28 :
49
|
De ki: “Eğer doğru sözlü iseniz, Allah katından, bu ikisinden daha doğru yol gösteren bir Kitap getirin de ona uyayım.”
|
|
  |
|
28 :
50
|
Eğer sana cevap veremezlerse, onların sadece kendi heveslerine uyduklarını bil. Allah'tan doğru bir gösterge olmadan hevesine uyandan daha sapkın kim vardır? Doğrusu Allah, haksızlık eden ulusa doğru yol göstermez.
|
|
  |
|
28 :
51
|
Andolsun ki, hatırlasınlar diye sözü onlara ulaştırdık.
|
|
  |
|
28 :
52
|
Kendilerine daha önceden Kitap verdiklerimiz buna da inanırlar.
|
|
  |
|
28 :
53
|
Onlara okunduğu zaman, "Ona inandık, doğrusu o Rabbimizden gelen gerçektir; doğrusu biz daha önceden içtenlikle boyun eğmiş kimseleriz” derler.
|
|
  |
|
28 :
54
|
İşte onlara, direnç göstermelerinden dolayı ödülleri iki kat verilir; onlar kötülüğü iyilikle savarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da verirler.
|
|
  |
|
28 :
55
|
Onlar, yakışıksız söz işittiklerinde, ondan yüz çevirirler. "Bizim işlediğimiz bize, sizin işlediğiniz sizedir. Size esenlik olsun, bilmezlerle ilgilenmeyiz” derler.
|
|
  |
|
28 :
56
|
Doğrusu, sen sevdiğine doğru yol gösteremezsin, ancak Allah dileyene doğru yol gösterir. Doğru yola gelecekleri en iyi O bilir.
|
|
  |
|
28 :
57
|
"Seninle beraber doğru yola gidersek, yurdumuzdan kapılıp götürülürüz” dediler. Onları katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün toplandığı güvenli, korumalı bir yere yerleştirmedik mi? Ancak çoğu bilmezler.
|
|
  |
|
28 :
58
|
Yaşayışlarında şımarmış nice kentleri yok etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Ancak kalıcı olan Biziz.
|
|
  |
|
28 :
59
|
Rabbin, ana kentlerinde ilkelerimizi okuyacak bir elçi göndermedikçe onları yok edecek değildir. Ancak halkı zalim olan kentleri yok ederiz.
|
|
  |
|
28 :
60
|
Size verilen herhangi bir şey dünya hayatının bir geçimliği ve süsüdür. Allah katında olan ise daha iyi ve daha kalıcıdır. Aklınızı kullanmaz mısınız?
|
|
  |
|
28 :
61
|
Kendisine karşılaşacağı güzel bir söz verdiğiniz kimse, dünya hayatının gönenci ile gönendirdiğimiz, sonra da diriliş günü sorgulanmak üzere getirileceklerden bir kimse gibi midir?
|
|
  |
|
28 :
62
|
Onlara seslendiği gün, şöyle der: “Benim ortağım olduklarım iddia ettikleriniz nerededirler?”
|
|
  |
|
28 :
63
|
Sözün haklarında gerçekleştiği kimseler derler ki: “Rabbimiz! Şunları biz azdırdık. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzaklaşıp sana geldik, zaten onlar bize tapmıyorlardı.”
|
|
  |
|
28 :
64
|
2. şurekâe-kum : sizin ortaklarınız 3. fe : artık, bunun üzerine 4. deav-hum : onları çağırdılar 5. fe : artık, fakat 6. lem yestecîbû : icabet etmezler 7. lehum : onlara 8. ve reavu : ve gördüler 9. el azâbe : azap 10. lev : eğer, keşke 11. enne-hum : onların olduğu 12. kânû : oldular 13. yehtedûne : hidayete erenler ', 350)" onMouseout="hideddrivetip()" >“Koştuğunuz ortaklarınızı çağırın” denir, onlar da çağırırlar ama; kendilerine cevap vermezler ve azabı gördüklerinde, keşke doğru yolda olsalardı.
|
|
  |
|
28 :
65
|
Onlara seslendiği gün: “Elçilere ne cevap verdiniz?” der.
|
|
  |
|
28 :
66
|
O gün, haberler onlara körelmiştir; birbirlerine de soramazlar.
|
|
  |
|
28 :
67
|
Ancak, pişman olan, inanan ve yararlı iş işleyen kimsenin başarıya ulaşanlar arasında bulunması umulur.
|
|
  |
|
28 :
68
|
Rabbin, dilediğini yaratır ve onların iyiliğine olanı seçer. Allah onların ortak koşmalarından uzaktır ve yücedir.
|
|
  |
|
28 :
69
|
Rabbin gönüllerinin gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir.
|
|
  |
|
28 :
70
|
Ve Allah O’dur, Ondan başka tanrı yoktur. İlkinde ve sonunda övgü Onadır; egemenlik de Onundur. Yalnız O’na döndürüleceksiniz.
|
|
  |
|
28 :
71
|
De ki: “Düşünmez misiniz? Eğer Allah geceyi üzerinize dirilişe kadar sürekli kılsa, Allah'tan başka size bir ışık getirebilecek tanrı kimdir? Duymuyor musunuz?”
|
|
  |
|
28 :
72
|
De ki: “Söyleyin: Eğer Allah gündüzü üzerinize dirilişe kadar sürekli kılsa, Allah'dan başka hangi tanrı, içinde dinleneceğiniz geceyi size getirebilir? Görmüyor musunuz?”
|
|
  |
|
28 :
73
|
Acımasından dolayı, dinlenmeniz için geceyi ve bolluğundan dilemeniz için gündüzü sizin için var etmiştir. Artık, belki şükredersiniz.
|
|
  |
|
28 :
74
|
O gün onlara seslenir ve der: “Ortağım olduklarını iddia ettikleriniz nerededirler?”
|
|
  |
|
28 :
75
|
Her ümmetten bir tanık çıkarır ve “Kesin delilinizi ortaya koyun” deriz. O zaman, gerçeğin Allaha ait olduğunu ve uydurup durduklarının kendilerini bırakıp kaçtığını anlarlar.
|
|
  |
|
28 :
76
|
(76-77) Doğrusu Karun, Musa'nın ulusundan biriydi, ancak onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını güçlü bir topluluğun zor taşıdığı hazineler vermiştik. Doğrusu, hani ulusu ona, “Sevinç gösterme! Doğrusu Allah sevinç gösterenleri sevmez. Allah'ın sana verdiği şeylerde, sonraki yurdu da iste, dünyadaki payını da unutma; Allah'ın sana yaptığı iyilik gibi sen de iyilik yap; yeryüzünde bozgunculuk arama; doğrusu Allah bozguncuları sevmez” demişlerdi.
|
|
  |
|
28 :
77
|
(76-77) Doğrusu Karun, Musa'nın ulusundan biriydi, ancak onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını güçlü bir topluluğun zor taşıdığı hazineler vermiştik. Doğrusu, hani ulusu ona, “Sevinç gösterme! Doğrusu Allah sevinç gösterenleri sevmez. Allah'ın sana verdiği şeylerde, sonraki yurdu da iste, dünyadaki payını da unutma; Allah'ın sana yaptığı iyilik gibi sen de iyilik yap; yeryüzünde bozgunculuk arama; doğrusu Allah bozguncuları sevmez” demişlerdi.
|
|
  |
|
28 :
78
|
“Bu servet bana, ancak bendeki bir ilimden ötürü verilmiştir” demişti. Allah'ın ondan önce, ondan daha güçlü ve topladığı şey daha çok olan nice nesilleri yok ettiğini bilmez mi? Suçluların suçları kendilerinden sorulmaz.
|
|
  |
|
28 :
79
|
Ne var ki gösteriş içinde toplumunun karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler, “Keşke Karun'a verildiği gibi bize de verilse, doğrusu o büyük bir şans sahibidir” demişlerdi.
|
|
  |
|
28 :
80
|
Ancak kendilerine ilim verilmiş olanlar dediler ki: “Size yazıklar olsun! Allah'ın ödülü, inanan, yararlı iş işleyen için daha iyidir. Ona da ancak direnç gösterenler kavuşturulur.”
|
|
  |
|
28 :
81
|
Sonunda, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Allah'a karşı ona yardım edebilecek yandaşları da yoktu; kendini kurtarabilecek kimselerden de değildi.
|
|
  |
|
28 :
82
|
Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler derler ki: “Vah! Öyleyse Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletiyor ve dilediğine bir ölçüyle veriyor. Eğer Allah bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vah! Öyleyse inkârcılar başarıya eremezler.”
|
|
  |
|
28 :
83
|
İşte sonraki yurt budur. Onu, yeryüzünde büyüklenmeyi ve bozgunculuğu istemeyen kimselere veririz. Güzel sonuç Allah’a karşı saygılı olanlarındır.
|
|
  |
|
28 :
84
|
Kim bir iyilik yaparsa ona daha iyisi verilir. Kim bir kötülük yaparsa, kötülükleri işleyenler ancak yaptıkları kadar ceza görürler.
|
|
  |
|
28 :
85
|
Doğrusu, okumayı sana farz kılan Allah, seni dönülecek yere geri döndürecektir. De ki: “Rabbim kimin doğru rehberi getirdiğini, kimin apaçık sapıklıkta bulunduğunu en iyi bilendir”
|
|
  |
|
28 :
86
|
Sen, sana bu Kitab'ın verileceğini ummazdın. O ancak Rabbinden bir acımadır. Artık sakın inkârcılara arka çıkma.
|
|
  |
|
28 :
87
|
Allah'ın belgeleri sana indirildiğinde, sakın seni onlardan alıkoymasınlar. Rabbine çağır, asla ortak koşanlardan olma.
|
|
  |
|
28 :
88
|
Ve Allah'la beraber başka tanrıya tapma. Ondan başka tanrı yoktur; Onun yönünde olandan başka her şey yok olacaktır, egemenlik O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz.
|
|
  |
|
29-ANKEBÛT SURESİ - Al-Ankaboot - MEKKE/85 - 69 Ayet
|
Bismillahirrahmanirrahim |
29 :
1
|
|
  |
|
29 :
2
|
İnsanlar “inandık” deyince, sınanmadan bırakılacaklarını mı sanırlar?
|
|
  |
|
29 :
3
|
Andolsun ki, Biz kendilerinden öncekileri sınamıştık. Andolsun, Allah doğru olanı kuşkusuz ortaya koyacak ve elbette yalancıları da ortaya çıkaracaktır.
|
|
  |
|
29 :
4
|
Yoksa kötülük işleyenler, Bizden kaçabileceklerini mi sanırlar? Ne kötü hüküm veriyorlar!
|
|
  |
|
29 :
5
|
Allah'a kavuşmayı uman bilsin ki, doğrusu Allah'ın belirttiği vakit gelecektir. O işitir ve bilir.
|
|
  |
|
29 :
6
|
Kim çaba gösterirse ancak kendisi için çaba göstermiş olur. Doğrusu Allah âlemlere muhtaç değildir.
|
|
  |
|
29 :
7
|
İnanan ve yararlı işler işleyenlerin kötülüklerini, andolsun ki, örteriz; onları yaptıklarının en güzeliyle ödüllendiririz.
|
|
  |
|
29 :
8
|
İnsana, ana ve babasına karşı iyi davranmasını önerdik, eğer onlar hiçbir bilgin bulunmayan şeyi Bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, o zaman onlara itaat etme. Dönüşünüz Banadır. Yaptıklarınızı size bildiririm.
|
|
  |
|
29 :
9
|
Ve inanan ve yararlı işler işleyenleri, andolsun iyilerin arasına koyarız.
|
|
  |
|
29 :
10
|
İnsanlardan “Allaha inandık” diyenler vardır, ama Allah uğrunda bir incinmeye uğratılınca, insanların işkencesini Allah'ın azabı gibi tutarlar. Rabbinizden bir yardım gelecek olursa, andolsun ki, “Doğrusu biz sizinle beraberdik” derler. Allah herkesin kalbinde olanları en iyi bilen değil midir?
|
|
  |
|
29 :
11
|
Allah, andolsun inananları da bilir ve andolsun ikiyüzlüleri de bilir.
|
|
  |
|
29 :
12
|
İnkâr edenler inananlara “Bizim yolumuza uyun da sizin günahlarınızı biz çekelim” derler. Oysa onların günahlarından hiçbirini yüklenecek değillerdir. Doğrusu, onlar yalancıdırlar.
|
|
  |
|
29 :
13
|
Andolsun onlar kendi yüklerini, kendi yüklerinin yanında daha nice başka yükleri yüklenecekler ve andolsun uydurup durdukları şeylerden diriliş günü sorguya çekileceklerdir.
|
|
  |
|
29 :
14
|
Ve andolsun ki, Nuh'u ulusuna gönderdik; aralarında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onlar haksızlık yaparken, tufan onları yakalayıverdi.
|
|
  |
|
29 :
15
|
Bunun üzerine Biz, Nuh’u ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu âlemlere bir belge kıldık.
|
|
  |
|
29 :
16
|
Hani, İbrahim ulusuna: “Allaha kulluk edin, Ona saygılı olun, eğer bilebilirseniz bu sizin için daha iyidir” demişti.
|
|
  |
|
29 :
17
|
Siz Allah’ın yerine ancak bir takım putlara tapıyorsunuz ve aslı olmayan sözler uyduruyorsunuz. Doğrusu, Allah’ın yerine taptıklarınızın size rızık vermeye güçleri yetmez. Artık rızkı Allah katında arayın, O’na kulluk edin, O’na şükredin. Siz O’na döndürüleceksiniz.”
|
|
  |
|
29 :
18
|
Eğer yalanlıyorsanız, bilin ki sizden önceki milletler de yalanlamışlardı. Ancak elçiye düşen, yalnız apaçık bildirmektir.
|
|
  |
|
29 :
19
|
Allah’ın yaratmaya nasıl başlayıp sonra onu nasıl tekrar edeceğini anlamıyorlar mı? Doğrusu bu Allah’a kolaydır.
|
|
  |
|
29 :
20
|
(20-21) De ki: “Yeryüzünde dolaşın; yaratmaya nasıl başladığını bir görün. İşte Allah, sonraki yaratmasını da yapacaktır. Doğrusu, Allah’ın her şeye gücü yeter. Dilediğine azap eder, dilediğine acır. O’na götürülürsünüz.”
|
|
  |
|
29 :
21
|
(20-21) De ki: “Yeryüzünde dolaşın; yaratmaya nasıl başladığını bir görün. İşte Allah, sonraki yaratmasını da yapacaktır. Doğrusu, Allah’ın her şeye gücü yeter. Dilediğine azap eder, dilediğine acır. O’na götürülürsünüz.”
|
|
  |
|
29 :
22
|
Siz yeryüzünde de, gökte de kaçacak yer bulamazsınız. Allah’tan başka bir dost ve yardımcınız da yoktur.
|
|
  |
|
29 :
23
|
Allah’ın ilkelerini ve O’na kavuşmayı inkâr edenler, işte onlar, Benim acımamdan ümitlerini kesmişlerdir. Onlara can yakıcı azap vardır.
|
|
  |
|
29 :
24
|
7. ev : veya 8. harrıkû-hu : onu yakın 9. fe : böylece, bunun üzerine 10. encâhullâhu (encâhu allâhu) : Allah onu kurtardı 11. min en nâri : ateşten 12. inne : muhakkak 13. fî : içinde, de vardır 14. zâlike : bu, işte bu 15. le âyâtin : elbette âyetler 16. li kavmin : bir kavim için 17. yu\'minûne : mü\'min olurlar ', 350)" onMouseout="hideddrivetip()" >Ancak sözlerine ulusunun cevabı, sadece, “Onu öldürün, yahut yakın” demek oldu. Bunun üzerine Allah onu ateşten kurtardı. Doğrusu, bunda inanan ulus için belgeler vardır.
|
|
  |
|
29 :
25
|
Ve dedi ki: “Dünya hayatında, aranızdaki sevgiden ötürü, Allah'ın yerine putlar edindiniz, sonra diriliş günü birbirinizi inkâr eder ve birbirinize lanet okursunuz. Varacağınız yer ateştir, yardımcılarınız da yoktur.”
|
|
  |
|
29 :
26
|
Bunun üzerine, Lut ona uydu ve dedi: “Doğrusu, ben de Rabbime gidiyorum. O, doğrusu güçlüdür, bilgedir.”
|
|
  |
|
29 :
27
|
Ve ona İshak'ı ve Yakup'u bahşettik. Soyundan gelenlere kitap ve peygamberlik verdik. Onu dünyada ödüllendirdik, doğrusu, o ahirette de iyilerdendir.
|
|
  |
|
29 :
28
|
Hani, Lut da ulusuna demişti: “Doğrusu siz, dünyalarda sizden önce hiç kimsenin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz.
|
|
  |
|
29 :
29
|
16. bi azâbi allâhi : Allah\'ın azabı 17. in kunte : eğer sen isen 18. min es sâdikîne : sadıklardan, doğru sözlülerden ', 350)" onMouseout="hideddrivetip()" >Doğrusu, erkeklere yaklaşan, yol kesen ve toplantılarınızda kötü şeyler yapan sizler değil misiniz?” Ulusunun cevabı, ancak diyebildikleri: “Doğru sözlü isen bize Allah'ın azabını getir.”
|
|
  |
|
29 :
30
|
“Rabbim! Bozgunculara karşı bana yardım et” dedi.
|
|
  |
|
29 :
31
|
Elçilerimiz İbrahim'e müjde getirdiklerinde, “Doğrusu biz bu kentin halkını yok edeceğiz, doğrusu oranın halkı zalim kimselerdir” dediler.
|
|
  |
|
29 :
32
|
“Doğrusu Lut oradadır” dedi. “Biz orada olanları daha iyi biliriz; onu ve geride kalanlardan olacak karısı dışında, ailesini kurtaracağız” dediler.
|
|
  |
|
29 :
33
|
(33-34) Ancak elçilerimiz Lut a gelince, o bu yüzden tasalandı ve canı çok sıkıldı. “Korkma ve üzülme, doğrusu biz, seni ve geride kalacaklardan olan karının dışında aileni kurtaracağız. Doğrusu, bu kent halkına, yaptıkları yolsuzluklardan ötürü, gökten elbette bir azap indireceğiz” dediler.
|
|
  |
|
29 :
34
|
(33-34) Ancak elçilerimiz Lut a gelince, o bu yüzden tasalandı ve canı çok sıkıldı. “Korkma ve üzülme, doğrusu biz, seni ve geride kalacaklardan olan karının dışında aileni kurtaracağız. Doğrusu, bu kent halkına, yaptıkları yolsuzluklardan ötürü, gökten elbette bir azap indireceğiz” dediler.
|
|
  |
|
29 :
35
|
Andolsun ki, bundan Biz, düşünen kimseler için geride apaçık bir belge bırakmışızdır.
|
|
  |
|
29 :
36
|
Medyen halkına kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. “Ey ulusum! Allaha kulluk edin, sonraki güne umut besleyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın” dedi.
|
|
  |
|
29 :
37
|
Bunun üzerine onu yalanladılar. Bu yüzden onları bir titreme aldı ve oldukları yerde dizüstü çöküverdiler.
|
|
  |
|
29 :
38
|
Ve Âd ve Semûd! Doğrusu bu oturdukları yerler size belli olmuştur. Şeytan kendilerine, işlediklerini güzel gösterdi; onları doğru yoldan alıkoydu. Oysa anlayacak durumda idiler.
|
|
  |
|
29 :
39
|
Ve Karun, Firavun ve Hamam Andolsun ki, Musa onlara açık belgelerle gelmişti de, onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Ancak geçip gidecek değillerdi.
|
|
  |
|
29 :
40
|
Her birini suç üstü yakaladık; kimine taşlar savuran rüzgarlar gönderdik, kimini bir çığlık yok etti, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Onlara Allah zulmetmiyordu, onlar kendilerine zulmediyorlardı.
|
|
  |
|
29 :
41
|
Allah'tan başka veliler edinenlerin durumu, kendine yuva yapan dişi örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise doğrusu dişi örümceğin yuvasıdır. Keşke bilseler!
|
|
  |
|
29 :
42
|
Doğrusu Allah, Kendinden başka yalvardıkları herhangi bir şeyi bilir. O güçlüdür, bilgedir.
|
|
  |
|
29 :
43
|
Biz bu misalleri insanlara veriyoruz, onları ancak bilenler düşünebilir.
|
|
  |
|
29 :
44
|
Allah gökleri ve yeri gerektiği gibi yaratmıştır. Doğrusu, andolsun bunda inananlara bir belge vardır.
|
|
  |
|
29 :
45
|
Kitap'tan sana vahyolunanı izle, namazı kıl, doğrusu namaz çirkin işlerden ve kötü söylemlerden alıkoyan Andolsun, Allah'ı anmak en büyük şeydir! Allah yaptıklarınızı bilir.
|
|
  |
|
29 :
46
|
Kitaplılardan, haksızlık yapanların dışında kalanlarla, “Bize indirilene ve size indirilene inandık, bizim Tanrımız da sizin Tanrınız da birdir, biz içtenlikle O’na bağlı olmuşuzdur” diyerek en güzel şekilde konuşun.
|
|
  |
|
29 :
47
|
Böylece sana Kitab’ı indirdik, işte, kendilerine Kitap verdiklerimiz ona inanırlar; bunlardan da ona inananlar vardır. İlkelerimizi ancak inkarcılar bile bile tanımazlar.
|
|
  |
|
29 :
48
|
Sen bundan önce hiçbir kitap okumuş ve elinle de onu yazmış değildin. Öyle olsaydı, saçmalayanlar şüpheye düşerlerdi.
|
|
  |
|
29 :
49
|
Hayır! O, kendilerine ilim verilenlerin gönüllerinde bulunan apaçık ilkelerdir. İlkelerimizi haksızlık edenlerden başka kimse bile bile inkâr etmez.
|
|
  |
|
29 :
50
|
“Ona Rabbinden belgeler indirilmesi gerekmez miydi?” derler. De ki: “Belgeler ancak Rabbimin katindadır. Doğrusu, ben yalnız açık bir uyarıcıyım.”
|
|
  |
|
29 :
51
|
Kendilerine okunan bu Kitab’ı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Doğrusu bunda inanan ulusa acıma ve hatırlatma vardır.
|
|
  |
|
29 :
52
|
De ki: “Allah benimle sizin aranızda tanık olarak yeter, O, göklerde ve yerde olanı, saçmalığa inananları ve Allah’ı inkâr edenleri bilir.” İşte, kaybedenler bunlardır.
|
|
  |
|
29 :
53
|
Senden azabı acele istiyorlar. Eğer bir süre belirtilmiş olmasaydı, azap onlara hemen gelirdi. Andolsun yine de onlar farkına varmadan başlarına ansızın gelecektir.
|
|
  |
|
29 :
54
|
(54-55) Senden azabı acele istiyorlar. Doğrusu, azap, tepelerinden, ayaklarının altından kendilerini sardığı gün cehennem inkârcıları kuşatacaktır. O gün Allah, "Yaptıklarınızın karşılığını tadın” der.
|
|
  |
|
29 :
55
|
(54-55) Senden azabı acele istiyorlar. Doğrusu, azap, tepelerinden, ayaklarının altından kendilerini sardığı gün cehennem inkârcıları kuşatacaktır. O gün Allah, "Yaptıklarınızın karşılığını tadın” der.
|
|
  |
|
29 :
56
|
Ey inanmış kullarım! Doğrusu Benim yarattığım yeryüzü geniştir. O halde güven içinde olacağınız yere gidip, yalnız Bana kulluk ediniz.
|
|
  |
|
29 :
57
|
Her can ölümü tadacaktır. Sonunda Bize döndürüleceksiniz.
|
|
  |
|
29 :
58
|
(58-59) İnanan ve yararlı işler işleyenleri, andolsun altlarından ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetteki köşklere yerleştiririz. Dayanan ve Rablerine güvenerek iş görenlerin ödülü ne güzeldir!
|
|
  |
|
29 :
59
|
(58-59) İnanan ve yararlı işler işleyenleri, andolsun altlarından ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetteki köşklere yerleştiririz. Dayanan ve Rablerine güvenerek iş görenlerin ödülü ne güzeldir!
|
|
  |
|
29 :
60
|
Nice canlılar vardır ki, rızıklarını kendileri elde edemezler. Sizin de onların da rızkını Allah verir. O, işitir ve bilir.
|
|
  |
|