48 :
18
|
(18-19) Andolsun Allah, ağaç altında sana el verirlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı da bildiği için onlara güven vermiş, onlara yakın bir zafer ve ele geçirecekleri bol ganimetler bahşetmiştir. Allah güçlü olandır, bilge olandır.
|
|
  |
|
48 :
19
|
(18-19) Andolsun Allah, ağaç altında sana el verirlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı da bildiği için onlara güven vermiş, onlara yakın bir zafer ve ele geçirecekleri bol ganimetler bahşetmiştir. Allah güçlü olandır, bilge olandır.
|
|
  |
|
48 :
20
|
Allah size, ele geçireceğiniz bol bol ganimetler söz vermiştir. İnananlar için bir belge olması, size doğru yol göstermesi için bunları size hemen vermiş ve insanların ellerini üzerinizden çektirmiştir.
|
|
  |
|
48 :
21
|
Bundan başka, sizin gücünüzün yetmediği, şüphesiz Allah'ın sizin için kuşattıkları da vardır. Allah'ın gücü her şeye yetendir.
|
|
  |
|
48 :
22
|
İnkâr edenler sizinle savaşsalar, arkalarına dönüp kaçarlar. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlar.
|
|
  |
|
48 :
23
|
Allah'ın önceden geçmişlere de uyguladığı yasası budur. Allah'ın yasasında değişiklik bulamazsın.
|
|
  |
|
48 :
24
|
Sizi onlara üstün kıldıktan sonra, Mekke bölgesinde onların ellerini sizden sizin ellerinizi onlardan çeken Cydur. Allah yaptıklarınızı görendir.
|
|
  |
|
48 :
25
|
Onlar, sizi Saygın Mescitken ve bekletilen kurbanları yerlerine gitmekten alıkoyan inkârcılardır. Eğer tanımadığınız inanmış erkeklerle inanmış kadınları bilmeden ezmekten dolayı size bir leke gelecek olmasaydı; Allah dileyeni rahmetine koyar. Eğer ayırt edilebilmiş olsalardı, inkâr edenleri andolsun can yakıcı bir azaba uğratırdık.
|
|
  |
|
48 :
26
|
Hani, inkarcılar çalımı bilgisizliğin çalımı kılınca, Allah da elçisine ve inananlara güvenini indirdi; onların saygınlık sözünü tutmalarını sağladı. Onlar, bu söze layık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilmektedir.
|
|
  |
|
48 :
27
|
Andolsun ki, Allah gerçekten elçisine rüyasını doğruladı. Andolsun, Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Saygın Mescide gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. Size, bundan başka, yakın bir zamanda bir zafer verecektir.
|
|
  |
|
48 :
28
|
Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, elçisini doğruluk göstergesi ve hak din ile gönderen O’dur. Tanık olarak Allah yeter.
|
|
  |
|
48 :
29
|
Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar inkârcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları, Allah'tan bolluk ve hoşnutluk dileyerek rükûa varırken, secde ederken görürsün. Onların belirtileri, secde etmenin yüzlerindeki izidir. İşte bu, Tevrat'taki örnekleridir. İncil'de ki örnekleri şöyledir: Onlar filizini çıkarmış, güçlenmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibi olup, bunlarla inkârcıları öfkelendirir. Allah, inanan ve yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ödül sözü vermiştir.
|
|
  |
|
49-HUCURÂT SURESİ - Al-Hujraat - MEDİNE/106 - 18 Ayet
|
Bismillahirrahmanirrahim |
49 :
1
|
Ey inananlar! Allah'tan ve elçisinden öne geçmeyin. Allah'a saygılı olun, doğrusu Allah işitir ve bilir.
|
|
  |
|
49 :
2
|
Ey inananlar! Seslerinizi, peygamberin sesini bastıracak şekilde yükseltmeyin. Farkına varmadan, işlediklerinizin boşa gitmemesi için, peygambere birbirinize bağırdığınız gibi yüksek sesle bağırmayın.
|
|
  |
|
49 :
3
|
Doğrusu, seslerini Allah'ın elçisinin yanında kısan kimseler, gönüllerini Allah'ın saygıyla sınadığı kimselerdir. Onlara bağışlanma ve büyük ödül vardır.
|
|
  |
|
49 :
4
|
Doğrusu, sana odaların ötelerinden seslenenlerin çoğu aklı ermeyen kimselerdir.
|
|
  |
|
49 :
5
|
Eğer onlar, sen kendilerinin yanına çıkıncaya kadar dayansalardı, şüphesiz, onlar için daha iyi olurdu. Allah bağışlayandır, acıyandır.
|
|
  |
|
49 :
6
|
Ey inananlar! Eğer yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse onun iç yüzünü araştırın, yoksa, bilmeden bir ulusa çatarsınız da, sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
|
|
  |
|
49 :
7
|
(7-8) Bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi bulunmaktadır. Eğer o, birçok işlerde size uymuş olsaydı, şüphesiz, kötü duruma düşerdiniz; ama, Allah size imanı sevdirmiş, onu gönüllerinizde süslemiştir. İnkârcılığı, yoldan çıkmayı ve başkaldırmayı size iğrenç göstermiştir. İşte bunlar, Allah katından bir bolluk ve nimet sayesinde doğru yolda bulunanlardır. Allah bilendir, bilgedir.
|
|
  |
|
49 :
8
|
(7-8) Bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi bulunmaktadır. Eğer o, birçok işlerde size uymuş olsaydı, şüphesiz, kötü duruma düşerdiniz; ama, Allah size imanı sevdirmiş, onu gönüllerinizde süslemiştir. İnkârcılığı, yoldan çıkmayı ve başkaldırmayı size iğrenç göstermiştir. İşte bunlar, Allah katından bir bolluk ve nimet sayesinde doğru yolda bulunanlardır. Allah bilendir, bilgedir.
|
|
  |
|
49 :
9
|
Eğer, inananlardan iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz. Eğer, biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla Allah'ın buyruğuna dönmelerine kadar savaşınız. Eğer dönerlerse, aralarını adaletle bulunuz ve denkserleştiriniz, şüphesiz, Allah denkserleştirenleri sever.
|
|
  |
|
49 :
10
|
Kuşkusuz inananlar kardeştirler, öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin; Allah'ı sayın ki, size acınsın.
|
|
  |
|
49 :
11
|
Ey inananlar! Bir ulus diğer bir ulusu alaya almasın, belki de onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar, belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi kınamayın, birbirinizi takma adla çağırmayın; inandıktan sonra yoldan çıkmış olmak kötüdür! Tövbe etmeyenler, işte onlar kıyıcı olanlardır.
|
|
  |
|
49 :
12
|
Ey inananlar! Sanıda bulunmaktan çokça sakının, doğrusu sanının bir kısmı günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, kimse kimseyi çekiştirmesin, hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ona iğrenirsiniz değil mi? Allaha saygılı olun, doğrusu Allah tövbeleri daima kabul edendir, acıyandır.
|
|
  |
|
49 :
13
|
Ey insanlar! Doğrusu, Biz sizleri bir erkek ve bir dişiden yarattık. Sizi budunlar ve boylar olarak ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız. Doğrusu Allah katında en değerliniz, en saygılı olanınızdır. Doğrusu Allah bilendir, haberdardır.
|
|
  |
|
49 :
14
|
Bedeviler “İnandık” dediler. De ki: “İnanmadınız, ancak müslüman olduk' deyin”; iman henüz gönüllerinize yerleşmedi. Eğer Allaha ve elçisine itaat ederseniz, işlediklerinizden Allah bir şey eksiltmez; doğrusu, Allah bağışlar, acır.”
|
|
  |
|
49 :
15
|
Doğrusu, inançlılar, ancak Allah a ve elçisine inanan, sonra şüpheye düşmeyen; Allah uğrunda mallarıyla, canlarıyla uğraş verenlerdir. İşte bunlar doğru olanlardır.
|
|
  |
|
49 :
16
|
De ki: “Allaha mı dininizi öğreteceksiniz? Oysa, Allah göklerde olanları da, yerde olanları da bilir, Allah her şeyi bilendir.”
|
|
  |
|
49 :
17
|
Müslüman olmalarını sana bir iyilik sayıyorlar. De ki: “Müslüman olmanızı bana bir iyilik saymayın. Ancak eğer doğru iseniz, Allah sizi imana eriştirmesiyle size iyilik etmiştir.”
|
|
  |
|
49 :
18
|
Doğrusu, Allah göklerin ve yerin görünmeyenini bilir. Allah yaptıklarınızı görür.
|
|
  |
|
50-KAF SURESİ - Qaf - MEKKE/34 - 45 Ayet
|
Bismillahirrahmanirrahim |
50 :
1
|
Kaf; Şanlı Kur'ana andolsun ki!
|
|
  |
|
50 :
2
|
(2-3) Hayır! İnkârcılar aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da, “Bu şaşılacak bir şey; öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman dirilecek miyiz? Bu uzak bir dönüştür” dediler.
|
|
  |
|
50 :
3
|
(2-3) Hayır! İnkârcılar aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da, “Bu şaşılacak bir şey; öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman dirilecek miyiz? Bu uzak bir dönüştür” dediler.
|
|
  |
|
50 :
4
|
Onlardan nelerin toprağa karıştığını biliyoruz. Katımızda koruyan bir kitap vardır.
|
|
  |
|
50 :
5
|
Hayır! Onlar, gerçek kendilerine gelince onu yalanladılar; karmakarışık bir durumun içindedirler.
|
|
  |
|
50 :
6
|
Onlar, üstlerindeki göğü nasıl yapmışız ve süslemişiz bakmazlar mı? Onda hiçbir çatlak da yoktur.
|
|
  |
|
50 :
7
|
(7-8) Yönelen her kula gösterip, hatırlatma olarak yeryüzünü yaydık, oraya sarsılmaz dağlar yerleştirdik, orada gönlü açan her çiftten yetiştirdik.
|
|
  |
|
50 :
8
|
(7-8) Yönelen her kula gösterip, hatırlatma olarak yeryüzünü yaydık, oraya sarsılmaz dağlar yerleştirdik, orada gönlü açan her çiftten yetiştirdik.
|
|
  |
|
50 :
9
|
(9-11) Kullara rızık olmak üzere, gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. O su ile ölü yeri dirilttik. İşte, insanların dirilmesi de böyledir.
|
|
  |
|
50 :
10
|
(9-11) Kullara rızık olmak üzere, gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. O su ile ölü yeri dirilttik. İşte, insanların dirilmesi de böyledir.
|
|
  |
|
50 :
11
|
(9-11) Kullara rızık olmak üzere, gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. O su ile ölü yeri dirilttik. İşte, insanların dirilmesi de böyledir.
|
|
  |
|
50 :
12
|
Onlardan önce Nuhun ulusu, Ress’liler,
|
|
  |
|
50 :
13
|
Semûd, Âd, Firavun ve Lut’un kardeşleri,
|
|
  |
|
50 :
14
|
Eykeliler ve Tübbâ ulusu da yalanlamışlardı; bunların hepsi elçileri yalanlamışlardı da artık sözüm gerçek oldu.
|
|
  |
|
50 :
15
|
Biz, ilk yaratışta yorulduk mu? Hayır! Onlar yeniden yaratılma konusunda kuşku içindedirler.
|
|
  |
|
50 :
16
|
Andolsun, insanı Biz yarattık, kendi kendine ne fısıldadığını biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız.
|
|
  |
|
50 :
17
|
Hani, onun sağında ve solunda oturan iki alıcı yaptıklarını yazar.
|
|
  |
|
50 :
18
|
Söylediği her sözü gözleyen biri bulunur.
|
|
  |
|
50 :
19
|
Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir, işte bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir.
|
|
  |
|
50 :
20
|
Sûra üfürülür, işte bu, söz verilen gündür.
|
|
  |
|
50 :
21
|
(21-22) Herkes, kendisiyle beraber bir sürücü ve tanıkla gelir. Andolsun, sen bundan dalgındın, artık senden perdeni kaldırdık, bugün artık görüşün keskindir.
|
|
  |
|
50 :
22
|
(21-22) Herkes, kendisiyle beraber bir sürücü ve tanıkla gelir. Andolsun, sen bundan dalgındın, artık senden perdeni kaldırdık, bugün artık görüşün keskindir.
|
|
  |
|
50 :
23
|
Yanındaki der: “İşte bu, yanımda hazırdır.”
|
|
  |
|
50 :
24
|
(24-26) “Saldıran, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen ve iyiliklere devamlı engel olan her inatçı inkârcıyı cehenneme atın, onu çetin azaba ikiniz sokun.”
|
|
  |
|
50 :
25
|
(24-26) “Saldıran, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen ve iyiliklere devamlı engel olan her inatçı inkârcıyı cehenneme atın, onu çetin azaba ikiniz sokun.”
|
|
  |
|
50 :
26
|
(24-26) “Saldıran, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen ve iyiliklere devamlı engel olan her inatçı inkârcıyı cehenneme atın, onu çetin azaba ikiniz sokun.”
|
|
  |
|
50 :
27
|
Arkadaşı “Rabbimiz! Ben onu azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapkınlıktaydı” der.
|
|
  |
|
50 :
28
|
(28-29) Benim katımda çekişmeyin, sizi önceden uyarmıştım. Benim katımda hüküm değişmez; Ben kullara asla haksızlık etmem.
|
|
  |
|
50 :
29
|
(28-29) Benim katımda çekişmeyin, sizi önceden uyarmıştım. Benim katımda hüküm değişmez; Ben kullara asla haksızlık etmem.
|
|
  |
|
50 :
30
|
Cehenneme, “Doldun mu?” dediğimiz gün, o “Daha var mı” der.
|
|
  |
|
50 :
31
|
Uzakta olmayan cennet saygılı olanlara yaklaştırılır.
|
|
  |
|
50 :
32
|
(32-34) İşte, pek yönelen, koruyan, görünmeyende Rahmana bilerek saygılı olan ve pişman bir gönülle Ona gelen herkese verilen söz budur. Oraya esenlikle girin. İşte bu, sonsuzluk günüdür.
|
|
  |
|
50 :
33
|
(32-34) İşte, pek yönelen, koruyan, görünmeyende Rahmana bilerek saygılı olan ve pişman bir gönülle Ona gelen herkese verilen söz budur. Oraya esenlikle girin. İşte bu, sonsuzluk günüdür.
|
|
  |
|
50 :
34
|
(32-34) İşte, pek yönelen, koruyan, görünmeyende Rahmana bilerek saygılı olan ve pişman bir gönülle Ona gelen herkese verilen söz budur. Oraya esenlikle girin. İşte bu, sonsuzluk günüdür.
|
|
  |
|
50 :
35
|
Orada dilediklerini bulurlar. Katımızda dahası da vardır.
|
|
  |
|
50 :
36
|
Bunlardan önce, kendilerinden daha zorba olan nice nesilleri yok etmişizdir. Sığınacak bir yer var mı? diye ülkeleri dolaşıp durmuşlardı.
|
|
  |
|
50 :
37
|
Doğrusu, bunda aklı olana veya tanık olarak kulak verene bir öğüt vardır.
|
|
  |
|
50 :
38
|
Andolsun, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı aşamada yarattık ve Biz bir yorgunluk da duymadık.
|
|
  |
|
50 :
39
|
Söylediklerine dayan; Rabbini, güneşin doğmasından önce ve batışından önce överek yücelt.
|
|
  |
|
50 :
40
|
Gecenin bir vaktinde ve secdelerin artlarından Onu yücelt.
|
|
  |
|
50 :
41
|
Bir çağırıcının yakın bir yerden çağıracağı güne kulak ver.
|
|
  |
|
50 :
42
|
Gerçekten çığlığı duydukları gün, işte o gün, diriliş günüdür.
|
|
  |
|
50 :
43
|
Doğrusu, Biz diriltiriz, öldürürüz, dönüş ancak Bize’dir.
|
|
  |
|
50 :
44
|
Yer yarılıp hızla koşuşacakları günde, onları bir araya getirmek Bize kolaydır.
|
|
  |
|
50 :
45
|
Onların dediklerini Biz daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde zor kullanacak değilsin, verdiğim sözden korkanlara Kur anı hatırlat.
|
|
  |
|
51-ZÂRİYÂT SURESİ - Adh-Dhariyat - MEKKE/67 - 60 Ayet
|
Bismillahirrahmanirrahim |
51 :
1
|
(1-6) Serip serpenlere, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara ve iş bölümü yapanlara andolsun, ancak size söz verilen gerçektir. Doğrusu yargı günü de gelecektir.
|
|
  |
|
51 :
2
|
(1-6) Serip serpenlere, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara ve iş bölümü yapanlara andolsun, ancak size söz verilen gerçektir. Doğrusu yargı günü de gelecektir.
|
|
  |
|
51 :
3
|
(1-6) Serip serpenlere, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara ve iş bölümü yapanlara andolsun, ancak size söz verilen gerçektir. Doğrusu yargı günü de gelecektir.
|
|
  |
|
51 :
4
|
(1-6) Serip serpenlere, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara ve iş bölümü yapanlara andolsun, ancak size söz verilen gerçektir. Doğrusu yargı günü de gelecektir.
|
|
  |
|
51 :
5
|
(1-6) Serip serpenlere, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara ve iş bölümü yapanlara andolsun, ancak size söz verilen gerçektir. Doğrusu yargı günü de gelecektir.
|
|
  |
|
51 :
6
|
(1-6) Serip serpenlere, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara ve iş bölümü yapanlara andolsun, ancak size söz verilen gerçektir. Doğrusu yargı günü de gelecektir.
|
|
  |
|
51 :
7
|
(7-8) İçinde yörüngeler bulunan göğe andolsun ki, doğrusu siz değişik görüştesiniz.
|
|
  |
|
51 :
8
|
(7-8) İçinde yörüngeler bulunan göğe andolsun ki, doğrusu siz değişik görüştesiniz.
|
|
  |
|
51 :
9
|
(9-12) Bundan, döndürülebilecek kimseler ayartılıp döndürülür. Boş sanıda bulunan, şaşkınlık içinde dalgın kalanların canları çıksın! Yargı gününün zamanını sorarlar.
|
|
  |
|
51 :
10
|
(9-12) Bundan, döndürülebilecek kimseler ayartılıp döndürülür. Boş sanıda bulunan, şaşkınlık içinde dalgın kalanların canları çıksın! Yargı gününün zamanını sorarlar.
|
|
  |
|
51 :
11
|
(9-12) Bundan, döndürülebilecek kimseler ayartılıp döndürülür. Boş sanıda bulunan, şaşkınlık içinde dalgın kalanların canları çıksın! Yargı gününün zamanını sorarlar.
|
|
  |
|
51 :
12
|
(9-12) Bundan, döndürülebilecek kimseler ayartılıp döndürülür. Boş sanıda bulunan, şaşkınlık içinde dalgın kalanların canları çıksın! Yargı gününün zamanını sorarlar.
|
|
  |
|
51 :
13
|
O, kendilerinin ateşte denenecekleri gündür.
|
|
  |
|
51 :
14
|
Denenmenizi tadın, işte acele beklediğiniz bu idi.
|
|
  |
|
51 :
15
|
(15-17) Doğrusu, saygılı olanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak, bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Doğrusu ondan önce iyi davrananlardı. Onlar geceleri az uyuyanlardı.
|
|
  |
|
51 :
16
|
(15-17) Doğrusu, saygılı olanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak, bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Doğrusu ondan önce iyi davrananlardı. Onlar geceleri az uyuyanlardı.
|
|
  |
|
51 :
17
|
(15-17) Doğrusu, saygılı olanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak, bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Doğrusu ondan önce iyi davrananlardı. Onlar geceleri az uyuyanlardı.
|
|
  |
|
51 :
18
|
Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi.
|
|
  |
|
51 :
19
|
Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksul olanın hakkı vardır.
|
|
  |
|
51 :
20
|
(20-21) Kesin bilgi sahibi olanlara, yeryüzünde ve kendi içinizde nice belgeler vardır; hâlâ görmüyor musunuz?
|
|
  |
|
51 :
21
|
(20-21) Kesin bilgi sahibi olanlara, yeryüzünde ve kendi içinizde nice belgeler vardır; hâlâ görmüyor musunuz?
|
|
  |
|
51 :
22
|
Rızkınız da size söz verilen de göktedir.
|
|
  |
|
51 :
23
|
Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki, doğrusu o sizin konuşmanız kadar gerçektir.
|
|
  |
|
51 :
24
|
İbrahim’in ağırlanan konuklarının olayı sana ulaştı mı?
|
|
  |
|
51 :
25
|
Onlar, onun yanına girip, “Esenlik!” demişlerdi. O da “Esenlik!” demişti; “Tanınmayan bir topluluk!”
|
|
  |
|