3 :
108
|
İşte bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz Allah’ın ilkeleridir. Allah, âlemlere haksızlık yapılmasını istemez.
|
|
  |
|
3 :
109
|
Göklerde olanlar ve yerde olanlar Allah’ındır, işler Allah’a götürülür.
|
|
  |
|
3 :
110
|
Siz, uygun olanı emreden, kötülüğü yasaklayan ve Allah’a inanan, insanlar için ortaya çıkarılan iyi bir milletsiniz. Eğer, kitap ehli de inanmış olsaydı, onların iyiliğine olurdu. Onların birtakımı inanmış ve çoğu da yoldan çıkmıştır.
|
|
  |
|
3 :
111
|
Onlar incitmekten başka size bir zarar veremezler. Sizinle savaşa girerlerse, size arkalarını dönüp giderler. Sonra onlara yardım da edilmez.
|
|
  |
|
3 :
112
|
Nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah’ın andına ve insanların andına sığınanların dışında kalanlara alçaklık damgası da vurulur. Allah’tan da bir öfkeye uğrarlar, onlara sünepelik damgası vurulmuştur. Bu, Allah’ın ilkelerini inkâr etmelerinden, peygamberleri haksız yere öldürmelerindendir. Bu, başkaldırmaları ve düşmanlık yapmakta olduklarındandır.
|
|
  |
|
3 :
113
|
(113-114) Kitap ehlinin hepsi de bir değildir. Onların içinde secdeye kapanarak, geceleri Allah’ın ilkelerini okuyup duran bir millet vardır. Bunlar, Allah'a, sonraki güne inanır, uygun olanı emreder, kötü olanı yasaklar, iyiliklere koşarlar. İşte bunlar iyilerdendir.
|
|
  |
|
3 :
114
|
(113-114) Kitap ehlinin hepsi de bir değildir. Onların içinde secdeye kapanarak, geceleri Allah’ın ilkelerini okuyup duran bir millet vardır. Bunlar, Allah'a, sonraki güne inanır, uygun olanı emreder, kötü olanı yasaklar, iyiliklere koşarlar. İşte bunlar iyilerdendir.
|
|
  |
|
3 :
115
|
Yaptıkları herhangi bir iyilikleri inkâr edilmeyecektir. Allah saygılı olanları bilir.
|
|
  |
|
3 :
116
|
Doğrusu, inkâr edenlerin malları ve çocukları, Allaha karşı kendilerine hiçbir şey sağlamaz. İşte, onlar ateşliklerdir ve orada temelli kalacaklardır.
|
|
  |
|
3 :
117
|
Onların bu dünya hayatında sarfettikleri şeylerin durumu, kendilerine haksızlık eden ulusun ekinlerine vurup yok eden soğuk rüzgarın durumu gibidir. Allah onlara zulmetmedi, ama onlar kendilerine zulmettiler.
|
|
  |
|
3 :
118
|
Ey inananlar! Sizden olmayanı sırdaş edinmeyin, aklınızı çelmekten geri durmazlar, sıkıntıya uğramanızı severler. Ağızlarından öfke taşmaktadır. Gönüllerinde gizli olan ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz, belgeleri size açıklamış oluyoruz.
|
|
  |
|
3 :
119
|
İşte siz, o kimselersiniz ki, onlar sizi sevmezken siz onları seviyor ve kitabın tümüne inanıyorsunuz. Size rastladıkları zaman, "İnandık” derler. Yalnız kaldıklarında ise, size karşı şiddetli öfkelerinden parmak uçlarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizden çatlayın. Doğrusu, Allah gönüllerde olanı bilir.”
|
|
  |
|
3 :
120
|
Eğer size bir iyilik dokunsa, bu onları üzer. Eğer size bir kötülük gelse, ona da sevinirler. Eğer dayanır ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar veremez. Doğrusu, Allah onların yaptıklarını kuşatır.
|
|
  |
|
3 :
121
|
Hani, sen inananları savaş için duracakları yerlere yerleştirmek üzere erkenden evinden ayrılmıştın. Allah işitendir, bilendir.
|
|
  |
|
3 :
122
|
Hani, sizden iki takım bozulmaya yüz tutmuştu. Oysa Allah onların dostuydu. İnananlar Allah’a güvensinler.
|
|
  |
|
3 :
123
|
Andolsun, sizin düşkün bir durumda olduğunuz Bedir’de, Allah size yardım etmişti. Allah’a saygılı olun ki, şükretmiş olasınız.
|
|
  |
|
3 :
124
|
Hani, inananlara, “Rabbinizin üç bin melekle size yardım etmesi, size yetmez mi?” diyordun.
|
|
  |
|
3 :
125
|
Evet! Dayanırsanız, korunursanız, onlar da hemen şu anda üzerinize gelirlerse, Rabbiniz size nişanlı beş bin melekle yardım edecektir.
|
|
  |
|
3 :
126
|
(126-127) Allah bunu, yalnızca size müjde olsun ve gönülleriniz sağlamlaşsın diye değil, inkâr edenlerin bir yandan yolunu kesmek veya onları ümitsizce geri dönecek şekilde bozguna uğratmak için yapmıştır. Yardım ancak yüce, bilge Allah katındandır.
|
|
  |
|
3 :
127
|
(126-127) Allah bunu, yalnızca size müjde olsun ve gönülleriniz sağlamlaşsın diye değil, inkâr edenlerin bir yandan yolunu kesmek veya onları ümitsizce geri dönecek şekilde bozguna uğratmak için yapmıştır. Yardım ancak yüce, bilge Allah katındandır.
|
|
  |
|
3 :
128
|
Onların tövbesini kabul etmesi veya onlara azap etmesi seni ilgilendirmez. Doğrusu, onlar kıyıcıdırlar.
|
|
  |
|
3 :
129
|
Göklerde olan ve yerde olan Allah’a aittir. Dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder. Ve Allah bağışlayandır, acıyandır.
|
|
  |
|
3 :
130
|
Ey inananlar! Artı olanı kat kat artırarak yemeyin. Allah’a saygılı olun ki, başarıya eresiniz.
|
|
  |
|
3 :
131
|
Nankörlük edenlere hazırlanmış olan ateşten korunun.
|
|
  |
|
3 :
132
|
Size acınması için Allah’a ve elçisine itaat edin.
|
|
  |
|
3 :
133
|
Rabbinizden bir bağışlanmaya, saygılı olanlara hazırlanmış gökler ve yer arası kadar geniş olan cennete koşuşun.
|
|
  |
|
3 :
134
|
Bunlar, bollukta ve darlıkta verirler, öfkelenmeyi yutkunurlar, insanların kusurlarını affederler. Ve Allah iyi davrananları sever.
|
|
  |
|
3 :
135
|
Onlar, kötü bir şey yaptıkları veya kendilerine haksızlık ettikleri zaman, Allah'ı anarlar ve günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah'tan başka, günahları kim bağışlayabilir? Onlar yaptıkları işlerde bile bile direnmezler.
|
|
  |
|
3 :
136
|
İşte, bunların ödülleri Rablerinden bağışlanma olup, temelli kalacakları ve altlarından ırmaklar akan cennetlerdir. Çalışanların ne güzel ödülleri vardır!
|
|
  |
|
3 :
137
|
Sizden önce nice düzenlemeler geçmiştir. Öyle ise, yeryüzünde dolaşın da yalanlayıcıların sonunun nasıl olduğuna bakın.
|
|
  |
|
3 :
138
|
Bu, insanlara bir açıklama, saygılı olanlara bir doğruluk göstergesi ve bir öğüttür.
|
|
  |
|
3 :
139
|
Gevşemeyin ve üzülmeyin. Eğer inanmışsanız en üstün siz olacaksınız.
|
|
  |
|
3 :
140
|
Eğer siz bir yara aldıysanız, kuşkusuz o ulus da benzeri bir yara almıştır. Bu gibi günleri insanlar arasında döndürüp dururuz. Böylece Allah, inananları belirtir ve içinizden tanıklar tutar. Ve Allah haksızlık yapanları sevmez.
|
|
  |
|
3 :
141
|
Bu, Allah'ın inananları temize çıkarması ve inkârcıları yok etmesi içindir.
|
|
  |
|
3 :
142
|
Yoksa, içinizden var gücü ile uğraşanları bilmeden ve dayananları denemeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
|
|
  |
|
3 :
143
|
Andolsun ki, ölümle karşılaşmadan önce, onu istiyordunuz. İşte, onu gördünüz de bakıp duruyorsunuz.
|
|
  |
|
3 :
144
|
Muhammed ancak bir elçidir. Ondan önce de birçok elçi gelip geçmiştir. Ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim geriye dönerse, Allaha bir zarar veremez. Ancak, Allah şükredenleri ödüllendirecektir.
|
|
  |
|
3 :
145
|
Süresi yazılı hiçbir kimse, Allah'ın bilgisi dışında ölmez. Kim dünya yararını isterse, ona ondan veririz. Kim de ahiret yararını isterse, ona da ondan veririz. Şükredenleri ödüllendireceğiz.
|
|
  |
|
3 :
146
|
Nice peygamberler yanında, pek çok tanrı bilimcisi de savaşmıştır. Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşememişler, yılmamışlar ve boyun eğmemişlerdi. Ve Allah dayananları sever.
|
|
  |
|
3 :
147
|
Sözleri ancak şunu söylemekti: “Rabbimiz! Günahlarımızı, işlerimizdeki tutumsuzluğumuzu bize bağışla, ayaklarımızı sağlam kıl, nankör ulusa karşı bize yardım et.”
|
|
  |
|
3 :
148
|
Bunun için, Allah onlara hem dünya ödülünü, hem de ötekinin ödülünün güzelini vermiştir. Allah iyi davrananları sever.
|
|
  |
|
3 :
149
|
Ey inananlar! İnkâr edenlere uyarsanız, sizi gerisin geriye çevirirler de kaybedenlere dönersiniz.
|
|
  |
|
3 :
150
|
Oysa, sahibiniz Allah’tır ve yardımcıların en iyisi de O’dur.
|
|
  |
|
3 :
151
|
Allah’ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Kendisine ortak koşmalarından ötürü, inkâr edenlerin gönüllerine korku salacağız. Onların varacağı yer ateştir. Haksızlık edenlerin yerleri ne kötüdür.
|
|
  |
|
3 :
152
|
Andolsun ki, Allah size verdiği sözde durdu. Hani, O’nun izniyle onları biçiyordunuz, sevdiğinizi size gösterdikten sonra başkaldırdınız, verilen buyruk hakkında çekiştiniz ve başarısızlığa uğradınız. Çünkü kiminiz şimdikini istiyordu, kiminiz gelecektekini istiyordu. Sonra, sizi denemek için düşmanınızdan sizi kaçırdı. Andolsun ki sizi affetti. Ve Allah inananlara karşı bolluk sahibidir.
|
|
  |
|
3 :
153
|
Hani, elçi arkanızdan sizi çağırırken, kimseye bakmadan kaçıyordunuz. Elinizden gidene ve de başınıza gelene üzülmeyesiniz diye Allah sizi kaygıdan kaygıya uğrattı. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
|
|
  |
|
3 :
154
|
Sonra, bu kaygının ardından üzerinize, sizden bir bölüğü bürüyen güvenli bir uyuklama indirdi. Bir bölük de, cahillerin sanısı gibi Allah hakkında haksız yere sanıya kapılıp kendilerini kaygılandırarak, “Bu işte bize bir şey var mı?” diyorlardı. De ki: “Durumun tümü Allah’a aittir.” Sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar. “Bu işte bizim bir fikrimiz olsaydı, burada öldürülmezdik” diyorlar. De ki: “Evlerinizde bile olsaydınız, haklarında ölüm yazılmış olanlar, devrilecekleri yerlere yine de varırlardı.” Bu, içinizde olanı Allah’ın denemesi ve gönüllerinizde olanı yoklaması içindir. Allah göğüslerde olam bilir.
|
|
  |
|
3 :
155
|
Doğrusu, iki topluluğun karşılaştığı gün, şeytan içinizden geri dönenleri, işledikleri bir takım işlerden dolayı kaydırmak istedi. Andolsun ki, Allah onları affetmiştir. Doğrusu, Allah bağışlayandır, ivecen olmayandır.
|
|
  |
|
3 :
156
|
Ey inananlar! Yolculuğa çıkan veya savaşa giden kardeşleri hakkında “Yanımızda olsalardı ölmezler veya öldürülmezlerdi” diyen inkarcılar gibi olmayın. Allah bu sözlerini onların gönüllerinde bir özlem yapar. Allah hem yaşatır, hem öldürür. Allah işlediklerinizi görmektedir.
|
|
  |
|
3 :
157
|
Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıklarından daha iyidir.
|
|
  |
|
3 :
158
|
Andolsun ki, ölseniz de öldürülseniz de Allah’ın huzurunda toplanacaksınız.
|
|
  |
|
3 :
159
|
Allah’ın acımasından ötürü, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın çevrenden dağılırlardı. Onları affet, onlara bağışlanma dile, durum hakkında onlara danış; ancak, karar verdiğin zaman Allah’a güven, doğrusu, Allah güvenenleri sever.
|
|
  |
|
3 :
160
|
Eğer Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer, sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? İnananlar yalnız Allah’a güvensinler.
|
|
  |
|
3 :
161
|
Hiçbir peygambere aldatma yaraşmaz. Kim aldatırsa yaptığı aldatmayı diriliş günü boynuna takılı getirir. Sonra herkese kazandığı ödenir. Onlara haksızlık da yapılmaz.
|
|
  |
|
3 :
162
|
Allah’ın rızasına uyan kimse hiç Allah’ın öfkesine uğrayan gibi olur mu? Bunun varacağı yer cehennemdir. Varılacak yer ne kötüdür!
|
|
  |
|
3 :
163
|
Onlar Allah katında derece derecedir ve Allah onların işlediklerini görmektedir.
|
|
  |
|
3 :
164
|
Andolsun ki, Allah inananlara, ilkelerini okuyan, onları temize çıkaran, onlara kitabı ve bilgeliği öğreten, kendilerinden bir elçi göndermekle iyilik yapmıştır. Oysa onlar, önceleri apaçık bir sapkınlık içinde idiler.
|
|
  |
|
3 :
165
|
Başkalarını iki katına uğrattığınız bir musibete kendiniz uğrayınca “Bu da nereden?” dersiniz? De ki: “O, kendinizdendir.” Doğrusu, Allah’ın gücü her şeye yeter.
|
|
  |
|
3 :
166
|
İki topluluğun karşılaştığı gün başınıza gelen Allah'ın izniyledir, ki inananları ayırt etsin.
|
|
  |
|
3 :
167
|
Ve ikiyüzlülük yapanları da bilsin. Bunlara "Gelin, Allah yolunda savaşın veya kendinizi savunun” denilince, "Eğer savaş olacağını bilseydik size uyardık” dediler. Halbuki onlar, o gün inançtan çok inkâra yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Oysa Allah gizlediklerini daha iyi bilmektedir.
|
|
  |
|
3 :
168
|
Onlar, oturup kardeşleri için "Bize uysalardı öldürülmezlerdi” dediler. De ki: "Eğer, doğru söylüyorsanız, ölümü kendinizden savın.”
|
|
  |
|
3 :
169
|
Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanma. Ancak onlar Rablerinin katında diri olarak rızıklanmaktadırlar.
|
|
  |
|
3 :
170
|
Onlar, Allah'ın kendilerine verdiği bolluktan dolayı sevinç içinde olup, arkalarından henüz kendilerine katılmayanlara da korkunun olmadığını ve onların üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler.
|
|
  |
|
3 :
171
|
(171-172) Yaralandıktan sonra yine Allah'ın ve elçisinin çağrısına koşan inananların ödülünü Allah'ın zayi etmeyeceğini ve Allah’tan nimet ve bolluk olduğunu müjde etmekle sevinç duyarlar. Onların içinden işlerini güzel yapanlara ve saygılı olanlara büyük ödül vardır.
|
|
  |
|
3 :
172
|
(171-172) Yaralandıktan sonra yine Allah'ın ve elçisinin çağrısına koşan inananların ödülünü Allah'ın zayi etmeyeceğini ve Allah’tan nimet ve bolluk olduğunu müjde etmekle sevinç duyarlar. Onların içinden işlerini güzel yapanlara ve saygılı olanlara büyük ödül vardır.
|
|
  |
|
3 :
173
|
İnsanlar, onlara "Doğrusu, düşmanlarınız size karşı bir ordu topladı, onlardan korkun” dediler. Ama bu, onların inancını artırdı ve “Allah bize yeter ve O ne güzel koruyucudur” dediler.
|
|
  |
|
3 :
174
|
Bu yüzden, kendilerine bir kötülük dokunmadan, Allah’tan bir nimet ve bollukla geri döndüler. Ah lah’ın rızasına uydular. Allah büyük bolluk sahibidir.
|
|
  |
|
3 :
175
|
O şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Eğer inanıyorsanız, onlardan değil, Benden korkun.
|
|
  |
|
3 :
176
|
İnkârcılığa koşuşanlar seni üzmesin. Şüphesiz, onlar Allaha bir zarar veremezler. Allah onlara gelecektekinde bir pay ayırmamak istiyor. Ve onlara büyük bir azap vardır.
|
|
  |
|
3 :
177
|
Şüphesiz, inanmaya karşılık inkârı satın alanlar Allaha bir zarar veremezler. Onlara elem verici bir azap vardır.
|
|
  |
|
3 :
178
|
İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz sürenin kesinlikle kendilerinin iyiliğine olduğunu sanmasınlar. Ancak, onlara günahları çoğalsın diye süre veriyoruz. Onlara aşağılayıcı bir azap vardır.
|
|
  |
|
3 :
179
|
Allah, inananları, bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Çünkü, temizi pisten ayıracaktır. Allah görünmeyeni size bildirecek değildir. Ancak, elçilerinden istediğini seçer. Öyle ise, Allaha ve elçilerine inanın. İnanırsanız, saygılı olursanız, size büyük ödül vardır.
|
|
  |
|
3 :
180
|
Allah’ın, bolluğundan kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, onun iyiliklerine olduğunu sanmasınlar. Aksine bu onların kötülüğünedir. Cimrilik yaptıkları şeyler, diriliş günü boyunlarına dolandırılacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’a kalacaktır. Allah işlediklerinizden haberi olandır.
|
|
  |
|
3 :
181
|
Andolsun ki, “Doğrusu, Allah fakir, biz zenginiz” diyenlerin sözünü Allah işitmiştir. Dediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürdüklerini yazacağız ve “Yakıcı azabı tadın” diyeceğiz.
|
|
  |
|
3 :
182
|
Bu, ellerinizle sunduğunuzun karşılığıdır. Yoksa Allah kullara kesinlikle haksızlık etmez.
|
|
  |
|
3 :
183
|
Onlar, “Doğrusu, ateşin yiyeceği bir kurbanı getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamak üzere Allah bize söz verdi” dediler. De ki: “Kuşkusuz, benden önce elçiler size açık belgeler ve dediğiniz şeyi getirmiştir. Doğru sözlü iseniz, onları niçin öldürdünüz?”
|
|
  |
|
3 :
184
|
Eğer seni yalancı sayıyorlarsa, senden önce açık belgeler, sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren elçiler de yalanlanmıştır.
|
|
  |
|
3 :
185
|
Her insan ölümü tadacaktır ve diriliş günü ücretleriniz kesinlikle ödenecektir. Ateşten kim uzaklaştırılıp cennete sokulursa, artık o kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı bir eğlenceden başka bir şey değildir.
|
|
  |
|
3 :
186
|
', 350)" onMouseout="hideddrivetip()" > Andolsun ki, mallarınız ve canlarınızla sınanacaksınız ve hiç şüphesiz sizden önce kitap verilenlerden ve ortak koşanlardan inciten çok söz işiteceksiniz. Eğer dayanır ve saygılı olursanız, doğrusu, bütün bunlar üzerinde durulmaya değer işlerdendir.
|
|
  |
|
3 :
187
|
Hani, Allah, kitap verilenlerden, onu gizlemeden kesinkes insanlara anlatacaksınız*, diye kesin söz almıştı. Ama onlar, o kitabı arkalarına attılar ve az bir değere sattılar, satın aldıkları şey ne kötüdür.
|
|
  |
|
3 :
188
|
Yaptıklarına sevinenleri ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi sevenleri sakın dikkate alma, asla bunların azaptan kurtulacaklarını da sanma. Acıtıcı azap da onlaradır.
|
|
  |
|
3 :
189
|
Göklerin ve yerin egemenliği Allaha aittir ve Allah'ın gücü her şeye yeter.
|
|
  |
|
3 :
190
|
Doğrusu, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün gidip gelişinde, öz akıllı olanlara belgeler vardır.
|
|
  |
|
3 :
191
|
Onlar, ayakta iken, otururken ve yan yatarken, Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılmasını düşünürler. “Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen eksiklikten uzaksın, bizi ateşin azabından koru.
|
|
  |
|
3 :
192
|
Rabbimiz! Doğrusu Sen kimi ateşe sokarsan, onu kuşkusuz rezil etmişsindir. Haksızlara hiçbir yardımcı bulunmaz.
|
|
  |
|
3 :
193
|
Rabbimiz! Doğrusu biz, inanmaya çağıran birinin “Rabbinize inanın" çağrısını işittik de inandık. Rabbimiz! Günahlarımızı bize bağışla. Kötülüklerimizi ört, iyilerle beraber olarak canımızı al.
|
|
  |
|
3 :
194
|
Rabbimiz! Elçilerinle bize vaadettiğini ver, bizi diriliş günü rezil etme; doğrusu, Sen sözünden caymazsım”
|
|
  |
|
3 :
195
|
Bunun üzerine Rableri, onlara cevap verdi. Birbirinizden meydana gelen sizlerden, erkek veya kadın, işleyenin işini boşa çıkarmam. Göç edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, yolumda incitilenlerin, savaşanların ve öldürülenlerin kötülüklerini kuşkusuz örteceğim. Andolsun, Allah katından bir karşılık olarak onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Ödülün güzeli Allah katindadır.
|
|
  |
|
3 :
196
|
İnkâr edenlerin memleketleri dolaşmaları seni aldatmasın.
|
|
  |
|
3 :
197
|
Bu azıcık bir faydalanmadır, sonra varacakları yer cehennemdir. Ne kötü döşenmiş bir yerdir!
|
|
  |
|
3 :
198
|
Ancak, Rablerine saygılı olanlara, altlarından ırmaklar akan, içinde Allah katından konukluk verilecek, temelli kalacakları cennetler vardır. Ve Allah katında olanlar, iyiler için daha iyidir.
|
|
  |
|
3 :
199
|
Doğrusu kitaplılardan, Allah’a, size indirilene ve kendilerine indirilene, Allah’a saygıyla boyun bükerek inanan ve Allah’ın ilkelerini az bir değere satmayanlar vardır. İşte, onların ödülleri Rablerinin katindadır. Doğrusu, Allah hesaplaşmayı çabuk görendir.
|
|
  |
|
3 :
200
|
Ey inananlar! Dayanın, direnin, tetikte olun, Allah’a saygılı olun ki, başarasınız.
|
|
  |
|
4-NİSÂ SURESİ - An-Nisa - MEDİNE/92 - 176 Ayet
|
Bismillahirrahmanirrahim |
4 :
1
|
Ey insanlar! Sizi tek bir canlıdan yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden de pek çok erkek ve kadın yayan Rabbinize saygılı olun. Adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah a ve yakın hısımlara saygılı olun. Doğrusu, Allah sizi gözetmektedir.
|
|
  |
|
4 :
2
|
Öksüzlere mallarını verin, temiz olanı pis olan ile değiş tokuş etmeyin; mallarını mallarınızla karıştırarak yemeyin. Doğrusu bu büyük suçtur.
|
|
  |
|
4 :
3
|
Öksüzlere karşı insafsızlık etmekten korkarsanız, beğendiğiniz başka kadınlardan ikişer, üçer, dörder evlenebilirsiniz. Eğer, bunlar arasında adalet yapamayacağınızdan korkarsanız, bir tane veya antlaşma yaptıklarınızla yetinmelisiniz. Adaletsizlik yapmamanız için en uygun olanı budur.
|
|
  |
|
4 :
4
|
Kadınlara gönül sunularını bağış olarak ödeyin. Eğer, kadınlar gönül hoşluğu ile ondan size bir şey bağışlarlarsa, onu gönül rahatlığı ve afiyetle yiyin.
|
|
  |
|
4 :
5
|
(5-6) Allah'ın, sizi koruyucu yaptığı mallarınızı uçarılara vermeyin. Ancak, kendilerini besleyin ve giyindirin, onlara uygun söz söyleyin. Öksüzleri evlenecek çağa gelene kadar deneyin. Onlarda bir olgunluk bulursanız, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler diye onların mallarını tutumsuzca ve tez elden yemeyin. Zengin olan kimse iffetli olmaya çalışsın, fakir olan ise uygun bir şekilde yiyebilir. Mallarını kendilerine verdiğinizde, onların yanında tanık bulundurun. Hesap soran olarak Allah yeter.
|
|
  |
|
4 :
6
|
(5-6) Allah'ın, sizi koruyucu yaptığı mallarınızı uçarılara vermeyin. Ancak, kendilerini besleyin ve giyindirin, onlara uygun söz söyleyin. Öksüzleri evlenecek çağa gelene kadar deneyin. Onlarda bir olgunluk bulursanız, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler diye onların mallarını tutumsuzca ve tez elden yemeyin. Zengin olan kimse iffetli olmaya çalışsın, fakir olan ise uygun bir şekilde yiyebilir. Mallarını kendilerine verdiğinizde, onların yanında tanık bulundurun. Hesap soran olarak Allah yeter.
|
|
  |
|
4 :
7
|
Ana baba ve en yakınların bıraktıklarından erkeklere pay vardır. Ana baba ve en yakınların bıraktıklarından kadınlara da pay vardır. Bunlar az veya çok olarak belirli bir paydır.
|
|
  |
|