KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki2801-2900 2901-30003001-3100 3101-3200 Sonraki >> ]
25 : 46
Ve sonra yavaş yavaş kendimize çektik.
 

25 : 47
Ve size geceyi örtü, uykuyu rahatlık kılan, gündüzü kalkmak için yaratan Ottur.
 

25 : 48
(48-49) Rüzgârları rahmetinin önünde savacı gönderen de Ottur. Ölü bir yeri diriltmek ve yarattığımız nice hayvan ve insanları sulamak için gökten tertemiz su indiririz.
 

25 : 49
(48-49) Rüzgârları rahmetinin önünde savacı gönderen de Ottur. Ölü bir yeri diriltmek ve yarattığımız nice hayvan ve insanları sulamak için gökten tertemiz su indiririz.
 

25 : 50
Andolsun ki, düşünüp öğüt almaları için Biz onu aralarında türlü biçimlerde anlattık. Buna rağmen insanların çoğu nankörlükte direnir.
 

25 : 51
Dileseydik her kente bir uyarıcı gönderirdik.
 

25 : 52
Sen, inkarcılara uyma, onlara karşı olanca gücünle çaba göster.
 

25 : 53
Birinin suyu tatlı ve serinletici, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip, aralarına bir engel, yasaklanmış bir perde koyan Ottur.
 

25 : 54
Beşeri sudan yaratarak ona soy sop veren de Ottur. Rabbin güçlüdür.
 

25 : 55
Allah'ın yerine taptıkları, kendilerine fayda da zarar da veremez. İnkarcı, Rabbine karşı durana arka çıkar.
 

25 : 56
Biz seni sadece savacı ve uyarıcı olarak gönderdik.
 

25 : 57
De ki: “Ben, buna karşı, sizden, Rabbine doğru yol tutmak isteyen kimseler olmanızdan başka bir ödül istemiyorum”
 

25 : 58
Ölümsüz olana, diri olana güven, Onu överek yücelt. Kullarının günahlarından haberdar olarak Kendisi yeter.
 

25 : 59
Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı aşamada yaratan, sonra da arşın üzerinden hükmeden Rahmandır, bunu bilene sor.
 

25 : 60
Onlara “Rahmana secdeye varın” dendiği zaman, “Rahman da nedir? Senin emrettiğine mi secde edeceğiz?” derler; bu, onların kaçışını artırır.
 

25 : 61
Gökte takım yıldızlar var eden, orada ışık veren kandili ve aydınlatan ayı var eden ne yücedir!
 

25 : 62
Düşünüp öğüt almak veya şükretmek isteyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren Odur.
 

25 : 63
Rahman olanın kulları yeryüzünde ağırbaşlı yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman, “Esenlikle!” derler.
 

25 : 64
Onlar, gecelerini Rablerine karşı secdeye vararak ve ayakta durarak geçirirler.
 

25 : 65
(65-66) “Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır; doğrusu onun azabı süreklidir, doğrusu orası yerleşik yer ve oturulacak yer olarak ne kadar kötüdür” derler.
 

25 : 66
(65-66) “Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır; doğrusu onun azabı süreklidir, doğrusu orası yerleşik yer ve oturulacak yer olarak ne kadar kötüdür” derler.
 

25 : 67
Onlar, verdikleri zaman, ne savurganlık ederler, ne de cimrilik; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.
 

25 : 68
Onlar, Allah’la beraber başka tanrıya yalvarmazlar. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina etmezler. Bunlardan birini yapan kimse günaha girmiş olur.
 

25 : 69
Diriliş günü de azabı kat kat olur, orada horlanarak temelli kalır.
 

25 : 70
Ancak, pişman olan, inanan, yararlı iş işleyen kimselerin, işte, Allah onların kötü durumlarını iyi durumlara çevirir. Allah bağışlayandır, acıyandır.
 

25 : 71
Kim pişman olup yararlı iş işlerse, doğrusu o, Allah’a gereği gibi yönelmiş olur.
 

25 : 72
Onlar yamukluğa tanık olmazlar, boş söyleme rastladıkları zaman şerefle geçip giderler.
 

25 : 73
Kendilerine Rablerinin ilkeleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.
 

25 : 74
Onlar, “Rabbimiz! Bize göz aydınlığı olarak eşler ve çocuklar bağışla ve bizi saygın olanlara önder kıl” derler.
 

25 : 75
İşte onlar, direnç gösterdiklerinden ötürü, yüksek derecede ödüllendirilirler. Orada esenlik ve dirlik ile karşılanırlar.
 

25 : 76
Orada temellidirler. Ne güzel yerleşik bir yer ve ne güzel oturulan bir yerdir!
 

25 : 77
De ki: “Yakarışınız olmasa, Rabbim size ne diye ilgi göstersin?” Artık, yalanladığınız için azap yakanızı bırakmayacaktır.
 


26-ŞUARÂ SURESİ - Al-Shuara - MEKKE/47 - 227 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
26 : 1
(1-2) Tâ, Sîn, Mîm. Bunlar apaçık Kitab'ın ilkeleridir.
 

26 : 2
(1-2) Tâ, Sîn, Mîm. Bunlar apaçık Kitab'ın ilkeleridir.
 

26 : 3
İnanmıyorlar diye neredeyse üzülerek kaygılanacaksın.
 

26 : 4
Biz dilesek, onlara gökten bir belge indiririz de ona boyunları eğik kalırlar.
 

26 : 5
Rahmandan kendilerine gelen her yeni hatırlatmadan ancak yüz çevirirler.
 

26 : 6
Evet! Yalanladılar; alay edip durdukları şeylerin haberleri kendilerine ulaşacaktır.
 

26 : 7
Yeryüzüne bakmazlar mı? Orada, şerefli çiftler bitirmişizdir.
 

26 : 8
(8-9) Doğrusu, bunlarda belgeler vardır, ama onların çoğu inanmazlar. Doğrusu, Rabbin güçlüdür, acıyandır.
 

26 : 9
(8-9) Doğrusu, bunlarda belgeler vardır, ama onların çoğu inanmazlar. Doğrusu, Rabbin güçlüdür, acıyandır.
 

26 : 10
(10-11) Rabbin Musa'ya seslendi: “Haksızlık eden ulusa, Firavunun ulusuna git. Saygılı olmayacaklar mı?”
 

26 : 11
(10-11) Rabbin Musa'ya seslendi: “Haksızlık eden ulusa, Firavunun ulusuna git. Saygılı olmayacaklar mı?”
 

26 : 12
(12-14) Dedi: “Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harunu da gönder. Onlara karşı benim bir suçum var. Beni öldürmelerinden korkuyorum.”
 

26 : 13
(12-14) Dedi: “Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harunu da gönder. Onlara karşı benim bir suçum var. Beni öldürmelerinden korkuyorum.”
 

26 : 14
(12-14) Dedi: “Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harunu da gönder. Onlara karşı benim bir suçum var. Beni öldürmelerinden korkuyorum.”
 

26 : 15
(15-17) Dedi ki: “Hayır olmaz! İkiniz belgelerimizle gidiniz. Doğrusu, Biz sizinle beraber dinleyeceğiz.” Firavuna gidip deyiniz ki: “Doğrusu, biz ikimiz âlemlerin eğiteninin elçisiyiz! İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.”
 

26 : 16
(15-17) Dedi ki: “Hayır olmaz! İkiniz belgelerimizle gidiniz. Doğrusu, Biz sizinle beraber dinleyeceğiz.” Firavuna gidip deyiniz ki: “Doğrusu, biz ikimiz âlemlerin eğiteninin elçisiyiz! İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.”
 

26 : 17
(15-17) Dedi ki: “Hayır olmaz! İkiniz belgelerimizle gidiniz. Doğrusu, Biz sizinle beraber dinleyeceğiz.” Firavuna gidip deyiniz ki: “Doğrusu, biz ikimiz âlemlerin eğiteninin elçisiyiz! İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.”
 

26 : 18
(18-19) «Biz seni çocukken yanımızda büyütmedik mi? Ve ömrünün birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi? Ve sonunda yapacağını da yaptın. Ve sen nankörlerden birisin” dedi.
 

26 : 19
(18-19) «Biz seni çocukken yanımızda büyütmedik mi? Ve ömrünün birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi? Ve sonunda yapacağını da yaptın. Ve sen nankörlerden birisin” dedi.
 

26 : 20
(20-22) «O işi yaptım, öyleyse şaşkınlardan biriyim. Bu yüzden sizden korkunca sizden kaçtım. Artık, Rabbim bana bilgelik verip, beni elçilerden yaptı. Başıma kaktığın bu nimet İsrailoğullarını kendine köle yapmana karşılıktır” dedi.
 

26 : 21
(20-22) «O işi yaptım, öyleyse şaşkınlardan biriyim. Bu yüzden sizden korkunca sizden kaçtım. Artık, Rabbim bana bilgelik verip, beni elçilerden yaptı. Başıma kaktığın bu nimet İsrailoğullarını kendine köle yapmana karşılıktır” dedi.
 

26 : 22
(20-22) «O işi yaptım, öyleyse şaşkınlardan biriyim. Bu yüzden sizden korkunca sizden kaçtım. Artık, Rabbim bana bilgelik verip, beni elçilerden yaptı. Başıma kaktığın bu nimet İsrailoğullarını kendine köle yapmana karşılıktır” dedi.
 

26 : 23
Firavun “Âlemlerin eğiteni de nedir?” dedi.
 

26 : 24
“Eğer kesinkes bilen kimseler iseniz, O, göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir” dedi.
 

26 : 25
Çevresindekilere “İşitmiyor musunuz?” dedi.
 

26 : 26
“O sizin de Rabbiniz, önce ki atalarınızın da Rabbidir” dedi.
 

26 : 27
“Doğrusu, size gönderilen elçiniz andolsun delidir” dedi.
 

26 : 28
“Eğer aklını kullanan kimseler iseniz, O, doğunun da, batının da ve ikisinin arasında bulunanların da Rabbidir” dedi.
 

26 : 29
“Benden başkasını tanrı edinirsen, andolsun ki, seni zindana tıkılanlardan ederim” dedi.
 

26 : 30
“Sana apaçık bir delil getirmişsem de mi?” dedi.
 

26 : 31
“Doğru sözlü isen haydi getir” dedi.
 

26 : 32
(32-33) Günün üzerine Musa değneğini attı, besbelli bir yılan oluverdi. Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü.
 

26 : 33
(32-33) Günün üzerine Musa değneğini attı, besbelli bir yılan oluverdi. Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü.
 

26 : 34
(34-35) Çevresindeki ileri gelenlere: “Doğrusu, bu andolsun bilgin bir büyücü; büyüsü ile sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?” dedi.
 

26 : 35
(34-35) Çevresindeki ileri gelenlere: “Doğrusu, bu andolsun bilgin bir büyücü; büyüsü ile sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?” dedi.
 

26 : 36
(36-38) “Onu ve kardeşini alıkoy, şehirlere, sana bütün bilgin büyücüleri getirecek toplayıcılar gönder” dediler. Büyücüler, belirli bir günün bildirilen vaktinde toplandılar.
 

26 : 37
(36-38) “Onu ve kardeşini alıkoy, şehirlere, sana bütün bilgin büyücüleri getirecek toplayıcılar gönder” dediler. Büyücüler, belirli bir günün bildirilen vaktinde toplandılar.
 

26 : 38
(36-38) “Onu ve kardeşini alıkoy, şehirlere, sana bütün bilgin büyücüleri getirecek toplayıcılar gönder” dediler. Büyücüler, belirli bir günün bildirilen vaktinde toplandılar.
 

26 : 39
İnsanlara, “Siz de toplanır mısınız?” denildi.
 

26 : 40
“Büyücüler üstün gelirlerse, biz de belki onlara uyarız.”
 

26 : 41
Büyücüler geldiklerinde, Firavuna: “Biz üstün gelirsek, doğrusu bize bir ödül vardır, değil mi?” dediler.
 

26 : 42
“Evet; o takdirde doğrusu siz gözde kimselerden olacaksınız” dedi.
 

26 : 43
Musa onlara: “Ne atacaksanız atın” dedi.
 

26 : 44
Onlar da iplerini ve değneklerini attılar ve “Firavunun onuru için, doğrusu biz üstün geleceğiz” dediler.
 

26 : 45
Artık Musa da değneğini attı; onların uydurduklarını yutmaya başlayıverdi.
 

26 : 46
(46-48) Bunun üzerine büyücüler secdeye kapanarak: “Âlemlerin eğiteni, Musa ve Harunun Rabbine inandık” dediler.
 

26 : 47
(46-48) Bunun üzerine büyücüler secdeye kapanarak: “Âlemlerin eğiteni, Musa ve Harunun Rabbine inandık” dediler.
 

26 : 48
(46-48) Bunun üzerine büyücüler secdeye kapanarak: “Âlemlerin eğiteni, Musa ve Harunun Rabbine inandık” dediler.
 

26 : 49
“Ben size izin vermeden ona inandınız ha! Doğrusu, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. Şimdi bileceksiniz; andolsun ellerinizi, ayaklarınızı, çaprazlama keseceğim, andolsun hepinizi asacağım” dedi.
 

26 : 50
(50-51) “Zararı yok, doğrusu biz Rabbimize döneceğiz, doğrusu inananların ilki olmamızdan ötürü, Rabbimizin kusurlarımızı bağışlayacağını umarız” dediler.
 

26 : 51
(50-51) “Zararı yok, doğrusu biz Rabbimize döneceğiz, doğrusu inananların ilki olmamızdan ötürü, Rabbimizin kusurlarımızı bağışlayacağını umarız” dediler.
 

26 : 52
Biz Musa'ya, “Kullarımı geceleyin yola çıkar; doğrusu izleneceksiniz” diye bildirdik.
 

26 : 53
(53-56) Firavun hemen şehirlere toplayıcılar göndererek: “Doğrusu, bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; doğrusu hepimiz uyanık olmalıyız” dedi.
 

26 : 54
(53-56) Firavun hemen şehirlere toplayıcılar göndererek: “Doğrusu, bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; doğrusu hepimiz uyanık olmalıyız” dedi.
 

26 : 55
(53-56) Firavun hemen şehirlere toplayıcılar göndererek: “Doğrusu, bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; doğrusu hepimiz uyanık olmalıyız” dedi.
 

26 : 56
(53-56) Firavun hemen şehirlere toplayıcılar göndererek: “Doğrusu, bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; doğrusu hepimiz uyanık olmalıyız” dedi.
 

26 : 57
(57-60) Bunun üzerine, Biz, onları bahçelerden, pınar başlarından, hâzinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık. Ancak onlar güneş doğarken İsrailoğullarının ardına düştüler.
 

26 : 58
(57-60) Bunun üzerine, Biz, onları bahçelerden, pınar başlarından, hâzinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık. Ancak onlar güneş doğarken İsrailoğullarının ardına düştüler.
 

26 : 59
(57-60) Bunun üzerine, Biz, onları bahçelerden, pınar başlarından, hâzinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık. Ancak onlar güneş doğarken İsrailoğullarının ardına düştüler.
 

26 : 60
(57-60) Bunun üzerine, Biz, onları bahçelerden, pınar başlarından, hâzinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık. Ancak onlar güneş doğarken İsrailoğullarının ardına düştüler.
 

26 : 61
Ve iki topluluk birbirinin görüş alanına girdiğinde, Musa nın adamları “Doğrusu yakalandık” dediler.
 

26 : 62
“Hayır olmaz! Doğrusu Rabbim benimle beraberdir, bana yol gösterecektir” dedi.
 

26 : 63
Bunun üzerine, Biz Musa ya “Değneğinle denize vur” diye bildirdik. Hemen deniz ikiye yarıldı, her parçası yüce bir dağ gibi oldu.
 

26 : 64
İşte oraya, geridekileri de yaklaştırdık.
 

26 : 65
Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık.
 

26 : 66
Öbürlerini suda boğduk.
 

26 : 67
Doğrusu bunda, bir belge vardır, ancak çoğu inanmamaktadır.
 

26 : 68
Doğrusu Rabbin, andolsun güçlü olandır, acıyandır.
 

Arama 1.44 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki2801-2900 2901-30003001-3100 3101-3200 Sonraki >> ]