KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki4401-45004501-4600 4601-4700 4701-4800 Sonraki >> ]
43 : 76
(74-76) Doğrusu suçlular, cehennem azabında temelli kalacaklardır. Azaplarına hiç ara verilmez, onlar orada tamamen umutsuzdurlar. Biz onlara haksızlık etmedik, ancak, onlar haksızlık eden kimselerdi.
 

43 : 77
Ve şöyle seslenirler: “Ey nöbetçi! Rabbin hiç değilse canımızı alsın.” “Doğrusu siz kalacaksınız” der.
 

43 : 78
(78-79) Andolsun ki, size gerçeği getirdik; ancak çoğunuz gerçeği tiksiniyordunuz. Yoksa, bir işe mi karar verdiler? Doğrusu, biz de kararlıyız.
 

43 : 79
(78-79) Andolsun ki, size gerçeği getirdik; ancak çoğunuz gerçeği tiksiniyordunuz. Yoksa, bir işe mi karar verdiler? Doğrusu, biz de kararlıyız.
 

43 : 80
Yoksa, kendilerinin gizli veya açık konuşmalarını duymadığımızı mı sanırlar? Evet! Yanlarındaki elçilerimiz yazmaktadırlar.
 

43 : 81
De ki: “Eğer Rahman olanın çocuğu olsa, onu reddedenlerin ilki ben olurdum.”
 

43 : 82
(82-83) Göklerin ve yerin Rabbi olan, arşın Rabbi, onların nitelendirmelerinden uzaktır. Bırak onları, kendilerine söz verilen güne kavuşuncaya kadar, dalıp, oynasınlar.
 

43 : 83
(82-83) Göklerin ve yerin Rabbi olan, arşın Rabbi, onların nitelendirmelerinden uzaktır. Bırak onları, kendilerine söz verilen güne kavuşuncaya kadar, dalıp, oynasınlar.
 

43 : 84
(84-85) Gökte de Tanrı, yerde de Tanrı O’dur. Bilge olan, bilgin olan O’dur. Göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların egemenliği kendisinin olan Allah ne yücedir! Saati bilmek Ona aittir. Ona döndürüleceksiniz.
 

43 : 85
(84-85) Gökte de Tanrı, yerde de Tanrı O’dur. Bilge olan, bilgin olan O’dur. Göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların egemenliği kendisinin olan Allah ne yücedir! Saati bilmek Ona aittir. Ona döndürüleceksiniz.
 

43 : 86
Ondan başka yalvardıkları aracılık edemezler. Ancak, bilenler gerçeğe tanıklık ederler.
 

43 : 87
Onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan, “Allah'tır” derler. Öyleyken nasıl da döndürülüyorlar?
 

43 : 88
(88-89) Onun deyişi: “Ey Rabbim! Yemin olsun ki, bunlar inanmayan bir ulustur.” Öyleyse, onlardan vazgeç “Barış” de. Artık yakında bileceklerdir.
 

43 : 89
(88-89) Onun deyişi: “Ey Rabbim! Yemin olsun ki, bunlar inanmayan bir ulustur.” Öyleyse, onlardan vazgeç “Barış” de. Artık yakında bileceklerdir.
 


44-DUHÂN SURESİ - Ad-Dukhan - MEKKE/64 - 59 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
44 : 1
(1-3) Hâ, Mîm. Açıklayıcı Kitaba andolsun. Doğrusu, Biz onu bereketli bir gecede indirdik. Doğrusu Biz uyarmaktayız.
 

44 : 2
(1-3) Hâ, Mîm. Açıklayıcı Kitaba andolsun. Doğrusu, Biz onu bereketli bir gecede indirdik. Doğrusu Biz uyarmaktayız.
 

44 : 3
(1-3) Hâ, Mîm. Açıklayıcı Kitaba andolsun. Doğrusu, Biz onu bereketli bir gecede indirdik. Doğrusu Biz uyarmaktayız.
 

44 : 4
(4-7) Katımızdan bir buyrukla, her bilgelikli iş o gecede ayrılır. Doğrusu, Biz, Rabbinden bir acıma olarak elçiler göndermekteyiz. Eğer, kesin olarak biliyorsanız, doğrusu, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin eğiteni, işiten, bilen O'dur.
 

44 : 5
(4-7) Katımızdan bir buyrukla, her bilgelikli iş o gecede ayrılır. Doğrusu, Biz, Rabbinden bir acıma olarak elçiler göndermekteyiz. Eğer, kesin olarak biliyorsanız, doğrusu, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin eğiteni, işiten, bilen O'dur.
 

44 : 6
(4-7) Katımızdan bir buyrukla, her bilgelikli iş o gecede ayrılır. Doğrusu, Biz, Rabbinden bir acıma olarak elçiler göndermekteyiz. Eğer, kesin olarak biliyorsanız, doğrusu, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin eğiteni, işiten, bilen O'dur.
 

44 : 7
(4-7) Katımızdan bir buyrukla, her bilgelikli iş o gecede ayrılır. Doğrusu, Biz, Rabbinden bir acıma olarak elçiler göndermekteyiz. Eğer, kesin olarak biliyorsanız, doğrusu, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin eğiteni, işiten, bilen O'dur.
 

44 : 8
Ondan başka tanrı yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbidir.
 

44 : 9
Hayır! Onlar şüphe içinde oyalanıyorlar.
 

44 : 10
(10-11) Göğün, insanları bürüyen apaçık bir duman getireceği günü gözetle; bu, acıtıcı bir azaptır.
 

44 : 11
(10-11) Göğün, insanları bürüyen apaçık bir duman getireceği günü gözetle; bu, acıtıcı bir azaptır.
 

44 : 12
“Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır; artık biz inananlarız.”
 

44 : 13
(13-14) Nerede kaldı onlarda öğüt almak! Kendilerine açıklayan bir elçi gelmişti, sonra ondan yüz çevirmişler, “Öğretilmiş bir deli” demişlerdi.
 

44 : 14
(13-14) Nerede kaldı onlarda öğüt almak! Kendilerine açıklayan bir elçi gelmişti, sonra ondan yüz çevirmişler, “Öğretilmiş bir deli” demişlerdi.
 

44 : 15
Doğrusu, Biz sizden azabı az bir süre için kaldıracağız, doğrusu siz döneksiniz.
 

44 : 16
Onları pek büyük yakalayışla yakaladığımız gün, doğrusu biz karşılığını veririz
 

44 : 17
Ve andolsun, onlardan önce Firavun ulusunu denemiştik. Onlara değerli bir elçi gelmişti:
 

44 : 18
“Allah'ın kullarını bana verin. Doğrusu, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
 

44 : 19
Allah a karşı üstün gelmeye kalkışmayın, doğrusu ben size apaçık güçlü bir kanıt getirdim.
 

44 : 20
Doğrusu, ben, beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olana sığındım.
 

44 : 21
Bana inanmazsanız, hiç olmazsa, benden ayrılın.”
 

44 : 22
“Bunlar, suçlu bir ulustur” diye Rabbine yalvardı.
 

44 : 23
Kullarımı geceleyin yola çıkar; doğrusu izleneceksiniz.
 

44 : 24
Denizi durgun iken bırak, doğrusu, onlar, suda boğulacak bir ordudur.
 

44 : 25
(25-27) Orada nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, eğlenip durdukları nimetler bırakmışlardı.
 

44 : 26
(25-27) Orada nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, eğlenip durdukları nimetler bırakmışlardı.
 

44 : 27
(25-27) Orada nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, eğlenip durdukları nimetler bırakmışlardı.
 

44 : 28
Bu böyledir; onları başka bir ulusa bıraktık.
 

44 : 29
Gök ve yer onlar için göz yaşı dökmedi, hem de ertelenmemişlerdi.
 

44 : 30
(30-31) Ve andolsun, İsrailoğullarını, doğrusu, savurganlardan kendini beğenmiş biri olan Firavun un alçaltıcı azabından kurtardık.
 

44 : 31
(30-31) Ve andolsun, İsrailoğullarını, doğrusu, savurganlardan kendini beğenmiş biri olan Firavun un alçaltıcı azabından kurtardık.
 

44 : 32
(32-33) Andolsun, Biz, bile bile âlemlere onları yeğledik. Onlara, her birinde açıkça bir deneyim bulunan, belgeler verdik.
 

44 : 33
(32-33) Andolsun, Biz, bile bile âlemlere onları yeğledik. Onlara, her birinde açıkça bir deneyim bulunan, belgeler verdik.
 

44 : 34
(34-36) Doğrusu, onlar, “Ölüm bir defadır, tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru sözlü iseniz, bize babalarımızı getirsenize” derler.
 

44 : 35
(34-36) Doğrusu, onlar, “Ölüm bir defadır, tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru sözlü iseniz, bize babalarımızı getirsenize” derler.
 

44 : 36
(34-36) Doğrusu, onlar, “Ölüm bir defadır, tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru sözlü iseniz, bize babalarımızı getirsenize” derler.
 

44 : 37
Bunlar mı daha üstün, yoksa Tübbâ ulusu ve onlardan öncekiler mi? Onları yok etmişizdir, doğrusu, onlar suçlu idiler.
 

44 : 38
Ve Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları oyun olsun diye yaratmadık.
 

44 : 39
Biz onları gerçekten yarattık, ancak çoğu bilmezler.
 

44 : 40
Doğrusu, ayrışım günü, hepsinin bir arada bulunacağı gündür.
 

44 : 41
O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, yardım da görmezler.
 

44 : 42
Yalnız Allah'ın acıdığı kimseler bunların dışındadır. O, doğrusu uludur, acıyandır.
 

44 : 43
(43-46) Doğrusu, günahkârların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarında suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir.
 

44 : 44
(43-46) Doğrusu, günahkârların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarında suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir.
 

44 : 45
(43-46) Doğrusu, günahkârların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarında suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir.
 

44 : 46
(43-46) Doğrusu, günahkârların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarında suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir.
 

44 : 47
(47-50) Suçluyu yakalayın, alevli ateşin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün. “Tat! Doğrusu şerefli olan, değerli olan yalnız şendin! Doğrusu işte bu şüphelenip durduğunuz şeydir.”
 

44 : 48
(47-50) Suçluyu yakalayın, alevli ateşin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün. “Tat! Doğrusu şerefli olan, değerli olan yalnız şendin! Doğrusu işte bu şüphelenip durduğunuz şeydir.”
 

44 : 49
(47-50) Suçluyu yakalayın, alevli ateşin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün. “Tat! Doğrusu şerefli olan, değerli olan yalnız şendin! Doğrusu işte bu şüphelenip durduğunuz şeydir.”
 

44 : 50
(47-50) Suçluyu yakalayın, alevli ateşin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün. “Tat! Doğrusu şerefli olan, değerli olan yalnız şendin! Doğrusu işte bu şüphelenip durduğunuz şeydir.”
 

44 : 51
(51-52) Doğrusu, saygılı olanlar ise güvenli bir yerde, bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.
 

44 : 52
(51-52) Doğrusu, saygılı olanlar ise güvenli bir yerde, bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.
 

44 : 53
İnce ipekten ve parlak atlastan giyinerek karşılıklı otururlar.
 

44 : 54
Bu böyledir; onları güzel gözlülerle eşlendiririz.
 

44 : 55
Orada, güven içinde olarak her yemişi isteyebilirler.
 

44 : 56
(56-57)Orada, ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Rabbin, erdemiyle onları alevli ateşin azabından korumuştur. İşte büyük kurtuluş budur.
 

44 : 57
(56-57)Orada, ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Rabbin, erdemiyle onları alevli ateşin azabından korumuştur. İşte büyük kurtuluş budur.
 

44 : 58
(58-59) Ancak biz, anmaya çalışsınlar diye onu senin dilinde kolaylaştırdık. Sen bekle, doğrusu, onlar da beklemektedirler.
 

44 : 59
(58-59) Ancak biz, anmaya çalışsınlar diye onu senin dilinde kolaylaştırdık. Sen bekle, doğrusu, onlar da beklemektedirler.
 


45-CÂSİYE SURESİ - Al-Jathiya - MEKKE/65 - 37 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
45 : 1
(1-4) Hâ, Mîm. Kitab’ın indirilmesi, güçlü ve bilge olan Allah’tandır. Doğrusu, göklerde ve yerde inananlara belgeler vardır. Ve sizin yaratılmanızda ve canlıların yayılmasında kesin bilgili ulusa belgeler vardır.
 

45 : 2
(1-4) Hâ, Mîm. Kitab’ın indirilmesi, güçlü ve bilge olan Allah’tandır. Doğrusu, göklerde ve yerde inananlara belgeler vardır. Ve sizin yaratılmanızda ve canlıların yayılmasında kesin bilgili ulusa belgeler vardır.
 

45 : 3
(1-4) Hâ, Mîm. Kitab’ın indirilmesi, güçlü ve bilge olan Allah’tandır. Doğrusu, göklerde ve yerde inananlara belgeler vardır. Ve sizin yaratılmanızda ve canlıların yayılmasında kesin bilgili ulusa belgeler vardır.
 

45 : 4
(1-4) Hâ, Mîm. Kitab’ın indirilmesi, güçlü ve bilge olan Allah’tandır. Doğrusu, göklerde ve yerde inananlara belgeler vardır. Ve sizin yaratılmanızda ve canlıların yayılmasında kesin bilgili ulusa belgeler vardır.
 

45 : 5
Gece ile gündüzün birbiri ardından gelmesinde, Allah’ın rızık vermek için gökten yağmur indirip, ölümünden sonra yeri onunla diriltmesinde, rüzgârları yönetmesinde aklını kullanan ulusa belgeler vardır.
 

45 : 6
İşte sana gerçek olarak anlattığımız bunlar, Allah’ın belgeleridir. Artık Allah’tan ve O’nun belgelerinden sonra, hangi söze inanırlar?
 

45 : 7
(7-8) Kendine okunan Allah’ın ilkelerini dinleyip, sonra onları hiç duymamış gibi büyüklük taslamakta direnen, pek yalancı ve günahkâr kişinin vay haline! Ona can yakıcı bir azabı müjdele.
 

45 : 8
(7-8) Kendine okunan Allah’ın ilkelerini dinleyip, sonra onları hiç duymamış gibi büyüklük taslamakta direnen, pek yalancı ve günahkâr kişinin vay haline! Ona can yakıcı bir azabı müjdele.
 

45 : 9
(9-11) İlkelerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte, bunlara alçaltıcı bir azap ve ardından da cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah'tan başka edindikleri dostlar da onlara bir fayda vermez. Büyük azap onlaradır. İşte, bu doğruluk göstergesidir. Rablerinin ilkelerini inkâr edenlere tiksindiren, can yakan bir azap vardır.
 

45 : 10
(9-11) İlkelerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte, bunlara alçaltıcı bir azap ve ardından da cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah'tan başka edindikleri dostlar da onlara bir fayda vermez. Büyük azap onlaradır. İşte, bu doğruluk göstergesidir. Rablerinin ilkelerini inkâr edenlere tiksindiren, can yakan bir azap vardır.
 

45 : 11
(9-11) İlkelerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte, bunlara alçaltıcı bir azap ve ardından da cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah'tan başka edindikleri dostlar da onlara bir fayda vermez. Büyük azap onlaradır. İşte, bu doğruluk göstergesidir. Rablerinin ilkelerini inkâr edenlere tiksindiren, can yakan bir azap vardır.
 

45 : 12
Buyruğu gereğince gemilerin denizde yüzmeleri ve bolluğundan dilemeniz için, sizin için denize boyun eğdiren Allah’tır, belki artık şükredersiniz.
 

45 : 13
Göklerde olanların, yerde olanların hepsini size boyun eğdirmiştir. Doğrusu, bunlarda düşünen kimselere dersler vardır.
 

45 : 14
İnananlara söyle: “Allah'ın günlerini ummayan kimseleri bağışlasınlar. Çünkü O, bir ulusun yaptıklarına göre cezasını verecektir”
 

45 : 15
Kim yararlı iş işlerse kendi yararınadır, kim kötülük yaparsa kendi zararınadır. Sonra Rabbinize döndürülürsünüz.
 

45 : 16
Ve andolsun, Biz İsrailoğullarına kitap, yargıçlık ve peygamberlik verdik, onları temiz şeylerle rızıklandırdık, onlara herkesten artık iyilikte bulunduk.
 

45 : 17
Bu konuda onlara açık belgeler verdik; ancak, kendilerine ilim geldikten sonra birbirini çekemezlikten ayrılığa düştüler. Rabbin, diriliş günü, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında, doğrusu, aralarında hükmedecektir.
 

45 : 18
Sonra, seni de bu konuda, açık bir yola koyduk, ona uy; bilmeyenlerin havalarına uyma.
 

45 : 19
Doğrusu onların, Allaha karşı sana bir yararları olmaz. Doğrusu, haksızlık edenler birbirlerinin dostudurlar. Saygılı olanların dostu ise Allah'tır.
 

45 : 20
Bu, insanlar için gönül açıcı belgeler, kesin bilen ulusa doğruluk göstergesi ve bir acımadır.
 

45 : 21
Yoksa, kötülük işleyen kimseler, yaşamlarında ve ölümlerinde, kendilerini inanan ve yararlı işler işleyen kimseler ile bir tutacağımızı mı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!
 

45 : 22
Allah gökleri ve yeri gerçeğe göre yarattığı için, her cana kazandığının karşılığı verilir, onlara haksızlık edilmez.
 

45 : 23
Heveslerini tanrı edineni gördün mü? Allah saptığını bilerek ona yol vermiş, kulağını ve kalbini mühürlemiş, gözünü de perdelemiştir. Ona Allah’tan başka kim doğru yol gösterebilir? Öyle ise, anmaya çalışmaz mısınız?
 

45 : 24
“Hayatımız ancak dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız, bizi ancak zaman yok eder” derler. Onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur, sadece böyle sanırlar.
 

45 : 25
Belgelerimiz onlara açık açık okunduğu zaman, “Doğru sözlü iseniz, babalarımızı getirin” demekten başka delilleri yoktur.
 

45 : 26
De ki: “Size Allah hayat verir, sonra sizi öldürür, sonra sizi şüphe götürmeyen diriliş gününde toplar. Ama insanların çoğu bilmezler.”
 

45 : 27
Göklerin ve yerin egemenliği Allah’ındır. Saatin kurulduğu gün, işte o gün, saçmalayanlar ziyanda kalırlar.
 

Arama 1.46 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki4401-45004501-4600 4601-4700 4701-4800 Sonraki >> ]