KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
29-ANKEBÛT SURESİ - Al-Ankaboot - MEKKE/85 - 69 Ayet
Arama sonucu 69 Ayet bulundu. [ 1-69 ]
Bismillahirrahmanirrahim
29 : 1
Elif, Lâm, Mîm.
 

29 : 2
İnsanlar “inandık” deyince, sınanmadan bırakılacaklarını mı sanırlar?
 

29 : 3
Andolsun ki, Biz kendilerinden öncekileri sınamıştık. Andolsun, Allah doğru olanı kuşkusuz ortaya koyacak ve elbette yalancıları da ortaya çıkaracaktır.
 

29 : 4
Yoksa kötülük işleyenler, Bizden kaçabileceklerini mi sanırlar? Ne kötü hüküm veriyorlar!
 

29 : 5
Allah'a kavuşmayı uman bilsin ki, doğrusu Allah'ın belirttiği vakit gelecektir. O işitir ve bilir.
 

29 : 6
Kim çaba gösterirse ancak kendisi için çaba göstermiş olur. Doğrusu Allah âlemlere muhtaç değildir.
 

29 : 7
İnanan ve yararlı işler işleyenlerin kötülüklerini, andolsun ki, örteriz; onları yaptıklarının en güzeliyle ödüllendiririz.
 

29 : 8
İnsana, ana ve babasına karşı iyi davranmasını önerdik, eğer onlar hiçbir bilgin bulunmayan şeyi Bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, o zaman onlara itaat etme. Dönüşünüz Banadır. Yaptıklarınızı size bildiririm.
 

29 : 9
Ve inanan ve yararlı işler işleyenleri, andolsun iyilerin arasına koyarız.
 

29 : 10
İnsanlardan “Allaha inandık” diyenler vardır, ama Allah uğrunda bir incinmeye uğratılınca, insanların işkencesini Allah'ın azabı gibi tutarlar. Rabbinizden bir yardım gelecek olursa, andolsun ki, “Doğrusu biz sizinle beraberdik” derler. Allah herkesin kalbinde olanları en iyi bilen değil midir?
 

29 : 11
Allah, andolsun inananları da bilir ve andolsun ikiyüzlüleri de bilir.
 

29 : 12
İnkâr edenler inananlara “Bizim yolumuza uyun da sizin günahlarınızı biz çekelim” derler. Oysa onların günahlarından hiçbirini yüklenecek değillerdir. Doğrusu, onlar yalancıdırlar.
 

29 : 13
Andolsun onlar kendi yüklerini, kendi yüklerinin yanında daha nice başka yükleri yüklenecekler ve andolsun uydurup durdukları şeylerden diriliş günü sorguya çekileceklerdir.
 

29 : 14
Ve andolsun ki, Nuh'u ulusuna gönderdik; aralarında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onlar haksızlık yaparken, tufan onları yakalayıverdi.
 

29 : 15
Bunun üzerine Biz, Nuh’u ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu âlemlere bir belge kıldık.
 

29 : 16
Hani, İbrahim ulusuna: “Allaha kulluk edin, Ona saygılı olun, eğer bilebilirseniz bu sizin için daha iyidir” demişti.
 

29 : 17
Siz Allah’ın yerine ancak bir takım putlara tapıyorsunuz ve aslı olmayan sözler uyduruyorsunuz. Doğrusu, Allah’ın yerine taptıklarınızın size rızık vermeye güçleri yetmez. Artık rızkı Allah katında arayın, O’na kulluk edin, O’na şükredin. Siz O’na döndürüleceksiniz.”
 

29 : 18
Eğer yalanlıyorsanız, bilin ki sizden önceki milletler de yalanlamışlardı. Ancak elçiye düşen, yalnız apaçık bildirmektir.
 

29 : 19
Allah’ın yaratmaya nasıl başlayıp sonra onu nasıl tekrar edeceğini anlamıyorlar mı? Doğrusu bu Allah’a kolaydır.
 

29 : 20
(20-21) De ki: “Yeryüzünde dolaşın; yaratmaya nasıl başladığını bir görün. İşte Allah, sonraki yaratmasını da yapacaktır. Doğrusu, Allah’ın her şeye gücü yeter. Dilediğine azap eder, dilediğine acır. O’na götürülürsünüz.”
 

29 : 21
(20-21) De ki: “Yeryüzünde dolaşın; yaratmaya nasıl başladığını bir görün. İşte Allah, sonraki yaratmasını da yapacaktır. Doğrusu, Allah’ın her şeye gücü yeter. Dilediğine azap eder, dilediğine acır. O’na götürülürsünüz.”
 

29 : 22
Siz yeryüzünde de, gökte de kaçacak yer bulamazsınız. Allah’tan başka bir dost ve yardımcınız da yoktur.
 

29 : 23
Allah’ın ilkelerini ve O’na kavuşmayı inkâr edenler, işte onlar, Benim acımamdan ümitlerini kesmişlerdir. Onlara can yakıcı azap vardır.
 

29 : 24
7. ev : veya
8. harrıkû-hu : onu yakın
9. fe : böylece, bunun üzerine
10. encâhullâhu (encâhu allâhu) : Allah onu kurtardı
11. min en nâri : ateşten
12. inne : muhakkak
13. : içinde, de vardır
14. zâlike : bu, işte bu
15. le âyâtin : elbette âyetler
16. li kavmin : bir kavim için
17. yu\'minûne : mü\'min olurlar
', 350)" onMouseout="hideddrivetip()" >
Ancak sözlerine ulusunun cevabı, sadece, “Onu öldürün, yahut yakın” demek oldu. Bunun üzerine Allah onu ateşten kurtardı. Doğrusu, bunda inanan ulus için belgeler vardır.
 

29 : 25
Ve dedi ki: “Dünya hayatında, aranızdaki sevgiden ötürü, Allah'ın yerine putlar edindiniz, sonra diriliş günü birbirinizi inkâr eder ve birbirinize lanet okursunuz. Varacağınız yer ateştir, yardımcılarınız da yoktur.”
 

29 : 26
Bunun üzerine, Lut ona uydu ve dedi: “Doğrusu, ben de Rabbime gidiyorum. O, doğrusu güçlüdür, bilgedir.”
 

29 : 27
Ve ona İshak'ı ve Yakup'u bahşettik. Soyundan gelenlere kitap ve peygamberlik verdik. Onu dünyada ödüllendirdik, doğrusu, o ahirette de iyilerdendir.
 

29 : 28
Hani, Lut da ulusuna demişti: “Doğrusu siz, dünyalarda sizden önce hiç kimsenin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz.
 

29 : 29
16. bi azâbi allâhi : Allah\'ın azabı
17. in kunte : eğer sen isen
18. min es sâdikîne : sadıklardan, doğru sözlülerden
', 350)" onMouseout="hideddrivetip()" >
Doğrusu, erkeklere yaklaşan, yol kesen ve toplantılarınızda kötü şeyler yapan sizler değil misiniz?” Ulusunun cevabı, ancak diyebildikleri: “Doğru sözlü isen bize Allah'ın azabını getir.”
 

29 : 30
“Rabbim! Bozgunculara karşı bana yardım et” dedi.
 

29 : 31
Elçilerimiz İbrahim'e müjde getirdiklerinde, “Doğrusu biz bu kentin halkını yok edeceğiz, doğrusu oranın halkı zalim kimselerdir” dediler.
 

29 : 32
“Doğrusu Lut oradadır” dedi. “Biz orada olanları daha iyi biliriz; onu ve geride kalanlardan olacak karısı dışında, ailesini kurtaracağız” dediler.
 

29 : 33
(33-34) Ancak elçilerimiz Lut a gelince, o bu yüzden tasalandı ve canı çok sıkıldı. “Korkma ve üzülme, doğrusu biz, seni ve geride kalacaklardan olan karının dışında aileni kurtaracağız. Doğrusu, bu kent halkına, yaptıkları yolsuzluklardan ötürü, gökten elbette bir azap indireceğiz” dediler.
 

29 : 34
(33-34) Ancak elçilerimiz Lut a gelince, o bu yüzden tasalandı ve canı çok sıkıldı. “Korkma ve üzülme, doğrusu biz, seni ve geride kalacaklardan olan karının dışında aileni kurtaracağız. Doğrusu, bu kent halkına, yaptıkları yolsuzluklardan ötürü, gökten elbette bir azap indireceğiz” dediler.
 

29 : 35
Andolsun ki, bundan Biz, düşünen kimseler için geride apaçık bir belge bırakmışızdır.
 

29 : 36
Medyen halkına kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. “Ey ulusum! Allaha kulluk edin, sonraki güne umut besleyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın” dedi.
 

29 : 37
Bunun üzerine onu yalanladılar. Bu yüzden onları bir titreme aldı ve oldukları yerde dizüstü çöküverdiler.
 

29 : 38
Ve Âd ve Semûd! Doğrusu bu oturdukları yerler size belli olmuştur. Şeytan kendilerine, işlediklerini güzel gösterdi; onları doğru yoldan alıkoydu. Oysa anlayacak durumda idiler.
 

29 : 39
Ve Karun, Firavun ve Hamam Andolsun ki, Musa onlara açık belgelerle gelmişti de, onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Ancak geçip gidecek değillerdi.
 

29 : 40
Her birini suç üstü yakaladık; kimine taşlar savuran rüzgarlar gönderdik, kimini bir çığlık yok etti, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Onlara Allah zulmetmiyordu, onlar kendilerine zulmediyorlardı.
 

29 : 41
Allah'tan başka veliler edinenlerin durumu, kendine yuva yapan dişi örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise doğrusu dişi örümceğin yuvasıdır. Keşke bilseler!
 

29 : 42
Doğrusu Allah, Kendinden başka yalvardıkları herhangi bir şeyi bilir. O güçlüdür, bilgedir.
 

29 : 43
Biz bu misalleri insanlara veriyoruz, onları ancak bilenler düşünebilir.
 

29 : 44
Allah gökleri ve yeri gerektiği gibi yaratmıştır. Doğrusu, andolsun bunda inananlara bir belge vardır.
 

29 : 45
Kitap'tan sana vahyolunanı izle, namazı kıl, doğrusu namaz çirkin işlerden ve kötü söylemlerden alıkoyan Andolsun, Allah'ı anmak en büyük şeydir! Allah yaptıklarınızı bilir.
 

29 : 46
Kitaplılardan, haksızlık yapanların dışında kalanlarla, “Bize indirilene ve size indirilene inandık, bizim Tanrımız da sizin Tanrınız da birdir, biz içtenlikle O’na bağlı olmuşuzdur” diyerek en güzel şekilde konuşun.
 

29 : 47
Böylece sana Kitab’ı indirdik, işte, kendilerine Kitap verdiklerimiz ona inanırlar; bunlardan da ona inananlar vardır. İlkelerimizi ancak inkarcılar bile bile tanımazlar.
 

29 : 48
Sen bundan önce hiçbir kitap okumuş ve elinle de onu yazmış değildin. Öyle olsaydı, saçmalayanlar şüpheye düşerlerdi.
 

29 : 49
Hayır! O, kendilerine ilim verilenlerin gönüllerinde bulunan apaçık ilkelerdir. İlkelerimizi haksızlık edenlerden başka kimse bile bile inkâr etmez.
 

29 : 50
“Ona Rabbinden belgeler indirilmesi gerekmez miydi?” derler. De ki: “Belgeler ancak Rabbimin katindadır. Doğrusu, ben yalnız açık bir uyarıcıyım.”
 

29 : 51
Kendilerine okunan bu Kitab’ı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Doğrusu bunda inanan ulusa acıma ve hatırlatma vardır.
 

29 : 52
De ki: “Allah benimle sizin aranızda tanık olarak yeter, O, göklerde ve yerde olanı, saçmalığa inananları ve Allah’ı inkâr edenleri bilir.” İşte, kaybedenler bunlardır.
 

29 : 53
Senden azabı acele istiyorlar. Eğer bir süre belirtilmiş olmasaydı, azap onlara hemen gelirdi. Andolsun yine de onlar farkına varmadan başlarına ansızın gelecektir.
 

29 : 54
(54-55) Senden azabı acele istiyorlar. Doğrusu, azap, tepelerinden, ayaklarının altından kendilerini sardığı gün cehennem inkârcıları kuşatacaktır. O gün Allah, "Yaptıklarınızın karşılığını tadın” der.
 

29 : 55
(54-55) Senden azabı acele istiyorlar. Doğrusu, azap, tepelerinden, ayaklarının altından kendilerini sardığı gün cehennem inkârcıları kuşatacaktır. O gün Allah, "Yaptıklarınızın karşılığını tadın” der.
 

29 : 56
Ey inanmış kullarım! Doğrusu Benim yarattığım yeryüzü geniştir. O halde güven içinde olacağınız yere gidip, yalnız Bana kulluk ediniz.
 

29 : 57
Her can ölümü tadacaktır. Sonunda Bize döndürüleceksiniz.
 

29 : 58
(58-59) İnanan ve yararlı işler işleyenleri, andolsun altlarından ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetteki köşklere yerleştiririz. Dayanan ve Rablerine güvenerek iş görenlerin ödülü ne güzeldir!
 

29 : 59
(58-59) İnanan ve yararlı işler işleyenleri, andolsun altlarından ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetteki köşklere yerleştiririz. Dayanan ve Rablerine güvenerek iş görenlerin ödülü ne güzeldir!
 

29 : 60
Nice canlılar vardır ki, rızıklarını kendileri elde edemezler. Sizin de onların da rızkını Allah verir. O, işitir ve bilir.
 

29 : 61
Andolsun ki, onlara "Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?” diye sorsan, şüphesiz “Allah’tır” derler. Öyleyse niçin aldanıp döndürülüyorlar.
 

29 : 62
Allah, kullarından dileyene rızkı yayar, kimine de ölçüyle verir. Doğrusu, Allah her şeyi bilendir.
 

29 : 63
Andolsun ki, onlara “Gökten su indirip, onunla ölümünden sonra yeri dirilten kimdir?” diye sorsan, “Şüphesiz, Allah’tır” derler. De ki: “Övgü Allah’a aittir, ancak çoğu bunu düşünemiyor.”
 

29 : 64
Ve bu dünya yaşamı sadece oyun ve oyalanmadır. Doğrusu sonraki yurt asıl yaşamdır. Keşke bilseler!
 

29 : 65
Gemiye bindikleri zaman, bağlılığı sırf Allaha özgü kılarak O'na yalvarırlar; ancak onları karaya çıkararak kurtarınca hemen O na eş koşarlar.
 

29 : 66
Öyle ki, kendilerine verdiklerimizi inkâr ederler, artık eğlensinler, zevklensinler, yakında bileceklerdir.
 

29 : 67
Çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken, Bizim güvenli korumalı bir yer kıldığımızı görmediler mi? Gene de saçma olana inanıyor ve Allah'ın nimetini inkâr ediyorlar?
 

29 : 68
Allah a karşı yalan uydurandan veya gerçek kendisine gelmişken onu yalanlayandan daha kıyıcı kimdir? Cehennemde inkârcılar için bir durak yok mudur?
 

29 : 69
Ve Bizim uğrumuzda çabalayanları, andolsun yollarımıza eriştireceğiz. Doğrusu Allah iyi davrananlarla beraberdir.
 

Arama 1.02 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 69 Ayet bulundu. [ 1-69 ]