KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki4401-4500 4501-46004601-4700 4701-4800 Sonraki >> ]
45 : 28
Her milleti diz üstü çökmüş görürsün. Her millet kendi kitabına çağrılır. Ve bugün size işlediklerinizin karşılığı verilecektir.
 

45 : 29
Bu kitabımız size gerçeği söylüyor. Doğrusu, Biz yaptıklarınızı kaydediyorduk.
 

45 : 30
İnanan ve yararlı işler işleyenlere gelince, Rableri onları acımasına alır. İşte bu, apaçık kurtuluştur.
 

45 : 31
İnkâr edenlere gelince; “İlkelerim size okunmamış mıydı? Ama, siz büyüklenip suçlu bir ulus olmuştunuz.
 

45 : 32
Doğrusu, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Ve Saatte şüphe yoktur” dendiği zaman, “Saat nedir? Bilmiyoruz, yalnız bir sanıda bulunuyoruz, kesin bir bilgimiz yoktur” derdiniz.
 

45 : 33
İşlediklerinin kötülükleri kendilerine belli oldu ve onları alaya alıp durdukları şeyler kuşatıverdi.
 

45 : 34
Onlara “Bugüne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi, Biz de bugün sizi unuttuk; varacağınız yer ateştir, yardımcılarınız da yoktur.
 

45 : 35
Bu, Allah’ın ilkelerini alaya almanızdan ve dünya hayatının sizi aldatmış olmasından ötürüdür” denir. O gün, ne oradan çıkarılırlar, ne de özürleri dinlenir.
 

45 : 36
Övgü, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi olan Allahadır.
 

45 : 37
Göklerde ve yerde büyüklük O’nundur, O, uludur, bilgedir.
 


46-AHKÂF SURESİ - Al-Ahqaf - MEKKE/66 - 35 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
46 : 1
Hâ, Mim.
 

46 : 2
Bu Kitab’ın indirilmesi, ulu olan, bilge olan Allah’dandır.
 

46 : 3
Biz, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları, ancak gerçekten ve belirli bir süre için yarattık; inkâr edenler uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.
 

46 : 4
De ki: “Allah’tan başka taptıklarınızı gördünüz mü? Yeryüzünden neyi yaratmışlar, bana göstersenize! Yoksa göklerde ortaklıkları mı vardır? Eğer doğru sözlü iseniz, bundan önceki bir kitabı veya bir bilgi kalıntısı varsa, bana getirin.”
 

46 : 5
Allah’ı bırakıp da diriliş gününe kadar cevap veremeyeceklere yalvarandan daha sapkın kimdir? Ve onlar, bunların yalvarışlarından bile habersizdirler.
 

46 : 6
(6-7) Ama, insanlar bir araya getirildikleri zaman taptıkları onlara düşman olur ve tapınmalarını reddederler. İlkelerimiz onlara açıkça okunduğu zaman, inkârcılar kendilerine gelen gerçek için, “Bu, apaçık bir büyüdür” derler.
 

46 : 7
(6-7) Ama, insanlar bir araya getirildikleri zaman taptıkları onlara düşman olur ve tapınmalarını reddederler. İlkelerimiz onlara açıkça okunduğu zaman, inkârcılar kendilerine gelen gerçek için, “Bu, apaçık bir büyüdür” derler.
 

46 : 8
Veya “Onu uydurdu” derler. De ki: “Eğer onu uydurdumsa, beni Allah a karşı hiçbir şekilde savunamazsınız. Onun hakkında yaptığınız taşkınlıkları O daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda tanık olarak, O yeter. O bağışlayandır, acıyandır.”
 

46 : 9
De ki: “Ben elçilerin ilki değilim, bana da size de ne yapılacağını da bilmem; ben ancak bana vahyolunana uymaktayım; ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
 

46 : 10
De ki: “Eğer bu Allah katından ise ve siz de onu inkâr etmişseniz; İsrailoğullarından bir tanık da bunun böyle olduğuna tanıklık edip de inanmışken, siz yine de büyüklük taslarsanız, kendinize yazık etmiş olacağınızı görmez misiniz?” Doğrusu, Allah haksızlık eden ulusa doğru yol göstermez.
 

46 : 11
İnkârcılar inananlar için, “Eğer bu iyi bir şey olsaydı, bizden öne geçemezlerdi” derler. Ne var ki doğru yola giremedikleri için de “Bu eski bir uydurmadır” derler.
 

46 : 12
Bundan önce Musa mn Kitabı bir önder ve bir acıma idi. Bu, haksızlık edenleri uyarmak ve güzel davrananları mutlulamak üzere Arap dilinde onaylanmış bir Kitap’tır.
 

46 : 13
Doğrusu, “Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra da dosdoğru olanlara hem korku yoktur, hem de onlar üzülmeyeceklerdir.
 

46 : 14
İşte onlar, işlediklerine bir karşılık olarak, içinde temelli kalacakları cennetliklerdir.
 

46 : 15
Biz insana, anne ve babasına karşı iyi davranmasını öğütleriz. Annesi, onu karnında zorluğa uğrayarak taşımış, onu güçlükle doğurmuştur. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer. Sonunda insan ergenlik çağına erince ve kırk yaşına varınca, “Rabbim! Bana ve anne babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın yararlı bir iş yapmamı bana özendir. Soyumda bana dirlik ver; doğrusu, Sana yöneldim ve doğrusu, doğruya içtenlikle bağlananlardanım” demelidir.
 

46 : 16
İşte, işlediklerini en güzel şekilde kabul ettiğimiz ve kötülüklerini geçtiğimiz bu kimseler, cennetlikler arasındadırlar. Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür.
 

46 : 17
(17-18) Annesine babasına, “Öf ikinizden! Benden önce nice nesiller gelip geçmişken diriltileceğimi mi bana öğütlüyorsunuz?” diyen kimseye, ikisi Allaha sığınarak: “Sana yazıklar olsun! İnan! Doğrusu Allah'ın sözü gerçektir.” Bunun üzerine “Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir” der. İşte onlar kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan milletleri içinde sözün aleyhlerine gerçekleşeceği kimselerdir. Doğrusu, onlar kaybedenlerdir.
 

46 : 18
(17-18) Annesine babasına, “Öf ikinizden! Benden önce nice nesiller gelip geçmişken diriltileceğimi mi bana öğütlüyorsunuz?” diyen kimseye, ikisi Allaha sığınarak: “Sana yazıklar olsun! İnan! Doğrusu Allah'ın sözü gerçektir.” Bunun üzerine “Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir” der. İşte onlar kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan milletleri içinde sözün aleyhlerine gerçekleşeceği kimselerdir. Doğrusu, onlar kaybedenlerdir.
 

46 : 19
İşlediklerine göre her birinin dereceleri vardır. O, her birine işlediklerini tam olarak öder ve kendilerine haksızlık yapılmaz.
 

46 : 20
İnkârcılar ateşe sunuldukları gün: “Dünyadaki hayatınızda hoş ve güzel olan her şeyinizi yok ettiniz, onların zevkini çıkardınız; ama bugün, yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı alçaltıcı bir azaba uğratılırsınız.”
 

46 : 21
ÂcTın kardeşini hatırla; Hani! Ondan önce ve sonra, “Allah'tan başkasına kulluk etmeyin” diyen nice uyarıcılar gelip geçmişken, Kumluk bölgesindeki ulusunu uyarmış, “Doğrusu, sizin için büyük günün azabından korkuyorum” demişti.
 

46 : 22
“Bizi tanrılarımızdan döndürmek için mi bize geldin? Doğru sözlülerden isen, bizi korkuttuğun şeyi başımıza getir” dediler.
 

46 : 23
“Bilgi Allah katindadır; ben size, benimle gönderileni bildiriyorum, ancak ben sizin densizlik eden bir ulus olduğunuzu görüyorum” dedi.
 

46 : 24
(24-25) Yoğun bir bulutun yayılarak düzlüklerine doğru yöneldiğini gördüklerinde, “Bu bulutlar bize yağmur yağdıracaktır” dediler. Hayır! O, acele beklediğiniz şeydir; can yakıcı azap veren bir rüzgardır; Rabbinin buyruğu ile her şeyi yok eder. Bunun üzerine evlerinden başka bir şey görünmez oldu. Biz, suçlu ulusu işte böyle cezalandırırız.
 

46 : 25
(24-25) Yoğun bir bulutun yayılarak düzlüklerine doğru yöneldiğini gördüklerinde, “Bu bulutlar bize yağmur yağdıracaktır” dediler. Hayır! O, acele beklediğiniz şeydir; can yakıcı azap veren bir rüzgardır; Rabbinin buyruğu ile her şeyi yok eder. Bunun üzerine evlerinden başka bir şey görünmez oldu. Biz, suçlu ulusu işte böyle cezalandırırız.
 

46 : 26
Ve andolsun ki, onları, sizi yerleştirmediğimiz yerlere yerleştirmiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik; ama kulakları, gözleri ve kalpleri onlara bir fayda sağlamadı. Zira, Allah'ın belgelerini bile bile inkâr ediyorlardı, alaya aldıkları şeyler onları kuşatıverdi.
 

46 : 27
Ve andolsun ki, çevrenizde bulunan birçok kenti yok ettik. Belki doğru yola dönerler diye ilkeleri türlü türlü anlatmışızdır.
 

46 : 28
Öyleyse Allah yerine yakınlık sağlamak için edindikleri tanrılar kendilerine yardım etmeli değil miydi? Hayır! Ancak onlar yüzüstü bıraktılar. Çünkü bu, kendilerinin yalanıdır ve uydurup durdukları şeydir.
 

46 : 29
Hani, Kur anı dinlemek üzere cinlerden bir takımını sana yöneltmiştik. Onlar gelince, birbirlerine “Susun” dediler. Okuma bitince, her biri uyarıcı olarak uluslarına döndüler.
 

46 : 30
Onlar “Ey ulusumuz! Doğrusu biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, gerçeği ve doğru yolu gösteren bir kitap dinledik.
 

46 : 31
Ey ulusumuz! Allaha çağırana gidin ve ona inanın ki, Allah da sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi can yakıcı azaptan korusun” dediler.
 

46 : 32
Allah a çağırana uymayan kimse kaçacak yer bulamaz. Ondan başka dostları da bulunmaz; işte onlar apaçık sapkınlıktadırlar.
 

46 : 33
Gökleri, yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan Allah'ın, ölüleri diriltmeye de gücünün yeterli olduğunu görmezler mi? Evet! Doğrusu Onun her şeye gücü yeter.
 

46 : 34
İnkârcılar ateşe sunuldukları gün: “Bu gerçek değil miydi?” Onlar “Rabbimize andolsun ki, evet gerçekti” derler. O “İnkâr etmenizden ötürü azabı tadın” der.
 

46 : 35
Elçilerden kararlı olanların dayandığı gibi sen de dayan; onlar için ivecenlik etme; onlar, kendilerine söz verileni gördükleri gün, günün sadece bir saati kadar kalmış gibi olurlar. Bildir! Hiç yoldan çıkmış ulusdan başkası yok edilir mi?
 


47-MUHAMMED SURESİ - Muhammad - MEDİNE/95 - 38 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
47 : 1
Allah, inkarcıların ve kendisinin yolundan alıkoyanların işlerini boşa çıkarır.
 

47 : 2
İnananların, yararlı işler işleyenlerin ve Rablerinden bir gerçek olarak Muhammed’e indirilene inananların kötülüklerini örter ve durumlarını düzeltir.
 

47 : 3
Bu böyledir. Çünkü inkarcılar saçma olana uymakta ve inananlar ise Rablerinden gelen gerçeğe uymaktadırlar. İşte, Allah insanlara kendi durumlarını böyle anlatır.
 

47 : 4
İnkârcılarla savaştığınızda boyunlarından vurun; sonunda onları güçsüz bıraktığınız zaman, onları esir alın; savaş sona erince, onları ya karşılıksız, ya da kurtarmalık ile salıverin; Allah dilemiş olsaydı, onları başka türlü cezalandırabilirdi. Bunun böyle olması, kiminizi kiminizle denemek içindir. Allah, kendi yolunda öldürülenlerin işlerini boşa çıkarmaz.
 

47 : 5
Onları doğru yola eriştirir, durumlarını düzeltir.
 

47 : 6
Onları, kendilerine anlattığı cennete koyar.
 

47 : 7
Ey inananlar! Siz Allaha yardım ederseniz, O da size yardım eder, adımlarınızı sağlam bastırır.
 

47 : 8
İnkârcılar ise onmasınlar! Allah onların işlerini boşa çıkarır.
 

47 : 9
Bu, onların Allah’ın indirdiğini beğenmediklerinden ötürüdür, bunun için işlerini boşa çıkarmıştır.
 

47 : 10
(10-11) Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden önce olanların sonunun nasıl olduğuna bakmazlar mı? Allah onları yere geçirmiştir; inkârcılara da onların durumlarının benzeri vardır. Ancak Allah inananların dostudur. İnkarcıların ise dostu yoktur.
 

47 : 11
(10-11) Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden önce olanların sonunun nasıl olduğuna bakmazlar mı? Allah onları yere geçirmiştir; inkârcılara da onların durumlarının benzeri vardır. Ancak Allah inananların dostudur. İnkarcıların ise dostu yoktur.
 

47 : 12
Doğrusu, Allah, inanan ve yararlı işler işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. İnkâr edenlerin durakları ateş olduğu halde, zevklenirler ve davarlar gibi yerler.
 

47 : 13
(13-14) Nice kentler seni sürüp çıkaran kentten daha kuvvetli iken onları yok ettik. Yardım edenleri de bulunmadı. Rabbinin katından açık bir belgesi olan kimse, kötü işi kendisine güzel gösterilen ve heveslerine uymuş olanlar gibi midir?
 

47 : 14
(13-14) Nice kentler seni sürüp çıkaran kentten daha kuvvetli iken onları yok ettik. Yardım edenleri de bulunmadı. Rabbinin katından açık bir belgesi olan kimse, kötü işi kendisine güzel gösterilen ve heveslerine uymuş olanlar gibi midir?
 

47 : 15
Saygılı olanlara söz verilen cennet şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları, süzme bal ırmakları vardır. Onlara orada her türlü meyve ve Rablerinden bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte temelli kalan ve bağırsaklarını parça parça eden kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
 

47 : 16
Onların içinde seni dinleyenler vardır; sonra senin yanından çıkınca kendilerine ilim verilen kimselere, “Az önce ne demişti?” diye sorarlar. Demek ki, bunların kalplerini Allah mühürlemiştir. Bunlar kendi heveslerine uyan kimselerdir.
 

47 : 17
Allah doğru yolu bulanların doğruluklarını artırır, onların saygın olmalarını sağlar.
 

47 : 18
İnkarcılar, Saatin kendilerine ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar. Şüphesiz, onun alâmetleri belirmiştir. Kendilerine gelip çatınca hatırlamaları neye yarar?
 

47 : 19
Bil ki, Allah'tan başka tanrı yoktur; hem kendinin, hem de inanmış erkek ve inanmış kadınların günahlarının bağışlanmasını dile. Allah, gezip dolaştığınız ve duracağınız yeri bilir.
 

47 : 20
(20-21) İnanan lar> “Bir sure indirilmeliydi” derler. Fakat içinde savaş anlatılan kesin anlamlı bir sure inince, gönüllerinde hastalık olanların, ölgün baygın kimsenin bakışları gibi sana baktıklarını görürsün. Oysa, onlara itaat etmek ve uygun olanı söylemek yaraşırdı. İş ciddileşince Allaha karşı doğruluk gösterselerdi, onların daha çok iyiliğine olurdu.
 

47 : 21
(20-21) İnanan lar> “Bir sure indirilmeliydi” derler. Fakat içinde savaş anlatılan kesin anlamlı bir sure inince, gönüllerinde hastalık olanların, ölgün baygın kimsenin bakışları gibi sana baktıklarını görürsün. Oysa, onlara itaat etmek ve uygun olanı söylemek yaraşırdı. İş ciddileşince Allaha karşı doğruluk gösterselerdi, onların daha çok iyiliğine olurdu.
 

47 : 22
İş başına gelecek olsanız, yeryüzünde bozgunculuk yapmanız ve acıma duygularınızı parçalamanız beklenmez mi?
 

47 : 23
İşte Allah'ın lanetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği bunlardır.
 

47 : 24
Bunlar Kur anı iyiden iyiye düşünmezler mi? Yoksa gönülleri kilitli midir?
 

47 : 25
Doğrusu kendilerine doğru yol belli olduktan sonra ardlarına dönenleri, şeytan baştan çıkarmış ve onlara ümit vermiştir.
 

47 : 26
Bu, doğrusu Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimselerin, “Biz bazı işlerde size itaat edeceğiz” demelerindendir. Allah onların gizlediklerini bilir.
 

47 : 27
Melekler onların yüzlerine ve kıçlarına vurarak canlarını alırken durumları nice olur?
 

47 : 28
Bu, Allah'ı öfkelendiren şeye uymaları ve Onun hoşnutluğunu iğrenmiş olmalarından ötürüdür. Allah da onların işlerini boşa çıkarmıştır.
 

47 : 29
Yoksa, Allah'ın gönüllerinde hastalık olanların kinlerini dışarı vurmayacağını mı sandılar?
 

47 : 30
Eğer Biz dileseydik, onları sana gösterirdik; sen de onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki, sen onları söyleyişlerinin ezgisinden de tanırsın; Allah işlediklerinizi bilir.
 

47 : 31
Andolsun, sizi, içinizden çaba gösterenleri ve dayananları meydana çıkarana ve haberlerinizi açıklayana kadar, kuşkusuz deneyeceğiz.
 

47 : 32
Doğrusu, inkarcılar, Allah yolundan alıkoyanlar ve doğruluk göstergesi kendilerine belli olduktan sonra elçiye karşı gelenler, Allah a hiçbir zarar veremezler. O, onların işlerini boşa çıkaracaktır.
 

47 : 33
Ey inananlar! Allaha itaat edin, elçiye itaat edin; işlerinizi boşa çıkarmayın.
 

47 : 34
Doğrusu inkâr edip, Allah yolundan alıkoyanları, sonra da inkârcı olarak ölenleri Allah bağışlamayacaktır.
 

47 : 35
Sizler daha üstün iken gevşemeyin ki, barış istemek zorunda kalmayasınız. Allah sizinle beraberdir; sizin işlerinizi eksiltmeyecektir.
 

47 : 36
Doğrusu, dünya hayatı oyun ve oyalanmadır. Eğer inanır ve saygılı olursanız, O size ödüllerinizi verir ve O sizin mallarınızı istemez.
 

47 : 37
Eğer, sizden onları isteyip de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz. O da kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
 

47 : 38
İşte, sizler Allah yolunda sarfetmeye çağrılan kimselersiniz. Kiminiz cimrilik yapıyor, ama, cimrilik yapan bilsin ki, ancak kendine karşı cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer, yüz çevirirseniz, sizin gibi olmayacak başka bir ulusu yerinize getirir.
 


48-FETİH SURESİ - Al-Fath - MEDİNE/111 - 29 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
48 : 1
Doğrusu, Biz sana apaçık bir açılım sağlamışızdır.
 

48 : 2
Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar, sana doğru yol gösterir.
 

48 : 3
Ve Tanrı yüce bir yardımla sana yardım eder.
 

48 : 4
İnançlarına inanç katarak inananların gönüllerine güven indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah bilendir, bilge olandır.
 

48 : 5
O, inanan erkekleri ve inanan kadınları, içinde temelli kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar, onların kötülüklerini örter. Allah katında büyük başarı işte budur.
 

48 : 6
Allah’a kötü sanıda bulunan ikiyüzlü erkeklere ve ikiyüzlü kadınlara, ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara Allah azap eder; kötülük onları her yerden kuşatır. Allah onlara öfkelenmiş, onları lanetlemiş ve cehennemi onlara hazırlamıştır. Ne kötü gidiş yeridir!
 

48 : 7
Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, ulu olandır, bilge olandır.
 

48 : 8
Doğrusu, seni tanık, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
 

48 : 9
Siz de Allah’a ve elçisine inanasınız, ona yardım edesiniz ve ona saygılı olasınız ve O’nu sabah akşam arı tutasınız.
 

48 : 10
Doğrusu sana el verenler, Allaha el vermiş olurlar. Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir. Verdiği sözden dönen, ancak kendi zararına dönmüş olur. Allaha verdiği andı yerine getirene, O, büyük ödül verecektir.
 

48 : 11
Bedevilerin savaştan geri kalmış olanları sana, “Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu, bizim bağışlanmamızı dile” diyecekler. Gönüllerinde bulunmayanı dilleriyle söylerler. Onlara de ki: “Allah size bir zarar gelmesini dilerse, yahut bir fayda elde etmenizi dilerse, Ona karşı kimin gücü bir şeye yeter? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”
 

48 : 12
Hayır! Ancak siz, elçinin ve inananların, ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, gönüllerinize güzel görünmüştü de, kötü sanıda bulunmuştunuz. Yok olacak bir ulustunuz.
 

48 : 13
Allaha ve elçisine kim inanmamışsa, bilsin ki, doğrusu Biz, inkârcılar için cehennemi hazırlamışızdır.
 

48 : 14
Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. O dileyeni bağışlar, dileyene azap eder. Allah bağışlayandır, acıyandır.
 

48 : 15
Savaştan geri kalmış olanlar, siz ganimetleri almaya giderken, “Bırakın, biz de sizinle gelelim” diyeceklerdir. Onlar Allah'ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: “Peşimizden gelmeyeceksiniz; Allah sizin için önceden böyle buyurmuştur.” “Hayır! Bizi çekemiyorsunuz” diyecekler. Hayır! Ancak, onlar pek az anlayan kimselerdir.
 

48 : 16
Bedevilerden geri kalmış olanlara de ki: “Pek güçlü bir ulusa karşı, onlar doğruya içtenlikle boyun eğene kadar savaşmaya çağrılacaksınız. Eğer itaat ederseniz Allah size güzel bir ödül verir, ama daha önce döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız, sizi can yakan bir azaba uğratır.”
 

48 : 17
Ancak, köre bir sorumluluk yoktur; topala da sorumluluk yoktur, hastaya da sorumluluk yoktur. Kim Allah a ve elçisine itaat ederse, O, onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim yüz çevirirse, onu can yakıcı azaba uğratır.
 

Arama 1.53 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki4401-4500 4501-46004601-4700 4701-4800 Sonraki >> ]