KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki801-900 901-1000 1001-1100 1101-1200Sonraki >> ]
7 : 147
İlkelerimizi ve ahirette karşılaşmayı yalanlayanlarınişleri boşa gitmiştir. Gene de yapmış olduklarındanbaşka bir şeyle cezalanmayacaklardır.
 

7 : 148
Musa'nın ardından ulusu süs takımlarından böğürme sesi veren bir buzağı heykeli benimsediler.Onun kendileriyle konuşmadığını ve kendilerineyol göstermediğini görmediler mi? Ancak onu benimsemekle zalim oldular.
 

7 : 149
Elleri böğürlerinde, çaresiz kalıp kendilerinin sapıtmış olduklarını görünce, “Eğer, Rabbimiz bizeacımaz ve bizi bağışlamazsa, andolsun kaybedenlerden oluruz” dediler.
 

7 : 150
Ve Musa, ulusuna kızgın ve üzüntülü olarak dönünce, “Arkamdan ne kötü olmuşsunuz! Rabbinizinbuyruğunun acele gelmesini mi istiyorsunuz?” dedi.Levhaları attı ve kardeşinin başını tutup kendinedoğru çekti; kardeşi, “Ey anamın oğlu! Ulus beni horgördü, az kalsın beni öldürüyorlardı. Düşmanlarımısevindirme ve beni haksız ulusla bir tutma” dedi.
 

7 : 151
Musa, “Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla ve bizirahmetine al. Sen acıyanların en acıyanısın” dedi.
 

7 : 152
Doğrusu, buzağıyı tanrı benimseyenlere Rablerinden bir öfke ve dünya hayatında bir alçaklık ulaşacaktır. Biz iftiracıları böyle cezalandırırız.
 

7 : 153
Ve kötülükler işleyip ardından tövbe eden ve inananlar bilsinler ki, doğrusu, Rabbin ondan sonra dabağışlayandır, acıyandır.
 

7 : 154
Musa mn öfkesi dinince, levhaları aldı. Onlardakiyazıda, Rablerinden korkanlar için yol gösterme veacıma vardı.
 

7 : 155
Musa, tayin ettiğimiz vakit için ulusundan yetmişkişi seçti. Onları şiddetli bir titreme tutunca, “Rabbim, dileseydin onları ve beni daha önce yok ederdin. Şimdi aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarındanötürü bizi yok eder misin? Bu senin sınavındanbaşka bir şey değildir. Sen onunla isteyeni saptırırve isteyeni doğru yola korsun. Bizim koruyucumuzŞensin, bizi bağışla, bize acı ve Sen bağışlayanlarınen iyisisin.
 

7 : 156
Bu dünyada ve ötekinde bize güzel olanı yaz. Bizsana yöneldik” dedi. “Azabıma dilediğim kimseyiuğratırım. Ama, acımam her şeyi kaplamıştır. Onu,saygılı olanlara, zekatı verenlere ve ilkelerimizeinanmış olanlara yazacağım.
 

7 : 157
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları kamu âleme peygamber elçi olana uyarlar.O, onlara, iyi bilineni emreder ve kötülüğü yasaklar,temiz, hoş şeyleri helal eder, çirkin şeyleri harameder, onlara ağır gelen yükümlülükleri ve üzerlerindeki zincirleri kaldırır. Ona inanan, onu destekleyen, ona yardım eden, ona indirilen ışığa uyan kimseler, işte bunlar başarıya ulaşacaklardır” dedi.
 

7 : 158
De ki: “Ey insanlar! Doğrusu ben, göklerin ve yerinhükümranı, kendisinden başka tanrı bulunmayan,dirilten ve öldüren Allah’ın hepinize gönderdiğielçisiyim. Öyle ise Allah’a inanın, Allah’a ve O’nunsözlerine inanan kamu âleme peygamber elçi olanainanın, doğru yolda olabilmeniz için ona uyun.”
 

7 : 159
Musa’nın ulusundan bir topluluk, gerçeğe göre yolgösterir ve ona göre adil davranırlardı.
 

7 : 160
Biz onları oymaklar halinde on iki topluluğa ayırdık. Hani, ulusu Musa’dan su istemişti. "Asanla taşavur” diye bildirdik. Ondan on iki pınar fışkırdı. Heroymak içeceği yeri öğrendi. Üzerlerini bulutla gölgeledik ve onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik. “Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarındanyiyin.” Aslında onlar bize haksızlık etmiyorlardı,kendilerine haksızlık ediyorlardı.
 

7 : 161
Onlara, “Şu kasabada oturun, dilediğiniz biçimdeyiyin, yükümlülüğümüzü indir’ deyin ve boyunbükerek kapıdan girin. Biz de yanılmalarınızı bağışlayalım, iyi davrananlara daha da artıracağız”denmişti.
 

7 : 162
Onların haksızlık edenleri, kendilerine söylenilensözü başkası ile değiştirdiler. Biz de onlara, yaptıkları haksızlıktan dolayı gökten bir dert gönderdik.
 

7 : 163
Onlara deniz kıyısındaki kasabanın durumunu sor.Hani, Cumartesi yasaklarını çiğniyorlardı. Çünkü,Cumartesileri balıkları başları kalkık açıkta geliyor, cumartesi olmayan günlerinde gelmiyordu.Yoldan çıkmış olmalarından ötürü onları böylecedeniyorduk.
 

7 : 164
Ne zaman ki, aralarından bir toplum, “Allah’ın yokedeceği veya şiddetli azaba uğratacağı bir ulusa niçin öğüt veriyorsunuz” dedi. “Rabbinize bir özürbeyan etmiş olmak için ve belki saygılı da olurlar”dediler.
 

7 : 165
Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, kötülüğeengel olanları kurtardık; haksızlık yapanları, yapmakta oldukları kötülüklerden dolayı, çetin birazapla yakaladık.
 

7 : 166
Kendilerine yasaklanan şeylere karşı başkaldırınca,onlara “Aşağılık maymunlar olun” dedik.
 

7 : 167
Rabbin, diriliş gününe kadar, onları azabın kötüsüne sürecek kimseleri üzerlerine göndereceğini bildirmişti. Doğrusu, Rabbinin cezalandırması çabuktur ve O, doğrusu hem bağışlayan, hem acıyandır.
 

7 : 168
Biz onları, yeryüzünde iyiler ve aşağılar olarak bölük bölük ayırdık. Dönerler diye, onları iyiliklerle vekötülüklerle sınadık.
 

7 : 169
Ardlarından yerlerine gelenler, kitaba sahip oldular.“Biz nasıl olsa affedileceğiz” diyerek, bu en aşağıolan nesnenin geçici olanını alırlar ve onun benzeribir şey olsa, onu da alırlar. Allah a karşı ancak gerçeği söyleyeceklerine dair, kitap üzerine onlardan sözalınmamış mıydı? Ve onda olanları okumuşlardı?Sonraki yurt saygılı olanlar için daha iyidir. Düşünmüyor musunuz?
 

7 : 170
Kitaba sımsıkı sarılanlar ve namaz kılanlar. Doğrusu,yararlı olmaya çalışanların ödülünü zayi etmeyiz.
 

7 : 171
Hani, Dağ’ı gölgelik gibi üzerlerine yükseltmiştik.Üzerlerine düşeceğini sanmışlardı. "Size verdiğimize sıkıca sarılın ve içinde olanı hatırlayın. Böylecesaygılı olursunuz.”
 

7 : 172
(172-173) Hani, Rabbin Ademoğullarının bellerinden soylarını almıştı da, diriliş günü, "Doğrusu, bizim bundanhaberimiz yoktu” dersiniz diye, ya da "Babalarımızdaha önceden ortak koşmuşlardı ve biz de onlarınardından olan bir soyuz; şimdi saçmalık yapmalarından ötürü bizi yok mu edeceksin?” dersiniz diye, kendilerini kendilerine tanık tutmak için, "Bensizin Rabbiniz değil miyim?” Onlar da "Evet, tanıkolduk?” dediler.
 

7 : 173
(172-173) Hani, Rabbin Ademoğullarının bellerinden soylarını almıştı da, diriliş günü, "Doğrusu, bizim bundanhaberimiz yoktu” dersiniz diye, ya da "Babalarımızdaha önceden ortak koşmuşlardı ve biz de onlarınardından olan bir soyuz; şimdi saçmalık yapmalarından ötürü bizi yok mu edeceksin?” dersiniz diye, kendilerini kendilerine tanık tutmak için, "Bensizin Rabbiniz değil miyim?” Onlar da "Evet, tanıkolduk?” dediler.
 

7 : 174
Belki dönerler diye, ilkeleri böylece uzun uzadıyaanlatıyoruz.
 

7 : 175
Onlara kendisine verdiğimiz ilkelerden sıyrılarakşeytanın kendi peşine taktığı ve azgınlardan birininolayını anlat.
 

7 : 176
Dileseydik, onu ilkelerimizle yükseltirdik. Fakat o,yere doğru yöneldi ve havasına uydu. Bu köpeğebenzer, üstüne varsan da dilini sarkıtıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte, ilkelerimizi yalanlayan ulusun durumu budur. Bu öyküleri anlat, belkidüşünürler.
 

7 : 177
İlkelerimizi yalanlayan ve kendilerine yazık edenulus ne kötü bir örnek olmuştur.
 

7 : 178
Allah’ın doğru yol gösterdiği kimse yolunda olur.Kime yol verirse, işte onlar kaybedenlerdir.
 

7 : 179
Andolsun, cehennem için birçok cin ve insan yarattık. Onların gönülleri vardır, onlarla anlamazlar;gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır,onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidir, belki daha da sapkındırlar. İşte bunlar bön kimselerdir.
 

7 : 180
En güzel isimler Allah'ındır. O'na o isimlerle yakarın. Onun isimleri hususunda eğriliğe sapanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını göreceklerdir.
 

7 : 181
Yarattıklarımızdan bir millet, gerçeğe göre yol gösterir ve gerçekten adaletle hükmeder.
 

7 : 182
İlkelerimizi yalanlayanları, bilmedikleri yönden ağırağır sonuca yaklaştıracağız.
 

7 : 183
Onlara süre veriyorum, doğrusu, Benim tuzağımçetindir.
 

7 : 184
Arkadaşlarında bir deliliğin olmadığını düşünmüyorlar mı? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.
 

7 : 185
Göklerin ve yerin hükümranlığını, Allah'ın yarattığı her şeyi ve sürelerinin yaklaşmakta olabileceğini düşünmüyorlar mı? Bundan sonra hangi sözeinanacaklar?
 

7 : 186
Allah'ın saptırdığını doğru yola getirecek yoktur. O,sapkınları taşkınlıkları içinde bocalamaya bırakır.
 

7 : 187
Sana Saatin ne zaman demir atacağını soruyorlar.De ki: “Onun bilgisi ancak Rabbimin katindadır.Onu zamanında açığa ancak O çıkarır. Göklerin veyerin ağırlığını çekemeyeceği o Saat, ansızın sizegelecektir.'' Sanki, sen onu öğrenmişsin gibi sana soruyorlar. De ki: “Onun ilmi Allah katindadır. Ancakinsanların çoğu bilmez.”
 

7 : 188
De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir fayda vezarar vermeye sahip değilim. Eğer görünmeyeni bilseydim daha çok iyilik yapardım ve bana kötülük dedokunmazdı. Ben ancak, inanacak bir ulusu uyaranve müjdeleyen biriyim.”
 

7 : 189
Sizi tek bir özden yaratan ve kendisiyle huzur bulacağı eşini de ondan var eden O'dur. Eşine sarılınca, eşi hafif bir yük yüklendi ve onu taşıdı. Yüküağırlaşınca, ikisi, Rableri Allaha: “Bize sağlıklı birini verirsen, andolsun, şükredenlerden oluruz” diyeyalvardılar.
 

7 : 190
Allah, onlara sağlıklı birini verince, kendilerine verdiği şeyde Allaha ortaklar koştular. Allah onlarınortak koşmalarından yücedir.
 

7 : 191
Kendileri yaratılmış olan ve bir şey yaratamayanı mıortak koşuyorlar?
 

7 : 192
Oysa, onlara yardım edecek güçte değiller ve kendilerine bile yardım edemezler.
 

7 : 193
(193-194) Taptıklarınızı doğru yola çağırsanız size uymazlar.Onları çağırsanız da sussanız da sizin için birdir.Doğrusu, Allah'tan başka yalvardıklarına sizin gibikullardır. Eğer, doğru sözlü iseniz, onları çağırın dasize cevap versinler.
 

7 : 194
(193-194) Taptıklarınızı doğru yola çağırsanız size uymazlar.Onları çağırsanız da sussanız da sizin için birdir.Doğrusu, Allah'tan başka yalvardıklarına sizin gibikullardır. Eğer, doğru sözlü iseniz, onları çağırın dasize cevap versinler.
 

7 : 195
Onların yürüyecek ayakları mı var, yoksa tutacak elleri mi var, ya da görecek gözleri mi var veya işitecekkulakları mı var? De ki: “Ortaklarınızı çağırın, sonrabana tuzak kurun ve bana göz açtırmayın.
 

7 : 196
Doğrusu, benim velim, kitabı indiren Allah'tır. O,iyileri dost edinir.
 

7 : 197
Onu bırakıp yakardıklarınız, kendilerine de yardımedemezler, size de yardım etmeye güçleri yoktur.”
 

7 : 198
Onları doğru yola çağırsanız, duymazlar. Sana baktıklarını görürsün, oysa onlar görmezler.
 

7 : 199
Sen, bağışlama yolunu tut. Doğru olanı söyle! Densizlere aldırış etme!
 

7 : 200
Ancak, eğer şeytan seni bir dürtüş dürterse, Allah'asığın. Doğrusu O, işitir, bilir.
 

7 : 201
Doğrusu, şeytanca bir görüntü saygılı olanlara dokunursa, hemen akıllarını başlarına toplarlar ve hemen gören oluverirler.
 

7 : 202
Arkadaşları bile onları azgınlığa sürükler, sonra hiçde geri durmazlar.
 

7 : 203
Onlara bir ayet getirmediğin zaman, “Sen bir tanederleseydin ya!” derler. De ki: “Ben ancak Rabbimtarafından bana vahyolunana uyarım. Bu kitap Rabbinizden gelen, göz açıcı belgeler olup, inanmış birulusa yol gösterme ve rahmettir.”
 

7 : 204
Kuran okunduğu zaman ona kulak verin ve susunki acınmış olasınız.
 

7 : 205
Rabbini alçak gönüllülükle ve ürkerek, bağırış olmayan bir sesle içinden, sabah akşam an. Dalgınlardanbiri olma.
 

7 : 206
Doğrusu, Rabbinin katında olanlar, ona kulluk etmekte büyüklenmezler. O'nu arı tutarlar ve O'nasecde ederler.
 


8-ENFÂL SURESİ - Al-Anfal - MEDİNE/88 - 75 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
8 : 1
Sana ganimetlerden sorarlar. De ki: “Ganimetler Ah lah’a ve elçiye aittir. Allaha saygılı olun ve aranızı düzeltin. Eğer inanıyorsanız, Allah a ve elçisine itaat edin.”
 

8 : 2
Kuşkusuz, inananlar, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperen ve Allah'ın belgeleri okunduğu zaman inançları artan ve Rablerine güvenenlerdir.
 

8 : 3
Onlar namaz kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan verirler.
 

8 : 4
İşte, gerçekten inanmış olanlar bunlardır. Rablerinin katında onlar için dereceler, bağışlanma ve şerefli rızık vardır.
 

8 : 5
Nitekim, hak uğruna Rabbin seni evinden çıkardığında, inananların bir takımı bundan hoşlanmamıştı.
 

8 : 6
Gerçek anlaşıldıktan sonra bile, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle tartışıyorlardı.
 

8 : 7
Allah, bu iki topluluktan birini size söz veriyordu. Siz ise güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa, Allah, sözlerine uygun olarak gerçeği gerçekleştirmek ve inkârcıların sonunu kesmek;
 

8 : 8
Suçlular nefret etse de gerçeği gerçekleştirmek, saçmalığı yok etmek istiyordu.
 

8 : 9
Hani, Rabbinizden yardım istiyordunuz. O, “Ben size ardı ardına bin melekle yardım ederim” diyerek isteğinizi kabul etti.
 

8 : 10
Allah, bunu ancak bir müjde olması ve gönüllerinizin yatışması için yapmıştı. Yardım ancak Allah katındandır. Doğrusu Allah yücedir, bilgedir.
 

8 : 11
Hani, kendi katından bir güven olarak Allah sizi uyuklamaya daldırmıştı. O, sizi arıtmak, şeytanın pisliğini sizden gidermek, gönüllerinizi pekiştirmek ve ayaklarınızı sağlamlaştırmak için size gökten su indirmişti.
 

8 : 12
Hani, Rabbin meleklere “Doğrusu, ben sizinleyim, inananları destekleyin. İnkâr edenlerin yüreklerine korku salacağım. Artık onların boyunları üstüne vurun, onların bütün parmaklarının ucuna vurun” diye bildirdi.
 

8 : 13
Bu, onların Allaha ve elçisine karşı gelmelerindendir. Allaha ve elçisine kim karşı çıkarsa, doğrusu, Allah'ın cezalandırması çetindir.
 

8 : 14
İşte, bunu tadın, inkârcılara ateş azabı da vardır.
 

8 : 15
Ey inananlar! Ağır ağır ilerlerken inkârcılarla karşılaştığınızda onlara arkanızı dönmeyin.
 

8 : 16
O gün, savaşmak için yana çekilmenin veya bir birliğe katılmanın dışında, kim arkasını düşmana dönerse, Allah'tan bir öfkeye uğramış olur. Onun varacağı yer cehennemdir. Varılacak ne kötü yerdir!
 

8 : 17
Onları siz öldürmediniz, ancak onları Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, ancak Allah attı. Bunu, inananları güzel bir imtihanla sınamak için yapmıştı. Doğrusu, Allah işitir, bilir.
 

8 : 18
İşte bu, Allah’ın inkârcıların düzenini zayıflatıp yok etmesidir.
 

8 : 19
Zafer istiyorsanız, işte zafer size geldi. Eğer vazgeçerseniz, bu sizin iyiliğinize olur. Eğer tekrar dönerseniz, biz de döneriz. Takımınız çok da olsa size hiçbir yarar sağlamaz. Doğrusu, Allah inananlarla beraberdir.
 

8 : 20
Ey inananlar! Allah’a ve elçisine itaat edin ve durup dinlerken ondan yüz çevirmeyin.
 

8 : 21
Dinlemedikleri halde “Dinledik” diyenler gibi olmayın.
 

8 : 22
Doğrusu, Allah katında canlıların en kötüsü düşünmeyen sağırlar, dilsizlerdir.
 

8 : 23
Eğer Allah onlarda bir iyilik olduğunu bilseydi onlara işittirirdi. İşittirmiş olsaydı, onlar yine de yüz çevirirlerdi. Onlar zaten yüz çeviren kimselerdir.
 

8 : 24
Ey inananlar! Allah ve elçisi size can verecek şeylere çağırdıkları zaman, çağrılarına gidin. Allah’ın kişi ile kalbi arasına girdiğini ve O’nun huzurunda toplanacağınızı bilin.
 

8 : 25
Aranızdan yalnız haksızlık edenlere dokunmakla kalmayacak karışıklıktan sakının ve Allah’ın cezalandırmasının çetin olduğunu bilin.
 

8 : 26
Yeryüzünde az olduğunuz ve zayıf sayıldığınız için insanların sizi kapıp götürmesinden korktuğunuz zamanları hatırlayın. Allah sizi barındırdı, sizi yardımıyla destekledi ve şükredesiniz diye size iyi ve hoş rızıklar da verdi.
 

8 : 27
Ey inananlar! Allah a ve elçisine hainlik etmeyin, bile bile size güvenilen şeylere de hainlik etmiş olursunuz.
 

8 : 28
Doğrusu, mallarınızın ve çocuklarınızın da bir sınav olduğunu, büyük ödülün Allah katında bulunduğunu bilin.
 

8 : 29
Ey inananlar! Allaha saygılı olursanız, O size bir ölçüt verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Ve Allah büyük bolluk sahibidir.
 

8 : 30
Hani, inkâr edenler seni bağlayıp bir yere kapamak, ya da öldürmek veyahut seni sürmek için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarken, Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzağı boşa çıkaranların en iyisidir.
 

8 : 31
İlkelerimiz onlara okunduğu zaman, “İşittik, istesek biz de aynını söyleriz. Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir” dediler.
 

8 : 32
Hani! “Allahımız! Eğer bu kitap senin katından gelen gerçek ise, gökten üzerimize taş yağdır veya bize acıtıcı bir azap ver” demişlerdi.
 

8 : 33
Oysa, sen onların içinde iken Allah onlara azap edecek değildir. Ve onlar bağışlanma dilerken de Allah onlara azap etmez.
 

8 : 34
Onlar, Saygın Mescid’den engellerken, niye Allah onlara azap etmesin? Onlar, o mescidin koruyucuları değildir. Onun koruyucuları, ancak saygılı olanlardır. Ancak çoğu bilmez.
 

8 : 35
Ev’deki yalvarmaları da ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. “O halde, inkâr etmiş olmanızdan dolayı azabı tadın.”
 

8 : 36
Doğrusu, nankörler mallarını Allah’ın yolundan insanları alıkoymak için sarfederler ve onları daha da sarfedeceklerdir. Ama, sonradan içleri onlara yanacak, sonunda yenik düşeceklerdir. Nankörler cehennemde toplanacaklardır.
 

8 : 37
Bu, Allah’ın temizi pisten ayırması ve pis olanı üst üste koyup yığarak hepsini cehenneme koyması içindir. İşte, bunlar kaybedeceklerdir.
 

8 : 38
Nankörlere, eğer vazgeçerlerse, geçmişlerinin bağışlanacağını, yok yine devam ederlerse, artık öncekilerin kanununun geçerli olacağını söyle.
 

8 : 39
Karışıklık kalmayıp, din bütünü ile Allah için olana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, doğrusu, Allah onların yaptıklarını görmektedir.
 

8 : 40
Eğer yüz çevirirlerse, Allah’ın sizin dostunuz olduğunu bilin. O, ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır.
 

Arama 1.45 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ << Onceki801-900 901-1000 1001-1100 1101-1200Sonraki >> ]