KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki1201-1300 1301-14001401-1500 1501-1600 Sonraki >> ]
9 : 66
Özür dilemeyin, şüphesiz, inandıktan sonra inkâr ettiniz. İçinizden bir topluluğu bağışlasak da, suç işlemekte olan bir topluluğa da azap ederiz.
 

9 : 67
İkiyüzlü erkek ve ikiyüzlü kadınlar, birbirindendirler; kötülüğü buyurur, iyiliğe engel olurlar, ellerini de yumarlar. Allah’ı unuttular, Allah da onları unuttu. Doğrusu, ikiyüzlüler yoldan çıkanlardır.
 

9 : 68
Allah, ikiyüzlü erkeklere, ikiyüzlü kadınlara ve inkarcılara, içinde ebedi kalacakları cehennem ateşini söz vermiştir. Cehennem onlara yeter, Allah onlara lanet etsin. Onlara sürekli bir azap vardır.
 

9 : 69
Siz de, sizden daha kuvvetli, malları ve çocukları daha çok olan sizden öncekiler gibisiniz. Onlar paylarına göre zevklerine düştüler. Sizden öncekiler paylarına göre zevklendikleri gibi siz de paylarınıza düşenle zevk sürüyorsunuz. Onların dalışları gibi siz de daldınız. Bunlar, şimdikinde ve sonrakinde işleri boşa çıkacak olanlardır. İşte, onlar kaybedenlerdir.
 

9 : 70
Kendilerinden önce olan Nuh, Âd, Semûd uluslarının, İbrahim ulusunun, Medyen ve altüst olmuş şehirler halkının haberi onlara gelmedi mi? Elçileri onlara açık belgeler getirmişlerdi. Allah onlara haksızlık etmiyordu, ancak onlar kendilerine yazık ediyorlardı.
 

9 : 71
İnanmış erkekler ve inanmış kadınlar birbirlerinin dostlarıdırlar. İyi olanı anlatır, kötü olanı önlerler. Namazı kılar, zekatı verir, Allah’a ve elçisine gönülden boyun eğerler. İşte, bunlara Allah acıyacaktır. Doğrusu, Allah güçlüdür, bilgedir.
 

9 : 72
Allah, inanmış erkeklere ve inanmış kadınlara, altlarından ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetler ve sürekli mutluluk bahçelerinde hoş konutlar söz vermiştir. Allah’ın hoşnut olması en büyük şeydir. İşte, büyük kurtuluş budur.
 

9 : 73
Ey Peygamber! İnkarcılara ve ikiyüzlülere karşı sıkı çalış, onlara karşı yoğun ol. Varacakları yer cehennemdir. Ne kötü gidiş yeridir!
 

9 : 74
Andolsun, doğruya içtenlikle bağlandıktan sonra inançsızlık sözcüğünü söylemişlerken, söylemedik diye Allaha yemin ettiler, başaramayacakları bir şeye giriştiler. Allah ve elçisi, bolluğundan onları zengin etti diye öç almağa kalktılar. Eğer, tövbe ederlerse iyiliklerine olur. Eğer, yüz çevirirlerse, şimdikinde ve sonrakinde Allah onlara acıklı bir azapla azap eder. Yeryüzünde bir dostları ve yardımcıları da bulunmaz.
 

9 : 75
Onlardan kimi “Allah, bolluğundan bize verirse, andolsun, gönüllü sunu dağıtacağız ve iyi insanlardan olacağız” diye Allaha ant verdiler.
 

9 : 76
Ama, Allah onlara bolluğundan verdiğinde, onlar cimrilik yaptılar ve yüz geri ettiler. Hâlâ yüz çeviriyorlar.
 

9 : 77
Allaha verdikleri sözden caydıkları ve yalancı oldukları için, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar, onların kalplerine ikiyüzlülük sokarak cezalandırdı.
 

9 : 78
Allah'ın, onların sırlarını, gizli toplantılarını bildiğini ve Allah'ın görünmeyenleri çok iyi bilen olduğunu bilmiyorlar mı?
 

9 : 79
Gönüllü sunular konusunda gönülden davranan inananlara dil uzatanları ve ancak güçleri kadar bulup verenlerle alay eden kimseleri de Allah maskaraya çevirir. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.
 

9 : 80
Onların bağışlanmasını ister dile, ister dileme, onlara yetmiş defa bağışlanma dilesen, yine de Allah onları bağışlamayacaktır. Bu, Allah’ı ve elçisini inkâr etmelerinden ötürüdür. Allah yoldan çıkan ulusu doğru yola getirmez.
 

9 : 81
Allah’ın elçisine karşı çıkarak, oturup geri kalanlar sevindi ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla sıkı çalışmak hoşlarına gitmedi. "Sıcakta savaşa gitmeyin” dediler. De ki: “Cehennem ateşi daha sıcaktır”, keşke anlasalardı.
 

9 : 82
Kazanmış olduklarına karşılık, az gülsünler, çok ağlasınlar.
 

9 : 83
Eğer Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür ve onlar çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “Benimle asla çıkmayacaksınız, yanımda hiçbir düşmanla savaşmayacaksınız. Doğrusu, siz baştan oturup kalmaya razı oldunuz; şimdi de geri kalanlarla beraber oturun.”
 

9 : 84
Onlardan ölenin namazını sakın kılma, mezarı başında da durma! Zira, onlar Allah’ı ve elçisini inkâr ettiler ve yoldan çıkmış olarak öldüler.
 

9 : 85
Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Allah, bunlarla onlara dünyada azap etmek ve canlarının inkârcı olarak çıkmasını ister.
 

9 : 86
“Allah’a inanın ve elçisinin yanında savaşın” diye bir bölüm indirildiği zaman, onların güçlüleri savaşa gitmemek için senden izin isterler ve “Bizi bırak, oturanlarla beraber kalalım” derler.
 

9 : 87
Geri kalanlarla beraber bulunmayı yeğlediler. Artık, kalpleri mühürlenmiştir ve bu yüzden anlamazlar.
 

9 : 88
Ancak, elçi ve onunla beraber bulunan inananlar, mallarıyla, canlarıyla çaba gösterirler. Bütün iyilikler bunlarındır ve işte, bunlar başarıya erişeceklerdir.
 

9 : 89
Allah, onlara içinde temelli kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Büyük kurtuluş işte budur.
 

9 : 90
Bedevilerden, kendilerine izin verilmesi için bağışlanmalarını dileyenler geldi. Allah a ve elçisine yalan söyleyenler ise oturdular. Onlardan inkâr edenlere can yakıcı azap gelecektir.
 

9 : 91
Güçsüzlere, hastalara ve verecek bir şey bulamayanlara, Allah ve elçisi için öğüt verirlerse sorumluluk yoktur. İyi davrananlara sorumluluk olmaz. Allah bağışlar, acır.
 

9 : 92
Kendilerine binek sağlaman için sana geldikleri zaman, “Sizi bindirecek binek bulamıyorum” dediğinde, sarfedecek bir şey bulamadıkları için üzüntüden gözyaşı dökerek geri dönenlere de sorumluluk yoktur.
 

9 : 93
Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir. Onlar geride kalan kadınlarla bulunmayı yeğlediler. Allah da kalplerini mühürledi. Ancak, onlar bilmiyorlar.
 

9 : 94
Onlara geri döndüğünüz zaman, sizden özür dilerler. De ki: “Özür dilemeyin, size inanmayacağız. Allah, durumlarınızdan bize haber vermiştir. Allah ve elçisi yaptığınızı görecektir. Sonra, görüleni ve görülmeyeni bilene, geri götürüleceksiniz. O, yapmış olduklarınızı size bildirecektir.”
 

9 : 95
Yanlarına vardığınız zaman, kendilerinden yüz çevirirsiniz diye Allah’a yemin edeceklerdir. Siz de onlarla yüzleşmeyin. Doğrusu, onlar pisliktirler. Kazandıklarının karşılığı olarak varacakları yer cehennemdir.
 

9 : 96
Kendilerinden hoşnut olmanız için size yemin ederler. Siz onlardan hoşnut olsanız bile, doğrusu Allah yoldan çıkmış olan ulustan hoşnut olmaz.
 

9 : 97
Bedeviler inkârda ve ikiyüzlülükte daha ileridirler. Allah’ın elçisine indirdiğinin sınırlarını bilmemek durumlarına daha uygundur. Allah bilgindir, bilgedir.
 

9 : 98
Bedevilerden, verdiğini zorunlu ödeme sayanlar ve başınıza belalar dolanmasını gözetenler vardır. Kötü belalar onların başına dolansın. Allah işitir, bilir.
 

9 : 99
Allah’a ve sonraki güne inanan bedevilerden, verdiğini Allah katında yakınlıklar ve elçinin dualarını elde etmeye sebep sayanlar vardır. Dikkat, doğrusu onlar kendileri için bir yakınlıktır. Allah onları acımasının içine alacaktır. Doğrusu, Allah bağışlar,
 

9 : 100
Göç edenlerden ve yardım edenlerden ilk yarışanlar ve güzel davranmada onlara uyanlardan Allah hoşnut olmuştur, onlar da Ondan hoşnut olmuşlardır. Onlara, içlerinde temelli ve ebedi kalacakları altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu, büyük kurtuluştur.
 

9 : 101
Çevrenizdeki bedeviler içinde ikiyüzlüler ve Medineliler içinde de ikiyüzlülükte direnenler vardır. Sen onları bilmezsin. Biz onları biliriz. Onları iki defa azaba uğratacağız. Sonra da büyük azaba götürülürler.
 

9 : 102
Diğerleri ise, günahlarını itiraf ettiler, bunlar iyi işle kötü işi birbirine karıştırmışlardı. Allah’ın onların tövbesini kabul etmesi umulur. Doğrusu, Allah bağışlar, acır.
 

9 : 103
Mallarından, onları temize çıkaracağın ve arıtacağın gönüllü bir sunu al. Onlara iyilik dile. Doğrusu, senin iyilik dilemen onlar için bir güvendir. Ve Allah işitir, bilir.
 

9 : 104
Allah’ın, kullarının tövbesini kabul ettiğini, gönüllü sunularını aldığını ve Allah’ın tövbe kabul eden ve acıyan olduğunu bilmiyorlar mı?
 

9 : 105
De ki: “İş yapın! Allah, elçisi ve inananlar işlerinizi görecektir; görüneni ve görünmeyeni bilen Allah’a götürüleceksiniz. O, yapmış olduklarınızı size bildirecektir.”
 

9 : 106
Savaştan geri kalanların bir kısmının işi Allah’ın buyruğuna kalmıştır. Allah onlara ya azap eder, ya da tövbelerini kabul eder. Allah bilgindir, bilgedir.
 

9 : 107
Zarar vermek, inkâr etmek, inananların arasını açmak, Allah ve elçisine karşı savaşacaklara önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup, biz sadece iyilik yapmak istedik, diye yemin edenlerin, doğrusu yalancı olduklarına Allah tanıklık eder.
 

9 : 108
Orada asla bulunma! Ancak daha ilk gününden beri saygılılık üzerine kurulan mescitte bulunman daha çok yaraşır. Orada çokça arınmayı seven insanlar vardır. Allah da çok arınmak isteyenleri sever.
 

9 : 109
Yapısını Allaha saygılılık ve onun hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi daha iyidir? Yoksa yapısını düşecek bir yarın kıyısına kurup da, onunla cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi daha iyidir? Allah haksızlık yapan ulusu doğru yola iletmez.
 

9 : 110
Yaptıkları yapı, kalpleri paralanana kadar, gönüllerinde bir şüphe olarak kalacaktır. Allah bilgindir, bilgedir.
 

9 : 111
Doğrusu, Allah, Tevrat, İncil ve Kur an da üzerine aldığı gerçek bir söz olarak, Allah yolunda savaşıp öldüren ve öldürülen inançlıların canlarını ve mallarını cennetle satın almıştır. Verdiği sözü, Allah'tan daha çok tutan kim vardır? Öyle ise, yaptığınız bu alışverişe sevinin. İşte bu, büyük kurtuluştur.
 

9 : 112
Tövbe edenler, kullukta bulunanlar, övenler, gezginler, rükû edenler, secde edenler, uygun olanı emredenler, kötü olanı yasaklayanlar ve Allah’ın yasalarını koruyanlardır. İnananları müjdele!
 

9 : 113
Alevli ateşlikler oldukları anlaşıldıktan sonra, yakınları da olsalar, Allaha ortak koşanlar için bağışlanma dilemek, peygambere ve inananlara yaraşmaz.
 

9 : 114
İbrahim'in babasına bağışlanma dilemesi, sadece ona vermiş olduğu bir sözden ötürü idi. Onun, Allah'ın düşmanı olduğunu anlayınca, ondan uzaklaştı. Doğrusu, İbrahim çok içli ve yumuşak huylu idi.
 

9 : 115
Allah, bir ulusa doğru yolu gösterdikten sonra, saygılı olacakları şeyleri onlara açıklamadıkça saptıracak değildir. Doğrusu, Allah her şeyi bilir.
 

9 : 116
Doğrusu, göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Dirilten de öldüren de O'dur. Allah'tan başka yakın bir veliniz ve yardımcınız yoktur.
 

9 : 117
Andolsun, zor bir zamanda peygamberin ve ona uyan göç edenlerin ve yardım edenlerin tövbelerini kabul etti. Bundan sonra birtakımının gönülleri kaymak üzere iken onların tövbelerini de kabul etti. Doğrusu O, onlara şefkatli ve merhametlidir.
 

9 : 118
Ve bütün genişliğiyle yeryüzü kendilerine dar gelen, canları içlerine sığmayan, Allaha sığınmaktan başka çare olmadığını anlayan geri kalan üç kişi, doğrusu, tövbe ettiklerinden, Allah tövbelerini kabul etmiştir. Doğrusu, Allah tövbeleri çok kabul edendir, acıyandır.
 

9 : 119
Ey inananlar! Allaha saygılı olun ve doğru sözlülerle beraber bulunun.
 

9 : 120
Medinelilere ve çevrelerinde bulunan bedevilere, Allah'ın elçisinden geri kalmak ve kendilerini ona yeğ tutmak yaraşmaz. Çünkü, Allah yolunda susuzluğa, yorgunluğa, açlığa uğramanın; inkârcıları kızdıracak bir yere ayak basmalarının ve düşmana karşı başarı kazanmanın karşılığında, yararlı bir iş kendilerine yazılır. Doğrusu, Allah iyi davrananların ödülünü boşa çıkarmaz.
 

9 : 121
Allah, yaptıklarının karşılığını en güzel şekilde ödemek üzere; az ve çok sarfettikleri her şey, yürüdükleri her yol, onlar için yazılır.
 

9 : 122
Ve inananlar toptan savaşa çıkmamalıdırlar. Her kesimden bir takımın, din konusunda derin anlayış kazanmak için uğraş vermeleri gerekir ki, ulusları geri döndükleri zaman onları uyarsınlar. Böylece, belki önlem alırlar.
 

9 : 123
Ey inananlar! İnkarcılardan yakınınızda olanlarla savaşın ve sizde bir sertlik bulsunlar. Allah’ın saygılı olanlarla beraber olduğunu bilin.
 

9 : 124
Bir bölüm indirildiği zaman, “Bu hanginizin imanını artırdı?” diyenler vardır. İnananlara gelince, onların imanını artırır ve onlar bunu birbirlerine müjdelemek isterler.
 

9 : 125
Gönüllerinde hastalık olanlara gelince, onların kötülükçülüklerine kötülükçülük katmıştır. Onlar inkârcı olarak ölürler.
 

9 : 126
Onlar her yıl bir veya iki kez denendiklerini, sonra da tövbe etmediklerini görmüyorlar mı? Onlar düşünüp anlamıyorlar.
 

9 : 127
Bir bölüm indiği zaman “Hiç kimse sizi görüyor mu?” diye birbirlerine göz ederler, sonra dönüp giderler. Anlamaz bir ulus olduklarından Allah onların kalplerini çevirmiştir.
 

9 : 128
Andolsun, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün olan, inananlara şefkatli ve merhametli bir elçi geldi.
 

9 : 129
Eğer, yüz çevirirlerse, de ki: “Allah bana yeter, ondan başka Tanrı yoktur, yalnız ona güveniyorum, ve O, yüce arşın Rabbidir.”
 


10-YÛNUS SURESİ - Yunus - MEKKE/51 - 109 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
10 : 1
Elif, Lam, Ra. İşte bunlar, hikmetli kitabın ilkeleridir.
 

10 : 2
İçlerinden bir adama, “İnsanları uyar ve inananlara Rableri katında doğruluk önceliği olduğunu müjdele” diye bildirmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu da, inkârcılar, bu düpedüz bir yanıltmacadır, dediler.
 

10 : 3
Doğrusu, Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı aşamada yarattı. Sonra, arşa egemen olup işleri yönetir. Kuşkusuz, Onun bilgisinde hiçbir aracıya gerek olmaz. Rabbiniz Allah işte budur. Ona kulluk edin, hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?
 

10 : 4
Hepinizin dönüşü O'nadır. Allah'ın verdiği söz gerçektir. Doğrusu, O, önce yaratmaya başlar, sonra, inanıp yararlı işler işleyenleri denkserlikle ödüllendirmek için onu tekrarlar. İnkârcılara, inkâr etmelerinden ötürü kızgın bir içecek ve acıklı bir azap vardır.
 

10 : 5
O, güneşi ışıklı ve ayı aydınlık yapan, yılların sayısını ve hesaplamayı bilmeniz için aya konak yerleri düzenleyendir. Allah, bunları gerçek olarak yaratmıştır. Bilen bir ulusa ilkeleri uzun uzun anlatıyor.
 

10 : 6
Doğrusu, gece ile gündüzün gidiş gelişinde, Allah'ın göklerde ve yerde yarattıklarında, saygılı olan ulus için belgeler vardır.
 

10 : 7
Doğrusu, Bize kavuşmayı ummayanlar, dünya hayatından hoşnut olup, ona gönülleri yatkın olanlar ve ilkelerimizden dalgın olanlar vardır.
 

10 : 8
İşte, bunların kazandıklarına karşılık varacakları yer ateştir.
 

10 : 9
Doğrusu, inananlara ve yararlı işler işleyenlere, inançlarından dolayı, Rableri onlara doğru yolu gösterir. İçinde bulundukları nimet bahçelerinin altlarından ırmaklar akar.
 

10 : 10
Oradaki çağrıları “Yücesin Allahım!” ve sağlık dilekleri de “Esenlik size!” ve çağrılarının sonu ise “Evrenin eğiteni Allah a övgüler olsun”dur.
 

10 : 11
İnsanların iyiliği acele istemeleri gibi Allah da fenalığı onlara ivedilikle verseydi, süreleri hemen bitirilmiş olurdu. Ama, Bize kavuşmayı arzulamayanları, azgınlıkları içinde bocalamaya bırakırız.
 

10 : 12
İnsana bir darlık değince, yan yatarken de otururken veya ayakta iken de bize yakarır. Ancak, Biz onun darlığını giderince, sanki başına gelen darlıktan ötürü Bize hiç yakarmamış gibi olur. Böylece savurganlara yapmış oldukları süslendirilir.
 

10 : 13
Andolsun, sizden önce, elçileri kendilerine açık belgeler getirmişken inanmayıp haksızlık ettikleri zaman, nice nesilleri yok ettik. İşte, suçlu ulusu böyle cezalandırırız.
 

10 : 14
Sonra, sizin nasıl davranacağınıza bakmak için onların ardından sizi yeryüzünde yöneticiler kıldık.
 

10 : 15
İlkelerimiz onlara açık açık okunduğu zaman, Bize kavuşmayı ummayanlar, “Bundan başka bir Kur an getir veya bunu değiştir” dediler. De ki: “Onu kendiliğimden değiştiremem. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Doğrusu, Rabbime karşı gelirsem, büyük günün azabından korkarım.”
 

10 : 16
De ki: “Allah dileseydi, ben onu size okumazdım ve size de bildirmemiş olurdu. Şüphesiz daha önce yıllarca aranızda bulundum. Düşünmüyor musunuz?”
 

10 : 17
Allaha karşı yalan uyduran veya Onun ilkelerini yalan sayandan daha haksız kim olabilir? Doğrusu, suçlular başarıya erişemezler.
 

10 : 18
Onlar, Allah yerine kendilerine fayda veremeyen, zararı da dokunamayanlara kulluk ederler. “Bunlar, Allah katında bizim aracılarımızdır” derler. De ki: “Göklerde ve yerde, Allah'ın bilmediği bir şeyi mi Ona haber veriyorsunuz?” Allah, onların ortak koşmalarından yücedir ve arıdır.
 

10 : 19
İnsanlar bir tek milletti, sonra ayrılığa düştüler. Eğer, daha önce Rabbinden verilmiş bir söz olmasaydı, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında aralarında hüküm çoktan verilirdi.
 

10 : 20
“Ona, Rabbinden bir belge indirilmeli değil mi?” diyorlar. De ki: “Kuşkusuz, görünmeyen ancak Allaha aittir. Bekleyin, doğrusu, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.”
 

10 : 21
İnsanlara bir darlık değdikten sonra onlara bir acıma tattırdığımız zaman, hemen ilkelerimize tuzak kurarlar. De ki: “Allah tuzak kurmakta daha çabuktur.” Doğrusu, elçilerimiz kurduğunuz tuzakları yazıyorlar.
 

10 : 22
O, sizi karada ve denizde yürütür. Bulunduğunuz gemi, içindekileri hoş bir rüzgarla götürürken, yolcular neşelenirler. Bir kasırga çıkıp onları her yönden dalgaların sardığı ve çepeçevre kuşatıldıklarını anladıkları anda ise dini sırf Allaha özgü kılarak, “Bizi bu tehlikeden kurtarırsan, andolsun, şükredenlerden olacağız” diye Ona yalvarırlar.
 

10 : 23
Allah onları kurtarınca, hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara başlarlar. Ey insanlar! Kuşkusuz, dünya hayatının geçimliğinde yaptığınız taşkınlık aleyhinizedir. Sonra, dönüşünüz Bizedir. Yapmış olduklarınızı size bildiririz.
 

10 : 24
Kuşkusuz, dünya hayatı gökten indirdiğimiz su gibidir. İnsanların ve hayvanların yiyeceği olan bitkiler, onunla birbirine karışıp yetişir. Yeryüzü süsünü takınıp bezendiği ve yerin sahiplerinin bunlara malik olduklarını sandıkları sırada, gece veya gündüz, buyruğumuz o yere geliverir de, orayı biçilmiş bir yere çeviririz ve sanki bir gün önce bir şey yokmuş durumuna döner. Biz ilkeleri, düşünen bir ulusa böylece uzun uzun anlatırız.
 

10 : 25
Allah esenlik yurduna çağırır ve dileyene doğru yolu gösterir.
 

10 : 26
İyi davrananlara en güzel olan ve bir de artısı vardır. Onların yüzlerini ne bir toz, ne de bir horluk kaplar. İşte, onlar cennetliklerdir. Orada temelli kalacaklardır.
 

10 : 27
Kötülük kazananlar, kötülükleri kadar ceza görürler, onların yüzlerini aşağılık bürür. Onları Allah'tan koruyacak kimse de yoktur. Sanki yüzleri geceden bir karanlık parça ile örtünmüştür. İşte, bunlar da cehennemliklerdir. Orada temelli kalacaklardır.
 

10 : 28
Onların hepsini topladığımız gün, ortak koşanlara “Siz ve ortaklarınız yerlerinize!” deriz ve onların aralarını ayırırız. Ortakları, “Siz bize tapmıyordunuz.
 

10 : 29
Allah sizinle bizim aramızda tanık olarak yeter. Doğrusu, andolsun sizin bize tapmanızdan haberimiz yoktu” derler.
 

10 : 30
İşte, orada herkes, daha önce yaptıkları ile karşılaşır. Onlar gerçek dostları olan Allah a götürülürler ve uydurup durdukları aracılar ortadan kaybolmuşlardır.
 

10 : 31
De ki: “Gökten ve yerden size rızık veren kimdir? Kulak ve gözlere egemen kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Her işi yöneten kimdir?” Onlar “Allah'tır” diyecekler. O halde “Saygılı olmaz mısınız?” de.
 

10 : 32
İşte, gerçek Rabbiniz Allah budur. Gerçeğin dışında ancak şaşkınlık var. Öyle ise nasıl döndürülüyorsunuz?
 

10 : 33
Böylece yoldan çıkanların inanmayacaklarına dair Rabbinin sözü gerçekleşti
 

10 : 34
De ki: “Ortaklarınızdan, önce yaratıp sonra onu tekrar eden var mıdır?” De ki: “Allah önce yaratır, sonra onu tekrar eder. Nasıl da döndürülüyorsunuz?”
 

10 : 35
De ki: “Ortaklarınızdan gerçeği gösteren var mıdır?” De ki: “Allah gerçeği gösterir.” Gerçeği gösteren mi? Yoksa kendisine gösterilmeden doğru yolu gösteremeyen mi uyulmaya daha çok yaraşır? Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
 

10 : 36
Onların çoğu ancak sanıya uyarlar. Gerçekten yana sanı bir şey ifade etmez. Doğrusu, Allah yaptıklarını bilir.
 

Arama 1.55 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki1201-1300 1301-14001401-1500 1501-1600 Sonraki >> ]