37 :
13
|
(12-17) Hayır! Sen şaşarken, onlar da alaya alıyorlar. Onlara hatırlatıldığında hatırlamazlar. Bir belge gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. “Bu apaçık bir büyüdür, öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman doğrusu diriltilecek miyiz, önceki atalarımız da mı?” derler.
|
|
  |
|
37 :
14
|
(12-17) Hayır! Sen şaşarken, onlar da alaya alıyorlar. Onlara hatırlatıldığında hatırlamazlar. Bir belge gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. “Bu apaçık bir büyüdür, öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman doğrusu diriltilecek miyiz, önceki atalarımız da mı?” derler.
|
|
  |
|
37 :
15
|
(12-17) Hayır! Sen şaşarken, onlar da alaya alıyorlar. Onlara hatırlatıldığında hatırlamazlar. Bir belge gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. “Bu apaçık bir büyüdür, öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman doğrusu diriltilecek miyiz, önceki atalarımız da mı?” derler.
|
|
  |
|
37 :
16
|
(12-17) Hayır! Sen şaşarken, onlar da alaya alıyorlar. Onlara hatırlatıldığında hatırlamazlar. Bir belge gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. “Bu apaçık bir büyüdür, öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman doğrusu diriltilecek miyiz, önceki atalarımız da mı?” derler.
|
|
  |
|
37 :
17
|
(12-17) Hayır! Sen şaşarken, onlar da alaya alıyorlar. Onlara hatırlatıldığında hatırlamazlar. Bir belge gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. “Bu apaçık bir büyüdür, öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman doğrusu diriltilecek miyiz, önceki atalarımız da mı?” derler.
|
|
  |
|
37 :
18
|
De ki: “Evet! Hem de aşağılaşmış olarak.”
|
|
  |
|
37 :
19
|
(19-20) Ancak o tek bir çığlıktır. Hemen bakakalırlar. Şöyle derler: “Vay bize! İşte bu yargılama günüdür.”
|
|
  |
|
37 :
20
|
(19-20) Ancak o tek bir çığlıktır. Hemen bakakalırlar. Şöyle derler: “Vay bize! İşte bu yargılama günüdür.”
|
|
  |
|
37 :
21
|
İşte bu, yalanlayıp durduğunuz ayrım günüdür.
|
|
  |
|
37 :
22
|
(22-23) Haksızlık edenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah’ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları alevli ateş yoluna koyun.
|
|
  |
|
37 :
23
|
(22-23) Haksızlık edenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah’ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları alevli ateş yoluna koyun.
|
|
  |
|
37 :
24
|
Onları durdurun, doğrusu onlar sorguya çekileceklerdir.
|
|
  |
|
37 :
25
|
Size ne oldu ki, birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?
|
|
  |
|
37 :
26
|
Hayır! Onlar bugün doğruya boyun büken görünümündedirler.
|
|
  |
|
37 :
27
|
Onlar birbirine dönüp sorumlu bulmaya çalışırlar.
|
|
  |
|
37 :
28
|
“Doğrusu, siz bize hep sağ yanımızdan geliyordunuz” derler.
|
|
  |
|
37 :
29
|
“Hayır! Doğrusu siz inanmış kimseler değildiniz.
|
|
  |
|
37 :
30
|
Bizim sizin üstünüzde bir yetkimiz de yoktu. Tersine, azmış bir ulusdunuz.
|
|
  |
|
37 :
31
|
(31-32) Öyleyse, Rabbimizin sözü aleyhimize gerçekleşti. Şüphesiz tadacağız. Sizi biz azdırmıştık, çünkü kendimiz de azgındık” derler.
|
|
  |
|
37 :
32
|
(31-32) Öyleyse, Rabbimizin sözü aleyhimize gerçekleşti. Şüphesiz tadacağız. Sizi biz azdırmıştık, çünkü kendimiz de azgındık” derler.
|
|
  |
|
37 :
33
|
Doğrusu, o gün hepsi azapta ortaktırlar.
|
|
  |
|
37 :
34
|
Doğrusu, suçlulara Biz böyle yaparız.
|
|
  |
|
37 :
35
|
Doğrusu, onlara “Allah’tan başka tanrı yoktur” denildiği zaman, büyüklenirlerdi.
|
|
  |
|
37 :
36
|
“Doğrusu, deli bir şair yüzünden tanrılarımızı mı bırakalım?” derler.
|
|
  |
|
37 :
37
|
Hayır! O gerçeği getirmiş ve elçileri doğrulamıştı.
|
|
  |
|
37 :
38
|
Doğrusu, siz can yakıcı azabı tadacaksınız.
|
|
  |
|
37 :
39
|
Yaptığınızdan başka bir şeyle de cezalandırılmayacaksınız.
|
|
  |
|
37 :
40
|
Ancak, gönül özlüğüne erdirilmiş olan Allah’ın kulları bunun dışındadır.
|
|
  |
|
37 :
41
|
(41-44) İşte, bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Ve onlar nimet cenneüerinde karşılıklı tahtlar üzerinde ağırlanırlar.
|
|
  |
|
37 :
42
|
(41-44) İşte, bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Ve onlar nimet cenneüerinde karşılıklı tahtlar üzerinde ağırlanırlar.
|
|
  |
|
37 :
43
|
(41-44) İşte, bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Ve onlar nimet cenneüerinde karşılıklı tahtlar üzerinde ağırlanırlar.
|
|
  |
|
37 :
44
|
(41-44) İşte, bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Ve onlar nimet cenneüerinde karşılıklı tahtlar üzerinde ağırlanırlar.
|
|
  |
|
37 :
45
|
(45-47) Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk veren bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş içecekler aralarında dolaştırılır.
|
|
  |
|
37 :
46
|
(45-47) Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk veren bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş içecekler aralarında dolaştırılır.
|
|
  |
|
37 :
47
|
(45-47) Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk veren bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş içecekler aralarında dolaştırılır.
|
|
  |
|
37 :
48
|
(48-50) Yanlarında bakışını kısa tutan ak pak pembe renkli iri gözlü güzeller vardır. Birbirlerine dönüp sohbet ederler.
|
|
  |
|
37 :
49
|
(48-50) Yanlarında bakışını kısa tutan ak pak pembe renkli iri gözlü güzeller vardır. Birbirlerine dönüp sohbet ederler.
|
|
  |
|
37 :
50
|
(48-50) Yanlarında bakışını kısa tutan ak pak pembe renkli iri gözlü güzeller vardır. Birbirlerine dönüp sohbet ederler.
|
|
  |
|
37 :
51
|
İçlerinden biri der ki: “Doğrusu, benim bir dostum vardı.”
|
|
  |
|
37 :
52
|
“Doğrusu, onaylayanlardan mısın?
|
|
  |
|
37 :
53
|
Doğrusu, ölüp toprak ve kemik olduğumuzda yargılanacak mıyız?” derdi.
|
|
  |
|
37 :
54
|
De ki: "Siz aşağı bakıp öğrenmek ister misiniz?”
|
|
  |
|
37 :
55
|
Hemen aşağı bakar, onu alevli ateşin ortasında görür.
|
|
  |
|
37 :
56
|
“Vallahi, az kalsın beni de mahvedecektin.
|
|
  |
|
37 :
57
|
Eğer Rabbimin lütfü olmasaydı, andolsun, ben de oraya getirilenlerden olurdum.
|
|
  |
|
37 :
58
|
(58-61) Artık, birinci ölümden sonra, bir daha ölmeyeceğiz, azap da görmeyeceğiz, değil mi?” Doğrusu, işte büyük kurtuluş budur. Çalışacaklar bunun için çalışsın.
|
|
  |
|
37 :
59
|
(58-61) Artık, birinci ölümden sonra, bir daha ölmeyeceğiz, azap da görmeyeceğiz, değil mi?” Doğrusu, işte büyük kurtuluş budur. Çalışacaklar bunun için çalışsın.
|
|
  |
|
37 :
60
|
(58-61) Artık, birinci ölümden sonra, bir daha ölmeyeceğiz, azap da görmeyeceğiz, değil mi?” Doğrusu, işte büyük kurtuluş budur. Çalışacaklar bunun için çalışsın.
|
|
  |
|
37 :
61
|
(58-61) Artık, birinci ölümden sonra, bir daha ölmeyeceğiz, azap da görmeyeceğiz, değil mi?” Doğrusu, işte büyük kurtuluş budur. Çalışacaklar bunun için çalışsın.
|
|
  |
|
37 :
62
|
Konukluk olarak bu mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı?
|
|
  |
|
37 :
63
|
Doğrusu, biz o ağacı, haksızlık yapanlar için bir deneme yaptık.
|
|
  |
|
37 :
64
|
Doğrusu, o alevli ateşin dibinde yetişen bir ağaçtır.
|
|
  |
|
37 :
65
|
Tomurcukları şeytanların başları gibidir.
|
|
  |
|
37 :
66
|
Doğrusu, cehennemlikler bundan yerler, karınlarını onunla doldururlar.
|
|
  |
|
37 :
67
|
Sonra doğrusu, üzerine kaynar su katılmış içki de onlar içindir.
|
|
  |
|
37 :
68
|
Doğrusu, sonra dönecekleri yer yine alevli ateşdir.
|
|
  |
|
37 :
69
|
(69-71) Doğrusu, onlar, babalarını sapık kimseler olarak bulmuşlardı. Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuluyorlar. Onlardan önce geçenlerin çoğu da, andolsun sapıtmıştı.
|
|
  |
|
37 :
70
|
(69-71) Doğrusu, onlar, babalarını sapık kimseler olarak bulmuşlardı. Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuluyorlar. Onlardan önce geçenlerin çoğu da, andolsun sapıtmıştı.
|
|
  |
|
37 :
71
|
(69-71) Doğrusu, onlar, babalarını sapık kimseler olarak bulmuşlardı. Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuluyorlar. Onlardan önce geçenlerin çoğu da, andolsun sapıtmıştı.
|
|
  |
|
37 :
72
|
(72-73) Andolsun, onlara uyarıcılar göndermiştik. Uyarılanların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
|
|
  |
|
37 :
73
|
(72-73) Andolsun, onlara uyarıcılar göndermiştik. Uyarılanların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
|
|
  |
|
37 :
74
|
Allah’ın gönül özlüğüne erdirilmiş kulları bunun dışındadır.
|
|
  |
|
37 :
75
|
Andolsun, Nuh Bize yakarmıştı, ama cevap verenler de ne güzel cevap verdi.
|
|
  |
|
37 :
76
|
Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
|
|
  |
|
37 :
77
|
Onun soyunu doğrusu sürekli kıldık.
|
|
  |
|
37 :
78
|
(78-79) Sonra gelenler arasında, ona “Âlemlerde Nuh’a esenlik olsun!’ u bıraktık.
|
|
  |
|
37 :
79
|
(78-79) Sonra gelenler arasında, ona “Âlemlerde Nuh’a esenlik olsun!’ u bıraktık.
|
|
  |
|
37 :
80
|
Doğrusu, Biz iyi işler yapanları böyle ödüllendiririz.
|
|
  |
|
37 :
81
|
Doğrusu, o inanmış kullarımızdandı.
|
|
  |
|
37 :
82
|
Sonra diğerlerini suda boğduk.
|
|
  |
|
37 :
83
|
Doğrusu, İbrahim de onun yolunda olanlardandı.
|
|
  |
|
37 :
84
|
Nitekim Rabbine arı bir gönülle geldi.
|
|
  |
|
37 :
85
|
(85-90) Hani! Babasına ve ulusuna, “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ın yerine uydurma tanrılara mı? Âlemlerin eğiteni konusunda görüşünüz nedir?” demişti. Yıldızlara bir göz attı ve “Doğrusu ben rahatsızım” dedi. Ondan yüz çevirip gittiler.
|
|
  |
|
37 :
86
|
(85-90) Hani! Babasına ve ulusuna, “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ın yerine uydurma tanrılara mı? Âlemlerin eğiteni konusunda görüşünüz nedir?” demişti. Yıldızlara bir göz attı ve “Doğrusu ben rahatsızım” dedi. Ondan yüz çevirip gittiler.
|
|
  |
|
37 :
87
|
(85-90) Hani! Babasına ve ulusuna, “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ın yerine uydurma tanrılara mı? Âlemlerin eğiteni konusunda görüşünüz nedir?” demişti. Yıldızlara bir göz attı ve “Doğrusu ben rahatsızım” dedi. Ondan yüz çevirip gittiler.
|
|
  |
|
37 :
88
|
(85-90) Hani! Babasına ve ulusuna, “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ın yerine uydurma tanrılara mı? Âlemlerin eğiteni konusunda görüşünüz nedir?” demişti. Yıldızlara bir göz attı ve “Doğrusu ben rahatsızım” dedi. Ondan yüz çevirip gittiler.
|
|
  |
|
37 :
89
|
(85-90) Hani! Babasına ve ulusuna, “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ın yerine uydurma tanrılara mı? Âlemlerin eğiteni konusunda görüşünüz nedir?” demişti. Yıldızlara bir göz attı ve “Doğrusu ben rahatsızım” dedi. Ondan yüz çevirip gittiler.
|
|
  |
|
37 :
90
|
(85-90) Hani! Babasına ve ulusuna, “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ın yerine uydurma tanrılara mı? Âlemlerin eğiteni konusunda görüşünüz nedir?” demişti. Yıldızlara bir göz attı ve “Doğrusu ben rahatsızım” dedi. Ondan yüz çevirip gittiler.
|
|
  |
|
37 :
91
|
(91-92) O da onların tanrılarına gizlice yaklaşıp, “Yemiyor musunuz? Ne o konuşmuyorsunuz?” dedi.
|
|
  |
|
37 :
92
|
(91-92) O da onların tanrılarına gizlice yaklaşıp, “Yemiyor musunuz? Ne o konuşmuyorsunuz?” dedi.
|
|
  |
|
37 :
93
|
Hemen üzerlerine yürüyüp kuvvetle vurdu.
|
|
  |
|
37 :
94
|
Bunun üzerine koşarak ona geldiler.
|
|
  |
|
37 :
95
|
(95-96) “Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır” dedi.
|
|
  |
|
37 :
96
|
(95-96) “Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır” dedi.
|
|
  |
|
37 :
97
|
“Onun için bir bina yapın da, onu alevli ateşe atın” dediler.
|
|
  |
|
37 :
98
|
Ona tuzak kurmak istediler, ancak Biz onları alt ettik.
|
|
  |
|
37 :
99
|
“Doğrusu, ben Rabbime gidiyorum; O beni doğru yola eriştirir.
|
|
  |
|
37 :
100
|
Rabbim! Bana iyilerden olacak birini ver” dedi.
|
|
  |
|
37 :
101
|
Biz de ona yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik.
|
|
  |
|
37 :
102
|
Çocuk kendisinin yanı sıra yürümeye başladığında, “Ey yavrucuğum! Doğrusu, ben uykuda iken seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin? dedi. “Ey babacığım! Ne ile emrolundunsa onu yap, umarım beni katlananlardan bulacaksın” dedi.
|
|
  |
|
37 :
103
|
(103-105) Böylece ikisi de içtenlikle boyun eğdiler. Babası oğlunu alnı üzerine yatırınca, Biz seslendik: “Ey İbrahim, rüyayı gerçekleştirdin, doğrusu, Biz iyi işler yapanları böylece ödüllendiririz”
|
|
  |
|
37 :
104
|
(103-105) Böylece ikisi de içtenlikle boyun eğdiler. Babası oğlunu alnı üzerine yatırınca, Biz seslendik: “Ey İbrahim, rüyayı gerçekleştirdin, doğrusu, Biz iyi işler yapanları böylece ödüllendiririz”
|
|
  |
|
37 :
105
|
(103-105) Böylece ikisi de içtenlikle boyun eğdiler. Babası oğlunu alnı üzerine yatırınca, Biz seslendik: “Ey İbrahim, rüyayı gerçekleştirdin, doğrusu, Biz iyi işler yapanları böylece ödüllendiririz”
|
|
  |
|
37 :
106
|
Doğrusu, bu apaçık bir sınavdı.
|
|
  |
|
37 :
107
|
Ona kurtulmalık olarak büyük bir kurbanlık verdik.
|
|
  |
|
37 :
108
|
(108-109) Sonra gelenler arasında İbrahim'e “Esenlik olsun” 'u bıraktık.
|
|
  |
|
37 :
109
|
(108109) Sonra gelenler arasında İbrahim'e “Esenlik olsun” 'u bıraktık.
|
|
  |
|
37 :
110
|
Doğrusu, güzel iş yapanları böyle ödüllendiririz.
|
|
  |
|
37 :
111
|
Doğrusu o, inanmış kullarımızdandı.
|
|
  |
|
37 :
112
|
Ve yararlılardan olan İshak'ı ona peygamber olarak müjdeledik.
|
|
  |
|