KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki4001-4100 4101-4200 4201-43004301-4400 Sonraki >> ]
40 : 68
Dirilten de, öldüren de O'dur. Bir şeye karar verirse “Ol!” der ve hemen olur.
 

40 : 69
Allah'ın öğretileri üzerinde tartışanları görmez misin? Nasıl da döndürülüyorlar?
 

40 : 70
Kitab'ı ve elçilerimizle gönderdiklerimizi yalanlayanlar, elbette bileceklerdir.
 

40 : 71
(71-72) Boyunlarında demir halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürüklenirler, sonra ateşte yakılırlar.
 

40 : 72
(71-72) Boyunlarında demir halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürüklenirler, sonra ateşte yakılırlar.
 

40 : 73
(73-74) Sonra onlara “Allah'tan başka koştuğunuz ortaklar nerededir?” denir. “Bizden uzaklaştılar; hayır! Biz zaten önceleri hiçbir şeye kulluk etmiyorduk” derler. İşte Allah inkârcıları böyle şaşkına çevirir.
 

40 : 74
(73-74) Sonra onlara “Allah'tan başka koştuğunuz ortaklar nerededir?” denir. “Bizden uzaklaştılar; hayır! Biz zaten önceleri hiçbir şeye kulluk etmiyorduk” derler. İşte Allah inkârcıları böyle şaşkına çevirir.
 

40 : 75
(75-76) İşte bu, yeryüzünde haksız yere şımarmanız ve böbürlenmenizden ötürüdür. Temelli kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklenenlerin yurdu ne kötüdür!
 

40 : 76
(75-76) İşte bu, yeryüzünde haksız yere şımarmanız ve böbürlenmenizden ötürüdür. Temelli kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklenenlerin yurdu ne kötüdür!
 

40 : 77
Dayan! Doğrusu, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Onlara söz verdiğimiz azabın bir kısmını ya sana gösteririz veya seni öldürmüş oluruz, nasıl olsa onlar Bize getirileceklerdir.
 

40 : 78
Andolsun, senden önce birçok elçiler gönderdik; sana onların kimini anlattık, kimini anlatmadık; hiçbir elçi Allah'ın bilgisi olmadan bir ayet getiremez. Allah'ın buyruğu gelince iş gerçekten biter. İşte o zaman, boşa uğraşanlar zarar ederler.
 

40 : 79
Binek olarak kullanmanız ve yemeniz için hayvanları sizin için yaratan Allah'tır.
 

40 : 80
Onlarda sizin için daha nice faydalar vardır; gönüllerinizdeki arzulara, onlara binerek ulaşırsınız. Onlarla ve gemilerle taşınırsınız.
 

40 : 81
Allah size belgelerini gösteriyor. Allah'ın belgelerinden hangisini inkâr edersiniz?
 

40 : 82
Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden daha çok, daha kuvvetli, yeryüzünde bıraktıkları eserler daha sağlam olan öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmezler mi? Kazanmış oldukları onlara bir fayda vermemiştir.
 

40 : 83
Elçileri onlara açık belgelerle gelince, kendilerinde olan bilgiden sevinip şımardılar da, alaya aldıkları şey kendilerini kuşatıverdi.
 

40 : 84
Baskınımızı gördüklerinde “Yalnız Allah'a inandık; O'na ortak koştuğumuza inanmadık” dediler.
 

40 : 85
Ama, Bizim baskınımızı görüp de inanmaları kendilerine yarar sağlamadı. Bu, Allah'ın kulları hakkında öteden beri olan yasasıdır. İşte orada, inkarcılar kayba uğrarlar.
 


41-FUSSİLET SURESİ - Fussilat - MEKKE/61 - 54 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
41 : 1
Hâ, Mim.
 

41 : 2
Acıyan, Acıyıcı olandan indirilmiştir.
 

41 : 3
(3-4) Bilen bir ulus için müjdeci ve uyarıcı olarak belgeleri ayrıntılanmış, arapça bir okumadır. Ama insanların çoğu yüz çevirmiştir, bunun için kulak vermezler.
 

41 : 4
(3-4) Bilen bir ulus için müjdeci ve uyarıcı olarak belgeleri ayrıntılanmış, arapça bir okumadır. Ama insanların çoğu yüz çevirmiştir, bunun için kulak vermezler.
 

41 : 5
Ve “Bizi çağırdığın şeye karşı gönüllerimiz kapalıdır, kulaklarımızda ağırlık ve bizimle senin aranda anlaşmamıza engel vardır, istediğini yap, biz de yapacağız” derler.
 

41 : 6
“Ben de ancak sizin gibi bir beşerim. Ancak bana, tanrınızın tek bir tanrı olduğu vahyolunuyor. Artık Ona yönelin, Ondan bağışlanma dileyin, ortak koşanlara yazıklar olsun!” de.
 

41 : 7
Onlar ahireti inkâr ederek zekat vermezler.
 

41 : 8
Doğrusu, inanıp yararlı iş işleyenlere kesintisiz ödül vardır.
 

41 : 9
“Siz yeri iki aşamada yaratanı mı inkâr ediyor ve Ona eşler koşuyorsunuz? O, âlemlerin eğitenidir” de.
 

41 : 10
Onun üstüne sarsılmaz dağlar yerleştirmiş, oraya bereket vermiş ve orada isteyenlere yerin besinlerini dört aşamada eşit olarak düzenlemiştir.
 

41 : 11
Sonra, duman halinde bulunan göğe yöneldi, göğe ve yeryüzüne “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de “İsteyerek geldik” dediler.
 

41 : 12
Bunun üzerine, onları iki aşamada yedi gök olarak belirledi ve her göğe kendi işini bildirdi. Ve en yakın göğü ışıklarla donattık ve koruduk. İşte bu, bilgin, ulu olan Allah’ın kanunudur.
 

41 : 13
Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “İşte sizi, Âd ve Semûd’un başına gelen kasırgaya benzer bir kasırga ile uyardım.”
 

41 : 14
Hani! Onlara, önlerinden, ardlarından “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin” diyen elçiler gelmişti. Onlar “Eğer Rabbimiz böyle bir şey dileseydi melekler indirirdi. Doğrusu, sizinle gönderileni inkâr ediyoruz” demişlerdi.
 

41 : 15
Âd ulusu yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamış, “Bizden daha kuvvetli kim vardır?” demişti. Onlar, kendilerini yaratan Allah’ın onlardan daha kuvvetli olduğunu görmüyorlar mıydı? İlkelerimizi bile bile inkâr ediyorlardı.
 

41 : 16
Rezillik azabını onlara dünya hayatında tattırmak için o uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgar gönderdik. Ahiret azabı ise daha çok alçakladır ve onlar yardım da görmezler.
 

41 : 17
Semûd ulusuna doğru yolu göstermiştik, ama onlar körlüğü doğru yolda olmaktan üstün tuttular. Kazandıklarının karşılığı olarak onları utandırıcı azabın yıldırımı çarptı.
 

41 : 18
İnananları ve Allah’a karşı saygılı olanları kurtardık.
 

41 : 19
Ve Allah’ın düşmanları o gün ateşte toplanırlar, gereğince düzenlenirler.
 

41 : 20
Sonunda oraya varınca, kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları hakkında onlara tanıklık ederler.
 

41 : 21
Derilerine “Aleyhimize niçin tanıklık ettiniz?” derler. “Her şeyi konuşturan Allah, bizi de konuşturdu. Sizi ilk defa yaratan O'dur ve Ona döndürüleceksiniz” derler.
 

41 : 22
Gözleriniz, kulaklarınız ve derilerinizin aleyhinize tanıklık edeceğinden çekinmiyordunuz. Hayır! Allah'ın yaptıklarınızın çoğunu bilmediğini sanıyordunuz.
 

41 : 23
İşte, Rabbinizi böyle sanmanız sizi mahvetti de, kayba uğrayanlardan oldunuz.
 

41 : 24
Eğer dayanabilirlerse, onların durağı ateştir. Hoş görülmelerini isteseler de, artık hoş görülenlerden olmayacaklardır.
 

41 : 25
Onların yanlarına yanaşıklar yerleştirmişizdir. Onlar geçmişlerini geleceklerini onlara güzel gösterirler. Cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar için verilen söz, onların aleyhine gerçekleşmiştir. Doğrusu, onlar yitiren idiler.
 

41 : 26
İnkâr edenler “Bu Kur anı dinlemeyin, okunurken gürültü çıkarın, belki üstün gelirsiniz” dediler.
 

41 : 27
İnkâr edenlere kuşkusuz çetin bir azap tattıracağız. İşlediklerinin en kötüsü ile cezalarını vereceğiz.
 

41 : 28
İşte böyle; Allah'ın düşmanlarının cezası ateştir. İlkelerimizi bile bile inkâr etmeleri karşılığı, orada temelli yurtları vardır.
 

41 : 29
İnkâr edenler “Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan, bizi saptıranları bize göster, onları ayaklarımızın altına alalım da en altta kalanlardan olsunlar” derler.
 

41 : 30
(30-32) Doğrusu “Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra da doğru olanlara, melekler sürekli inerler: “Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, dünya hayatında da ötekinde de dostlarınız biziz. Orada canlarınızın çektiği ve umduğunuz şeyler, bağışlayan ve acıyan katından bir ağırlama olarak size verilir.”
 

41 : 31
(30-32) Doğrusu “Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra da doğru olanlara, melekler sürekli inerler: “Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, dünya hayatında da ötekinde de dostlarınız biziz. Orada canlarınızın çektiği ve umduğunuz şeyler, bağışlayan ve acıyan katından bir ağırlama olarak size verilir.”
 

41 : 32
(30-32) Doğrusu “Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra da doğru olanlara, melekler sürekli inerler: “Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, dünya hayatında da ötekinde de dostlarınız biziz. Orada canlarınızın çektiği ve umduğunuz şeyler, bağışlayan ve acıyan katından bir ağırlama olarak size verilir.”
 

41 : 33
Yararlı iş işleyen, Allaha çağıran ve “Ben, doğrusu müslümanlardanım” diyen kimseden daha güzel sözlü kimdir?
 

41 : 34
İyilikler de eşit değildir, kötülükler de eşit değildir. Öyle ise, sen kötülüğü en güzel olan iyilikle sav; o zaman, seninle aranda düşmanlık bulunan kişinin sıcak bir dost gibi olduğunu görürsün.
 

41 : 35
Bu, ancak katlananlara verilmiştir; buna, ancak o büyük hazzı duyanlar kavuşturulur.
 

41 : 36
Şeytanimsi bir düşünce seni dürtecek olursa Allah a sığın, doğrusu, O işitendir, bilendir.
 

41 : 37
Gece ile gündüz, güneş ile ay Allah'ın belgelerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin; eğer yalnız Allah'a kulluk etmek istiyorsanız, bunları yaratana secde edin.
 

41 : 38
Onlar büyüklük taslasalar da; Rabbinin katında bulunanlar, hiç usanmadan, gece gündüz O'nu arı tutarlar.
 

41 : 39
Boynu bükük gördüğün yeryüzünün, Biz ona su indirdiğimiz zaman kıpırdaması, kabarması, Onun belgelerindendir. Doğrusu, ona can veren andolsun ölüleri de diriltir. Doğrusu, Onun her şeye gücü yeter.
 

41 : 40
Doğrusu, öğretilerimizde yanlış yorumlarda bulunanlar Bize gizli değillerdir. Diriliş gününde ateşe atılan mı, yoksa güven içinde gelen mi daha iyidir? Dilediğinizi işleyin, doğrusu O yaptıklarınızı görendir.
 

41 : 41
(41-42) Doğrusu, hatırlatma kendilerine gelince onu inkâr etmişlerdir; doğrusu o, değerli bir Kitap’tır. Ne önünden ne de ardından onu çürütecek gelebilir. Bilge ve övülmeye layık olandan indirilmedir.
 

41 : 42
(41-42) Doğrusu, hatırlatma kendilerine gelince onu inkâr etmişlerdir; doğrusu o, değerli bir Kitap’tır. Ne önünden ne de ardından onu çürütecek gelebilir. Bilge ve övülmeye layık olandan indirilmedir.
 

41 : 43
Senin için söylenenler, senden önceki elçiler için de söylenmişti. Doğrusu, Rabbin hem bağışlayan, hem de can yakıcı azap verendir.
 

41 : 44
Biz, bu Kur anı yabancı bir dil ile ortaya koysaydık, “Öğretileri ayrıntılı olarak açıklanmalı değil miydi? Bir Arab a yabancı bir dille mi?” derlerdi. De ki: “Bu, inananlara doğruluk göstergesi ve şifadır.” İnanmayanlarınsa kulaklarında sağırlık vardır ve onlara kapalıdır. Sanki onlara uzak bir yerden sesleniliyor.
 

41 : 45
Andolsun ki, Musa’ya Kitap vermiştik de onda ayrılığa düşülmüştü. Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hükmedilmiş olurdu. Doğrusu, onlar, onun hakkında endişeye düşüren bir kuşku içindedirler.
 

41 : 46
Kim yararlı iş işlerse kendi yararınadır, kim de kötülük işlerse kendi zararınadır. Rabbin kullara karşı asla haksızlık yapmaz.
 

41 : 47
Saati bilme Ona özgüdür. O nun bilgisi dışında hiçbir ürün kabuğundan ayrılmaz, hiçbir dişi de gebe kalmaz ve doğurmaz. Onlara “Bana koştuğunuz ortaklar nerede?” diye seslendiği gün “Buna bizden hiçbir tanık olmadığını Sana bildiririz” derler.
 

41 : 48
Önceden yalvarıp durdukları şeyler onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.
 

41 : 49
İnsan iyilik istemekten usanmaz da, kendisine bir kötülük gelince, pek umutsuz ve karamsar olur.
 

41 : 50
Ve başına gelen sıkıntıdan sonra, kendisine katımızdan bir acıma tattırsak, “Andolsun bu benim hakkımdır; Saatin kurulacağını sanmıyorum. Eğer Rabbime döndürülürsem, doğrusu O nun katında benim için daha güzel şeyler vardır ”der. Andolsun, inkâr edenlere işlediklerini bildireceğiz; andolsun, onlara çetin bir azap tattıracağız.
 

41 : 51
İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirerek yan çizer; başına bir kötülük gelince, uzun uzun yalvarır.
 

41 : 52
De ki: “Kur an Allah katından ise, sonra siz de onu inkâr etmişseniz, düşünün, derin bir ayrılıkta bulunan kimseden daha sapkın kim vardır?”
 

41 : 53
Gerçeğin onlara belirli olması için belgelerimizi onlara hem dışarıda, hem de kendi benliklerinde göstereceğiz. Rabbinin her şeye tanık olması yetmez mi?
 

41 : 54
Dikkat! Doğrusu, onlar Rablerine kavuşmanın tartışması içindedirler. Dikkat! Doğrusu O her şeyi kuşatmıştır.
 


42-ŞÛRÂ SURESİ - Ash-Shura - MEKKE/62 - 53 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
42 : 1
(1-2) Hâ, Mîm. Ayn, Sîn, Kaf
 

42 : 2
(1-2) Hâ, Mîm. Ayn, Sîn, Kaf
 

42 : 3
Ulu olan, bilge olan Allah, sana da, senden öncekilere de şöylece vahyeder:
 

42 : 4
Göklerde olanlar da, yerde olanlar da Onundur. O yücelerin yücesidir.
 

42 : 5
Melekler Rablerini överek yüceltirlerken ve yeryüzünde bulunanlar için Ondan bağışlanma dilerlerken, neredeyse üstten gökler parçalanacak! Dikkat! Doğrusu, Allah, çok bağışlayandır, çok acıyandır.
 

42 : 6
Ondan başka veliler edinenleri Allah gözlemektedir. Sen onlardan sorumlu değilsin.
 

42 : 7
Böylece ana kenti ve çevresindekileri uyarman ve hiçbir şüphe bulunmayan toplanma günü ile de uyarman için, sana Arapça bir Kur an vahyettik. İnsanların bir bölüğü cennette, bir bölüğü de alevli ateşdedir.
 

42 : 8
Eğer Allah dilemiş olsaydı, onları tek millet yapardı. Ama O, dileyeni nimetine kavuşturur. Haksızlık edenlerin ise ne bir dost, ne de yardımcıları vardır.
 

42 : 9
Yoksa Ondan başka veliler mi edindiler? Oysa veli ancak Allah'tır. O ölüleri diriltir. O her şeyi ölçümleyendir.
 

42 : 10
Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde yargılama Allaha aittir. İşte bu Allah, benim Rabbimdir. Ona güvenirim ve Ona yönelirim.
 

42 : 11
Göklerin ve yerin yaratanı, size kendinizden eşler ve hayvanlar arasında da çiftler var etmiştir. Bu düzende sizi üretir. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, işitendir, görendir.
 

42 : 12
Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Dileyene rızkı yayar ve ölçer de. Doğrusu, o her şeyi bilendir.
 

42 : 13
Dinden, Nuh'a önerdiğini, şana bildirdiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya önerdiğimizi size kanun yaptı: “Dini doğru tutun, onda ayrılığa düşmeyin.“ Ortak koşanları çağırdığın şey, onlara ağır gelmektedir. Allah dileyeni kendine seçer, kendisine yönelene doğru yol gösterir.
 

42 : 14
Ayrılığa düşmeleri ancak kendilerine bilgi geldikten sonra birbirini çekemezlikten oldu. Eğer Rabbinin belirli bir süre için verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hemen hükmedilirdi. Ve doğrusu onlardan sonra Kitaba varis kılınanlar ondan işkilli şüphededirler.
 

42 : 15
Bunun için sen çağrıda bulun ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol; onların heveslerine uyma ve de ki: “Allah'ın indirdiği Kitaba inandım, aranızda adalet yapmakla emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir; bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah hepimizi bir araya toplayacak; dönüş O'nadır.”
 

42 : 16
Allah'ın çağrısını kabul eden bulunduktan sonra, Onu tartışanların tartışmaları Rableri katında geçersizdir. Onlara bir öfke vardır, çetin bir azap da onlaradır.
 

42 : 17
Gerçekten Kitab'ı ve ölçüyü indiren Allah'tır. Ne bilirsin belki de Saat yakındır.
 

42 : 18
Ona inanmayanlar, acele olmasını isterler; inananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. Dikkat! Doğrusu, Saati tartışanlar derin bir sapkınlık içindedirler.
 

42 : 19
Allah kullarına karşı iyilikseverdir. Dileyeni rızıklandırır. Kuvvetli olan, güçlü olan O'dur.
 

42 : 20
 

42 : 21
Yoksa Allah'ın izin vermediği bir şeyi kendileri için din yapan ortakları mı vardır? Eğer kesin söz verilmeseydi, aralarında hemen hükmedilirdi. Doğrusu, haksızlık edenlere can yakıcı azap vardır.
 

42 : 22
Haksızlık edenlerin yaptıkları şeyler başlarına gelirken korkudan titrediklerini görürsün. İnanan ve yararlı iş işleyenler ise cennetlerin çiçekli çayırlarındadırlar; Rablerinin katında, onlara diledikleri verilir. İşte büyük erdem budur.
 

42 : 23
Allah inanan ve yararlı işler işleyen kullarını bununla müjdeler. De ki: “Buna karşılık sizden, yakınlara sevgiden başka bir ödül istemem.” Kim güzel bir iş işlerse, onun için onun güzelliğini artırırız. Doğrusu, Allah bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.
 

42 : 24
Yoksa, “Senin için Allah’a karşı yalan uydurdu” mu diyorlar? Ama, Allah dilerse senin kalbini de mühürler, Allah yalanı da siler, gerçeği sözleriyle gerçekleştirir. Doğrusu O, gönüllerde olanı bilendir.
 

42 : 25
Kullarının tövbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan, yaptıklarınızı bilen O’dur.
 

42 : 26
İnanıp yararlı işler işleyenlerin duasını kabul eder ve bolluğuyla onlara artış verir. İnkarcılar için ise çetin bir azap vardır.
 

42 : 27
Eğer Allah, rızkı kullarına yayıverseydi, yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Ancak, O, dilediği ölçüye göre indirir. Doğrusu, O, kullarını bilendir, görendir.
 

42 : 28
Umutsuzluğa düşmelerinin ardından yağmuru indiren, acımasını yayan O’dur. Övülmeye layık olan veli sadece O’dur.
 

Arama 1.44 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki4001-4100 4101-4200 4201-43004301-4400 Sonraki >> ]