(1-2) Hayır! Diriliş gününe yemin ederim. Hayır! Kendini kınayan kişiye yemin ederim.

(1-2) Hayır! Diriliş gününe yemin ederim. Hayır! Kendini kınayan kişiye yemin ederim.

(3-4) İnsan, kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet, Bizim, onun parmak uçlarını bile biçimlendirmeye gücümüz yeter.

(3-4) İnsan, kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet, Bizim, onun parmak uçlarını bile biçimlendirmeye gücümüz yeter.

(5-6) Hayır! İnsan hemen önünde suç işlemek istercesine sorar: “Diriliş günü ne zamanmış?”

(5-6) Hayır! İnsan hemen önünde suç işlemek istercesine sorar: “Diriliş günü ne zamanmış?”

(7-11) Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan “Kaçmak nereye” der. Kesin hayır! Artık bir sığınak yoktur.

(7-11) Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan “Kaçmak nereye” der. Kesin hayır! Artık bir sığınak yoktur.

(12-15) o gün varıp durulacak yer Rabbinin katıdır. O gün, insanoğluna önceden ne yaptığı ve sonraya ne bıraktığı bildirilir. Artık insan, özürlerini sayıp dökerek kendinin ne olduğunu iyice görmektedir.

(12-15) o gün varıp durulacak yer Rabbinin katıdır. O gün, insanoğluna önceden ne yaptığı ve sonraya ne bıraktığı bildirilir. Artık insan, özürlerini sayıp dökerek kendinin ne olduğunu iyice görmektedir.

(12-15) o gün varıp durulacak yer Rabbinin katıdır. O gün, insanoğluna önceden ne yaptığı ve sonraya ne bıraktığı bildirilir. Artık insan, özürlerini sayıp dökerek kendinin ne olduğunu iyice görmektedir.

(12-15) o gün varıp durulacak yer Rabbinin katıdır. O gün, insanoğluna önceden ne yaptığı ve sonraya ne bıraktığı bildirilir. Artık insan, özürlerini sayıp dökerek kendinin ne olduğunu iyice görmektedir.

(12-15) o gün varıp durulacak yer Rabbinin katıdır. O gün, insanoğluna önceden ne yaptığı ve sonraya ne bıraktığı bildirilir. Artık insan, özürlerini sayıp dökerek kendinin ne olduğunu iyice görmektedir.

(12-15) o gün varıp durulacak yer Rabbinin katıdır. O gün, insanoğluna önceden ne yaptığı ve sonraya ne bıraktığı bildirilir. Artık insan, özürlerini sayıp dökerek kendinin ne olduğunu iyice görmektedir.

(12-15) o gün varıp durulacak yer Rabbinin katıdır. O gün, insanoğluna önceden ne yaptığı ve sonraya ne bıraktığı bildirilir. Artık insan, özürlerini sayıp dökerek kendinin ne olduğunu iyice görmektedir.

(16-19) Acele edip dilini kıpırdatma. Doğrusu, onu toplamak ve onu okumak Bize düşer. Biz onu okuduğumuzda, okunmasını izle. Sonra doğrusu, onu açıklamak Bize düşer.

(16-19) Acele edip dilini kıpırdatma. Doğrusu, onu toplamak ve onu okumak Bize düşer. Biz onu okuduğumuzda, okunmasını izle. Sonra doğrusu, onu açıklamak Bize düşer.

(16-19) Acele edip dilini kıpırdatma. Doğrusu, onu toplamak ve onu okumak Bize düşer. Biz onu okuduğumuzda, okunmasını izle. Sonra doğrusu, onu açıklamak Bize düşer.

(16-19) Acele edip dilini kıpırdatma. Doğrusu, onu toplamak ve onu okumak Bize düşer. Biz onu okuduğumuzda, okunmasını izle. Sonra doğrusu, onu açıklamak Bize düşer.

(20-21) Hayır olmaz! Sizler ivedi olanı seversiniz, sonrakini bırakırsınız.

(20-21) Hayır olmaz! Sizler ivedi olanı seversiniz, sonrakini bırakırsınız.

(22-24) O gün bir takım yüzler Rablerine doğru bakıp parlar. O gün bir takım yüzler de asıktır.

(22-24) O gün bir takım yüzler Rablerine doğru bakıp parlar. O gün bir takım yüzler de asıktır.

(22-24) O gün bir takım yüzler Rablerine doğru bakıp parlar. O gün bir takım yüzler de asıktır.

Kendisinin belkemiğinin kırılacağını sanır.

(26-27) Hayır olmaz! Köprücük kemiklerine dayandığı zaman, “Çare bulan yok mudur” denir.

(26-27) Hayır olmaz! Köprücük kemiklerine dayandığı zaman, “Çare bulan yok mudur” denir.

(28-30) Artık ayrılık vaktinin geldiğini anlar. Bacaklar birbirine dolanır. O gün gidiş Rabbinedir.

(28-30) Artık ayrılık vaktinin geldiğini anlar. Bacaklar birbirine dolanır. O gün gidiş Rabbinedir.

(28-30) Artık ayrılık vaktinin geldiğini anlar. Bacaklar birbirine dolanır. O gün gidiş Rabbinedir.

(31-33) O, onaylamamış, yakarmamış, ancak yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da gerine gerine kendinden yana olanlara gitmişti.

(31-33) O, onaylamamış, yakarmamış, ancak yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da gerine gerine kendinden yana olanlara gitmişti.

(31-33) O, onaylamamış, yakarmamış, ancak yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da gerine gerine kendinden yana olanlara gitmişti.

Sana yazıklar olsun, yazıklar!

Yine de, sana yazıklar olsun, yazıklar!

(36-40) İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır? O, atılan atmıktan bir oğulcuk olmadı mı? Sonra yapışkan olmuş, sonra O yarattı ve biçimlendirdi. Ondan, erkek ve dişi iki eş yarattı. Bunları yapanın, ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?

(36-40) İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır? O, atılan atmıktan bir oğulcuk olmadı mı? Sonra yapışkan olmuş, sonra O yarattı ve biçimlendirdi. Ondan, erkek ve dişi iki eş yarattı. Bunları yapanın, ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?

(36-40) İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır? O, atılan atmıktan bir oğulcuk olmadı mı? Sonra yapışkan olmuş, sonra O yarattı ve biçimlendirdi. Ondan, erkek ve dişi iki eş yarattı. Bunları yapanın, ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?

(36-40) İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır? O, atılan atmıktan bir oğulcuk olmadı mı? Sonra yapışkan olmuş, sonra O yarattı ve biçimlendirdi. Ondan, erkek ve dişi iki eş yarattı. Bunları yapanın, ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?

(36-40) İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır? O, atılan atmıktan bir oğulcuk olmadı mı? Sonra yapışkan olmuş, sonra O yarattı ve biçimlendirdi. Ondan, erkek ve dişi iki eş yarattı. Bunları yapanın, ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?