KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki4801-4900 4901-5000 5001-51005101-5200 Sonraki >> ]
56 : 22
(17-24) Ölümsüz gençler ve sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler, işlediklerinin karşılığı olarak, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler ve arzulayacakları kuş eti ile yanlarında dolaşırlar.
 

56 : 23
(17-24) Ölümsüz gençler ve sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler, işlediklerinin karşılığı olarak, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler ve arzulayacakları kuş eti ile yanlarında dolaşırlar.
 

56 : 24
(17-24) Ölümsüz gençler ve sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler, işlediklerinin karşılığı olarak, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler ve arzulayacakları kuş eti ile yanlarında dolaşırlar.
 

56 : 25
(25-26) Orada, “Esenlik! Esenlik!” söyleminden başka, boş ve günaha sokacak bir şey işitmezler.
 

56 : 26
(25-26) Orada, “Esenlik! Esenlik!” söyleminden başka, boş ve günaha sokacak bir şey işitmezler.
 

56 : 27
Uğurlulara gelince, nedir uğurlular?
 

56 : 28
(28-34) Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
 

56 : 29
(28-34) Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
 

56 : 30
(28-34) Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
 

56 : 31
(28-34) Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
 

56 : 32
(28-34) Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
 

56 : 33
(28-34) Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
 

56 : 34
(28-34) Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
 

56 : 35
(35-38) Doğrusu biz kadınları yarattıkça yarattık, onları uğurlu olanlara yaşıt sevgililer olarak bakireler kıldık.
 

56 : 36
(35-38) Doğrusu biz kadınları yarattıkça yarattık, onları uğurlu olanlara yaşıt sevgililer olarak bakireler kıldık.
 

56 : 37
(35-38) Doğrusu biz kadınları yarattıkça yarattık, onları uğurlu olanlara yaşıt sevgililer olarak bakireler kıldık.
 

56 : 38
(35-38) Doğrusu biz kadınları yarattıkça yarattık, onları uğurlu olanlara yaşıt sevgililer olarak bakireler kıldık.
 

56 : 39
(39-40) Bir topluluk öncekilerden, bir topluluk da sonrakilerdendir.
 

56 : 40
(39-40) Bir topluluk öncekilerden, bir topluluk da sonrakilerdendir.
 

56 : 41
Uğursuzlara gelince, nedir uğursuzlar?
 

56 : 42
(42-44) Kızgın ateşte ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.
 

56 : 43
(42-44) Kızgın ateşte ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.
 

56 : 44
(42-44) Kızgın ateşte ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.
 

56 : 45
(45-46) Doğrusu onlar, bundan önce görkemlilerdi ve büyük günah işlemekte direnip dururlardı.
 

56 : 46
(45-46) Doğrusu onlar, bundan önce görkemlilerdi ve büyük günah işlemekte direnip dururlardı.
 

56 : 47
(47-48) Ve şöyle derlerdi: “Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda, doğrusu biz ve önceki atalarımız da mı diriltilecekler?”
 

56 : 48
(47-48) Ve şöyle derlerdi: “Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda, doğrusu biz ve önceki atalarımız da mı diriltilecekler?”
 

56 : 49
(49-50) De ki: “Doğrusu öncekiler de, sonrakiler de belli bir zamanın belirli bir anında toplanacaklardır.”
 

56 : 50
(49-50) De ki: “Doğrusu öncekiler de, sonrakiler de belli bir zamanın belirli bir anında toplanacaklardır.”
 

56 : 51
Sonra doğrusu siz, ey yalanlayan sapkınlar!
 

56 : 52
Andolsun, zakkum ağacından yiyeceksiniz;
 

56 : 53
Karınlarınızı onunla dolduracaksınız
 

56 : 54
Ve onun üzerine kaynar su içeceksiniz
 

56 : 55
Hem de susuzluğa yakalanmış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
 

56 : 56
İşte, onlara hesap günü sunulacak ağırlama budur.
 

56 : 57
Sizi yaratan Biziz; hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?
 

56 : 58
(58-59) Düşünün, attığınız atmık nedir? Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa Biz mi yaratmaktayız?
 

56 : 59
(58-59) Düşünün, attığınız atmık nedir? Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa Biz mi yaratmaktayız?
 

56 : 60
(60-61) Benzerlerinizi sizin yerinize getirmek ve sizi bilmediğiniz yerde var etmek için, aranı(zda ölümü Biz tayin ettik. Kimse önümüze geçemez.
 

56 : 61
(60-61) Benzerlerinizi sizin yerinize getirmek ve sizi bilmediğiniz yerde var etmek için, aranı(zda ölümü Biz tayin ettik. Kimse önümüze geçemez.
 

56 : 62
Andolsun, ilk yaratmayı öğrendiniz, öyle ise hatırlayıp anlamıyor musunuz?
 

56 : 63
(63-64) Ne ektiğinizi görmüyor musunuz? Ektiklerinizi bitiren sizler misiniz, yoksa onları Biz mi bitiriyoruz?
 

56 : 64
(63-64) Ne ektiğinizi görmüyor musunuz? Ektiklerinizi bitiren sizler misiniz, yoksa onları Biz mi bitiriyoruz?
 

56 : 65
(65-67) Dilersek, Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız ve “Doğrusu, borç altına girdik, hayır, doğrusu, yoksun kaldık” dersiniz.
 

56 : 66
(65-67) Dilersek, Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız ve “Doğrusu, borç altına girdik, hayır, doğrusu, yoksun kaldık” dersiniz.
 

56 : 67
(65-67) Dilersek, Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız ve “Doğrusu, borç altına girdik, hayır, doğrusu, yoksun kaldık” dersiniz.
 

56 : 68
(68-69) Düşünün, içtiğiniz suyu buluttan indirenler sizler misiniz, yoksa onu Biz mi indiriyoruz?
 

56 : 69
(68-69) Düşünün, içtiğiniz suyu buluttan indirenler sizler misiniz, yoksa onu Biz mi indiriyoruz?
 

56 : 70
Dileseydik onu acılaştırırdık, şükretmenize değmez mi?
 

56 : 71
(71-72) Düşünün, yaktığınız ateşin ağacını var eden sizler misiniz? Yoksa onu Biz mi var ediyoruz?
 

56 : 72
(71-72) Düşünün, yaktığınız ateşin ağacını var eden sizler misiniz? Yoksa onu Biz mi var ediyoruz?
 

56 : 73
Biz onu bir hatırlatma ve çölde konaklayanlar için yararlı kıldık.
 

56 : 74
Yüce Rabbinin adını arı tut.
 

56 : 75
(75-76) Hayır! Yıldızların yerleri üzerine yemin ederim. Ve doğrusu bunun ne büyük bir yemin olduğunu bir bilseniz!
 

56 : 76
(75-76) Hayır! Yıldızların yerleri üzerine yemin ederim. Ve doğrusu bunun ne büyük bir yemin olduğunu bir bilseniz!
 

56 : 77
(77-78) Doğrusu, o saklı bir yazımda bulunan saygın bir okumadır.
 

56 : 78
(77-78) Doğrusu, o saklı bir yazımda bulunan saygın bir okumadır.
 

56 : 79
Ona ancak arındırılmış olanlar dokunabilir.
 

56 : 80
Alemlerin Rabbinden indirilmedir.
 

56 : 81
Bu, yağcılık yapılacak bir söz müdür?
 

56 : 82
Doğrusu, yalancılık yapmakla mı rızkınızı sağlıyorsunuz?
 

56 : 83
(83-85) Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken. Biz o kişiye sizden daha yakımzdır, ama siz görmezsiniz.
 

56 : 84
(83-85) Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken. Biz o kişiye sizden daha yakımzdır, ama siz görmezsiniz.
 

56 : 85
(83-85) Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken. Biz o kişiye sizden daha yakımzdır, ama siz görmezsiniz.
 

56 : 86
(86-87) Eğer hesaba çekilmeyecek kimseler iseniz, doğru iseniz, o canı geri çevirsenize!
 

56 : 87
(86-87) Eğer hesaba çekilmeyecek kimseler iseniz, doğru iseniz, o canı geri çevirsenize!
 

56 : 88
(88-89) Eğer o gözdelerden ise, rahatlık, hoşluk ve nimet cennetindedir.
 

56 : 89
(88-89) Eğer o gözdelerden ise, rahatlık, hoşluk ve nimet cennetindedir.
 

56 : 90
Eğer uğurlulardan ise
 

56 : 91
Ey uğurlulardan olan kişi, sana esenlik olsun.
 

56 : 92
Eğer sapıtmış yalanlayanlardan ise
 

56 : 93
Kaynar sudan ağırlama sunulur,
 

56 : 94
Ve alevli ateşe yaslatılır.
 

56 : 95
Doğrusu, bu, andolsun kesin gerçektir.
 

56 : 96
Öyleyse yüce Rabbinin adını arı tut.
 


57-HADÎD SURESİ - Al-Hadid - MEDİNE/94 - 29 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
57 : 1
(1-2) Göklerde ve yerde olanlar Allah’ı arı tutarlar. O, uludur, bilgedir. Göklerin ve yerin egemenliği O’nundur; diriltir, öldürür. O her şeyi ölçümleyendir.
 

57 : 2
(1-2) Göklerde ve yerde olanlar Allah’ı arı tutarlar. O, uludur, bilgedir. Göklerin ve yerin egemenliği O’nundur; diriltir, öldürür. O her şeyi ölçümleyendir.
 

57 : 3
O, hem ilktir hem sondur, hem görünürdür, hem gizlidir. Ve O her şeyi bilendir.
 

57 : 4
Gökleri ve yeri altı aşamada yaratan, sonra arştan hükmeden, yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilen O’dur. Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür.
 

57 : 5
Göklerin ve yerin egemenliği O nündür. Bütün işler Allah a döndürülür.
 

57 : 6
Geceyi gündüze katar; gündüzü geceye katar; O, gönüllerde olanı bilendir.
 

57 : 7
Allaha ve elçisine inanın; sizi buyruk sahibi kıldığı şeylerden verin; aranızdan inanan ve iyilik için veren kimselere büyük ödül vardır.
 

57 : 8
Elçi sizi Rabbinize inanmaya çağırdığı halde, size ne oluyor da Allaha inanmıyorsunuz? Eğer inanacaksanız, sizden sağlam söz de almıştı.
 

57 : 9
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ilkeler indiren O’dur. Doğrusu, Allah size karşı sevecendir, acıyandır.
 

57 : 10
Siz, neden Allah yolunda sarfetmiyorsunuz ki? Göklerin ve yerin mirası zaten Allah’ındır. İçinizden fetihden önce sarfeden ve savaşan kimseler, daha sonra sarfedip savaşan kimselerle bir değildirler; öncekiler daha üstün derecededirler. Oysa Allah hepsine en güzel olanı söz vermiştir. Allah işlediklerinizden haberdardır.
 

57 : 11
Kim Allaha güzel bir ödünç verirse, O, karşılığını kat kat verir ve ayrıca ona şerefli bir ödül de vardır.
 

57 : 12
İnanmış erkeklerin ve inanmış kadınların, önlerinde ve sağ yanlarında ışıklarının yürüdüğünü gördüğün gün, onlara “Bugün altlarından ırmaklar akan, içinde temelli kalacağınız cennetler sizindir!” müjdesi var. İşte bu büyük başarıdır.
 

57 : 13
İkiyüzlü erkekler ve ikiyüzlü kadınlar, inanmışlara “Bizi bekleyin, ışığınızdan faydalanalım” dedikleri gün, onlara “Ardınıza dönün de ışık arayın” denir; aralarına, kapısı olan, iç tarafında acıma ve dışında azap bulunan bir duvar çekilir.
 

57 : 14
Onlara “Biz sizinle beraber değil miydik” diye seslenirler. Onlar da “Evet, öyle”; ancak, Allah’ın buyruğu gelene kadar sizler kendinizi ayarttınız, duraksadınız, şüpheye düştünüz, sizi kuruntular aldattı ve sizi pek aldatanlar Allah’ diyerek de aldattı.
 

57 : 15
Bugün sizden ve inkâr edenlerden kurtulmalık kabul edilmez. Varacağınız yer ateştir. Oraya layıksınız, ne kötü bir gidiş yeridir.
 

57 : 16
İnananların gönüllerinin Allah’ı bilinçle anma ve inen gerçeğe inanma zamanı daha gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar; onların üzerinden uzun zaman geçti de, yürekleri katılaştı, çoğu yoldan çıkmış kimselerdi.
 

57 : 17
Bilin ki, ölümünden sonra yeri Allah diriltmektedir; size aklınızı kullanırsınız diye açık ilkeler anlattık.
 

57 : 18
Doğrusu, gönülden sunuda bulunan erkeklere ve gönülden sunuda bulunan kadınlara, Allah’a güzel bir ödünç verenlere, kat kat karşılık verilir; onlara şerefli bir ödül de vardır.
 

57 : 19
Allah a ve elçilerine inananlar, işte bunlar Rableri katında dosdoğru olanlar, tanık olanlar da onlar olup, onların ışıkları ve ödülleri vardır. İnkâr edip ilkelerimizi yalanlayanlar, işte onlar da alevli ateşliklerdir.
 

57 : 20
Dünya hayatının oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olma çabasından ibaret olduğunu bilin. Bunların durumu, yağmurun bitirdiği, ekicilerin de hoşuna giden bir bitkiye benzer; sonra kurur, sapsarı olduğu görülür, sonra çerçöp olur. Ahirette çetin azap da vardır, Allah’ın hoşnutluğu ve bağışlaması da vardır; dünya hayatı ise sadece aldatıcı bir geçimliktir.
 

57 : 21
Rabbiniz tarafından bağışlanmaya; Allaha ve elçilerine inananlar için hazırlanmış, genişliği yerle göğün genişliği kadar olan cennete koşuşun; bu, Allah’ın isteyene verdiği bolluğudur. Allah büyük bolluk sahibidir.
 

57 : 22
Yeryüzünde olan ve başınıza gelen bir olayı ortaya koymamızdan önce, şüphesiz, o kayda geçmiştir. Doğrusu, bu Allah’a kolaydır.
 

57 : 23
Bu, kaybettiğinize üzülmemeniz ve O’nun size verdiği nimetlerle sevinmemeniz içindir. Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi sevmez.
 

57 : 24
Bunlar cimrilik ederler ve insanlara da cimrilik yapmalarını söylerler. Kim yüz çevirirse, doğrusu Allah zengindir ve övülmeye layık olandır.
 

57 : 25
Andolsun, elçilerimizi açık belgelerle gönderdik; ve onlarla beraber insanların denkserlikle iş görmeleri için kitabı ve ölçüyü indirdik; içinde büyük güç ve insanlara birçok faydası bulunan keskin anlayışı var ettik. Bu, Allaha ve elçilerine görmeksizin yardım edenleri ayırması içindir. Doğrusu, Allah güçlüdür, uludur.
 

Arama 1.49 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki4801-4900 4901-5000 5001-51005101-5200 Sonraki >> ]