KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki4401-4500 4501-4600 4601-4700 4701-4800Sonraki >> ]
51 : 26
(26-27) Hemen ailesinin yanına sıvışıp semiz bir buzağı getirmiş. Onların önüne sürüp, “Yemez misiniz?” demişti.
 

51 : 27
(26-27) Hemen ailesinin yanına sıvışıp semiz bir buzağı getirmiş. Onların önüne sürüp, “Yemez misiniz?” demişti.
 

51 : 28
Yemediklerini görünce, onlardan endişeye düştü; ‘korkma!’ dediler ve ona bilgin bir oğul müjdelediler.
 

51 : 29
Bunun üzerine karısı telaşlı bir sesle geldi ve yüzünü şamarlayarak, “Kısır bir kocakarı!” dedi.
 

51 : 30
Ona “Sana böyledir, Rabbin söylemiştir; doğrusu, O, bilgedir, bilgindir” dediler.
 

51 : 31
“Ey elçiler! Göreviniz nedir?”
 

51 : 32
(32-34) “Doğrusu biz savurgan, suçlu bir ulusun üzerine, Rabbinin katından işaretli çamurdan taşlar göndermekle görevlendirildik” dediler.
 

51 : 33
(32-34) “Doğrusu biz savurgan, suçlu bir ulusun üzerine, Rabbinin katından işaretli çamurdan taşlar göndermekle görevlendirildik” dediler.
 

51 : 34
(32-34) “Doğrusu biz savurgan, suçlu bir ulusun üzerine, Rabbinin katından işaretli çamurdan taşlar göndermekle görevlendirildik” dediler.
 

51 : 35
(35-36) Bunun üzerine, suçlu toplumun arasında bulunan inançlıları çıkardık. Zaten orada, içtenlikle boyun bükenlerden sadece bir ev halkı bulduk.
 

51 : 36
(35-36) Bunun üzerine, suçlu toplumun arasında bulunan inançlıları çıkardık. Zaten orada, içtenlikle boyun bükenlerden sadece bir ev halkı bulduk.
 

51 : 37
(37-38) Can yakıcı azaptan korkanlar için, orada bir işaret bıraktık. Hani! Musa'ya gelince, onu apaçık bir kanıtla Firavuna göndermiştik.
 

51 : 38
(37-38) Can yakıcı azaptan korkanlar için, orada bir işaret bıraktık. Hani! Musa'ya gelince, onu apaçık bir kanıtla Firavuna göndermiştik.
 

51 : 39
O, gücüne dayanarak yüz çevirip, “bir büyücüdür” veya “bir delidir” dedi.
 

51 : 40
Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attığımızda o yeriniyordu.
 

51 : 41
(41-42) Hani, Âda gelince onların üzerine, uğradığı hiçbir şeyi bırakmayıp, toza çeviren kuru bir rüzgar gönderdik.
 

51 : 42
(41-42) Hani, Âda gelince onların üzerine, uğradığı hiçbir şeyi bırakmayıp, toza çeviren kuru bir rüzgar gönderdik.
 

51 : 43
Hani, Semûd a gelince, onlara, bir süreye kadar zevklenin denmişti.
 

51 : 44
Onlar, Rablerinin buyruğundan çıkmışlardı, bunun üzerine onları gözleri göre göre yıldırım çarptı.
 

51 : 45
Ayağa kalkacak güçleri kalmadı, yardım da görmediler.
 

51 : 46
Daha önce de Nuh ulusu; doğrusu onlar da yoldan çıkmış bir ulustu.
 

51 : 47
Göğü, gücümüzle Biz kurduk; doğrusu, Biz onu genişletmekteyiz.
 

51 : 48
Yeryüzünü Biz yaydık, ne güzel düzleyiciler.
 

51 : 49
Anmaya çalışırsınız diye her şeyi çift çift yaratmışızdır.
 

51 : 50
Öyleyse Allaha kaçın, doğrusu ben size açık bir uyarıcıyım.
 

51 : 51
Allahla beraber başkasını tanrı kılmayın, doğrusu ben O ndan size açık bir uyarıcıyım.
 

51 : 52
İşte böyle, onlardan öncekilere herhangi bir elçi gelince, “Bir büyücüdür” veya “Bir delidir” derlerdi.
 

51 : 53
Birbirlerine bunu mu önerdiler? Hayır! Onlar azgın bir ulustur.
 

51 : 54
Onlardan yüz çevir; sen kınanacak değilsin.
 

51 : 55
Hatırlat! Doğrusu hatırlatma inananlara fayda sağlar.
 

51 : 56
Cinleri ve insanları ancak Bana tapmaları için yaratmışımdır.
 

51 : 57
Onlardan bir rızık istemem; Beni doyurmalarını da istemem.
 

51 : 58
Doğrusu, rızıklandıran sağlam güç sahibi olan, Allah’tır.
 

51 : 59
Doğrusu haksızlık edenlerin, arkadaşlarının payları kadar payları vardır; Benden ivedilik istemesinler.
 

51 : 60
Kendilerine söz verilen günde, vay o inkâr edenlere!
 


52-TÛR SURESİ - At-Tur - MEKKE/76 - 49 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
52 : 1
(1-7) Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
 

52 : 2
(1-7) Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
 

52 : 3
(1-7) Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
 

52 : 4
(1-7) Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
 

52 : 5
(1-7) Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
 

52 : 6
(1-7) Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
 

52 : 7
(1-7) Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
 

52 : 8
Onu savacak yoktur.
 

52 : 9
(9-12) Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde oyalanıp yalanlayanlara yazık olacak!
 

52 : 10
(9-12) Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde oyalanıp yalanlayanlara yazık olacak!
 

52 : 11
(9-12) Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde oyalanıp yalanlayanlara yazık olacak!
 

52 : 12
(9-12) Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde oyalanıp yalanlayanlara yazık olacak!
 

52 : 13
(13-14) Cehennem ateşine itilip kakıldıkları gün: İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur.
 

52 : 14
(13-14) Cehennem ateşine itilip kakıldıkları gün: İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur.
 

52 : 15
(15-16) Bu, bir büyü müdür? Yoksa siz görmüyor musunuz? Yaslanın ateşe, dayansanız da, dayanmasanız da, artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığıyla cezalanıyorsunuz.
 

52 : 16
(15-16) Bu, bir büyü müdür? Yoksa siz görmüyor musunuz? Yaslanın ateşe, dayansanız da, dayanmasanız da, artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığıyla cezalanıyorsunuz.
 

52 : 17
(17-18) Doğrusu, saygılı olanlar, Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk alarak cennetlerde ve nimetler içindedirler. Rableri onları alevli ateş azabından korumuştur.
 

52 : 18
(17-18) Doğrusu, saygılı olanlar, Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk alarak cennetlerde ve nimetler içindedirler. Rableri onları alevli ateş azabından korumuştur.
 

52 : 19
(19-20) İşlediklerinizden ötürü sıralanmış tahtlara yaslanarak ağız tadıyla yiyin için. Onları güzel iri gözlülerle eşlendiririz.
 

52 : 20
(19-20) İşlediklerinizden ötürü sıralanmış tahtlara yaslanarak ağız tadıyla yiyin için. Onları güzel iri gözlülerle eşlendiririz.
 

52 : 21
İnanan ve soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır.
 

52 : 22
Onlara dilediklerinden meyve ve et sunarız.
 

52 : 23
Orada, saçma söyletmeyen ve günaha sokmayan kadeh çekişirler.
 

52 : 24
Sedefteki inciler gibi olan gençleri yanlarında dolaşırlar.
 

52 : 25
Birbirlerine dönüp soruşurlar.
 

52 : 26
(26-28) “Doğrusu, bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik, Allah lütfedip bizi kavurucu azaptan korudu. Doğrusu, bundan önce de Ona yalvarıyorduk, doğrusu, O iyilik yapandır, acıyandır” derler.
 

52 : 27
(26-28) “Doğrusu, bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik, Allah lütfedip bizi kavurucu azaptan korudu. Doğrusu, bundan önce de Ona yalvarıyorduk, doğrusu, O iyilik yapandır, acıyandır” derler.
 

52 : 28
(26-28) “Doğrusu, bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik, Allah lütfedip bizi kavurucu azaptan korudu. Doğrusu, bundan önce de Ona yalvarıyorduk, doğrusu, O iyilik yapandır, acıyandır” derler.
 

52 : 29
Artık hatırlat! Rabbinin nimetiyle sen, ne kâhinsin, ne de delisin.
 

52 : 30
Yoksa, senin için “Şairdir, onun için zamanın olaylarını gözlüyoruz” mu derler?
 

52 : 31
De ki: “Gözetleyin; doğrusu, ben de sizinle beraber gözetleyenlerdenim.”
 

52 : 32
Bunu onlara akılları mı buyuruyor? Yoksa, onlar azgın bir ulus mudur?
 

52 : 33
(33-34) Yahut, “Onu kendi uydurdu” mu? diyorlar. Hayır! İnanmıyorlar! Eğer, doğru iseler, benzeri bir söz meydana getirsinler.
 

52 : 34
(33-34) Yahut, “Onu kendi uydurdu” mu? diyorlar. Hayır! İnanmıyorlar! Eğer, doğru iseler, benzeri bir söz meydana getirsinler.
 

52 : 35
(35-36) Onlar, yaratan olmaksızın mı yaratıldılar? Ya da yaratanlar kendileri midir? Yoksa, gökleri ve yeri kendileri mi yarattı? Hayır! Kesinkes bilmiyorlar.
 

52 : 36
(35-36) Onlar, yaratan olmaksızın mı yaratıldılar? Ya da yaratanlar kendileri midir? Yoksa, gökleri ve yeri kendileri mi yarattı? Hayır! Kesinkes bilmiyorlar.
 

52 : 37
(37-38) Yahut da, Rabbinin hâzineleri onların yanında mıdır? Yoksa, onlar mı işe hâkimdirler? Yoksa, üzerine çıkıp dinledikleri bir merdivenleri mi vardır? Öyleyse, dinleyenleri açık bir kanıt getirsinler.
 

52 : 38
(37-38) Yahut da, Rabbinin hâzineleri onların yanında mıdır? Yoksa, onlar mı işe hâkimdirler? Yoksa, üzerine çıkıp dinledikleri bir merdivenleri mi vardır? Öyleyse, dinleyenleri açık bir kanıt getirsinler.
 

52 : 39
Yoksa, kızlar Onun da, oğullar sizin, öyle mi?
 

52 : 40
Yahut, sen onlardan bir ücret istiyorsun da, onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?
 

52 : 41
Veya görülmeyeni bilmek kendilerindedir de, onlar mı yazıyorlar?
 

52 : 42
Yoksa, bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Oysa, asıl tuzağa düşecek olanlar inkârcılardır.
 

52 : 43
Yoksa, Allah'tan başka bir tanrıları mı vardır? Allah, onların ortak koşmalarından arıdır.
 

52 : 44
Gökten düşen bir parça görseler, “Bulut kümesidir” derler.
 

52 : 45
(45-46) Çarpılacakları güne ulaşmalarına kadar onları bırak. O gün, tuzakları kendilerine bir fayda vermez, yardım da görmezler.
 

52 : 46
(45-46) Çarpılacakları güne ulaşmalarına kadar onları bırak. O gün, tuzakları kendilerine bir fayda vermez, yardım da görmezler.
 

52 : 47
Doğrusu, haksızlık edenlere bundan başka da azap vardır, ancak onların çoğu bilmezler.
 

52 : 48
Rabbinin hükmüne dayan; doğrusu sen, Bizim gözetlememiz altındasın, kalktığında Rabbini överek an.
 

52 : 49
Geceleyin ve yıldızlar sönerken de Onu arı tut.
 


53-NECM SURESİ - An-Najm - MEKKE/23 - 62 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
53 : 1
(1-4) Kaydığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız sapmamış ve yanılmamıştır. O havadan, mantıksız konuşmaz. O, ancak bildirilen bir vahiydir.
 

53 : 2
(1-4) Kaydığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız sapmamış ve yanılmamıştır. O havadan, mantıksız konuşmaz. O, ancak bildirilen bir vahiydir.
 

53 : 3
(1-4) Kaydığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız sapmamış ve yanılmamıştır. O havadan, mantıksız konuşmaz. O, ancak bildirilen bir vahiydir.
 

53 : 4
(1-4) Kaydığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız sapmamış ve yanılmamıştır. O havadan, mantıksız konuşmaz. O, ancak bildirilen bir vahiydir.
 

53 : 5
(5-9) Onu çok güçlü, sağlam kavrayışlı olan öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş, sonra yaklaşmış ve aşağı inmiştir; araları iki yay aralığı kadar, belki daha da yakın olmuştu.
 

53 : 6
(5-9) Onu çok güçlü, sağlam kavrayışlı olan öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş, sonra yaklaşmış ve aşağı inmiştir; araları iki yay aralığı kadar, belki daha da yakın olmuştu.
 

53 : 7
(5-9) Onu çok güçlü, sağlam kavrayışlı olan öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş, sonra yaklaşmış ve aşağı inmiştir; araları iki yay aralığı kadar, belki daha da yakın olmuştu.
 

53 : 8
(5-9) Onu çok güçlü, sağlam kavrayışlı olan öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş, sonra yaklaşmış ve aşağı inmiştir; araları iki yay aralığı kadar, belki daha da yakın olmuştu.
 

53 : 9
(5-9) Onu çok güçlü, sağlam kavrayışlı olan öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş, sonra yaklaşmış ve aşağı inmiştir; araları iki yay aralığı kadar, belki daha da yakın olmuştu.
 

53 : 10
(10-12) O anda kuluna bildireceğini bildirdi. Gözünün gördüğünü gönlü yalanlamadı. Onun gördüğü şey hakkında kendisi ile tartışacak mısınız?
 

53 : 11
(10-12) O anda kuluna bildireceğini bildirdi. Gözünün gördüğünü gönlü yalanlamadı. Onun gördüğü şey hakkında kendisi ile tartışacak mısınız?
 

53 : 12
(10-12) O anda kuluna bildireceğini bildirdi. Gözünün gördüğünü gönlü yalanlamadı. Onun gördüğü şey hakkında kendisi ile tartışacak mısınız?
 

53 : 13
(13-17) Andolsun ki, onu görme sınırının sonunda, başka bir inişinde de görmüştü. Barınılacak bahçe onun yanındadır. O sınırı kaplayan ne ise, kaplamıştı. Gözü ne kaydı, ne de onu aştı.
 

53 : 14
(13-17) Andolsun ki, onu görme sınırının sonunda, başka bir inişinde de görmüştü. Barınılacak bahçe onun yanındadır. O sınırı kaplayan ne ise, kaplamıştı. Gözü ne kaydı, ne de onu aştı.
 

53 : 15
(13-17) Andolsun ki, onu görme sınırının sonunda, başka bir inişinde de görmüştü. Barınılacak bahçe onun yanındadır. O sınırı kaplayan ne ise, kaplamıştı. Gözü ne kaydı, ne de onu aştı.
 

53 : 16
(13-17) Andolsun ki, onu görme sınırının sonunda, başka bir inişinde de görmüştü. Barınılacak bahçe onun yanındadır. O sınırı kaplayan ne ise, kaplamıştı. Gözü ne kaydı, ne de onu aştı.
 

Arama 1.42 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki4401-4500 4501-4600 4601-4700 4701-4800Sonraki >> ]