KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki1601-1700 1701-18001801-1900 1901-2000 Sonraki >> ]
12 : 105
Göklerde ve yerde nice belgeler vardır ki, yanlarından umursamadan geçerler.
 

12 : 106
Onlar çoğu kez ortak koşmadan Allaha inanmazlar.
 

12 : 107
Onlar, kendilerini bürüyecek Allah’ın azabından, ya da farkında olmayacakları bir anda Saatin ansızın başlarına gelip çatmasından güvende midirler?
 

12 : 108
De ki: “Benim yolum budur. Ben ve bana uyanlar, bilerek Allaha çağırıyoruz. Allah’ı ulularım. Ben ortak koşanlardan değilim.”
 

12 : 109
Senden önce, kentler halkının içinden, elbette kendilerine vahyettiğimiz birtakım adamlar göndermişizdir. Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı? Ancak ahiret yurdu saygılı olanlar için daha iyidir. Düşünmüyor musunuz?
 

12 : 110
Öyle ki, elçilerimiz umutlarını yitirdikleri ve yalanlandıklarını sandıkları zaman yardımımız onlara yetişmiştir. Böylece dilediklerimiz kurtarıldı. Güçlü baskınımız suçlu ulustan geri çevrilemez.
 

12 : 111
Andolsun, peygamberlerin olaylarında öz akıllılar için ibretler vardır. Bu uydurulacak bir söz değildir. Ancak o, kendinden öncekileri doğrulayan, her şeyi uzunca anlatan ve inanan ulusa bir doğruluk göstergesi ve bir acımadır.
 


13-RA'D SURESİ - Al-Rad - MEDİNE/96 - 43 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
13 : 1
Elif, Lâm, Mîm, Râ. İşte, bunlar kitabın ilkeleridir. O, Rabbinden sana indirilen gerçektir. Ancak, insanların çoğu inanmazlar.
 

13 : 2
Gördüğünüz gibi gökleri direksiz yükselten, sonra arşa geçip, her biri belli bir süreye kadar akıp gidecek olan güneşe, aya boyun eğdiren, işleri yöneten Rabbinize kavuşacağınızı kesinkes bilebilmeniz için, ilkeleri uzun uzun anlatan Allah’tır.
 

13 : 3
Yeri yayan ve orada sabit dağlar, ırmaklar var eden, her türlü üründen çift çift yetiştiren, gündüzü geceyle bürüyen de O’dur. Doğrusu, bunlarda düşünen ulus için simgeler vardır.
 

13 : 4
Yeryüzünde hepsi de aynı su ile sulanan, birbirine komşu toprak parçaları, üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurma ağaçları vardır. Fakat, onları lezzetçe birbirinden farklı kılarız. Doğrusu, bunlarda aklını kullanan uluslar için simgeler vardır.
 

13 : 5
Eğer şaşacaksan, onların “Biz toprak olduğumuz zaman mı? Doğrusu biz mi yeniden yaratılacağız?” sözlerine şaşmak gerekir. Bunlar, Rablerini inkâr edenlerdir ve işte, bunların boyunlarında demir halkalar vardır. Bunlar ateşliklerdir, orada temelli kalacaklardır.
 

13 : 6
Onlar, senden, iyilikten önce kötülüğü acele istiyorlar. Oysa, onlardan önce benzerler gelip geçti. Doğrusu, Rabbin insanların haksızlık yapmalarına karşılık, onlara gene de bağışlaması vardır. Şüphesiz, Rabbinin cezalandırması da çetindir.
 

13 : 7
İnkâr edenler, “Rabbinden ona bir belge indirilmeli değil miydi?” derler. Sen ancak bir uyarıcısın ve her ulusun bir yol göstereni vardır.
 

13 : 8
Allah her dişinin ne taşıdığını, döl yataklarının neyi eksilttiğini ve neyi artırdığını bilir. O’nun katında her şey bir ölçüye göredir.
 

13 : 9
O, görüleni de görülmeyeni de bilen yücelerin yücesidir.
 

13 : 10
Sizlerden sözü gizleyen ile açığa vuran ve geceleyin gizlenen ile gündüzün açıkta yürüyen arasında O’na göre fark yoktur.
 

13 : 11
İnsanın önünde ve ardında onu izleyenler vardır. Allah’ın buyruğuna göre onu gözetirler. Doğrusu, bir ulus kendini değiştirmedikçe, Allah da onların durumunu değiştirmez. Allah bir ulusa kötülük dilediği zaman, artık o geri çevrilemez. Allah’tan başka bir koruyanları da yoktur.
 

13 : 12
Hem korku, hem de ümide neden olan şimşeği size gösteren ve ağır bulutları inşa eden O’dur.
 

13 : 13
Gök gürlemesi O’nu överek yüceltir ve korkularından melekler de. Onlar Allah konusunda tartışırken, O yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Çünkü O, tartışması pek çetin olandır.
 

13 : 14
Gerçek dua Ona yapılır. Ondan başka çağırdıkları kendilerine hiçbir cevap veremez. Bunlar, suyun ağzına gelmesi için avuçlarını suya açan kimseye benzerler. Hiçbir zaman su ağzına ulaşmaz. İnkârcıların duası da böyle boşunadır.
 

13 : 15
Göklerde ve yerde bulunan herkes ve onların gölgeleri de isteyerek veya istemeyerek sabah akşam Allaha secde eder.
 

13 : 16
De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” De ki: “Allah'tır.” De ki: “Onu bırakıp kendilerine bile yarar ve zarar veremeyen veliler mi edindiniz?” De ki: “Kör ile gören eşit olur mu? Ya da karanlıklarla aydınlık bir olur mu? Yoksa, Allah'a, Onun gibi yaratması olan ortaklar mı buldular da, yaratmaları birbirine mi benzedi?” De ki: “Her şeyin yaratanı Allah'tır. O tek ve karşı konulamazdır.”
 

13 : 17
O gökten su indirir, dereler sığasına göre akar, sel üste çıkan köpüğü götürür. Süs ve yararlı şey amacı ile ateşte tutuşturdukları nesne üzerine de ona benzer bir köpük oluşur. Allah gerçek ile saçma olanı böyle anlatır. Köpük uçup gider. Ama insanlara yararlı olacak şey ise yerde kalır. Allah bunun gibi örnekler verir.
 

13 : 18
Rablerinin çağrısına uyanlara en güzel olan vardır. O'nun çağrısına gelmeyenler ise, yeryüzünde olan her şey ve bir katı daha onların olsa, kurtulmak için bunları feda ederlerdi. Onlara hesabın kötüsü vardır. Varacakları yer cehennemdir. O ne kötü yerleşik yerdir!
 

13 : 19
Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, kör olan kimse gibi midir? Ancak, öz akıl sahipleri hatırlayıp, anlarlar.
 

13 : 20
Onlar, Allah'la antlaşmayı yerine getirir ve sözleşmeyi bozmazlar.
 

13 : 21
Onlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi birleştirirler. Rablerine saygı duyarlar ve hesabın kötüsünden de ürkerler.
 

13 : 22
(22-24) Onlar, Rablerinin rızasını araştırmayı sürdürürler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizlice ve açıkça verirler, kötülüğü iyilik yaparak savarlar. İşte bunlara, ana babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olanları ile girecekleri daimi mutluluk cennetleri vardır. Melekler her kapıdan yanlarına girip “Dayanmanızdan dolayı size esenlik olsun! Son yurt ne güzeldir'' derler.
 

13 : 23
(22-24) Onlar, Rablerinin rızasını araştırmayı sürdürürler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizlice ve açıkça verirler, kötülüğü iyilik yaparak savarlar. İşte bunlara, ana babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olanları ile girecekleri daimi mutluluk cennetleri vardır. Melekler her kapıdan yanlarına girip “Dayanmanızdan dolayı size esenlik olsun! Son yurt ne güzeldir'' derler.
 

13 : 24
(22-24) Onlar, Rablerinin rızasını araştırmayı sürdürürler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizlice ve açıkça verirler, kötülüğü iyilik yaparak savarlar. İşte bunlara, ana babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olanları ile girecekleri daimi mutluluk cennetleri vardır. Melekler her kapıdan yanlarına girip “Dayanmanızdan dolayı size esenlik olsun! Son yurt ne güzeldir'' derler.
 

13 : 25
Sağlam söz verdikten sonra Allah'ın antlaşmasını bozanlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi ayıranlar, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar, işte bunlara lanet olsun. Kötü yurt da onlaradır.
 

13 : 26
Allah dilediği kimseye rızkı yayar ve ölçüyle verir. Dünya hayatına sevinirler. Oysa, dünya hayatı ahiret yanında kısa bir geçimlikten ibarettir.
 

13 : 27
İnkâr edenler, “Rabbinden ona bir belge indirilmeli değil miydi?'' derler. De: “Doğrusu, Allah dileyeni saptırır, kendisine yönelene doğru yol gösterir.''
 

13 : 28
Bunlar, inanmış ve Allah'ı anarak gönülleri durulan kimselerdir. Dikkat! Gönüller ancak Allah'ı anmakla durulur.
 

13 : 29
İnanan ve yararlı işler işleyenlere hoşluk ve güzel gelecek vardır.
 

13 : 30
Böylece Biz, sana vahyettiğimizi, kendilerinden önce birçok milletler geçmiş olan bir millete gönderdik. Oysa, onlar Rahmanı inkâr ederler. De ki: "O benim Rabbimdir. Ondan başka tanrı yoktur. Ona güvenirim ve dönüşüm de O nadir.”
 

13 : 31
Eğer Kuran ile dağlar yürütülmüş veya yeryüzü parçalanmış, yahut ölüler konuşturulmuş olsaydı! Oysa ki bütün işler Allah'a bağlıdır. İnananlar, Allah dileseydi bütün insanları yola getireceğinden artık umutlarını kesmediler mi? Allah'ın sözü yerine gelene kadar, yaptıklarından ötürü, inkâr edenlerin ya başlarına yahut evlerinin yakınına düşecek bir vurucu afetin gelmesi kaçınılmazdır. Doğrusu, Allah verdiği sözden caymaz.
 

13 : 32
Andolsun, senden önce de birçok elçi alaya alınmıştı. İnkâr edenleri bir süre erteledim, sonra onları yakaladım. Cezalandırmam nasıldı?
 

13 : 33
Herkesin elde ettiğini gözeten O değil midir? Onlar Allah’a ortaklar koştular. De ki: “Onlara ad verin. Yoksa, Allah'a yeryüzünde bilmediği bir şeyi ya da görünüşte bir söz mü bildiriyorsunuz?” Hayır! İnkâr edenlere tuzak kurmaları güzel gösterildi de doğru yoldan alıkondular. Allah kimi saptırmış ise, onun yol göstereni bulunmaz.
 

13 : 34
Onlara dünya hayatında azap vardır. Ve, ahiret azabı daha şiddetlidir. Allah'a karşı olanların bir koruyanı da yoktur.
 

13 : 35
Saygılı olanlara söz verilen cennetin benzerinin altından ırmaklar akar, yiyecekleri de gölgelikleri de süreklidir. İşte bu, saygılı olanların sonudur. İnkârcıların sonu ise ateştir.
 

13 : 36
Kendilerine Kitabı verdiklerimiz sana indirilene sevinirler, takımların içinde onun bir kısmını inkâr edenler vardır. De ki: “Allah’a tapmakla ve O’na ortak koşmamakla emrolundum. O’na çağırırım ve dönüşüm O’nadır.”
 

13 : 37
Böylece Biz, onu Arapça bir yetke olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onların havalarına uyarsan, Allah katında senin bir dostun ve koruyanın olmaz.
 

13 : 38
Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik. Onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan hiçbir elçi bir belge getiremez. Her dönemin bir yazımı vardır.
 

13 : 39
Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır. Ve ana kitap O’nun katindadır.
 

13 : 40
Onlara söz verdiklerimizin bir kısmını sana göstersek de, seni öldürsek de, senin görevin bildirmedir. Hesap görmek Bize düşer.
 

13 : 41
Yeryüzünü yanlarından eksiltmeye aldığımızı görmüyorlar mı? Allah hükmediyor. O’nun hükmünü bozacak kimse bulunmaz. O, hesaplaşmayı çabuk görür.
 

13 : 42
Kuşkusuz, onlardan önce geçenler de düzenbazlık yaptılar. Oysa, düzenler bütünü ile Allah’a aittir. O, herkesin ne elde ettiğini bilir. İnkârcılar da dünyanın sonunun kimin olduğunu bileceklerdir.
 

13 : 43
İnkâr edenler, "Sen gönderilmiş elçi değilsin” diyorlar. De ki: “Benim ile sizin aranızda tanık olarak Allah ve kitaba bilgisi olanlar yeter.”
 


14-İBRÂHÎM SURESİ - Ibrahim - MEKKE/72 - 52 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
14 : 1
(1-2) Elif, Lâm, Râ. Bu, insanlara rablerinin izniyle, karanlıklardan aydınlık olan; göklerde olanlar ve yerde olanlar kendisinin olan; yüce övgüye layık Allah’ın yoluna çıkarman üzere sana indirdiğimiz kitaptır. Çetin azaptan dolayı, vay inkârcıların haline!
 

14 : 2
(1-2) Elif, Lâm, Râ. Bu, insanlara rablerinin izniyle, karanlıklardan aydınlık olan; göklerde olanlar ve yerde olanlar kendisinin olan; yüce övgüye layık Allah’ın yoluna çıkarman üzere sana indirdiğimiz kitaptır. Çetin azaptan dolayı, vay inkârcıların haline!
 

14 : 3
Onlar dünya yaşamını sonrakine severek yeğ tutarlar, Allah’ın yolundan alıkoyarlar ve onun eğriliğini amaç edinirler. İşte onlar derin bir şaşkınlık içindedirler.
 

14 : 4
Kendilerine açıkça anlatabilmesi için, her elçiyi kendi ulusunun dili ile gönderdik. Allah sapmayı dileyene yol verir ve doğruyu dileyene yol gösterir. O yücedir, bilgedir.
 

14 : 5
Andolsun, Musa’yı ilkelerimizle, “Ulusunu karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat” diye göndermiştik. Doğrusu bunlarda, pek sabırlı ve çok şükreden herkes için alınacak dersler vardır.
 

14 : 6
Hani, Musa ulusuna: “Allah'ın size olan nimetini anın, zira sizi azabın en kötüsüne sokan, kadınlarınızı sağ bırakıp oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden sizi kurtarmıştı. Bütün bunlarda Rabbinizden büyük bir sınav vardır”
 

14 : 7
Hani, Rabbiniz “Eğer şükrederseniz, andolsun, size artıracağım; eğer nankörlük ederseniz, doğrusu, azabım pek çetindir” diye bildirmişti.
 

14 : 8
Musa, “Siz ve yeryüzünde olanlar hepiniz nankörlük etmiş olsanız! Şüphesiz, Allah muhtaç değildir ve övgüye layıktır” demişti.
 

14 : 9
Sizden önce geçen Nuh, Âd, Semûd uluslarının ve onlardan sonrakilerinin haberi size gelmedi mi? Allah'tan başkası onları bilmez. Onlara elçileri açık belgelerle geldiler, hemen elleriyle ağızlarını tıkayarak, “Sizinle gönderilen şeyi doğrusu inkâr ediyoruz ve bizi çağırdığınız şeyden de şüphe ve endişe içindeyiz” dediler.
 

14 : 10
Elçileri “Gökleri ve yeri yaratan, günahlarınızdan sizi bağışlamaya ve belli bir süreye kadar sizi ertelemeye çağıran Allah hakkında mı şüphedesiniz?” dedi.“Siz de bizim gibi sadece insansınız. Babalarımızın taptığından bizi alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize, apaçık bir belge getirin” dediler.
 

14 : 11
Elçileri “Biz ancak sizin gibi insanız, ama Allah kullarından dilediğine iyilikte bulunur. Allah’ın bilgisi olmadan biz size kesin bir belge getiremeyiz. İnananlar Allah’a güvensin.
 

14 : 12
Bize yollarımızı gösteren Allah’a niye güvenmeyelim? Bizi incitmenize elbette katlanacağız. Güvenenler Allah’a güvensin” dedi.
 

14 : 13
İnkâr edenler, elçilerine, “Andolsun, sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz” dediler. Bunun üzerine Rableri onlara vahyetti: “Andolsun, Biz, haksızlık edenleri yok edeceğiz.
 

14 : 14
Ve andolsun, sizi onlardan sonra yeryüzüne yerleştireceğiz. Bu, makamıma saygı duyan ve tehdidimden korkan içindir.”
 

14 : 15
Yardım istediler ve her inatçı zorbanın umudu boşa çıktı.
 

14 : 16
Onun ardında cehennem vardır. Orada kendisine tiksintili sudan içirilir.
 

14 : 17
Onu yudumlamaya uğraşır, ama boğazından geçiremez. Her taraftan ölüm ona gelecek, fakat ölçmeyecektir. Arkasından çetin bir azap vardır.
 

14 : 18
Rablerini inkâr edenlerin işleri, kasırgalı bir günde rüzgarın sertçe savurduğu küle benzer, kazandıklarından hiçbir şey ele geçiremezler. İşte derin sapıklık budur.
 

14 : 19
Gerçekten Allah’ın gökleri ve yeri yarattığını bilmiyor musun? O dilerse sizi yok eder ve yeni bir halk var eder.
 

14 : 20
Bu ise Allah’a güç değildir.
 

14 : 21
İnsanların tümü Allah’ın huzuruna çıkarlar. Güçsüzler, büyüklenenlere "Doğrusu, biz size uymuştuk. Şimdi Allah’ın azabından bizi kurtarabilir misiniz?” derler. Onlar ise, “Allah bizi doğru yola koysaydı, biz de sizi doğru yola iletirdik. Artık sızlansak da, dayansak da birdir. Çünkü kaçacak bir yerimiz yoktur” derler.
 

14 : 22
İş bittikten sonra, şeytan der ki: “Doğrusu, Allah size gerçek sözü vermişti. Ben de size söz verdim, ama caydım. Aslında sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Yalnız sizi çağırdım, siz de geldiniz. O halde beni yermeyin, kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Daha önce de beni Allah’a ortak koşmanızı inkâr etmiştim. Doğrusu, haksızlık yapanlara acıklı azap vardır.”
 

14 : 23
İnananlar ve yararlı işler işleyenler, Rablerinin bildirisi ile içlerinde temelli kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Orada dirlik temennileri “Esenlik olsun!” dur.
 

14 : 24
Allah’ın, hoş bir sözü, gövdesi sağlam, dalları gökte hoş bir ağaca nasıl benzettiğini görmedin mi?
 

14 : 25
O ağaç, Rabbinin bilgisine göre her an meyvelerini verir. Hatırlayıp anlarlar diye, Allah insanlara böyle örnekler verir.
 

14 : 26
Kötü bir söz, yerden koparılmış, yerinde duramayan kötü bir ağaca benzer.
 

14 : 27
Allah inananları dünya hayatında ve ahirette sarsılmaz bir sözle sağlamlaştırır. Haksızlık yapanları da saptırır. Allah dilediğini yapar.
 

14 : 28
(28-29) Allah'ın nimetini nankörlükle değiştirenleri ve uluslarını yaslanacakları yokoluş yurdu cehenneme yerleştirenleri görmedin mi? Orası ne kötü yerleşim yeridir!
 

14 : 29
(28-29) Allah'ın nimetini nankörlükle değiştirenleri ve uluslarını yaslanacakları yokoluş yurdu cehenneme yerleştirenleri görmedin mi? Orası ne kötü yerleşim yeridir!
 

14 : 30
Allah'ın yolundan saptırmak için O’na eşler koşmuşlardı. De ki: “Gönenin! Ancak varacağınız yer ateş olacaktır.”
 

14 : 31
İnanan kullarıma söyle! Namazı kılsınlar, alışveriş ve dostluğun olmayacağı günün gelmesinden önce kendilerine verdiğimiz rızıktan açıkça ve gizlice versinler.
 

14 : 32
(32-33) Gökleri ve yeri yaratan, gökten indirdiği su ile size rızık olarak ürünler yetiştiren, emri gereğince denizde yüzen gemileri buyruğunuza veren, ırmaklara da sizin için boyun eğdiren, sürekli yörüngelerinde yürüyen güneşi, ayı sizin için boyunduruk altında tutan, gece ile gündüzü yöneten Allah'tır.
 

14 : 33
(32-33) Gökleri ve yeri yaratan, gökten indirdiği su ile size rızık olarak ürünler yetiştiren, emri gereğince denizde yüzen gemileri buyruğunuza veren, ırmaklara da sizin için boyun eğdiren, sürekli yörüngelerinde yürüyen güneşi, ayı sizin için boyunduruk altında tutan, gece ile gündüzü yöneten Allah'tır.
 

14 : 34
Allah kendisinden istediğiniz her şeyden size vermiştir. Eğer Allah'ın nimetini sayarsanız, onu sayılandıramazsınız. Doğrusu, insan pek zalim ve çok nankördür.
 

14 : 35
Hani! İbrahim demişti: “Rabbim bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.
 

14 : 36
Rabbim! Doğrusu, o putlar çok insanları saptırdı. Bana kim uyarsa o bendendir. Bana kim başkaldırırsa, doğrusu, Sen bağışlayansın, acıyansın.
 

14 : 37
Rabbimiz! Doğrusu, ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için, Senin saygın evinin yanında ekin vermez bir vadiye yerleştirdim. Artık, bir takım insanların gönüllerini onlara yönelt, şükretmeleri için ürünlerden onları rızıklandır.
 

14 : 38
Rabbimiz! Doğrusu, Sen gizlediğimizi ve açığa vurduğumuzu bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah a gizli değildir.
 

14 : 39
Yaşlılığımda bana İsmail'i ve İshak'ı bağışlayan Allah'a övgüler olsun; Rabbim doğrusu yalvarmamı duyar.
 

14 : 40
Rabbim! Beni ve soyumu namaz kılanlar eyle. Rabbimiz! Duamı kabul buyur.
 

14 : 41
Rabbimiz! Hesabın görüleceği günde, beni, anamı, babamı ve inananları bağışla.”
 

14 : 42
Sakın Allah'ı haksızlık edenlerin işlediklerinden habersiz sanma. Şüphesiz, O, gözlerin kapaklarını kırpmaksızın bakakalacağı güne kadar, onları ertelemektedir.
 

14 : 43
O gün, beyinleri bomboş, başları yukarı kalkık, gözlerini kırpmadan bir yere dikilmiş olarak boyunlarını söndürüp, bön bön koşup dururlar.
 

14 : 44
İnsanları kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Haksızlık edenler, derler: “Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de çağrına gelelim ve elçilere uyalım.” Siz, daha önce sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?
 

14 : 45
Üstelik, kendilerine yazık edenlerin yerlerinde de oturmuştunuz. Onlara nasıl davrandığımız da sizce biliniyordu ve size örnekler de vermiştik.
 

14 : 46
Kuşkusuz, onlar düzenlerini kurmuşlardı, oysa düzenleri dağların yerlerinden oynamasını sağlayacak kadar güçlü olsa bile, onların düzenleri Allah'ın elindeydi.
 

14 : 47
(47-48)Yerin başka bir yerle ve göklerin başka göklerle değiştirildiği, karşı konulamaz tek Allah'ın huzuruna çıktıkları gün, Allah'ın elçilerine verdiği sözden cayacağını sakın sanma. Doğrusu, Allah yücedir, cezalandırandır.
 

14 : 48
(47-48) Yerin başka bir yerle ve göklerin başka göklerle değiştirildiği, karşı konulamaz tek Allah'ın huzuruna çıktıkları gün, Allah'ın elçilerine verdiği sözden cayacağını sakın sanma. Doğrusu, Allah yücedir, cezalandırandır.
 

14 : 49
O gün, suçluları birbirine çatılı bukağılara vurulmuş görürsün.
 

14 : 50
Giysileri katrandan olacak ve yüzlerini ateş bürüyecektir.
 

Arama 1.46 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki1601-1700 1701-18001801-1900 1901-2000 Sonraki >> ]