KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
36-YÂSÎN SURESİ - Ya-Seen - MEKKE/41 - 83 Ayet
Arama sonucu 83 Ayet bulundu. [ 1-83 ]
Bismillahirrahmanirrahim
36 : 1
Yâ - Sîn.
 

36 : 2
(2-4) Bilge Kur'ana andolsun, doğrusu sen doğru yol üzere gönderilmiş elçilerdensin.
 

36 : 3
(2-4) Bilge Kur'ana andolsun, doğrusu sen doğru yol üzere gönderilmiş elçilerdensin.
 

36 : 4
(2-4) Bilge Kur'ana andolsun, doğrusu sen doğru yol üzere gönderilmiş elçilerdensin.
 

36 : 5
(5-6) Bu, babaları uyarılmadığından bilgisiz kalmış bir ulusu uyarman için, güçlü olan ve acıyan Allah'ın indirdiğidir.
 

36 : 6
(5-6) Bu, babaları uyarılmadığından bilgisiz kalmış bir ulusu uyarman için, güçlü olan ve acıyan Allah'ın indirdiğidir.
 

36 : 7
Andolsun, çoğunun aleyhine söz gerçekleşti, çünkü inanmıyorlar.
 

36 : 8
Doğrusu, boyunlarına, çenelerine kadar varan demir halkalar geçirmişizdir. Bunun için başları yukarı kalkıktır.
 

36 : 9
Önlerine bir set ve arkalarına bir set çekmişizdir. Gözlerini perdelediğimizden artık göremezler.
 

36 : 10
Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
 

36 : 11
Sen ancak, söz dinleyen ve görmeden Rahmana bilinçli saygı duyan kimseyi uyarabilirsin. Artık o kimseyi, bağışlanma ve cömertçe bir ödülle müjdele.
 

36 : 12
Doğrusu, ölüleri dirilten, önce yaptıklarını da, bıraktıklarının izlerini de yazan Biziz. Her şeyi, apaçık bir Kitapta bir bir sayılandır maktayız.
 

36 : 13
Kendilerine elçiler gelen kent halkını örnek ver.
 

36 : 14
Onlara iki elçi gönderdik, ikisini de yalanladılar. Biz de üçüncü biriyle desteklemiştik. “Doğrusu biz size gönderilmiş elçileriz” demişlerdi.
 

36 : 15
“Siz de ancak bizim gibi birer beşersiniz. Rahman da bir şey indirmemiştir. Sadece yalan söylüyorsunuz” demişlerdi.
 

36 : 16
(16-17) “Doğrusu, Rabbimiz bizim size gönderildiğimizi bilir; bize düşen ancak açıkça duyurmaktır” demişlerdi.
 

36 : 17
(16-17) “Doğrusu, Rabbimiz bizim size gönderildiğimizi bilir; bize düşen ancak açıkça duyurmaktır” demişlerdi.
 

36 : 18
“Doğrusu, sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık; vazgeçmezseniz, andolsun sizi taşlayacağız ve andolsun bizden size can yakıcı bir azap dokunacaktır” demişlerdi.
 

36 : 19
“Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Bu uğursuzluk size hatırlatma yapıldığı için mi? Hayır! Siz savurgan bir ulussunuz” demişlerdi.
 

36 : 20
Ve şehrin öbür ucundan koşarak bir adam gelmiş, “Ey ulusum! Gönderilen elçilere uyun” demişti.
 

36 : 21
Sizden bir ücret istemeyenlere uyun. Onlar doğru yoldadırlar.
 

36 : 22
Beni yaratana ne diye kulluk etmeyeyim! Siz de Ona döneceksiniz.
 

36 : 23
Ondan başka tanrılar mı edineyim. Eğer, Rahman olan bana bir zarar vermek isterse onların aracılığı bana fayda vermez, hem de beni kurtaramazlar.”
 

36 : 24
Doğrusu, o durumda apaçık bir sapkınlık içinde olurum.
 

36 : 25
Doğrusu ben Rabbinize inandım, beni dinleyin.
 

36 : 26
(26-27) Ona “cennete gir” denince, “Keşke ulusum Rabbimin beni bağışladığını ve beni ağırlananlardan biri kıldığını bilseydi” demişti.
 

36 : 27
(26-27) Ona “cennete gir” denince, “Keşke ulusum Rabbimin beni bağışladığını ve beni ağırlananlardan biri kıldığını bilseydi” demişti.
 

36 : 28
(28-29) Ondan sonra, ulusu üzerine gökten bir ordu indirmedik; doğrusu indirecek de değildik; sadece tek bir çığlık koptu, hemen kül oluverdiler.
 

36 : 29
(28-29) Ondan sonra, ulusu üzerine gökten bir ordu indirmedik; doğrusu indirecek de değildik; sadece tek bir çığlık koptu, hemen kül oluverdiler.
 

36 : 30
İnsanlara yazıklar olsun! Kendilerine hangi elçi gelse onu alaya alıyorlardı.
 

36 : 31
Kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi, doğrusu onların bir daha kendilerine dönmeyeceklerini görmezler mi?
 

36 : 32
Ancak hepsi huzurumuza getirileceklerdir.
 

36 : 33
İşte onlara bir belge: Ölü yeri diriltir ve oradan taneler çıkartırız da, ondan yerler.
 

36 : 34
Orada hurmalıklar ve üzüm bağları var ederiz, aralarında pınarlar fışkırtırız.
 

36 : 35
Onun ve elleriyle yaptıklarının ürünlerini yesinler, gene de şükretmeyecekler mi?
 

36 : 36
Yerin yetiştirdiklerinden, kendi cinslerinden ve bilmediklerinden bütün çiftleri yaratan Allah yücedir.
 

36 : 37
Onlara bir belge de gecedir. Gündüzü ondan sıyırırız da karanlıkta kalıverirler.
 

36 : 38
Güneş de yörüngesinde yürüyüp gitmektedir. Bu, güçlü ve bilgin olan Allah'ın kanunudur.
 

36 : 39
Aya gelince onu orak gibi eğri eski bir hurma dalına döneceği konaklar düzenledik.
 

36 : 40
Aya erişmek güneşe yaraşmaz. Gece de gündüzü geçemez. Her biri bir yörüngede yüzüp gider.
 

36 : 41
(41-42) Onlara bir belge de, soylarını dolu gemiyle taşımamız ve kendileri için bunun gibi nice binekleri yaratmış olmamızdır.
 

36 : 42
(41-42) Onlara bir belge de, soylarını dolu gemiyle taşımamız ve kendileri için bunun gibi nice binekleri yaratmış olmamızdır.
 

36 : 43
Dilesek, onları suda boğardık, ne çığlıklarını duyan olurdu, ne de kurtulabilirlerdi.
 

36 : 44
Ancak katımızdan bir acıma ve bir süreye kadar geçinme olsun.
 

36 : 45
Onlara “Önünüzdekinden de, arkanızdakinden de korunun, belki size acınır” dendiği zaman;
 

36 : 46
Rabbinin ilkelerinden herhangi biri kendilerine geldiğinde, ondan hep yüz çeviregelmişlerdir.
 

36 : 47
Onlara “Allah'ın size verdiği rızıktan iyilik için sarfedin” denildiğinde, nankörler inananlara “Allah'ın dileseydi doyuracağı bir kimseyi biz mi doyuralım? Doğrusu, siz apaçık bir şaşkınlıktasınız” derler.
 

36 : 48
Ve “Doğru sözlü iseniz, bildirin, verilen bu söz ne zamandır?” derler.
 

36 : 49
Ancak çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak bir tek çığlığı beklerler.
 

36 : 50
O zaman, artık ne vasiyet edebilirler, ne de yakınlarına dönebilirler.
 

36 : 51
Boruya üflenince, kabirlerinden Rablerine koşarak çıkarlar.
 

36 : 52
“Vay bize! Uyuduğumuz yerden bizi kim kaldırdı?” derler. “İşte, Rahmanın verdiği söz budur, elçiler doğru söylemişlerdi.”
 

36 : 53
Sadece tek bir çığlık kopar, hepsi, hemen huzurumuza getirilmiş olur.
 

36 : 54
Artık, bugün hiç kimseye bir haksızlıkta bulunulmaz. İşlediklerinizden başka şeyle karşılanmazsınız.
 

36 : 55
Doğrusu bugün, cennetlikler eğlenceyle meşguldürler.
 

36 : 56
Onlar ve eşleri gölgeliklerde, tahtlara kurulurlar.
 

36 : 57
Orada meyveler ve her istedikleri bulunur.
 

36 : 58
Acıyan Rab katından onlara “Esenlik!” sözü vardır.
 

36 : 59
(59-61) “Ey suçlular! Bugün ayrılın. Ey Ademoğulları! Ben size, şeytana tapmayın, doğrusu o size apaçık bir düşmandır, Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye ant vermedim mi?
 

36 : 60
(59-61) “Ey suçlular! Bugün ayrılın. Ey Ademoğulları! Ben size, şeytana tapmayın, doğrusu o size apaçık bir düşmandır, Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye ant vermedim mi?
 

36 : 61
(59-61) “Ey suçlular! Bugün ayrılın. Ey Ademoğulları! Ben size, şeytana tapmayın, doğrusu o size apaçık bir düşmandır, Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye ant vermedim mi?
 

36 : 62
Andolsun ki, o sizden nice nesilleri saptırmıştı. Siz bunu düşünememiş miydiniz?
 

36 : 63
İşte bu, size söz verilen cehennemdir.
 

36 : 64
Bugün, inkarcılığınıza karşılık oraya girin.”
 

36 : 65
Bugün, ağızlarını mühürleriz de Bizimle elleri konuşur, ayakları da yaptıklarına tanıklık eder.
 

36 : 66
Dilesek gözlerini silerek belirsiz kılardık da yola koşuşurlardı. Ancak, nasıl görebilirler?
 

36 : 67
Dilesek onların bulundukları yerde biçimlerini daha kötüye değiştirirdik de, ne ileri gidebilirler, ne de geri dönebilirlerdi.
 

36 : 68
Kimin ömrünü uzatırsak onun yaratılışını tersine çevirmiş oluruz. Akıllarını kullanmazlar mı?
 

36 : 69
Biz ona şiir öğretmedik, ona yaraşmazdı. Bu bir hatırlatma ve apaçık bir Okuma’dır.
 

36 : 70
Ki, diri olanı uyarsın ve böylece söz de inkarcıların aleyhine gerçekleşsin.
 

36 : 71
Onlar için ellerimizle yarattığımız davarları görmüyorlar mı? Hem de onlara sahiptirler.
 

36 : 72
Onları kendilerinin buyruğuna verdik; onlardan bindikleri, etini yedikleri de vardır.
 

36 : 73
Onlarda daha nice faydalar, içecekler vardır. Şükretmezler mi?
 

36 : 74
Allah'ı bırakıp da, kendilerine yardımı dokunur diye başka tanrılar edindiler.
 

36 : 75
Oysa onlar kendilerine yardım edemezler, ancak kendileri onlar için hazır kuvvettirler.
 

36 : 76
Bunların sözü seni üzmesin. Doğrusu Biz, onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliriz.
 

36 : 77
(77-78) İnsan kendisini oğulcuktan yarattığımızı görmez mi ki, hemen apaçık bir hasım kesilir ve kendi yaratılışını unutarak “Çürümüş olan kemikleri kim diriltecek?” der ve Bize örnek vermeye kalkar.
 

36 : 78
(77-78) İnsan kendisini oğulcuktan yarattığımızı görmez mi ki, hemen apaçık bir hasım kesilir ve kendi yaratılışını unutarak “Çürümüş olan kemikleri kim diriltecek?” der ve Bize örnek vermeye kalkar.
 

36 : 79
De ki: “Onları ilk defa yaratan diriltecektir. O her türlü yaratmayı bilir.
 

36 : 80
O yaş ağaçtan size ateş çıkarandır. Ondan ateş yakarsınız.
 

36 : 81
Gökleri ve yeri yaratanın, kendilerinin benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Elbette yeter, O, pek yaratan bilgindir.”
 

36 : 82
Ancak bir şeyi dilediği zaman Onun buyruğu o şeye “Ol” demektir; o hemen oluverir.
 

36 : 83
Her şeyin hükümranlığı elinde olan ve sizin de Kendisine döndürüleceğiniz yücelerden yücedir.
 

Arama 1.24 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 83 Ayet bulundu. [ 1-83 ]