Bismillahirrahmanirrahim |
37 :
1
|
(1-5) Sıra sıra dizilenlere; sürdükçe sürenlere; ardarda ananlara andolsun; doğrusu, sizin Tanrınız birdir; O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir; ve gün doğuşlarının da Rabbidir.
|
|
  |
|
37 :
2
|
(1-5) Sıra sıra dizilenlere; sürdükçe sürenlere; ardarda ananlara andolsun; doğrusu, sizin Tanrınız birdir; O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir; ve gün doğuşlarının da Rabbidir.
|
|
  |
|
37 :
3
|
(1-5) Sıra sıra dizilenlere; sürdükçe sürenlere; ardarda ananlara andolsun; doğrusu, sizin Tanrınız birdir; O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir; ve gün doğuşlarının da Rabbidir.
|
|
  |
|
37 :
4
|
(1-5) Sıra sıra dizilenlere; sürdükçe sürenlere; ardarda ananlara andolsun; doğrusu, sizin Tanrınız birdir; O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir; ve gün doğuşlarının da Rabbidir.
|
|
  |
|
37 :
5
|
(1-5) Sıra sıra dizilenlere; sürdükçe sürenlere; ardarda ananlara andolsun; doğrusu, sizin Tanrınız birdir; O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir; ve gün doğuşlarının da Rabbidir.
|
|
  |
|
37 :
6
|
(6-10) Doğrusu Biz, en yakın göğü süs olan yıldızlarla donattık. Başkaldıran her türlü şeytandan koruduk. Onlar en yüce toplumu asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. Hele bir tek söz kapan olsun; delici ve yakıcı bir alev onun peşine düşüverir.
|
|
  |
|
37 :
7
|
(6-10) Doğrusu Biz, en yakın göğü süs olan yıldızlarla donattık. Başkaldıran her türlü şeytandan koruduk. Onlar en yüce toplumu asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. Hele bir tek söz kapan olsun; delici ve yakıcı bir alev onun peşine düşüverir.
|
|
  |
|
37 :
8
|
(6-10) Doğrusu Biz, en yakın göğü süs olan yıldızlarla donattık. Başkaldıran her türlü şeytandan koruduk. Onlar en yüce toplumu asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. Hele bir tek söz kapan olsun; delici ve yakıcı bir alev onun peşine düşüverir.
|
|
  |
|
37 :
9
|
(6-10) Doğrusu Biz, en yakın göğü süs olan yıldızlarla donattık. Başkaldıran her türlü şeytandan koruduk. Onlar en yüce toplumu asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. Hele bir tek söz kapan olsun; delici ve yakıcı bir alev onun peşine düşüverir.
|
|
  |
|
37 :
10
|
(6-10) Doğrusu Biz, en yakın göğü süs olan yıldızlarla donattık. Başkaldıran her türlü şeytandan koruduk. Onlar en yüce toplumu asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. Hele bir tek söz kapan olsun; delici ve yakıcı bir alev onun peşine düşüverir.
|
|
  |
|
37 :
11
|
Onlara sor: “Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa Bizim yarattığımız mı?” Doğrusu Biz kendilerini yapışkan çamurdan yaratmışızdır.
|
|
  |
|
37 :
12
|
(12-17) Hayır! Sen şaşarken, onlar da alaya alıyorlar. Onlara hatırlatıldığında hatırlamazlar. Bir belge gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. “Bu apaçık bir büyüdür, öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman doğrusu diriltilecek miyiz, önceki atalarımız da mı?” derler.
|
|
  |
|
37 :
13
|
(12-17) Hayır! Sen şaşarken, onlar da alaya alıyorlar. Onlara hatırlatıldığında hatırlamazlar. Bir belge gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. “Bu apaçık bir büyüdür, öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman doğrusu diriltilecek miyiz, önceki atalarımız da mı?” derler.
|
|
  |
|
37 :
14
|
(12-17) Hayır! Sen şaşarken, onlar da alaya alıyorlar. Onlara hatırlatıldığında hatırlamazlar. Bir belge gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. “Bu apaçık bir büyüdür, öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman doğrusu diriltilecek miyiz, önceki atalarımız da mı?” derler.
|
|
  |
|
37 :
15
|
(12-17) Hayır! Sen şaşarken, onlar da alaya alıyorlar. Onlara hatırlatıldığında hatırlamazlar. Bir belge gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. “Bu apaçık bir büyüdür, öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman doğrusu diriltilecek miyiz, önceki atalarımız da mı?” derler.
|
|
  |
|
37 :
16
|
(12-17) Hayır! Sen şaşarken, onlar da alaya alıyorlar. Onlara hatırlatıldığında hatırlamazlar. Bir belge gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. “Bu apaçık bir büyüdür, öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman doğrusu diriltilecek miyiz, önceki atalarımız da mı?” derler.
|
|
  |
|
37 :
17
|
(12-17) Hayır! Sen şaşarken, onlar da alaya alıyorlar. Onlara hatırlatıldığında hatırlamazlar. Bir belge gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. “Bu apaçık bir büyüdür, öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman doğrusu diriltilecek miyiz, önceki atalarımız da mı?” derler.
|
|
  |
|
37 :
18
|
De ki: “Evet! Hem de aşağılaşmış olarak.”
|
|
  |
|
37 :
19
|
(19-20) Ancak o tek bir çığlıktır. Hemen bakakalırlar. Şöyle derler: “Vay bize! İşte bu yargılama günüdür.”
|
|
  |
|
37 :
20
|
(19-20) Ancak o tek bir çığlıktır. Hemen bakakalırlar. Şöyle derler: “Vay bize! İşte bu yargılama günüdür.”
|
|
  |
|
37 :
21
|
İşte bu, yalanlayıp durduğunuz ayrım günüdür.
|
|
  |
|
37 :
22
|
(22-23) Haksızlık edenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah’ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları alevli ateş yoluna koyun.
|
|
  |
|
37 :
23
|
(22-23) Haksızlık edenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah’ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları alevli ateş yoluna koyun.
|
|
  |
|
37 :
24
|
Onları durdurun, doğrusu onlar sorguya çekileceklerdir.
|
|
  |
|
37 :
25
|
Size ne oldu ki, birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?
|
|
  |
|
37 :
26
|
Hayır! Onlar bugün doğruya boyun büken görünümündedirler.
|
|
  |
|
37 :
27
|
Onlar birbirine dönüp sorumlu bulmaya çalışırlar.
|
|
  |
|
37 :
28
|
“Doğrusu, siz bize hep sağ yanımızdan geliyordunuz” derler.
|
|
  |
|
37 :
29
|
“Hayır! Doğrusu siz inanmış kimseler değildiniz.
|
|
  |
|
37 :
30
|
Bizim sizin üstünüzde bir yetkimiz de yoktu. Tersine, azmış bir ulusdunuz.
|
|
  |
|
37 :
31
|
(31-32) Öyleyse, Rabbimizin sözü aleyhimize gerçekleşti. Şüphesiz tadacağız. Sizi biz azdırmıştık, çünkü kendimiz de azgındık” derler.
|
|
  |
|
37 :
32
|
(31-32) Öyleyse, Rabbimizin sözü aleyhimize gerçekleşti. Şüphesiz tadacağız. Sizi biz azdırmıştık, çünkü kendimiz de azgındık” derler.
|
|
  |
|
37 :
33
|
Doğrusu, o gün hepsi azapta ortaktırlar.
|
|
  |
|
37 :
34
|
Doğrusu, suçlulara Biz böyle yaparız.
|
|
  |
|
37 :
35
|
Doğrusu, onlara “Allah’tan başka tanrı yoktur” denildiği zaman, büyüklenirlerdi.
|
|
  |
|
37 :
36
|
“Doğrusu, deli bir şair yüzünden tanrılarımızı mı bırakalım?” derler.
|
|
  |
|
37 :
37
|
Hayır! O gerçeği getirmiş ve elçileri doğrulamıştı.
|
|
  |
|
37 :
38
|
Doğrusu, siz can yakıcı azabı tadacaksınız.
|
|
  |
|
37 :
39
|
Yaptığınızdan başka bir şeyle de cezalandırılmayacaksınız.
|
|
  |
|
37 :
40
|
Ancak, gönül özlüğüne erdirilmiş olan Allah’ın kulları bunun dışındadır.
|
|
  |
|
37 :
41
|
(41-44) İşte, bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Ve onlar nimet cenneüerinde karşılıklı tahtlar üzerinde ağırlanırlar.
|
|
  |
|
37 :
42
|
(41-44) İşte, bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Ve onlar nimet cenneüerinde karşılıklı tahtlar üzerinde ağırlanırlar.
|
|
  |
|
37 :
43
|
(41-44) İşte, bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Ve onlar nimet cenneüerinde karşılıklı tahtlar üzerinde ağırlanırlar.
|
|
  |
|
37 :
44
|
(41-44) İşte, bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Ve onlar nimet cenneüerinde karşılıklı tahtlar üzerinde ağırlanırlar.
|
|
  |
|
37 :
45
|
(45-47) Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk veren bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş içecekler aralarında dolaştırılır.
|
|
  |
|
37 :
46
|
(45-47) Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk veren bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş içecekler aralarında dolaştırılır.
|
|
  |
|
37 :
47
|
(45-47) Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk veren bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş içecekler aralarında dolaştırılır.
|
|
  |
|
37 :
48
|
(48-50) Yanlarında bakışını kısa tutan ak pak pembe renkli iri gözlü güzeller vardır. Birbirlerine dönüp sohbet ederler.
|
|
  |
|
37 :
49
|
(48-50) Yanlarında bakışını kısa tutan ak pak pembe renkli iri gözlü güzeller vardır. Birbirlerine dönüp sohbet ederler.
|
|
  |
|
37 :
50
|
(48-50) Yanlarında bakışını kısa tutan ak pak pembe renkli iri gözlü güzeller vardır. Birbirlerine dönüp sohbet ederler.
|
|
  |
|
37 :
51
|
İçlerinden biri der ki: “Doğrusu, benim bir dostum vardı.”
|
|
  |
|
37 :
52
|
“Doğrusu, onaylayanlardan mısın?
|
|
  |
|
37 :
53
|
Doğrusu, ölüp toprak ve kemik olduğumuzda yargılanacak mıyız?” derdi.
|
|
  |
|
37 :
54
|
De ki: "Siz aşağı bakıp öğrenmek ister misiniz?”
|
|
  |
|
37 :
55
|
Hemen aşağı bakar, onu alevli ateşin ortasında görür.
|
|
  |
|
37 :
56
|
“Vallahi, az kalsın beni de mahvedecektin.
|
|
  |
|
37 :
57
|
Eğer Rabbimin lütfü olmasaydı, andolsun, ben de oraya getirilenlerden olurdum.
|
|
  |
|
37 :
58
|
(58-61) Artık, birinci ölümden sonra, bir daha ölmeyeceğiz, azap da görmeyeceğiz, değil mi?” Doğrusu, işte büyük kurtuluş budur. Çalışacaklar bunun için çalışsın.
|
|
  |
|
37 :
59
|
(58-61) Artık, birinci ölümden sonra, bir daha ölmeyeceğiz, azap da görmeyeceğiz, değil mi?” Doğrusu, işte büyük kurtuluş budur. Çalışacaklar bunun için çalışsın.
|
|
  |
|
37 :
60
|
(58-61) Artık, birinci ölümden sonra, bir daha ölmeyeceğiz, azap da görmeyeceğiz, değil mi?” Doğrusu, işte büyük kurtuluş budur. Çalışacaklar bunun için çalışsın.
|
|
  |
|
37 :
61
|
(58-61) Artık, birinci ölümden sonra, bir daha ölmeyeceğiz, azap da görmeyeceğiz, değil mi?” Doğrusu, işte büyük kurtuluş budur. Çalışacaklar bunun için çalışsın.
|
|
  |
|
37 :
62
|
Konukluk olarak bu mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı?
|
|
  |
|
37 :
63
|
Doğrusu, biz o ağacı, haksızlık yapanlar için bir deneme yaptık.
|
|
  |
|
37 :
64
|
Doğrusu, o alevli ateşin dibinde yetişen bir ağaçtır.
|
|
  |
|
37 :
65
|
Tomurcukları şeytanların başları gibidir.
|
|
  |
|
37 :
66
|
Doğrusu, cehennemlikler bundan yerler, karınlarını onunla doldururlar.
|
|
  |
|
37 :
67
|
Sonra doğrusu, üzerine kaynar su katılmış içki de onlar içindir.
|
|
  |
|
37 :
68
|
Doğrusu, sonra dönecekleri yer yine alevli ateşdir.
|
|
  |
|
37 :
69
|
(69-71) Doğrusu, onlar, babalarını sapık kimseler olarak bulmuşlardı. Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuluyorlar. Onlardan önce geçenlerin çoğu da, andolsun sapıtmıştı.
|
|
  |
|
37 :
70
|
(69-71) Doğrusu, onlar, babalarını sapık kimseler olarak bulmuşlardı. Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuluyorlar. Onlardan önce geçenlerin çoğu da, andolsun sapıtmıştı.
|
|
  |
|
37 :
71
|
(69-71) Doğrusu, onlar, babalarını sapık kimseler olarak bulmuşlardı. Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuluyorlar. Onlardan önce geçenlerin çoğu da, andolsun sapıtmıştı.
|
|
  |
|
37 :
72
|
(72-73) Andolsun, onlara uyarıcılar göndermiştik. Uyarılanların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
|
|
  |
|
37 :
73
|
(72-73) Andolsun, onlara uyarıcılar göndermiştik. Uyarılanların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
|
|
  |
|
37 :
74
|
Allah’ın gönül özlüğüne erdirilmiş kulları bunun dışındadır.
|
|
  |
|
37 :
75
|
Andolsun, Nuh Bize yakarmıştı, ama cevap verenler de ne güzel cevap verdi.
|
|
  |
|
37 :
76
|
Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
|
|
  |
|
37 :
77
|
Onun soyunu doğrusu sürekli kıldık.
|
|
  |
|
37 :
78
|
(78-79) Sonra gelenler arasında, ona “Âlemlerde Nuh’a esenlik olsun!’ u bıraktık.
|
|
  |
|
37 :
79
|
(78-79) Sonra gelenler arasında, ona “Âlemlerde Nuh’a esenlik olsun!’ u bıraktık.
|
|
  |
|
37 :
80
|
Doğrusu, Biz iyi işler yapanları böyle ödüllendiririz.
|
|
  |
|
37 :
81
|
Doğrusu, o inanmış kullarımızdandı.
|
|
  |
|
37 :
82
|
Sonra diğerlerini suda boğduk.
|
|
  |
|
37 :
83
|
Doğrusu, İbrahim de onun yolunda olanlardandı.
|
|
  |
|
37 :
84
|
Nitekim Rabbine arı bir gönülle geldi.
|
|
  |
|
37 :
85
|
(85-90) Hani! Babasına ve ulusuna, “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ın yerine uydurma tanrılara mı? Âlemlerin eğiteni konusunda görüşünüz nedir?” demişti. Yıldızlara bir göz attı ve “Doğrusu ben rahatsızım” dedi. Ondan yüz çevirip gittiler.
|
|
  |
|
37 :
86
|
(85-90) Hani! Babasına ve ulusuna, “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ın yerine uydurma tanrılara mı? Âlemlerin eğiteni konusunda görüşünüz nedir?” demişti. Yıldızlara bir göz attı ve “Doğrusu ben rahatsızım” dedi. Ondan yüz çevirip gittiler.
|
|
  |
|
37 :
87
|
(85-90) Hani! Babasına ve ulusuna, “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ın yerine uydurma tanrılara mı? Âlemlerin eğiteni konusunda görüşünüz nedir?” demişti. Yıldızlara bir göz attı ve “Doğrusu ben rahatsızım” dedi. Ondan yüz çevirip gittiler.
|
|
  |
|
37 :
88
|
(85-90) Hani! Babasına ve ulusuna, “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ın yerine uydurma tanrılara mı? Âlemlerin eğiteni konusunda görüşünüz nedir?” demişti. Yıldızlara bir göz attı ve “Doğrusu ben rahatsızım” dedi. Ondan yüz çevirip gittiler.
|
|
  |
|
37 :
89
|
(85-90) Hani! Babasına ve ulusuna, “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ın yerine uydurma tanrılara mı? Âlemlerin eğiteni konusunda görüşünüz nedir?” demişti. Yıldızlara bir göz attı ve “Doğrusu ben rahatsızım” dedi. Ondan yüz çevirip gittiler.
|
|
  |
|
37 :
90
|
(85-90) Hani! Babasına ve ulusuna, “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ın yerine uydurma tanrılara mı? Âlemlerin eğiteni konusunda görüşünüz nedir?” demişti. Yıldızlara bir göz attı ve “Doğrusu ben rahatsızım” dedi. Ondan yüz çevirip gittiler.
|
|
  |
|
37 :
91
|
(91-92) O da onların tanrılarına gizlice yaklaşıp, “Yemiyor musunuz? Ne o konuşmuyorsunuz?” dedi.
|
|
  |
|
37 :
92
|
(91-92) O da onların tanrılarına gizlice yaklaşıp, “Yemiyor musunuz? Ne o konuşmuyorsunuz?” dedi.
|
|
  |
|
37 :
93
|
Hemen üzerlerine yürüyüp kuvvetle vurdu.
|
|
  |
|
37 :
94
|
Bunun üzerine koşarak ona geldiler.
|
|
  |
|
37 :
95
|
(95-96) “Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır” dedi.
|
|
  |
|
37 :
96
|
(95-96) “Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır” dedi.
|
|
  |
|
37 :
97
|
“Onun için bir bina yapın da, onu alevli ateşe atın” dediler.
|
|
  |
|
37 :
98
|
Ona tuzak kurmak istediler, ancak Biz onları alt ettik.
|
|
  |
|
37 :
99
|
“Doğrusu, ben Rabbime gidiyorum; O beni doğru yola eriştirir.
|
|
  |
|
37 :
100
|
Rabbim! Bana iyilerden olacak birini ver” dedi.
|
|
  |
|
37 :
101
|
Biz de ona yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik.
|
|
  |
|
37 :
102
|
Çocuk kendisinin yanı sıra yürümeye başladığında, “Ey yavrucuğum! Doğrusu, ben uykuda iken seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin? dedi. “Ey babacığım! Ne ile emrolundunsa onu yap, umarım beni katlananlardan bulacaksın” dedi.
|
|
  |
|
37 :
103
|
(103-105) Böylece ikisi de içtenlikle boyun eğdiler. Babası oğlunu alnı üzerine yatırınca, Biz seslendik: “Ey İbrahim, rüyayı gerçekleştirdin, doğrusu, Biz iyi işler yapanları böylece ödüllendiririz”
|
|
  |
|
37 :
104
|
(103-105) Böylece ikisi de içtenlikle boyun eğdiler. Babası oğlunu alnı üzerine yatırınca, Biz seslendik: “Ey İbrahim, rüyayı gerçekleştirdin, doğrusu, Biz iyi işler yapanları böylece ödüllendiririz”
|
|
  |
|
37 :
105
|
(103-105) Böylece ikisi de içtenlikle boyun eğdiler. Babası oğlunu alnı üzerine yatırınca, Biz seslendik: “Ey İbrahim, rüyayı gerçekleştirdin, doğrusu, Biz iyi işler yapanları böylece ödüllendiririz”
|
|
  |
|
37 :
106
|
Doğrusu, bu apaçık bir sınavdı.
|
|
  |
|
37 :
107
|
Ona kurtulmalık olarak büyük bir kurbanlık verdik.
|
|
  |
|
37 :
108
|
(108-109) Sonra gelenler arasında İbrahim'e “Esenlik olsun” 'u bıraktık.
|
|
  |
|
37 :
109
|
(108109) Sonra gelenler arasında İbrahim'e “Esenlik olsun” 'u bıraktık.
|
|
  |
|
37 :
110
|
Doğrusu, güzel iş yapanları böyle ödüllendiririz.
|
|
  |
|
37 :
111
|
Doğrusu o, inanmış kullarımızdandı.
|
|
  |
|
37 :
112
|
Ve yararlılardan olan İshak'ı ona peygamber olarak müjdeledik.
|
|
  |
|
37 :
113
|
Kendisini ve İshak'ı mübarek kıldık; ikisinin soyundan iyi iş yapan da vardır, açıktan açığa kendisine kıyan da vardır.
|
|
  |
|
37 :
114
|
Ve andolsun, Musa ve Harun'a 'Esenlik olsunl'u bıraktık..
|
|
  |
|
37 :
115
|
Ve ikisini ve uluslarını büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.
|
|
  |
|
37 :
116
|
Ve onlara yardım etmiştik de üstün gelmişlerdi.
|
|
  |
|
37 :
117
|
Ve her ikisine de apaçık anlaşılan kitabı vermiştik.
|
|
  |
|
37 :
118
|
Ve her ikisini de doğru yola eriştirmiştik.
|
|
  |
|
37 :
119
|
(119-120) Ve sonrakiler arasında Musa ve Harun'un barışçılıkla anılmalarını sağladık.
|
|
  |
|
37 :
120
|
(119-120) Ve sonrakiler arasında Musa ve Harun'un barışçılıkla anılmalarını sağladık.
|
|
  |
|
37 :
121
|
Doğrusu, Biz güzel iş yapanları böyle ödüllendiririz.
|
|
  |
|
37 :
122
|
Doğrusu, ikisi de inanmış kullarımızdandı.
|
|
  |
|
37 :
123
|
Ve doğrusu İlyas da elçilerdendi.
|
|
  |
|
37 :
124
|
(124-126) Hani ulusuna demişti: “Saygılı olmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp da, Baal'e mi taparsınız?”
|
|
  |
|
37 :
125
|
(124-126) Hani ulusuna demişti: “Saygılı olmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp da, Baal'e mi taparsınız?”
|
|
  |
|
37 :
126
|
(124-126) Hani ulusuna demişti: “Saygılı olmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp da, Baal'e mi taparsınız?”
|
|
  |
|
37 :
127
|
(127-128) Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah’ın öz gönüllü kulları bir yana, doğrusu bunlar yakalanıp getirileceklerdir.
|
|
  |
|
37 :
128
|
(127-128) Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah’ın öz gönüllü kulları bir yana, doğrusu bunlar yakalanıp getirileceklerdir.
|
|
  |
|
37 :
129
|
(129-13o) Ve sonrakiler arasında İlyas a “Esenlik olsun” 'u bıraktık.
|
|
  |
|
37 :
130
|
(129-13o) Ve sonrakiler arasında İlyas a “Esenlik olsun” 'u bıraktık.
|
|
  |
|
37 :
131
|
Doğrusu, Biz güzel iş yapanları böyle ödüllendiririz.
|
|
  |
|
37 :
132
|
Doğrusu, o inanmış kullarımızdandı.
|
|
  |
|
37 :
133
|
Ve doğrusu, Lut da elçilerdendi.
|
|
  |
|
37 :
134
|
(134-135) Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadının dışında, hani, onu ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.
|
|
  |
|
37 :
135
|
(134-135) Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadının dışında, hani, onu ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.
|
|
  |
|
37 :
136
|
Sonra diğerlerini yok etmiştik.
|
|
  |
|
37 :
137
|
(137-138) Ve doğrusu, sabah akşam onların önlerinden geçersiniz. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
|
|
  |
|
37 :
138
|
(137-138) Ve doğrusu, sabah akşam onların önlerinden geçersiniz. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
|
|
  |
|
37 :
139
|
(139-142) Ve doğrusu, Yunus da peygamberlerdendir. Hani, dolu bir gemiye kaçmıştı. Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu. O kınanacak bir iş yapmıştı da balina onu ağızlamıştı.
|
|
  |
|
37 :
140
|
(139-142) Ve doğrusu, Yunus da peygamberlerdendir. Hani, dolu bir gemiye kaçmıştı. Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu. O kınanacak bir iş yapmıştı da balina onu ağızlamıştı.
|
|
  |
|
37 :
141
|
(139-142) Ve doğrusu, Yunus da peygamberlerdendir. Hani, dolu bir gemiye kaçmıştı. Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu. O kınanacak bir iş yapmıştı da balina onu ağızlamıştı.
|
|
  |
|
37 :
142
|
(139-142) Ve doğrusu, Yunus da peygamberlerdendir. Hani, dolu bir gemiye kaçmıştı. Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu. O kınanacak bir iş yapmıştı da balina onu ağızlamıştı.
|
|
  |
|
37 :
143
|
(143-144) Eğer yüceltenlerden olmasaydı, dirilecekleri güne kadar dirilmemek üzere balığın karnında kalmış olacaktı.
|
|
  |
|
37 :
144
|
(143-144) Eğer yüceltenlerden olmasaydı, dirilecekleri güne kadar dirilmemek üzere balığın karnında kalmış olacaktı.
|
|
  |
|
37 :
145
|
Hasta bir durumdayken kendisini karaya çıkardık.
|
|
  |
|
37 :
146
|
(146-147) Ve üzerine örtünmesi için geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik. Onu yüz bin veya daha çoğuna elçi olarak gönderdik.
|
|
  |
|
37 :
147
|
(146-147) Ve üzerine örtünmesi için geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik. Onu yüz bin veya daha çoğuna elçi olarak gönderdik.
|
|
  |
|
37 :
148
|
Ve bunun üzerine inandılar, Biz de bunun üzerine onları bir süre geçindirdik.
|
|
  |
|
37 :
149
|
(149-150) Onlara sor, kızlar senin Rabbinin de, erkekler onların mı? Yoksa, melekleri kız olarak mı yarattık da, onlar tanık mı idiler?
|
|
  |
|
37 :
150
|
(149-150) Onlara sor, kızlar senin Rabbinin de, erkekler onların mı? Yoksa, melekleri kız olarak mı yarattık da, onlar tanık mı idiler?
|
|
  |
|
37 :
151
|
(151-153) Dikkat! Doğrusu onlar yalan uydurup “O doğurdu” diyorlar. Doğrusu onlar şüphesiz yalancıdırlar. O, kızları oğullara mı yeğ tuttu?
|
|
  |
|
37 :
152
|
(151-153) Dikkat! Doğrusu onlar yalan uydurup “O doğurdu” diyorlar. Doğrusu onlar şüphesiz yalancıdırlar. O, kızları oğullara mı yeğ tuttu?
|
|
  |
|
37 :
153
|
(151-153) Dikkat! Doğrusu onlar yalan uydurup “O doğurdu” diyorlar. Doğrusu onlar şüphesiz yalancıdırlar. O, kızları oğullara mı yeğ tuttu?
|
|
  |
|
37 :
154
|
Size ne oluyor? Ne biçim yargılıyorsunuz?
|
|
  |
|
37 :
155
|
|
  |
|
37 :
156
|
Yoksa apaçık güçlü bir kanıtınız mı var?
|
|
  |
|
37 :
157
|
Öyleyse doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin.
|
|
  |
|
37 :
158
|
O’nunla cinler arasında bir soy bağı icat ettiler. Andolsun cinler de kendilerinin hesap yerine getirileceklerini bilirler.
|
|
  |
|
37 :
159
|
Allah onların nitelemelerinden arıdır.
|
|
  |
|
37 :
160
|
Allah’ın gönül özlüğüne erdirilmiş kulları bunun dışındadır.
|
|
  |
|
37 :
161
|
(161-163) Doğrusu, siz ve taptığınız şeyler, alevli ateşe girecek kimseden başkasını baştan çıkaramazsınız.
|
|
  |
|
37 :
162
|
(161-163) Doğrusu, siz ve taptığınız şeyler, alevli ateşe girecek kimseden başkasını baştan çıkaramazsınız.
|
|
  |
|
37 :
163
|
(161-163) Doğrusu, siz ve taptığınız şeyler, alevli ateşe girecek kimseden başkasını baştan çıkaramazsınız.
|
|
  |
|
37 :
164
|
(164-166) Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Doğrusu, biz sıra sıra duranlarız, doğrusu, biz Allah’ı arı tutanlarız.
|
|
  |
|
37 :
165
|
(164-166) Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Doğrusu, biz sıra sıra duranlarız, doğrusu, biz Allah’ı arı tutanlarız.
|
|
  |
|
37 :
166
|
(164-166) Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Doğrusu, biz sıra sıra duranlarız, doğrusu, biz Allah’ı arı tutanlarız.
|
|
  |
|
37 :
167
|
(167-169) “Bizde de öncekilerden bir hatırlatma olsaydı, Allah’ın öz kulları olurduk” diyorlardı.
|
|
  |
|
37 :
168
|
(167-169) “Bizde de öncekilerden bir hatırlatma olsaydı, Allah’ın öz kulları olurduk” diyorlardı.
|
|
  |
|
37 :
169
|
(167-169) “Bizde de öncekilerden bir hatırlatma olsaydı, Allah’ın öz kulları olurduk” diyorlardı.
|
|
  |
|
37 :
170
|
Böyleyken O’nu inkâr ettiler. Ama bileceklerdir.
|
|
  |
|
37 :
171
|
Andolsun peygamber kullarımıza söz vermişizdir.
|
|
  |
|
37 :
172
|
Doğrusu, onlar yardım göreceklerdir.
|
|
  |
|
37 :
173
|
Doğrusu, bizim ordumuz üstün gelecektir.
|
|
  |
|
37 :
174
|
(174-176) Bir süreye kadar onlara aldırış etme. Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir. Azabımızı mı acele istiyorlar?
|
|
  |
|
37 :
175
|
(174-176) Bir süreye kadar onlara aldırış etme. Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir. Azabımızı mı acele istiyorlar?
|
|
  |
|
37 :
176
|
(174-176) Bir süreye kadar onlara aldırış etme. Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir. Azabımızı mı acele istiyorlar?
|
|
  |
|
37 :
177
|
O azap yurtlarına indiğinde uyarılanların sabahı ne kötü olur!
|
|
  |
|
37 :
178
|
Bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
|
|
  |
|
37 :
179
|
Gözetle, onlar da göreceklerdir.
|
|
  |
|
37 :
180
|
(180-181) Senin güçlü olan Rabbin, onların nitelemelerinden arıdır. Gönderilenlere esenlik olsun.
|
|
  |
|
37 :
181
|
(180-181) Senin güçlü olan Rabbin, onların nitelemelerinden arıdır. Gönderilenlere esenlik olsun.
|
|
  |
|
37 :
182
|
Övgü âlemlerin eğiteni Allah’adır.
|
|
  |
|