8 :
41
|
Eğer, Allah’a ve ayırt etme gününde, iki topluluğun karşı karşıya geldiği günde kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız, bilin ki, aldığınız her türlü ganimetin beşte biri Allah’ın, elçisinin, yakınların, öksüzlerin, düşkünlerin ve yolcularındır. Allah’ın gücü her şeye yeter.
|
|
  |
|
8 :
42
|
Hani, siz derenin en yakın yamacında idiniz, onlar da derenin en uzak yamacında idiler. Kervan da sizin aşağınızdaydı. Eğer buluşmak üzere sözleşmiş olsaydınız, vaktini tayinde anlaşamazdınız. Buna göre, yok olacak olan açık belgeye göre yok olsun, yaşayacak olan da açık belgeye göre yaşasın. Allah yapılması gerekeni yaptı. Doğrusu, Allah işitir, bilir.
|
|
  |
|
8 :
43
|
Allah, onları uykunda sana az gösteriyordu. Eğer çok göstermiş olsaydı, yılacak ve durum hakkında tartışacaktınız, ancak Allah esenlik verdi. Doğrusu O gönüllerdekini bilir.
|
|
  |
|
8 :
44
|
Hani, karşılaştığınızda, yapılacak işi yapmak için, Allah onları gözlerinize az gösteriyor ve sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Ve işler Allah’a dönüp gider.
|
|
  |
|
8 :
45
|
Ey inananlar! Bir toplulukla karşılaşırsanız direnin ve başarıya ulaşmanız için Allah’ı çokça anın.
|
|
  |
|
8 :
46
|
Allaha ve elçisine itaat edin, birbirinize düşmeyin, yoksa başarısızlığa uğrarsınız, gücünüz gider. Dayanın, doğrusu Allah dayananlarla beraberdir.
|
|
  |
|
8 :
47
|
Şımararak ve insanlara gösteriş yaparak yurtlarından çıkanlar ve Allah yolundan engelleyenler gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını kuşatır.
|
|
  |
|
8 :
48
|
Hani, şeytan onlara işlerini süsledi ve “Bugün insanlardan sizi yenecek kimse yoktur, doğrusu, ben de sizden yanayım” dedi. İki topluluk karşılaşınca da geri dönüp “Doğrusu, ben sizden uzağım, doğrusu ben görmediğinizi görüyorum, doğrusu, ben Allah'tan korkuyorum, Allah'ın cezalandırması çetindir” dedi.
|
|
  |
|
8 :
49
|
Hani, ikiyüzlüler ve kalplerinde kuşku bulunanlar “Müslümanları dinleri aldattı” diyorlardı. Oysa, kim Allah'a güvenirse, doğrusu Allah yücedir, bilgedir.
|
|
  |
|
8 :
50
|
(50-51) Melekler, nankörlerin yüzlerine ve sırtlarına vurarak, “Yakıcı azabı tadın, bu, kendi ellerinizle sunduğunuzun karşılığıdır” diyerek canlarını alırken bir görseydin! Doğrusu, Allah kullarına asla haksızlık yapmaz.
|
|
  |
|
8 :
51
|
(50-51) Melekler, nankörlerin yüzlerine ve sırtlarına vurarak, “Yakıcı azabı tadın, bu, kendi ellerinizle sunduğunuzun karşılığıdır” diyerek canlarını alırken bir görseydin! Doğrusu, Allah kullarına asla haksızlık yapmaz.
|
|
  |
|
8 :
52
|
Bunların durumu Firavunun adamlarının ve onlardan öncekilerin durumu gibidir; Allah'ın ilkelerini inkâr ettiler de Allah günahlarından dolayı onları yakaladı. Doğrusu, Allah kuvvetlidir, cezalandırması çetindir.
|
|
  |
|
8 :
53
|
Bu, bir ulus kendi içindekini değiştirmedikçe, Allah’ın da o ulusa verdiği nimeti değiştirmeyeceğindendir. Doğrusu, Allah işitir, bilir.
|
|
  |
|
8 :
54
|
Firavunun adamlarının ve onlardan öncekilerin yaptığı gibi Rablerinin ilkelerini yalanlamalarından ötürü, onları günahlarına karşılık yok ettik ve Firavun yandaşlarını suda boğduk. Hepsi haksızdı.
|
|
  |
|
8 :
55
|
Doğrusu, Allah katında, yeryüzünde yaşayanların en kötüsü nankörlük edenlerdir. Onlar artık inanmazlar.
|
|
  |
|
8 :
56
|
Antlaşma yaptığın kimseler, hiç sakınmadan, her defasında antlaşmayı bozarlar.
|
|
  |
|
8 :
57
|
Eğer savaşta onları yakalarsan, arkalarından gelenlerin hatırlayıp anlamaları için, onları darmadağın et.
|
|
  |
|
8 :
58
|
Eğer bir ulusun hıyanet etmesinden kuşkusuz endişeye düşersen, sen de yapılan antlaşmayı kendilerine atıver ki, her iki taraf eşit olsun. Doğrusu, Allah hainleri sevmez.
|
|
  |
|
8 :
59
|
Nankörler, asla öne geçtiklerini sanmasınlar. Doğrusu, onlar sizi aciz bırakamayacaklardır.
|
|
  |
|
8 :
60
|
Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar, Allah’ın düşmanına ve sizin düşmanlarınıza ve bunlardan başka Allah’ın bildiği ve sizin bilmediğiniz düşmanlarınıza korku salmak için hayal edilebilen birlikler hazır bulundurun. Allah yolunda sarfettiğiniz her şey, size haksızlık yapılmadan tam ödenecektir.
|
|
  |
|
8 :
61
|
Eğer, onlar barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş ve Allah’a güven. Doğrusu, O işitir, bilir.
|
|
  |
|
8 :
62
|
Eğer seni aldatmak isterlerse, doğrusu Allah sana yeter. Seni hem Kendi yardımıyla, hem inananlarla destekleyen O'dur.
|
|
  |
|
8 :
63
|
Ve onların gönüllerini de birleştirmiştir. Eğer, yeryüzünde olan her şeyi sarfetseydin, onların gönüllerini birleştiremezdin. Ancak, Allah onların aralarını birleştirdi. Doğrusu, O yücedir, bilgedir.
|
|
  |
|
8 :
64
|
Ey Peygamber! Allah sana ve inananlardan sana uyanlara yeter.
|
|
  |
|
8 :
65
|
Ey Peygamber! inananları savaşa özendir. Sizden dayanıklı yirmi kişi, iki yüz kişiyi yener. Eğer, sizden yüz kişi olursa inkâr edenlerden bin kişiyi yener. Çünkü, onlar anlamayan bir ulustur.
|
|
  |
|
8 :
66
|
Şimdi, Allah yükünüzü hafifletti. Zira içinizdeki bitkinliği bilmektedir. Sizden dayanıklı yüz kişi, iki yüz kişiyi yener. Sizden bin kişi olursa, Allah'ın yardımı ile ikibin kişiyi yener. Allah sabırlı olanlarla beraberdir.
|
|
  |
|
8 :
67
|
Düşmanı ağır yenilgiye uğratmadan hiçbir peygambere esir almak yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz. Oysa, Allah sonrakini istiyor. Allah yücedir, bilgedir.
|
|
  |
|
8 :
68
|
Önceden Allah'tan bir yazı geçmiş olmasaydı, aldıklarınızdan dolayı size büyük bir azap değerdi.
|
|
  |
|
8 :
69
|
Elde ettiğiniz ganimetlerden helal hoş olarak yiyin. Allah'a saygılı olun. Doğrusu, Allah bağışlar, acır.
|
|
  |
|
8 :
70
|
Ey Peygamber! Elinizde bulunan esirlere söyle: “Allah kalplerinizde bir iyilik bulunduğunu bilirse, size sizden alınanın daha iyisini verir ve sizi bağışlar! Allah bağışlayandır, acıyandır.”
|
|
  |
|
8 :
71
|
Eğer onlar sana hıyanet etmek isterlerse, daha önce Allah’a da hıyanet etmişlerdi, onlara karşı sana güç verdi. Allah bilgindir, bilgedir.
|
|
  |
|
8 :
72
|
Doğrusu, inananlar, göç edenler, canlarıyla mallarıyla Allah yolunda güç sarfedenler, barındırıp yardım edenler, işte bunlar birbirinin dostudurlar. Ama, inanıp da göç etmemiş olanlar için, göç edene kadar size bir sorumluluk yoktur. Ancak, din uğrunda sizden yardım isterlerse, aranızda antlaşma olan ulusun dışında olana karşı onlara yardım etmelisiniz. Allah yaptıklarınızı görmektedir.
|
|
  |
|
8 :
73
|
İnkâr edenler birbirlerinin dostlarıdır. Eğer, siz de öyle yapmazsanız yeryüzünde karışıklık ve büyük bozgunculuk olur.
|
|
  |
|
8 :
74
|
İnanan, göç eden, Allah yolunda güç sarfeden, barındıran ve yardım edenler, işte onlar gerçekten inanmışlardır. Onlar için bağışlanma, cömertçe rızık vardır.
|
|
  |
|
8 :
75
|
Sonradan inanan, göç eden ve sizinle beraber savaşan kimseler, işte bunlar da sizdendir. Akraba olanlar, Allah’ın kitabına göre, birbirine daha uygundurlar. Doğrusu, Allah her şeyi bilir.
|
|
  |
|
9-TEVBE SURESİ - Al-Tawba - MEDİNE/113 - 129 Ayet
|
Bismillahirrahmanirrahim |
9 :
1
|
Allah'tan ve elçisinden antlaşma yaptığınız ortak koşanlara karşı bir bildirimdir.
|
|
  |
|
9 :
2
|
Yeryüzünde dört ay daha dolaşın. Allah'ı aciz bırakamayacağınızı ve Allah'ın nankörleri rezil edeceğini bilin.
|
|
  |
|
9 :
3
|
En büyük hac gününde, Allah’ın ve elçisinin ortak koşanlardan uzak olduğunu, Allah ve elçisinden insanlara bir bildiridir. Eğer, tövbe ederseniz, bu sizin iyiliğinize olur. Eğer, yüz çevirirseniz, bilin ki Allah'ı aciz bırakamazsınız. Nankörlere acıklı azabı müjdele.
|
|
  |
|
9 :
4
|
Ancak, antlaşma yaptığınız ortak koşanlardan, size karşı bir eksiklik yapmayan, size karşı hiç kimseye arka çıkmayanlarla olan antlaşmaları sürelerinin sonuna kadar tamamlayın. Doğrusu, Allah saygılı olanları sever.
|
|
  |
|
9 :
5
|
Saygın aylar çıkınca ortak koşanları bulduğunuz yerde öldürün. Onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerinde onları bekleyin. Eğer tövbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse yollarını serbest bırakın. Doğrusu, Allah bağışlar ve acır.
|
|
  |
|
9 :
6
|
Eğer ortak koşanlardan biri, sana sığınmak isterse, onu sığınmana al ki, Allah’ın sözünü dinlesin, sonra onu güvende olacağı yere ulaştır. Çünkü, onlar bilmeyen bir ulustur.
|
|
  |
|
9 :
7
|
Saygın Mescid'in yanında antlaştıklarınızın dışında, ortak koşanların Allah katında ve elçisinin önünde nasıl bir antlaşmaları olabilir? Onlar size dürüst davrandıkça, siz de onlara dürüst davranın. Doğrusu, Allah saygılı olanları sever.
|
|
  |
|
9 :
8
|
Nasıl? Eğer, size üstün gelselerdi, ne söz, ne de sözleşme gözetirlerdi. Gönülleri istemezken, ağızlarıyla sizi hoşnut etmeğe uğraşırlar; onların çoğu yoldan çıkmıştır.
|
|
  |
|
9 :
9
|
Allah'ın ilkelerini az bir değere değişip, Onun yolundan alıkoydular. Doğrusu, onların yapmış oldukları şey ne kötü idi!
|
|
  |
|
9 :
10
|
Onlar, bir inançlıya karşı ne söz, ne de sözleşme gözetirler. İşte, bunlar düşmanlıkta aşırı gidenlerdir.
|
|
  |
|
9 :
11
|
Eğer bunlar, tövbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse, sizin din kardeşlerinizdirler. Biz anlayan bir ulusa uzun uzun anlatıyoruz.
|
|
  |
|
9 :
12
|
Antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlarsa ve dininize dil uzatırlarsa, bu durumda inkarcılığın önderleriyle savaşın. Doğrusu onların yeminleri yoktur. Belki böylece vazgeçerler.
|
|
  |
|
9 :
13
|
Yeminlerini bozan, elçiyi sürgün etmeye yeltenen ve ilk önce size saldırıya başlamış olan bir ulusla savaşmayacak mısınız? Onlardan mı korkuyorsunuz? Oysa, eğer inanıyorsanız, korkmanız gereken Allah'tır.
|
|
  |
|
9 :
14
|
Onlarla savaşın ki, Allah sizin elinizle onlara azap etsin ve onları rezil etsin; sizi onlara üstün kılsın ve inanan ulusun gönüllerine su serpsin;
|
|
  |
|
9 :
15
|
Yüreklerinin öfkesini gidersin. Allah bağışlanma dileyeni bağışlar. Allah bilgindir, bilgedir.
|
|
  |
|
9 :
16
|
Yoksa Allah, içinizden emek verenleri, Allah'tan da, elçisinden de ve inananlardan da başkasını sırdaş edinmeyenleri bilmeden bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
|
|
  |
|
9 :
17
|
Ortak koşanların, kendilerinin küfrüne tanıklık edip dururken Allah'ın mescitlerini şenlendirmeleri yaraşmaz. İşte, işleri boşa giden bunlardır ve ateşte de temelli kalacaklardır.
|
|
  |
|
9 :
18
|
Allah'ın mescitlerini, ancak, Allah'a ve ahiret gününe inanan, namaz kılan, zekat veren ve sadece Allah'tan korkan kimseler şenlendirirler. İşte, bunlar doğru yolda olmaları umulur.
|
|
  |
|
9 :
19
|
Hacılara su vermeyi ve Saygın Mescid'i onarmayı, Allah'a ve sonraki güne inanan ve Allah yolunda didinen kimse ile bir mi tuttunuz? Bunlar, Allah katında eşit olmazlar. Allah haksız ulusa doğru yol göstermez.
|
|
  |
|
9 :
20
|
İnanan, göç eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla sıkı çalışan kimseler, Allah katında en büyük derece sahipleridir. İşte, bunlar kurtulanlardır.
|
|
  |
|
9 :
21
|
(21-22) Rableri, bunlara katından bir rahmet, hoşnutluk ve içinde sürekli nimetler bulunan ebedi ve temelli kalacakları cennetleri müjdeler. Doğrusu, büyük ödül Allah katindadır.
|
|
  |
|
9 :
22
|
(21-22) Rableri, bunlara katından bir rahmet, hoşnutluk ve içinde sürekli nimetler bulunan ebedi ve temelli kalacakları cennetleri müjdeler. Doğrusu, büyük ödül Allah katindadır.
|
|
  |
|
9 :
23
|
Ey inananlar! İnkârcılığını inanmaya tercih eden babalarınızı ve kardeşlerinizi samimi dost edinmeyin. Kim onları candan dost edinirse, işte onlar, haksız kimselerdir.
|
|
  |
|
9 :
24
|
De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabanız, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden evler, size Allah'tan ve elçisinden ve O'nun yolunda sıkı çalışmaktan daha sevimli ise, Allah'ın buyruğu gelene kadar bekleyin. Allah, yoldan çıkan ulusa doğru yol göstermez.
|
|
  |
|
9 :
25
|
Andolsun, Allah birçok yerde ve Huneyn gününde size yardım etti. Hani, çokluğunuz sizi böbürlendirmişti. Ama, size bir yarar sağlamamıştı, yeryüzü bunca genişliğine karşılık size dar gelmişti de geri dönmüştünüz.
|
|
  |
|
9 :
26
|
Sonra Allah, elçisine ve inananlara güven verdi ve görmediğiniz askerler gönderdi de inkâr edenlere azap etti. İşte, inkârcıların cezası budur.
|
|
  |
|
9 :
27
|
Bundan sonra da Allah dileyenin bağışlanma dileğini kabul eder. Ve Allah bağışlar, acır.
|
|
  |
|
9 :
28
|
Ey inananlar! Doğrusu, ancak ortak koşanlar murdardır. Bu yıllarından sonra Saygın Mescide yaklaşmasınlar. Eğer, fakirlikten korkarsanız, Allah dilerse bolluğundan sizi zengin kılacaktır. Doğrusu, Allah bilgindir, bilgedir.
|
|
  |
|
9 :
29
|
Kitap verilenlerden, Allah a, son güne inanmayan, Allah'ın ve elçisinin haram kıldığını haram saymayan ve gerçek dini din edinmeyen kimselerle, boyun eğip tazminatı elden verene kadar savaşın.
|
|
  |
|
9 :
30
|
Yahudiler “Üzeyir Allah'ın oğludur'' dediler. Hıristiyanlar da "Mesih Allah'ın oğludur” dediler. Bu ağızlarıyla söyledikleridir, daha önce inkâr edenlerin söylemlerine benzetiyorlar. Allah canlarını alsın! Nasıl da döndürülüyorlar!
|
|
  |
|
9 :
31
|
Onlar, Allah'ı bırakıp hahamlarını, papazlarını ve Meryemoğlu Mesihi tanrılar olarak benimsiyorlar. Oysa, kendisinden başka tanrı olmayan tek Tanrı'dan başkasına tapmamakla emrolunmuşlardı. Allah, onların ortak koşmalarından yücedir.
|
|
  |
|
9 :
32
|
Allah’ın ışığını ağızlarıyla söndürmek isterler. Allah, inkarcılar istemese de, ışığını gene de tamamlayacaktır.
|
|
  |
|
9 :
33
|
O, Ortak koşanlar hoşlanmazsa da, bütün dinlere üstün kılmak için elçisini doğru gösterge ve gerçek din ile gönderendir.
|
|
  |
|
9 :
34
|
Ey inananlar! Doğrusu, hahamlar ve papazların çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yer, Allah yolundan akkorlar. Altın ve gümüşü yığan ve onları Allah yolunda sarfetmeyenlere acıklı bir azap müjdele.
|
|
  |
|
9 :
35
|
Bunlar, cehennem ateşinde kızdırıldığı gün, alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanır. “Bu, kendiniz için biriktirdiklerinizdir. Hadi! Biriktirmiş olduğunuzu tadın.”
|
|
  |
|
9 :
36
|
Doğrusu, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü kitabında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Onların dördü saygın aydır. İşte bu, şaşmaz kanundur. Öyleyse, o aylarda kendinize yazık etmeyin. Sizinle topyekün savaşan ortak koşanlarla siz de topyekün savaşın. Doğrusu, Allah'ın saygın olanlarla beraber olduğunu da bilin.
|
|
  |
|
9 :
37
|
Doğrusu, ertelemek inkâr etmede ileri gitmektir. İnkâr edenler böylece sapıtıyorlar da, Allah’ın saygın kıldığı ayların sayısına uydurmak için, ayı bir yıl haram, bir yıl da helal kılıyorlar. Böylece, Allah’ın haram kıldığını helal yapıyorlar. Bu kötü işleri kendilerine süslü göründü. Allah nankör ulusa doğru yol göstermez.
|
|
  |
|
9 :
38
|
Ey inananlar! Size ne oldu? Allah yolunda savaşa çıkın’, dendiğinde yere yığılıp kaldınız. Sonrakinin yerine şimdiki hayata mı razı oldunuz? Oysa şimdiki hayatın geçimlik süresi, sonrakine göre pek azdır.
|
|
  |
|
9 :
39
|
Eğer savaşa çıkmazsanız, Allah size acıklı bir azapla azap eder de, sizi başka bir ulusla değiştirir ve O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah’ın gücü her şeye yeter.
|
|
  |
|
9 :
40
|
Eğer siz ona yardım etmezseniz, andolsun, Allah ona yardım eder. Hani, inkâr edenler onu yurdundan çıkardılar. Mağarada bulunan iki kişinin İkincisi, arkadaşına “Üzülme, Allah bizimledir” demişti. Allah da ona güven verdi ve görmediğiniz güçlerle onu destekledi, inkâr edenlerin sözlerini alçalttı. Allah’ın sözü en üstündür. Allah güçlüdür, bilgedir.
|
|
  |
|
9 :
41
|
Genç ve ihtiyar hepiniz seferber olun. Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla sıkı çalışın. Eğer, bilirseniz, bu sizin iyiliğinizedir.
|
|
  |
|
9 :
42
|
Eğer bu, kolay bir kazanç ve alışılagelen bir yolculuk olsaydı, sana uyarlardı. Fakat, uzaklaşmak onlara ağır geldi. Bir de “Gücümüz yetseydi, sizinle beraber çıkardık” diye Allah’a yemin ederek kendilerini zora sokuyorlar. Allah onların yalancı olduğunu biliyor.
|
|
  |
|
9 :
43
|
Allah seni bağışlasın! Doğru sözlü olanlar sence belli olup yalancı olanları bilmeden, niye onlara izin verdin?
|
|
  |
|
9 :
44
|
Allah’a ve sonraki güne inananlar, canlan ile malları ile sıkı çalışmak için senden izin istemezler. Allah saygılı olanları bilir.
|
|
  |
|
9 :
45
|
Doğrusu, ancak senden, Allah’a ve sonraki güne inanmayan, gönüllerine şüphe düşüp, şüphelerinde bocalayan kimseler izin ister.
|
|
  |
|
9 :
46
|
Eğer çıkmayı dileselerdi, ona bir hazırlık yaparlardı. Ancak, Allah onların davranışlarını beğenmedi ve onları alıkoydu. Onlara “Oturanlarla beraber siz de oturun” denildi.
|
|
  |
|
9 :
47
|
Eğer sizin aranızda çıkmış olsalardı, zihninizi bulandırmaktan başka bir şey yapmaz ve birbirinize düşmenizi isteyerek aranızda koşuştururlardı. İçinizde onların çıkarına sizi pek dinleyenler vardır. Allah haksızlık yapanları bilir.
|
|
  |
|
9 :
48
|
Andolsun, daha önce de karışıklık çıkarmak istemişlerdi, sana karşı bir sürü işler çeviriyorlardı. Sonunda gerçek ortaya çıktı ve beğenmedikleri halde Allah'ın buyruğu üstün geldi.
|
|
  |
|
9 :
49
|
Onlardan "Bana izin ver, beni sınamaya kalkma” diyen vardır. Dikkat edin ki, onlar zaten sınavda yenik düştüler. Doğrusu, cehennem nankörleri kuşatmıştır.
|
|
  |
|
9 :
50
|
Sana bir iyilik gelirse, onların ağrına gider. Eğer, sana bir kötülük gelse, “Biz önceden işimizi tuttuk” derler ve sevinerek geri dönerler.
|
|
  |
|
9 :
51
|
De ki: “Allah'ın bize yazdığından başkası başımıza gelmez. O bizim dostumuzdur.” İnananlar Allah’a güvensinler.
|
|
  |
|
9 :
52
|
De ki: “Bize ancak, iki güzel şeyden birinin gelmesini mi bekliyorsunuz? Oysa biz, Allah'ın kendi katından veya ellerimizle, sizi azaba uğratmasını bekliyoruz. Öyle ise bekleyin, biz de doğrusu sizinle birlikte beklemekteyiz.”
|
|
  |
|
9 :
53
|
De ki: “ister gönüllü, ister gönülsüz verin, sizden kabul edilmeyecektir. Doğrusu, siz yoldan çıkmış bir ulussunuz.”
|
|
  |
|
9 :
54
|
Verdiklerinin kabul olmasına engel olan, Allah'ı ve elçisini inkâr etmeleri, namaza tembel tembel gelmeleri ve istemeyerek vermeleridir.
|
|
  |
|
9 :
55
|
Artık, onların malları ve çocukları da seni imrendirmesin. Allah, bunlarla onlara dünya hayatında azap etmeyi ve inkârcı iken canlarının çıkmasını ister.
|
|
  |
|
9 :
56
|
Sizden değillerken, sizden olduklarına Allah a yemin ederler. Oysa, onlar korkan bir ulustur.
|
|
  |
|
9 :
57
|
Eğer, bir sığınak; ya kovuklar, ya da girecek bir delik bulsalar, çarçabuk koşarak oraya yönelirler.
|
|
  |
|
9 :
58
|
Gönülden sunular hakkında sana dil uzatanlar vardır. Onlardan kendilerine verilince hoşnut olurlar, eğer onlardan kendilerine verilmezse, hemen kızıverirler.
|
|
  |
|
9 :
59
|
Eğer onlar, Allah'ın ve elçisinin kendilerine verdiklerine razı olsalar, “Allah bize yeter, Allah ve elçisi Allah'ın bolluğundan bize verecektir. Şüphesiz, biz Allah'a ulaşmayı isteyen kimseleriz'' deselerdi, daha iyi olurdu.
|
|
  |
|
9 :
60
|
Doğrusu, ancak gönüllü sunular Allah'tan biçilmiş hisseler olarak; yoksullara, düşkünlere, onun üzerindeki görevlilere, gönülleri yatkınlaştırılacaklaradır; ve boyunduruk altında olanlar, borçlular, Allah yolunda olanlar, yolda kalanlar uğrunadır. Allah bilgindir, bilgedir.
|
|
  |
|
9 :
61
|
İkiyüzlülerin içinde “O her şeye kulak kesiliyor'' diye peygamberi incitenler vardır. De ki: “O, Allah'a inanan, inananlara güven veren ve içinizden inanan kimselere acıması olan, en yararlı bir kulaktır.” Allah'ın elçisini incitenlere acıklı azap vardır.
|
|
  |
|
9 :
62
|
Sizi hoşnut etmek için Allah’a yemin ederler. Eğer inanıyorlarsa, Allah’ı ve elçisini hoşnut etmeleri daha uygundur.
|
|
  |
|
9 :
63
|
Bilmezler mi ki, Allah’a ve elçisine kim karşı koymaya kalkışırsa, ona ebedi kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu, büyük rezilliktir.
|
|
  |
|
9 :
64
|
İkiyüzlüler, gönüllerinde olanı haber verecek bir bölümün aleyhlerine ineceğinden çekiniyorlar. De ki: “Alay edin bakalım! Doğrusu, Allah çekindiğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır.”
|
|
  |
|
9 :
65
|
Onlara sorsan, derler ki: “Biz ancak lafa dalarak eğleniyorduk.” De ki: “Allah’la, ilkeleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?”
|
|
  |
|