37 :
113
|
Kendisini ve İshak'ı mübarek kıldık; ikisinin soyundan iyi iş yapan da vardır, açıktan açığa kendisine kıyan da vardır.
|
|
  |
|
37 :
114
|
Ve andolsun, Musa ve Harun'a 'Esenlik olsunl'u bıraktık..
|
|
  |
|
37 :
115
|
Ve ikisini ve uluslarını büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.
|
|
  |
|
37 :
116
|
Ve onlara yardım etmiştik de üstün gelmişlerdi.
|
|
  |
|
37 :
117
|
Ve her ikisine de apaçık anlaşılan kitabı vermiştik.
|
|
  |
|
37 :
118
|
Ve her ikisini de doğru yola eriştirmiştik.
|
|
  |
|
37 :
119
|
(119-120) Ve sonrakiler arasında Musa ve Harun'un barışçılıkla anılmalarını sağladık.
|
|
  |
|
37 :
120
|
(119-120) Ve sonrakiler arasında Musa ve Harun'un barışçılıkla anılmalarını sağladık.
|
|
  |
|
37 :
121
|
Doğrusu, Biz güzel iş yapanları böyle ödüllendiririz.
|
|
  |
|
37 :
122
|
Doğrusu, ikisi de inanmış kullarımızdandı.
|
|
  |
|
37 :
123
|
Ve doğrusu İlyas da elçilerdendi.
|
|
  |
|
37 :
124
|
(124-126) Hani ulusuna demişti: “Saygılı olmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp da, Baal'e mi taparsınız?”
|
|
  |
|
37 :
125
|
(124-126) Hani ulusuna demişti: “Saygılı olmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp da, Baal'e mi taparsınız?”
|
|
  |
|
37 :
126
|
(124-126) Hani ulusuna demişti: “Saygılı olmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp da, Baal'e mi taparsınız?”
|
|
  |
|
37 :
127
|
(127-128) Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah’ın öz gönüllü kulları bir yana, doğrusu bunlar yakalanıp getirileceklerdir.
|
|
  |
|
37 :
128
|
(127-128) Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah’ın öz gönüllü kulları bir yana, doğrusu bunlar yakalanıp getirileceklerdir.
|
|
  |
|
37 :
129
|
(129-13o) Ve sonrakiler arasında İlyas a “Esenlik olsun” 'u bıraktık.
|
|
  |
|
37 :
130
|
(129-13o) Ve sonrakiler arasında İlyas a “Esenlik olsun” 'u bıraktık.
|
|
  |
|
37 :
131
|
Doğrusu, Biz güzel iş yapanları böyle ödüllendiririz.
|
|
  |
|
37 :
132
|
Doğrusu, o inanmış kullarımızdandı.
|
|
  |
|
37 :
133
|
Ve doğrusu, Lut da elçilerdendi.
|
|
  |
|
37 :
134
|
(134-135) Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadının dışında, hani, onu ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.
|
|
  |
|
37 :
135
|
(134-135) Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadının dışında, hani, onu ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.
|
|
  |
|
37 :
136
|
Sonra diğerlerini yok etmiştik.
|
|
  |
|
37 :
137
|
(137-138) Ve doğrusu, sabah akşam onların önlerinden geçersiniz. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
|
|
  |
|
37 :
138
|
(137-138) Ve doğrusu, sabah akşam onların önlerinden geçersiniz. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
|
|
  |
|
37 :
139
|
(139-142) Ve doğrusu, Yunus da peygamberlerdendir. Hani, dolu bir gemiye kaçmıştı. Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu. O kınanacak bir iş yapmıştı da balina onu ağızlamıştı.
|
|
  |
|
37 :
140
|
(139-142) Ve doğrusu, Yunus da peygamberlerdendir. Hani, dolu bir gemiye kaçmıştı. Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu. O kınanacak bir iş yapmıştı da balina onu ağızlamıştı.
|
|
  |
|
37 :
141
|
(139-142) Ve doğrusu, Yunus da peygamberlerdendir. Hani, dolu bir gemiye kaçmıştı. Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu. O kınanacak bir iş yapmıştı da balina onu ağızlamıştı.
|
|
  |
|
37 :
142
|
(139-142) Ve doğrusu, Yunus da peygamberlerdendir. Hani, dolu bir gemiye kaçmıştı. Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu. O kınanacak bir iş yapmıştı da balina onu ağızlamıştı.
|
|
  |
|
37 :
143
|
(143-144) Eğer yüceltenlerden olmasaydı, dirilecekleri güne kadar dirilmemek üzere balığın karnında kalmış olacaktı.
|
|
  |
|
37 :
144
|
(143-144) Eğer yüceltenlerden olmasaydı, dirilecekleri güne kadar dirilmemek üzere balığın karnında kalmış olacaktı.
|
|
  |
|
37 :
145
|
Hasta bir durumdayken kendisini karaya çıkardık.
|
|
  |
|
37 :
146
|
(146-147) Ve üzerine örtünmesi için geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik. Onu yüz bin veya daha çoğuna elçi olarak gönderdik.
|
|
  |
|
37 :
147
|
(146-147) Ve üzerine örtünmesi için geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik. Onu yüz bin veya daha çoğuna elçi olarak gönderdik.
|
|
  |
|
37 :
148
|
Ve bunun üzerine inandılar, Biz de bunun üzerine onları bir süre geçindirdik.
|
|
  |
|
37 :
149
|
(149-150) Onlara sor, kızlar senin Rabbinin de, erkekler onların mı? Yoksa, melekleri kız olarak mı yarattık da, onlar tanık mı idiler?
|
|
  |
|
37 :
150
|
(149-150) Onlara sor, kızlar senin Rabbinin de, erkekler onların mı? Yoksa, melekleri kız olarak mı yarattık da, onlar tanık mı idiler?
|
|
  |
|
37 :
151
|
(151-153) Dikkat! Doğrusu onlar yalan uydurup “O doğurdu” diyorlar. Doğrusu onlar şüphesiz yalancıdırlar. O, kızları oğullara mı yeğ tuttu?
|
|
  |
|
37 :
152
|
(151-153) Dikkat! Doğrusu onlar yalan uydurup “O doğurdu” diyorlar. Doğrusu onlar şüphesiz yalancıdırlar. O, kızları oğullara mı yeğ tuttu?
|
|
  |
|
37 :
153
|
(151-153) Dikkat! Doğrusu onlar yalan uydurup “O doğurdu” diyorlar. Doğrusu onlar şüphesiz yalancıdırlar. O, kızları oğullara mı yeğ tuttu?
|
|
  |
|
37 :
154
|
Size ne oluyor? Ne biçim yargılıyorsunuz?
|
|
  |
|
37 :
155
|
|
  |
|
37 :
156
|
Yoksa apaçık güçlü bir kanıtınız mı var?
|
|
  |
|
37 :
157
|
Öyleyse doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin.
|
|
  |
|
37 :
158
|
O’nunla cinler arasında bir soy bağı icat ettiler. Andolsun cinler de kendilerinin hesap yerine getirileceklerini bilirler.
|
|
  |
|
37 :
159
|
Allah onların nitelemelerinden arıdır.
|
|
  |
|
37 :
160
|
Allah’ın gönül özlüğüne erdirilmiş kulları bunun dışındadır.
|
|
  |
|
37 :
161
|
(161-163) Doğrusu, siz ve taptığınız şeyler, alevli ateşe girecek kimseden başkasını baştan çıkaramazsınız.
|
|
  |
|
37 :
162
|
(161-163) Doğrusu, siz ve taptığınız şeyler, alevli ateşe girecek kimseden başkasını baştan çıkaramazsınız.
|
|
  |
|
37 :
163
|
(161-163) Doğrusu, siz ve taptığınız şeyler, alevli ateşe girecek kimseden başkasını baştan çıkaramazsınız.
|
|
  |
|
37 :
164
|
(164-166) Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Doğrusu, biz sıra sıra duranlarız, doğrusu, biz Allah’ı arı tutanlarız.
|
|
  |
|
37 :
165
|
(164-166) Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Doğrusu, biz sıra sıra duranlarız, doğrusu, biz Allah’ı arı tutanlarız.
|
|
  |
|
37 :
166
|
(164-166) Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Doğrusu, biz sıra sıra duranlarız, doğrusu, biz Allah’ı arı tutanlarız.
|
|
  |
|
37 :
167
|
(167-169) “Bizde de öncekilerden bir hatırlatma olsaydı, Allah’ın öz kulları olurduk” diyorlardı.
|
|
  |
|
37 :
168
|
(167-169) “Bizde de öncekilerden bir hatırlatma olsaydı, Allah’ın öz kulları olurduk” diyorlardı.
|
|
  |
|
37 :
169
|
(167-169) “Bizde de öncekilerden bir hatırlatma olsaydı, Allah’ın öz kulları olurduk” diyorlardı.
|
|
  |
|
37 :
170
|
Böyleyken O’nu inkâr ettiler. Ama bileceklerdir.
|
|
  |
|
37 :
171
|
Andolsun peygamber kullarımıza söz vermişizdir.
|
|
  |
|
37 :
172
|
Doğrusu, onlar yardım göreceklerdir.
|
|
  |
|
37 :
173
|
Doğrusu, bizim ordumuz üstün gelecektir.
|
|
  |
|
37 :
174
|
(174-176) Bir süreye kadar onlara aldırış etme. Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir. Azabımızı mı acele istiyorlar?
|
|
  |
|
37 :
175
|
(174-176) Bir süreye kadar onlara aldırış etme. Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir. Azabımızı mı acele istiyorlar?
|
|
  |
|
37 :
176
|
(174-176) Bir süreye kadar onlara aldırış etme. Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir. Azabımızı mı acele istiyorlar?
|
|
  |
|
37 :
177
|
O azap yurtlarına indiğinde uyarılanların sabahı ne kötü olur!
|
|
  |
|
37 :
178
|
Bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
|
|
  |
|
37 :
179
|
Gözetle, onlar da göreceklerdir.
|
|
  |
|
37 :
180
|
(180-181) Senin güçlü olan Rabbin, onların nitelemelerinden arıdır. Gönderilenlere esenlik olsun.
|
|
  |
|
37 :
181
|
(180-181) Senin güçlü olan Rabbin, onların nitelemelerinden arıdır. Gönderilenlere esenlik olsun.
|
|
  |
|
37 :
182
|
Övgü âlemlerin eğiteni Allah’adır.
|
|
  |
|
38-SÂD SURESİ - Sad - MEKKE/38 - 88 Ayet
|
Bismillahirrahmanirrahim |
38 :
1
|
(1-2) Sâd. Hatırlatıcı Kur ana andolsun. Hayır! İnkâr edenler bir övünç ve ayrılıktadırlar.
|
|
  |
|
38 :
2
|
(1-2) Sâd. Hatırlatıcı Kur ana andolsun. Hayır! İnkâr edenler bir övünç ve ayrılıktadırlar.
|
|
  |
|
38 :
3
|
Oysa, onlardan önce, kurtuluş olmayacağı bir zamanda ünleyen nice nesilleri yok ettik.
|
|
  |
|
38 :
4
|
(4-5) Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaşmışlardı. İnkârcılar “Bu, pek yalancı bir büyücüdür, tanrıları tek bir tanrı mı yaptı? Doğrusu, bu şaşılacak bir şeydir” demişlerdi.
|
|
  |
|
38 :
5
|
(4-5) Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaşmışlardı. İnkârcılar “Bu, pek yalancı bir büyücüdür, tanrıları tek bir tanrı mı yaptı? Doğrusu, bu şaşılacak bir şeydir” demişlerdi.
|
|
  |
|
38 :
6
|
(6-8) Onların ileri gelenleri, “Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, doğrusu sizden istenen budur. Sonraki dinde de bunu işitmedik; bu ancak bir uydurmadır. Hatırlatıcı aramızda ona mı indirilmeliydi?” dediler. Hayır, bunlar hatırlatmamdan şüphededirler ve azabımı da henüz tadmamışlardır.
|
|
  |
|
38 :
7
|
(6-8) Onların ileri gelenleri, “Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, doğrusu sizden istenen budur. Sonraki dinde de bunu işitmedik; bu ancak bir uydurmadır. Hatırlatıcı aramızda ona mı indirilmeliydi?” dediler. Hayır, bunlar hatırlatmamdan şüphededirler ve azabımı da henüz tadmamışlardır.
|
|
  |
|
38 :
8
|
(6-8) Onların ileri gelenleri, “Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, doğrusu sizden istenen budur. Sonraki dinde de bunu işitmedik; bu ancak bir uydurmadır. Hatırlatıcı aramızda ona mı indirilmeliydi?” dediler. Hayır, bunlar hatırlatmamdan şüphededirler ve azabımı da henüz tadmamışlardır.
|
|
  |
|
38 :
9
|
Yoksa, ulu ve çok iyilik sahibi olan Rabbinin nimet hâzineleri onların yanında mıdır?
|
|
  |
|
38 :
10
|
(10-11) Yahut, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların egemenliği onların elinde midir? Öyleyse araçlarla yükselsinler. Orada birleşik topluluklardan oluşan bir ordu yenilgiye uğratılmıştır.
|
|
  |
|
38 :
11
|
(10-11) Yahut, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların egemenliği onların elinde midir? Öyleyse araçlarla yükselsinler. Orada birleşik topluluklardan oluşan bir ordu yenilgiye uğratılmıştır.
|
|
  |
|
38 :
12
|
(12-13) Onlardan önce Nuh ulusu, Âd, sarsılmaz bir saltanatın sahibi Firavun, Semûd, Lut ulusu, koruluk sahipleri de yalanlamıştı. İşte bunlar da birleşen topluluklardır.
|
|
  |
|
38 :
13
|
(12-13) Onlardan önce Nuh ulusu, Âd, sarsılmaz bir saltanatın sahibi Firavun, Semûd, Lut ulusu, koruluk sahipleri de yalanlamıştı. İşte bunlar da birleşen topluluklardır.
|
|
  |
|
38 :
14
|
Onların her biri elçileri yalanladı da cezalandırmamı hakettiler.
|
|
  |
|
38 :
15
|
İşte, bunlar sadece gecikmesi olmayan tek bir çığlık bekliyorlar.
|
|
  |
|
38 :
16
|
Ve bunlar “Rabbimiz! Payımızı hesaplaşma gününden önce acele ver” derlerdi.
|
|
  |
|
38 :
17
|
Onların söylediklerine katlan; güçlü kulumuz Davud’u hatırla, o daima Allah a yönelirdi.
|
|
  |
|
38 :
18
|
(18-19) Doğrusu, Biz, akşam sabah onunla beraber dağların, toplu olarak kuşların yasalara göre davranmalarını sağladık. Her biri Ona yönelir.
|
|
  |
|
38 :
19
|
(18-19) Doğrusu, Biz, akşam sabah onunla beraber dağların, toplu olarak kuşların yasalara göre davranmalarını sağladık. Her biri Ona yönelir.
|
|
  |
|
38 :
20
|
Onun egemenliğini kuvvetlendirmiştik. Ona bilgelik ve kararlı konuşma yeteneği de vermiştik.
|
|
  |
|
38 :
21
|
(21-22) Sana davacıların haberi ulaştı mı? Hani, tapınağa tırmanmışlardı. Hani, Davud’un yanına girmişlerdi de, Davud onlardan ürkmüştü. Şöyle demişlerdi: “Korkma, birbirine saldırmış iki davacı; aramızda gerçekle hükmet, ondan ayrılma, bize doğru yolu göster.”
|
|
  |
|
38 :
22
|
(21-22) Sana davacıların haberi ulaştı mı? Hani, tapınağa tırmanmışlardı. Hani, Davud’un yanına girmişlerdi de, Davud onlardan ürkmüştü. Şöyle demişlerdi: “Korkma, birbirine saldırmış iki davacı; aramızda gerçekle hükmet, ondan ayrılma, bize doğru yolu göster.”
|
|
  |
|
38 :
23
|
“Doğrusu, bu kardeşimin doksan dokuz dişi koyunu, benim de bir tek dişi koyunum vardır; Onu da bana ver dedi ve tartışmada da beni yendi.”
|
|
  |
|
38 :
24
|
“Andolsun senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Ve doğrusu, ortakçıların çoğu birbirlerinin haklarına saldırırlar. İnanan ve yararlı işler işleyenler bunun dışındadır ki, sayıları da ne kadar azdır!” demişti. Davud kendisini denediğimizi sanmıştı da, Rabbinden bağışlanma dileyip, eğilerek yere kapanıp yöneldi.
|
|
  |
|
38 :
25
|
Böylece onu bağışlamıştık. Doğrusu katımızda onun yaklaşımı ve güzel bir dönüşü vardır.
|
|
  |
|
38 :
26
|
Ey Davud! Doğrusu seni yeryüzünde yönetici atadık, öyle ise insanlar arasında gerçek ile hükmet; hevese uyma, yoksa seni Allah yolundan saptırır. Doğrusu, Allah’ın yolundan sapanlara, hesaplaşma gününü unutmalarına karşılık çetin azap vardır.
|
|
  |
|
38 :
27
|
Göğü, yeri ve ikisinin arasında bulunanları boşuna yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin sanısıdır. Vay ateşe uğrayacak inkarcıların haline!
|
|
  |
|
38 :
28
|
Yoksa, inanan ve yararlı işler işleyenleri yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutarız veya saygılı olanları yoldan çıkanlar gibi mi tutarız?
|
|
  |
|
38 :
29
|
Sana indirdiğimiz bu Kitap bereketlidir, ilkelerini düşünsünler, öz akıllılar da anlasınlar.
|
|
  |
|
38 :
30
|
(30-31) Ve Davud'a Süleyman'ı verdik. O ne güzel bir kuldu! Doğrusu, o daima Allah'a yönelirdi. Ona bir akşam üstü çalımlı, cins koşu atları sunulmuştu.
|
|
  |
|