KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki1201-1300 1301-1400 1401-15001501-1600 Sonraki >> ]
10 : 37
Bu Kur’an, Allah’tan başkası tarafından ortaya konacak bir şey değildir. Ancak kendinden öncekini doğrular ve kitabı ayrıntılı olarak açıklar, âlemlerin Rabbi katından olduğunda şüphe yoktur.
 

10 : 38
Senin için “Onu uydurdu” mu? diyorlar. De ki: “Doğru sözlü iseniz, Allah’tan başka çağırabileceklerinizi de çağırarak, ona benzer bir bölüm getirin.”
 

10 : 39
Ancak, onlar bilgisini kavrayamadıkları ve henüz yorumu da kendilerine bildirilmemiş olan şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Haksızlık yapanların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!
 

10 : 40
Aralarında ona inanan da vardır, inanmayan da vardır. Rabbin bozguncuları daha iyi bilir.
 

10 : 41
Seni yalanlarlarsa, de ki: “Benim yaptığım bana, sizin yaptığınız sizedir. Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım."
 

10 : 42
İçlerinde sana kulak veren vardır. Sen, sağırlara üstelik akılları da almıyorsa, işittirebilir misin?
 

10 : 43
Aralarında sana bakan vardır. Sen, görmeyen körlere yol gösterebilir misin?
 

10 : 44
Doğrusu, Allah insanlara hiç zulmetmez. Ancak insanlar kendilerine zulmederler.
 

10 : 45
Onları toplayacağı gün, sanki gündüz birbirleriyle sadece tanışacakları bir saat kadar kalmış gibi olurlar. Allah’la buluşmayı yalanlayanlar, şüphesiz kaybetmişlerdir. Zaten, doğru yolda değillerdi.
 

10 : 46
Onlara söz verdiğimizin bir kısmını sana göstersek de seni öldürsek de, nasıl olsa dönüşleri Bizedir. Ve Allah yaptıklarına tanıktır.
 

10 : 47
Her milletin bir elçisi vardır. Onlara elçileri geldiği zaman, aralarında denkserlikle hükmedilmiş olur ve onlara zulmedilmez.
 

10 : 48
Diyorlar ki: “Doğru sözlü iseniz, verilen bu söz ne zamandır?”
 

10 : 49
De ki: “Allah’ın dilemesinin dışında ben kendime bir zarar verecek ve yarar sağlayacak durumda değilim. Her milletin bir süresi vardır. Onların süreleri geldiği zaman, bir an bile onu geciktiremezler ve öne de alamazlar.
 

10 : 50
De ki: “Allah’ın azabı size geceleyin veya gündüzün gelse ne dersiniz? Suçlular bunda niye acele ediyorlar?”
 

10 : 51
O halde vuku bulduğu zaman mı ona inanacaksınız? Yoksa şimdi mi? Oysa siz onu acele istiyordunuz.
 

10 : 52
Sonra, haksızlık edenlere “Sonsuz azabı tadın. Ancak kazanmış olduğunuzun karşılığında cezalandırılmıyor musunuz?” denir.
 

10 : 53
“O gerçek midir?” diye senden bilgi isterler. De ki: “Evet, Rabbim Hakkı için o gerçektir. Siz onu önleyemezsiniz.”
 

10 : 54
Haksızlık eden herkes, yeryüzünde olan her şeye sahip olsa, azaba karşılık onu gözden çıkarır. Azabı görünce içlerinde pişmanlık duyarlar, haksızlığa uğratılmadan aralarında denkserlikle hükmolunur.
 

10 : 55
Dikkat! Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır ve dikkat! Şüphesiz, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Ancak çoğu bilmez.
 

10 : 56
Yaşatan da O'dur, öldüren de O'dur. O'na götürüleceksiniz.
 

10 : 57
Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, gönüllerde olana bir şifa, inananlara bir doğruluk göstergesi ve acıma gelmiştir.
 

10 : 58
De ki: “Bunlar Allah'ın bolluğu ve acımasıyladır." Buna sevinsinler. Bu, topladıklarından daha iyidir.
 

10 : 59
De ki: “Allah'ın size indirdiği rızkın bir kısmını haram ve bir kısmını helal kıldığınızı görmüyor musunuz?'' De ki: “Allah size izin mi verdi, yoksa, Allah'a karşı yalan mı uyduruyorsunuz?"
 

10 : 60
Allah'a karşı yalan uyduranların, diriliş günü hakkında sanıları nedir? Doğrusu, Allah bolluk sahibidir. Fakat çokları şükretmez.
 

10 : 61
Hangi durumda olursan ol ve Kurandan ne okursan oku, siz de ne iş yaparsanız yapın, yaptıklarınıza daldığınız an, şüphesiz, Biz sizi görüyoruzdur. Yerde de gökte de hiçbir zerre Rabbine gizli değildir. Şüphesiz, bundan daha küçüğü de veya daha büyüğü de apaçık bir kitaptadır.
 

10 : 62
Dikkat! Doğrusu, Allah’ın dostlarına korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
 

10 : 63
Onlar, inanan ve saygılı olanlardır.
 

10 : 64
Onlara dünya hayatında da sonrakinde de müjde vardır. Allah’ın sözlerinde hiçbir değişiklik yoktur, îşte bu, büyük kurtuluştur.
 

10 : 65
Onların sözü seni üzmesin. Doğrusu, yücelik bütünüyle Allah’a aittir. O, işitir, bilir.
 

10 : 66
Dikkat! Doğrusu göklerde ve yerde kim varsa, Allah’ındır. Allah yerine başkasına yalvaranlar, ortaklara bile uymazlar, sadece sanıya uyarlar. Onlar ancak yaklaşık konuşurlar.
 

10 : 67
Sizin için geceyi dinlenesiniz ve gündüzü de göresiniz diye yaratan O’dur. Doğrusu, bunlarda dinleyen ulusa belgeler vardır.
 

10 : 68
“Allah oğul edindi” dediler, haşa! O muhtaç değil ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar O’nundur. Bunu destekleyen bir belgeniz de yoktur. Bilmediğinizi Allah’a karşı mı söylüyorsunuz?
 

10 : 69
De ki: “Doğrusu, Allah’a karşı yalan uyduranlar başarıya erişemezler.”
 

10 : 70
Onlara dünyada bir süre geçinme vardır. Sonra, dönüşleri Bizedir. İnkâr edip durmaları karşılığında onlara çetin azabı tattıracağız.
 

10 : 71
Onlara Nuhun haberini oku! Hani, o, ulusuna, “Ey ulusum! Benim durumum ve Allah'ın ilkelerini hatırlatmam size ağır geliyorsa, ben Allah'a güveniyorum. Siz ve ortaklarınız işinizi kararlaştırın, sonra size bir tasa vermesin, sonra da onu bana uygulayın ve beni ertelemeyin" demişti.
 

10 : 72
“Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki, zaten sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim Allah'a aittir ve doğruluğa içtenlikle bağlı olanlardan olmakla emrolundum.
 

10 : 73
Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık ve onları ardı ardına birbirinin yerine geçen soylar kıldık. İlkelerimizi yalanlayanları suda boğduk. Uyarılmış olanların sonlarının nasıl olduğuna bak.
 

10 : 74
Onun ardından, birçok elçiyi uluslarına gönderdik de onlara açık belgeler getirdiler. Önceden yalanlamış oldukları şeye inanacak değillerdi. Aşırı gidenlerin gönüllerini böylece mühürleriz
 

10 : 75
Sonra, onların ardından da Firavun ve adamlarına, açık belgelerimizle Musa ve Harun'u gönderdik. Ama, onlar büyüklendiler ve suçlu bir ulus oldular.
 

10 : 76
Katımızdan gerçek onlara gelince, “Doğrusu, bu düpedüz bir büyüdür” dediler.
 

10 : 77
Musa “Size gelen gerçek için böyle mi konuşursunuz? Bu, büyü müdür? Büyücüler başarıya ulaşamazlar” dedi.
 

10 : 78
Onlar, “Siz ikiniz, bizi babalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan çeviresiniz de, yeryüzünde büyüklenme siz ikinizin olsun diye mi bize geldiniz? Biz, ikinize inanmıyoruz” dediler.
 

10 : 79
(79-80) Firavun “Bana bütün bilgin büyücüleri getirin” dedi. Büyücüler gelince, Musa onlara “Atacağınızı atın” dedi.
 

10 : 80
(79-80) Firavun “Bana bütün bilgin büyücüleri getirin” dedi. Büyücüler gelince, Musa onlara “Atacağınızı atın” dedi.
 

10 : 81
Onlar attıkları zaman, Musa, “Bu ortaya koyduğunuz şey büyücülüktür, ancak, Allah onu boşa çıkaracaktır. Doğrusu, Allah bozguncuların işini düzeltmez.
 

10 : 82
Suçluların hoşuna gitmese de Allah sözleriyle gerçeği ortaya koyacaktır” dedi.
 

10 : 83
Musa ya kendi ulusundan yalnızca birtakım gençler, Firavun ve ileri gelenlerinin işkence etmesinden korka korka inanmıştı. Doğrusu, Firavun ülkede ulu biri idi ve doğrusu, o gerçekten savurganlardandı.
 

10 : 84
Musa “Ey ulusum! Allaha inanıyorsanız ve doğruya içtenlikle boyun eğiyorsanız, Ona güvenin” demişti.
 

10 : 85
Onlar “Allaha güvendik. Ey Rabbimiz! Bizi kıyıcı bir ulus ile deneme.
 

10 : 86
Acımanla bizi inkârcı ulustan kurtar” dediler.
 

10 : 87
Musa ve kardeşine “Mısır'da ulusunuza evler hazırlayın, evlerinizi karşılıklı yapın, namazı kılın ve inançlıları müjdeleyin” diye bildirdik.
 

10 : 88
Musa “Rabbimiz! Doğrusu, senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz! Sen, Firavuna ve ileri gelenlerine dünya hayatında süsler ve nice mallar verdin. Rabbimiz! Mallarını silip yok et. Gönüllerini katılaştır, çünkü, acı azabı görmedikçe inanmazlar” dedi.
 

10 : 89
“Kuşkusuz ikinizin yakarışı kabul olundu. Dürüst hareket edin. Bilmeyenlerin yoluna asla uymayın” dedi.
 

10 : 90
İsrailoğullarım denizden geçirdik. Firavun ve askerleri azgınca ve düşmanca peşlerine düştüler. Firavun boğulacağı zaman “İsrailoğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım ve artık ben de doğruya içtenlikle boyun eğenlerdenim” dedi.
 

10 : 91
Şimdi mi? Daha önce başkaldırmış ve bozgunculardandın.
 

10 : 92
Senden sonrakilere bir ders olması için, bugün, cesedini tümsek bir yere koyacağız. Doğrusu, insanların çoğu ilkelerimizden habersizdir.
 

10 : 93
Andolsun, İsrailoğullarım şerefli bir yere yerleştirdik ve onlara hoş rızıklar verdik. Kendilerine ilim gelene kadar ayrılığa düşmediler. Doğrusu, Rabbin, ayrılığa düştükleri şeylerde, diriliş günü aralarında hüküm verecektir.
 

10 : 94
Sana indirdiğimizden şüphede isen, senden önce kitap okuyanlara sor. Andolsun, sana Rabbinden gerçek geldi. Sakın, şüphelenenlerden olma.
 

10 : 95
Asla, Allah'ın ayetlerini de yalanlayanlardan olma. Yoksa kaybedenlerden olursun.
 

10 : 96
(96-97) Doğrusu, Rabbinin söz verdiği azabı hak edenler, her türlü belge onlara gelse bile acıklı azabı görene kadar inanmazlar.
 

10 : 97
(96-97) Doğrusu, Rabbinin söz verdiği azabı hak edenler, her türlü belge onlara gelse bile acıklı azabı görene kadar inanmazlar.
 

10 : 98
Yunusun ulusundan başka, herhangi bir ülke halkının da inanıp inançlarının kendilerine fayda vermesi gerekmez miydi? İnandıklarında dünya hayatında aşağılığı onlardan kaldırdık ve bir süreye kadar onları gönenç içinde yaşatmıştık.
 

10 : 99
"Eğer Rabbin dileseydi yeryüzünde bulunanların hepsi inanırdı. Öyle iken, sen mi insanları inanmaya zorlayacaksın?
 

10 : 100
Allah'ın bilgisi dışında hiç kimse inanacak değildir. O, akıllarını kullanmayanlar üzerine kötülükçülük var eder.
 

10 : 101
De ki: “Göklerde ve yerde olanlara bakın.” İnanmayan bir ulusa belgeler ve uyarmalar fayda vermez.
 

10 : 102
Kendilerinden önce geçenlerin başlarına gelen olaylardan başka bir şey mi bekliyorlar? De ki: “Bekleyin, ben de sizinle beraber beklemekteyim.”
 

10 : 103
Sonra, Biz elçilerimizi ve inananları böylece kurtarırız. İnananları kurtarmamız bize gerekli olmuştur.
 

10 : 104
De ki: “Ey insanlar! Benim dinimden kuşkuda iseniz, ben Allah'tan başka taptıklarınıza tapmam. Ancak, sizin canınızı alacak Allah'a taparım. İnananlardan biri olmakla emrolundum.”
 

10 : 105
Yüzünü dosdoğru dine doğrult ve asla ortak koşanlardan olma.
 

10 : 106
Allah yerine sana yarar sağlamayacak ve sana zarar veremeyecek başka şeylere yalvarma. Eğer, öyle yapacak olursan, doğrusu o durumda kıyıcılardan olursun.
 

10 : 107
Allah, sana bir sıkıntı verirse, onu O ndan başkası gideremez. Sana bir iyilik dilerse, Onun bolluğunu engelleyecek yoktur. Onu kullarından dilediğine verir. O, bağışlayandır, acıyandır.
 

10 : 108
De ki: “Ey insanlar! Rabbinizden size gerçek gelmiştir. Doğru yola giren, kuşkusuz kendisi için doğru yola girmiş olur. Kim saparsa, kuşkusuz kendi zararına sapmış olur. Ben, sizden sorumlu değilim.”
 

10 : 109
Sana vahyolunana uy, Allah yargısını verene kadar dayan; O, yargıçların en bilge olanıdır.
 


11-HÛD SURESİ - Hud - MEKKE/52 - 123 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
11 : 1
(1-2) Elif, Lâm, Râ. Bu, bilge olan, bilgili olan, yalnız Allaha tapmanız için, belgeleri O nun tarafından sağlamlaştırılmış, sonra da uzun uzun açıklanmış olan bir kitaptır. Doğrusu, ben Ondan size bir uyarıcı ve müjdeciyim.
 

11 : 2
(1-2) Elif, Lâm, Râ. Bu, bilge olan, bilgili olan, yalnız Allaha tapmanız için, belgeleri O nun tarafından sağlamlaştırılmış, sonra da uzun uzun açıklanmış olan bir kitaptır. Doğrusu, ben Ondan size bir uyarıcı ve müjdeciyim.
 

11 : 3
Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra Ona yönelin, sizi belli bir süreye kadar güzel geçimle geçindirsin. Her erdemliye erdemini versin. Eğer yüz çevirirseniz, doğrusu, hakkınızda büyük günün azabından korkarım.
 

11 : 4
Dönüşünüz Allahadır. Ve O nun gücü her şeye yeter.
 

11 : 5
Dikkat! Doğrusu onlar Ondan gizlenmek için iki büklüm olurlar. Dikkat! Giysilerine büründüklerinde bile, O, onların gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir. Doğrusu, O gönüllerde olanı bilendir.
 

11 : 6
Şüphesiz, yeryüzünde yaşayan bütün canlıların rızkı Allah'a düşer. O, canlıların duracak ve göçecek yerlerini bilir. Hepsi apaçık bir kitaptadır.
 

11 : 7
Hanginizin daha güzel iş işleyeceğini denemek için, arşı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı aşamada yaratan O’dur. “Andolsun ki, siz ölümden sonra dirileceksiniz” desen, inkâr edenler, “Bu apaçık yanıltmadan başka bir şey değildir” derler.
 

11 : 8
Andolsun, onların azabını sayılı bir süreye kadar ertelesek, “O’nu alıkoyan nedir?” diyeceklerdir. Dikkat! Onlara geldiği gün, artık geri çevrilmez. Alaya alıp durdukları şey onları kuşatacaktır.
 

11 : 9
Andolsun, katımızdan insana bir acıma tattırsak, sonra da onu ondan çekip alsak, doğrusu, o, umutsuz bir nanköre döner.
 

11 : 10
Başına gelen bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırsak, “Artık kötülükler benden gitti” der. Doğrusu, o, sevinçli, böbürlenen biridir.
 

11 : 11
Ancak, dayanıp yararlı işler işleyenlere, işte bunlara bağışlanma ve büyük ödül vardır.
 

11 : 12
Onların “Ona bir hazine indirilmeli veya beraberinde bir melek gelmeli değil miydi?” demelerinden gönlün daralır ve belki de sana vahyolunanm bir kısmını bırakacak olursun. Sen ancak bir uyarıcısın ve her şeye gözetici olan Allah'tır.
 

11 : 13
Yoksa, “Onu uydurdu” mu? diyorlar. De ki: “Doğru sözlü iseniz, Allah’tan başka çağırabileceklerinizi de çağırarak onun gibi uydurulmuş on bölüm getirin.”
 

11 : 14
Eğer, size cevap veremezlerse, bilin ki, o ancak Allah’ın ilmiyle indirilmiştir ve Ondan başka Tanrı yoktur. Artık, şimdi içtenlikle doğruluğa bağlı oluyor musunuz?
 

11 : 15
Dünya hayatını ve süsünü isteyene, orada işlerinin karşılığını tam veririz ve onlar orada eksikliğe uğratılmazlar.
 

11 : 16
İşte, bunlara ahirette ateşten başka bir şey yoktur. İnşa ettikleri orada boşa gitmiştir ve yapmakta oldukları da boştur.
 

11 : 17
Rabbinin katından bir belgesi ve onun ardından Ondan gelen bir tanığı ve önlerinde Musa’nın kitabı önder ve rahmet olarak bulunanlar, işte onlar, ona inanırlar. Topluluklardan kim onu inkâr ederse, ona söz verilen yer ateştir. Senin de bundan kuşkun olmasın. Doğrusu, o, Rabbinden bir gerçektir. Ne var ki, insanların çoğu inanmıyor.
 

11 : 18
Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir? Bunlar, Rablerine sunulurlar ve tanıklar da “Rablerine karşı yalan söyleyenler bunlardır” derler. Dikkat! Allah’ın laneti haksızlık yapanlaradır.
 

11 : 19
Onlar, Allah’ın yolundan akkorlar ve onun eğriliğini isterler. Ve işte, bunlar ahireti inkâr edenlerdir.
 

11 : 20
İşte bunlar, yeryüzünde başa çıkamazlar. Allah'tan başka onların dostları da yoktur. Onlara azap kat kat olacaktır. Onlar duymaya dayanamıyorlardı ve görmüyorlardı.
 

11 : 21
İşte bunlar, kendilerine yazık edenlerdir. Uydurup durdukları şeyler de yanlarından kaybolmuştur.
 

11 : 22
Kuşkusuz, ahirette de en çok kaybedenler bunlar olacaktır.
 

11 : 23
Doğrusu, inananlar ve yararlı işler işleyenler, Rablerine saygıyla boyun eğenler, işte onlar cennetliklerdir. Orada temellidirler.
 

11 : 24
Bu iki takımın durumu, kör ve sağır ile gören ve işiten kimsenin durumuna benzer. Bu ikisi eşit olur mu? Hatırlayıp öğüt almayacak mısınız?
 

11 : 25
(25-26) Andolsun, biz Nuh’u kendi ulusuna gönderdik. “Ben size apaçık bir uyarıcıyım. Allah’tan başkasına tapmayın. Doğrusu, ben hakkınızda can yakıcı bir günün azabından korkuyorum.”
 

11 : 26
(25-26) Andolsun, biz Nuh’u kendi ulusuna gönderdik. “Ben size apaçık bir uyarıcıyım. Allah’tan başkasına tapmayın. Doğrusu, ben hakkınızda can yakıcı bir günün azabından korkuyorum.”
 

11 : 27
Ulusunun inkârcı ileri gelenleri “Senin ancak kendimiz gibi bir insan olduğunu görüyoruz. Sana ancak bizim sığ görüşlü ayak takımının uyduğunu görüyoruz. Bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Daha doğrusu, sizi yalancı sanıyoruz” dediler.
 

Arama 1.75 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki1201-1300 1301-1400 1401-15001501-1600 Sonraki >> ]