ona beklemediği yerden rızık verir. Allah'a güvenen kimseye, O yeter, doğrusu Allah buyruğunu yerine getirendir. Şüphesiz Allah her şey için bir ölçü var etmiştir.
|
|
  |
|
65 :
4
|
Kadınlarınız içinde kanamadan kesilenler ile henüz görmemiş olanlardan şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır; gebe olanların süresi doğurmaları ile tamamlanır. Kim Allah’a saygılı olursa, Allah işlerinde ona bir kolaylık verir.
|
|
  |
|
65 :
5
|
Bu, Allah’ın size indirmiş olduğu buyruğudur. Kim Allah'a saygılı olursa, Allah onun kötülüklerini örter, ödülünü büyütür.
|
|
  |
|
65 :
6
|
Onları varlığınıza göre kendi oturduğunuz yerde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için zarar vermeye kalkışmayın. Eğer gebe iseler, doğumlarına kadar geçimlerini sağlayın. Çocuğu sizin için emzirirlerse, onlara ücretlerini verin, aranızda uygun bir şekilde anlaşın; eğer birbirinize zorluk gösterirseniz çocuğu başka bir kadın emzirebilir.
|
|
  |
|
65 :
7
|
Genişliğe sahip olan kimse, nafakayı genişliğine göre versin; rızkı kendisine yetecek kadar olan kimse, Allah'ın kendisine verdiğinden versin; Allah verdiğinin dışında kimseye yük yüklemez. Allah güçlükten sonra kolaylık verir.
|
|
  |
|
65 :
8
|
Rablerinin ve Onun elçilerinin buyruğundan çıkan nice kentler halkını, Biz çetin bir hesaba çekmiş, onlara, görülmedik bir azap etmişizdir.
|
|
  |
|
65 :
9
|
Onlar günahlarını tattılar; durumlarının sonu yıkım oldu.
|
|
  |
|
65 :
10
|
Allah onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Ey inanmış olan öz akıl sahipleri! Allaha saygılı olun, Allah size bir hatırlatma indirmiştir.
|
|
  |
|
65 :
11
|
İnanan ve yararlı işler işleyenleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak üzere, size Allah'ın apaçık ilkelerini okuyan bir elçi göndermiştir. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş işlerse, Allah onu, içinde temelli kalacağı, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Allah ona gerçekten güzel rızık vermiştir.
|
|
  |
|
65 :
12
|
Yedi göğü ve yerden de bir o kadarını yaratan Allah'tır. Doğrusu Allah'ın her şeyi ölçümlediğini ve Allah'ın ilminin her şeyi kuşattığını bilmeniz için, Allah'ın buyruğu bunlar arasında iner durur.
|
|
  |
|
66-TAHRÎM SURESİ - At-Tahrim - MEDİNE/107 - 12 Ayet
|
Bismillahirrahmanirrahim |
66 :
1
|
Ey Peygamber! Eşlerinin hoşnutluklarını gözeterek, Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin haram ediyorsun? Allah, bağışlayandır, acıyandır.
|
|
  |
|
66 :
2
|
Allah, yeminlerinizin çözümünü gerekli kılmıştır. Allah sizin dostunuzdur. O, bilendir, bilgedir.
|
|
  |
|
66 :
3
|
Hani, Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Kadın bunu haber verince, Allah da ona durumu bildirmiş, o da bir kısmını anlatmış, bir kısmına değinmemişti. Onu eşine bildirince, eşi “Bunu sana kim haber verdi?” demiş, o da “Bana her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan haber verdi” demiştir.
|
|
  |
|
66 :
4
|
Eğer ikiniz Allaha tövbe ederseniz, çünkü ikinizin gönülleri kaymıştır. Eğer eşinizin aleyhinde yardımlaşarak bir şey yapmaya kalkarsanız, doğrusu, onun dostu Allah'tır. İnananların iyileri ve ayrıca melekler de yardımcısıdır.
|
|
  |
|
66 :
5
|
Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha iyi olan, doğruya içtenlikle boyun büken, inanan, boyun eğen, tövbe eden, tapınan, eslek, dul ve bakire eşler verebilir.
|
|
  |
|
66 :
6
|
Ey inananlar! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu ateşten koruyun; onun yakıtı, insanlar ve taşlardır; görevlileri Allah'ın kendilerine verdiği emirlere başkaldırmayan, kendilerine buyurulanları yerine getiren çetin iri yapılı meleklerdir.
|
|
  |
|
66 :
7
|
Ey inkâr edenler! Bugün özür dilemeyin, yalnızca işlediklerinizin karşılığını görmektesiniz.
|
|
  |
|
66 :
8
|
“Ey inananlar! Yürekten öz tövbe ile Allaha dönün ki, Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koysun. Allah'ın, peygamberini ve onunla beraber olan inananları utandırmayacağı o gün, ışıkları önlerinde ve sağlarından olarak yürürler ve “Rabbimiz! Işığımızı tamamla, bizi bağışla, doğrusu, Sen her şeyi ölçümleyensin” derler.
|
|
  |
|
66 :
9
|
Ey Peygamber! İnkârcılarla ve ikiyüzlülerle uğraş, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir, ne kötü varış yeridir!
|
|
  |
|
66 :
10
|
Allah, inkâr edenler için, Nuh'un karısıyla Lut'un karısını örnek gösterir: Onlar, iyi kullarımızdan ikisinin altında iken onları inkâr ettiler. Onlar da Allah'tan yana onlara bir yarar sağlayamadılar. “Cehenneme girenlerle beraber girin” dendi.
|
|
  |
|
66 :
11
|
Allah, inananlara Firavunun karısını örnek gösterir: Hani, o “Rabbim! Katından bana cennette bir ev yap, beni Firavundan ve onun işinden kurtar; beni zalim milletten kurtar” demişti.
|
|
  |
|
66 :
12
|
İffetini korumuş olan İmran kızı Meryem de bir örnektir. Ona ruhumuzdan üflemiştik; Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etmişti; o, Bize gönülden itaat edenlerdendi.
|
|
  |
|
67-MULK SURESİ - Al-Mulk - MEKKE/77 - 30 Ayet
|
Bismillahirrahmanirrahim |
67 :
1
|
Egemenlik elinde olan Allah yücedir ve O her şeyi ölçümleyendir.
|
|
  |
|
67 :
2
|
Hanginizin daha güzel iş işlediğini denemek için ölümü ve yaşamı yaratan O’dur. O uludur, bağışlayandır.
|
|
  |
|
67 :
3
|
Yedi göğü uyumlu olarak yaratan O’dur. Rahmanın bu yaratmasında bir düzensizlik göremezsin. Gözünü bir çevir bak, bir çatlaklık görebilir misin?
|
|
  |
|
67 :
4
|
Sonra gözünü tekrar tekrar çevir bak; ama göz umduğunu bulamayıp direnci kırılmış olarak sana döner.
|
|
  |
|
67 :
5
|
Andolsun ki, en yakın göğü ışıklarla donattık, onlarla şeytanların taşlanmasını sağladık ve onlara alev azabını hazırladık.
|
|
  |
|
67 :
6
|
Rablerini inkâr eden kimseler için cehennem azabı vardır. Ne kötü bir gidiş yeridir!
|
|
  |
|
67 :
7
|
Oraya atıldıkları zaman onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler.
|
|
  |
|
67 :
8
|
Nerede ise öfkesinden paralanacak! Her bir topluluk içine atıldığında, bekçileri onlara “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” sorarlar.
|
|
  |
|
67 :
9
|
Onlar “Evet, bize bir uyarıcı gelmişti, ama biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapkınlık içindesiniz’ demiştik” derler.
|
|
  |
|
67 :
10
|
“Eğer kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, alevli ateşlikler içinde olmazdık” derler.
|
|
  |
|
67 :
11
|
Böylece günahlarını itiraf ederler. Çılgın alevli cehennemlikler yok olsunlar!
|
|
  |
|
67 :
12
|
Doğrusu, görülmeyen Rablerinden bilinçle saygı duyanlara, işte onlara, bağışlanma ve büyük ödül vardır.
|
|
  |
|
67 :
13
|
Sözlerinizi gizleseniz de, açıklasanız da, doğrusu, O gönüllerde olanı bilir.
|
|
  |
|
67 :
14
|
O yarattığını bilmez mi? O, İnceliklidir, bilgisi olandır.
|
|
  |
|
67 :
15
|
O, sizin için yeryüzüne boyun eğdirmiştir. Öyleyse yerin sırtlarını dolaşın, Allah'ın verdiği rızıktan yiyin; sonunda dönüş O nadir.
|
|
  |
|
67 :
16
|
Yer birdenbire sarsıldığı zaman, gökte O'lanın sizi yerin dibine geçirmesinden güvende misiniz?
|
|
  |
|
67 :
17
|
Gökte O'lanın başınıza taş yağdırmasından güvende misiniz? Benim uyarmamın nasıl olduğunu yakında bileceksiniz?
|
|
  |
|
67 :
18
|
Andolsun ki, bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Beni tanımazlık nasılmış?
|
|
  |
|
67 :
19
|
Üzerlerinde kanat çırpan dizi dizi kuşları görmezler mi? Onları havada Rahman olandan başkası tutmuyor; doğrusu, O her şeyi görendir.
|
|
  |
|
67 :
20
|
Yahut, Rahman olan Allah'ın dışında size yardımda bulunabilecek bu ordunuz kimdir? İnkârcılar sadece aldanmaktadırlar.
|
|
  |
|
67 :
21
|
Eğer O rızkını keserse, bu rızkı size kim verecek? Hayır! Onlar dikbaşlılıkta ve kaçışta direnmektedirler.
|
|
  |
|
67 :
22
|
Yüzükoyun kapaklanarak yürüyen mi, yoksa doğru yolda düpedüz yürüyen mi, daha doğru yolda olur?
|
|
  |
|
67 :
23
|
De ki: “Sizi yaratan; size kulak, gözler ve kalpler veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!''
|
|
  |
|
67 :
24
|
Sizi yerde yaratan O'dur ve O'na toplanacaksınız.
|
|
  |
|
67 :
25
|
İnkarcılar “Doğru sözlü iseniz, bu verilen söz ne zamandır?” derler.
|
|
  |
|
67 :
26
|
De ki: “Onun bilgisi Allah'tadır. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
|
|
  |
|
67 :
27
|
Azabı yaklaşırken gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri buruşur, onlara “sizin arayıp durduğunuz, işte budur” denir.
|
|
  |
|
67 :
28
|
De ki: “Görmüyor musunuz? Allah, beni ve benimle beraber bulunanları yok eder veya bize acır; ama inkârcıları, can yakıcı azaptan kim alıkoyabilir?”
|
|
  |
|
67 :
29
|
De ki: “Bizim inandığımız ve kendisine güvendiğimiz, Rahman olandır. Kimin apaçık bir sapıklıkta olduğunu yakında bileceksiniz.”
|
|
  |
|
67 :
30
|
De ki: “Görmüyor musunuz? Suyunuz yere batarsa, size kim bir su kaynağı getirebilir?”
|
|
  |
|
68-KALEM SURESİ - Al-Qalam - MEKKE/2 - 52 Ayet
|
Bismillahirrahmanirrahim |
68 :
1
|
(1-3) Nün! Kaleme ve yazdıklarına andolsun ki, Rabbinin nimetinden dolayı deli değilsin. Doğrusu, sana kesintisiz bir ödül vardır.
|
|
  |
|
68 :
2
|
(1-3) Nün! Kaleme ve yazdıklarına andolsun ki, Rabbinin nimetinden dolayı deli değilsin. Doğrusu, sana kesintisiz bir ödül vardır.
|
|
  |
|
68 :
3
|
(1-3) Nün! Kaleme ve yazdıklarına andolsun ki, Rabbinin nimetinden dolayı deli değilsin. Doğrusu, sana kesintisiz bir ödül vardır.
|
|
  |
|
68 :
4
|
Ve doğrusu sen büyük bir ahlak üzeresin.
|
|
  |
|
68 :
5
|
(5-6) Hanginizin vurgun yediğini yakında sen de göreceksin, onlar da göreceklerdir.
|
|
  |
|
68 :
6
|
(5-6) Hanginizin vurgun yediğini yakında sen de göreceksin, onlar da göreceklerdir.
|
|
  |
|
68 :
7
|
Doğrusu, senin Rabbin yolundan sapanları çok iyi bilir; O doğru yolda olanları da çok iyi bilir.
|
|
  |
|
68 :
8
|
(8-9) Bundan böyle yalanlayanlara boyun eğme. Onlar keşke yağcılık etsen isterler ki kendileri de yağcılık etsinler.
|
|
  |
|
68 :
9
|
(8-9) Bundan böyle yalanlayanlara boyun eğme. Onlar keşke yağcılık etsen isterler ki kendileri de yağcılık etsinler.
|
|
  |
|
68 :
10
|
(10-15) Malı ve oğulları vardır diye, yemin edip duran alçağa, diliyle iğneleyene, kovuculuk edene, iyiliği sürekli engelleyene, saldırgana, günahkara, zorbaya, ayrıca soysuzlukta damgalı olana uyma. İlkelerimiz ona okunduğu zaman “Öncekilerin masalları” der.
|
|
  |
|
68 :
11
|
(10-15) Malı ve oğulları vardır diye, yemin edip duran alçağa, diliyle iğneleyene, kovuculuk edene, iyiliği sürekli engelleyene, saldırgana, günahkara, zorbaya, ayrıca soysuzlukta damgalı olana uyma. İlkelerimiz ona okunduğu zaman “Öncekilerin masalları” der.
|
|
  |
|
68 :
12
|
(10-15) Malı ve oğulları vardır diye, yemin edip duran alçağa, diliyle iğneleyene, kovuculuk edene, iyiliği sürekli engelleyene, saldırgana, günahkara, zorbaya, ayrıca soysuzlukta damgalı olana uyma. İlkelerimiz ona okunduğu zaman “Öncekilerin masalları” der.
|
|
  |
|
68 :
13
|
(10-15) Malı ve oğulları vardır diye, yemin edip duran alçağa, diliyle iğneleyene, kovuculuk edene, iyiliği sürekli engelleyene, saldırgana, günahkara, zorbaya, ayrıca soysuzlukta damgalı olana uyma. İlkelerimiz ona okunduğu zaman “Öncekilerin masalları” der.
|
|
  |
|
68 :
14
|
(10-15) Malı ve oğulları vardır diye, yemin edip duran alçağa, diliyle iğneleyene, kovuculuk edene, iyiliği sürekli engelleyene, saldırgana, günahkara, zorbaya, ayrıca soysuzlukta damgalı olana uyma. İlkelerimiz ona okunduğu zaman “Öncekilerin masalları” der.
|
|
  |
|
68 :
15
|
(10-15) Malı ve oğulları vardır diye, yemin edip duran alçağa, diliyle iğneleyene, kovuculuk edene, iyiliği sürekli engelleyene, saldırgana, günahkara, zorbaya, ayrıca soysuzlukta damgalı olana uyma. İlkelerimiz ona okunduğu zaman “Öncekilerin masalları” der.
|
|
  |
|
68 :
16
|
(16-20) Onun burnuna yakında damgayı vuracağız. Doğrusu, bahçe sahiplerini denediğimiz gibi onları da deneriz. Hani, sabahleyin bahçeyi ayrıcasız devşireceklerine yemin etmişlerdi. Ancak onlar daha uykudayken Tanrı tarafından bir salgın bahçeyi dolaştı da bahçe biçilmişe dönmüştü.
|
|
  |
|
68 :
17
|
(16-20) Onun burnuna yakında damgayı vuracağız. Doğrusu, bahçe sahiplerini denediğimiz gibi onları da deneriz. Hani, sabahleyin bahçeyi ayrıcasız devşireceklerine yemin etmişlerdi. Ancak onlar daha uykudayken Tanrı tarafından bir salgın bahçeyi dolaştı da bahçe biçilmişe dönmüştü.
|
|
  |
|
68 :
18
|
(16-20) Onun burnuna yakında damgayı vuracağız. Doğrusu, bahçe sahiplerini denediğimiz gibi onları da deneriz. Hani, sabahleyin bahçeyi ayrıcasız devşireceklerine yemin etmişlerdi. Ancak onlar daha uykudayken Tanrı tarafından bir salgın bahçeyi dolaştı da bahçe biçilmişe dönmüştü.
|
|
  |
|
68 :
19
|
(16-20) Onun burnuna yakında damgayı vuracağız. Doğrusu, bahçe sahiplerini denediğimiz gibi onları da deneriz. Hani, sabahleyin bahçeyi ayrıcasız devşireceklerine yemin etmişlerdi. Ancak onlar daha uykudayken Tanrı tarafından bir salgın bahçeyi dolaştı da bahçe biçilmişe dönmüştü.
|
|
  |
|
68 :
20
|
(16-20) Onun burnuna yakında damgayı vuracağız. Doğrusu, bahçe sahiplerini denediğimiz gibi onları da deneriz. Hani, sabahleyin bahçeyi ayrıcasız devşireceklerine yemin etmişlerdi. Ancak onlar daha uykudayken Tanrı tarafından bir salgın bahçeyi dolaştı da bahçe biçilmişe dönmüştü.
|
|
  |
|
68 :
21
|
(21-25) Sabah erkenden “Ürünlerinizi devşirecekseniz erken çıkın” diye birbirlerine seslendiler. Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanınıza sokulmasın, diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı. Güçleri yeterek pek istekli olarak erkenden gittiler.
|
|
  |
|
68 :
22
|
(21-25) Sabah erkenden “Ürünlerinizi devşirecekseniz erken çıkın” diye birbirlerine seslendiler. Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanınıza sokulmasın, diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı. Güçleri yeterek pek istekli olarak erkenden gittiler.
|
|
  |
|
68 :
23
|
(21-25) Sabah erkenden “Ürünlerinizi devşirecekseniz erken çıkın” diye birbirlerine seslendiler. Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanınıza sokulmasın, diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı. Güçleri yeterek pek istekli olarak erkenden gittiler.
|
|
  |
|
68 :
24
|
(21-25) Sabah erkenden “Ürünlerinizi devşirecekseniz erken çıkın” diye birbirlerine seslendiler. Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanınıza sokulmasın, diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı. Güçleri yeterek pek istekli olarak erkenden gittiler.
|
|
  |
|
68 :
25
|
(21-25) Sabah erkenden “Ürünlerinizi devşirecekseniz erken çıkın” diye birbirlerine seslendiler. Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanınıza sokulmasın, diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı. Güçleri yeterek pek istekli olarak erkenden gittiler.
|
|
  |
|
68 :
26
|
(26-30) Orayı gördüklerinde “Doğrusu yolumuzu şaşırmış olacağız; hayır! Biz yoksun bırakıldık” dediler. En ılımlı olanı “Ben size Allah'ı anmanız gerekmez mi?' dememiş miydim?” dedi. “Rabbimiz yücedir, doğrusu, biz haksızlık ettik” dediler. Birbirlerini yermeye başladılar.
|
|
  |
|
68 :
27
|
(26-30) Orayı gördüklerinde “Doğrusu yolumuzu şaşırmış olacağız; hayır! Biz yoksun bırakıldık” dediler. En ılımlı olanı “Ben size Allah'ı anmanız gerekmez mi?' dememiş miydim?” dedi. “Rabbimiz yücedir, doğrusu, biz haksızlık ettik” dediler. Birbirlerini yermeye başladılar.
|
|
  |
|
68 :
28
|
(26-30) Orayı gördüklerinde “Doğrusu yolumuzu şaşırmış olacağız; hayır! Biz yoksun bırakıldık” dediler. En ılımlı olanı “Ben size Allah'ı anmanız gerekmez mi?' dememiş miydim?” dedi. “Rabbimiz yücedir, doğrusu, biz haksızlık ettik” dediler. Birbirlerini yermeye başladılar.
|
|
  |
|
68 :
29
|
(26-30) Orayı gördüklerinde “Doğrusu yolumuzu şaşırmış olacağız; hayır! Biz yoksun bırakıldık” dediler. En ılımlı olanı “Ben size Allah'ı anmanız gerekmez mi?' dememiş miydim?” dedi. “Rabbimiz yücedir, doğrusu, biz haksızlık ettik” dediler. Birbirlerini yermeye başladılar.
|
|
  |
|