KURAN-I KERİM
Sureler Sure Sırasına Göre Sıralanmıştır
Hüseyin Atay Meali
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ 1-100101-200 201-300 301-400 Sonraki >> ]

1-FÂTİHA SURESİ - Al-Fatiha - MEKKE/5 - 7 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
1 : 1
Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına
 

1 : 2
(2-4) Övgü, evrenin eğiteni, acıyan, acıyıcı olan, sorgulama gününün yargıcı Allah adır.
 

1 : 3
(2-4) Övgü, evrenin eğiteni, acıyan, acıyıcı olan, sorgulama gününün yargıcı Allah adır.
 

1 : 4
(2-4) Övgü, evrenin eğiteni, acıyan, acıyıcı olan, sorgulama gününün yargıcı Allah adır.
 

1 : 5
Yalnız Sana taparız ve ancak Senden yardım dileriz.
 

1 : 6
(6-7) Bize, öfkeye uğrayanların ve sapanların yolunu değil; iyilik eylediklerinin yolu olan doğru yolu göster.
 

1 : 7
(6-7) Bize, öfkeye uğrayanların ve sapanların yolunu değil; iyilik eylediklerinin yolu olan doğru yolu göster.
 


2-BAKARA SURESİ - Al-Baqara - MEDİNE/87 - 286 Ayet

Bismillahirrahmanirrahim
2 : 1
Elif, Lâm, Mîm.
 

2 : 2
Şüphe götürmeyen bu kitap saygılı olanlara doğru yol göstergesidir.
 

2 : 3
Onlar, görünmeyene inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan verirler.
 

2 : 4
Ve onlar sana indirilene, senden önce indirilenlere de inanırlar. Onlar sonrakini de kesin bilirler.
 

2 : 5
Onlar Rablerinden olan doğru yol üzeredirler. Ve işte onlar başarıya ulaşanlardır.
 

2 : 6
Doğrusu, inkârcıları uyarsan da uyarmasan da onlara göre aynıdır, inanmazlar.
 

2 : 7
Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinde de perde vardır. Artık büyük azap onlaradır.
 

2 : 8
İnsanlardan, inanmadıkları halde, “Allah a ve sonraki güne inandık” diyenler vardır.
 

2 : 9
Allah'ı ve inananları aldatmaya çalışırlar. Ama farkına varmadan kendilerini aldatırlar.
 

2 : 10
Gönüllerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını artırmıştır. Yalanlayıp durduklarına karşılık onlara acıtıcı bir azap vardır.
 

2 : 11
Onlara “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın” dendiği zaman, “Biz ancak ıslah edenleriz” derler.
 

2 : 12
Dikkat! Doğrusu bozguncu olanlar onlardır. Ancak bilincinde değillerdir.
 

2 : 13
Onlara “İnsanların inandığı gibi inanın” dendiği zaman, “Uçarıların inandığı gibi mi inanalım” derler. Dikkat! Doğrusu, uçarılar tam da kendileridir, ancak bilmezler.
 

2 : 14
İnananlarla karşılaştıklarında “İnandık” derler, elebaşlarıyla başbaşa kaldıkları vakit, “Doğrusu biz sizinleyiz, ancak biz alay etmekteyiz” derler.
 

2 : 15
Asıl, Allah onları taşkınlıkları içinde bocalamaya bırakarak alaya alır.
 

2 : 16
İşte, onlar doğruluk yerine sapkınlığı satın aldılar, ne var ki, alışverişleri kâr getirmedi, çünkü doğru yolda değillerdi.
 

2 : 17
Onların durumu, ateş yakmak isteyenin durumu gibidir. Ateş onun çevresindekini aydınlattığı anda, Allah onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; görmezler.
 

2 : 18
Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bu yüzden geri de dönemezler.
 

2 : 19
Yahut onlar, gökten boşanan, içinde gök gürlemesi, şimşek çakması ve karanlıklar bulunan sağanağa yakalanmış kimselere benzerler. Yıldırımlardan ölmek korkusu ile parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah inkarcıları kuşatmıştır.
 

2 : 20
Şimşek neredeyse gözlerini kapıverir, onları aydınlattıkça ışığında yürürler, üzerlerine karanlık basınca durakalırlar. Allah dileseydi işitmelerini ve görmelerini de giderirdi. Doğrusu, Allah'ın her şeye gücü yeter.
 

2 : 21
Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize tapınız. Böylece saygılı olursunuz.
 

2 : 22
Yeryüzünü size döşek ve göğü bina yapan, gökten su indirip onunla size rızık olarak ürünler yetiştiren O'dur. Artık bile bile Allaha ortaklar koşmayın.
 

2 : 23
Kulumuz5ndirdiğimizden şüphede iseniz, siz de onun bölümlerine benzer bir bölüm getirin. Doğru sözlü iseniz Allah'tan başka yardımcılarınızı da çağırın.
 

2 : 24
Yapmadınızsa, ki yapmayacaksınız, o halde inkarcılar için hazırlanan, yakıtı insanlar ve taş olan ateşten sakının.
 

2 : 25
İnanıp da yararlı işler işleyenlere altlarından ırmakların aktığı cennetlerin olduğunu müjdele! Orada bir meyve rızık olarak kendilerine verildikçe, “Bu daha önce de rızıklandığımızdır” derler. Bu onlara benzer olarak sunulmuştur. Onlara orada arı, tertemiz eşler de vardır ve orada sürekli kalırlar.
 

2 : 26
Doğrusu, Allah bir sivrisineği ve ondan küçük olanı örnek vermekten çekinmez. Ancak, inananlar bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. İnkarcılar ise “Allah bunu örnek vermekle neyi anlatmak istedi” derler. O, bununla birçoğunun saptığını ortaya koyar ve bununla birçoğunun da doğru yolda olduğunu gösterir. Ancak, bununla sadece yoldan çıkmışların saptığını ortaya koyar.
 

2 : 27
Onlar, onaylanmasından sonra Allah'la olan antlaşmayı bozarlar, Allah'ın birleştirilmesini buyurduğu şeyi ayırırlar ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte, onlar kaybedecek olanlardır.
 

2 : 28
Cansız iken size can veren, sonra öldürüp sonra diriltecek olan, sonra kendisine döndürüleceğiniz Allah'ı nasıl inkar edersiniz?
 

2 : 29
Yerde olanların hepsini sizin için yaratan O'dur. Sonra göğe yönelip onları yedi gök olarak düzenlemiştir. Ve O her şeyi bilir.
 

2 : 30
Hani, Rabbin meleklere “Doğrusu, Ben yeryüzünde bir yönetici atayacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak bir kimseyi mi yaratacaksın? Oysa, biz Seni överek yüceltiyor ve Seni kutluyoruz” dediler. Doğrusu “Bilmediklerinizi ancak Ben bilirim” dedi.
 

2 : 31
Ve Ademe ad vermeyi öğretti, sonra onları meleklere gösterdi. “Eğer doğru sözlü iseniz, şunların adlarını Bana söyleyin” dedi.
 

2 : 32
“Sen yücesin! Öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. Doğrusu, Bilen Şensin, Bilge Şensin” dediler.
 

2 : 33
“Ey Adem! Onlara, onların adlarını söyle” dedi. Onların adlarını onlara bildirince, “Doğrusu, Ben göklerin ve yerin görünmeyenini bilirim, ayrıca sizin açıkladığınız ve gizlemekte olduğunuzu da bilirim, size dememiş miydim?” dedi.
 

2 : 34
Hani meleklere “Ademe boyun eğin” demiştik. İblisin dışında hepsi saygı gösterirken, o dikleşti, büyüklük tasladı ve inkarcılardan oldu.
 

2 : 35
“Ey Adem! Eşin ve sen cennete yerleş ve orada olanlardan istediğiniz yerde bol bol yiyin, şu ağaca yaklaşmayın, yoksa haksızlık edenlerden olursunuz” dedik.
 

2 : 36
Şeytan ikisinin ayağını da oradan kaydırdı ve onları bulundukları yerden çıkardı. Biz de “Birbirinize düşman olarak inin, yeryüzünde sizin için yerleşecek bir yer ve bir süreye kadar gönenç vardır” dedik.
 

2 : 37
Ardından, Adem Rabbinden bir takım öğütler aldı ve bunun üzerine Allah tövbesini kabul etti. Doğrusu, O tövbeleri pek kabul edendir, acıyandır.
 

2 : 38
“Oradan hepiniz inin! Eğer, Benden size bir yol gösteren gelirse, artık Benim rehberime uyanlara korku olmayacak ve onlar üzülmeyeceklerdir” dedik.
 

2 : 39
İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar. İşte, onlar ateşliklerdir, orada temelli kalacaklardır.
 

2 : 40
Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi anın, andımı yerine getirin, Ben de size verdiğim sözü yerine getireyim. Yalnız Benden çekinin.
 

2 : 41
Sizde olanı onaylayarak indirdiğime inanın, onu ilk inkar edenler siz olmayın! Ayetlerimi az bir değere satmayın. Sadece Bana saygılı olun.
 

2 : 42
Gerçeği saçmalıkla örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin.
 

2 : 43
Namazı kılın, zekatı verin ve Allah a boyun eğenlerle beraber boyun eğin.
 

2 : 44
Siz, kitabı okuyup dururken, kendinizi unutarak, insanlara iyilik yapmalarını mı emrediyorsunuz? Düşünmüyor musunuz?
 

2 : 45
(45-46) Direnç göstererek ve yakararak yardım isteyin. Doğrusu, yakarma Rablerine kavuşacaklarını ve Ona döneceklerini uman içten saygılı olanlardan başkasına ağır gelir.
 

2 : 46
(45-46) Direnç göstererek ve yakararak yardım isteyin. Doğrusu, yakarma Rablerine kavuşacaklarını ve Ona döneceklerini uman içten saygılı olanlardan başkasına ağır gelir.
 

2 : 47
Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve doğrusu sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın.
 

2 : 48
Kimsenin kimseye yararı olmayacağı, kimseden bir aracılık kabul edilmeyeceği, kimseden bedel alınmayacağı ve kimsenin yardımının görülmeyeceği günden sakının.
 

2 : 49
Hani! Size işkence eden, kadınlarınızı sağ bırakıp oğullarınızı pek boğazlayan Firavunun adamlarından sizi kurtarmıştık. Onda, Rabbinizden size büyük bir sınama vardı.
 

2 : 50
Hani! Sizin için denizi yarıp sizi kurtarmış ve siz bakadururken Firavunun adamlarını batırmıştık.
 

2 : 51
Hani! Musa’ya kırk gece süre vermiştik. Sonra ardından haksızlık ederek buzağıyı benimsemiştiniz.
 

2 : 52
Sonra bunun ardından, şükredersiniz diye sizi bağışlamıştık.
 

2 : 53
Hani! Doğru yola girersiniz diye Musa ya ölçütü ve kitabı vermiştik.
 

2 : 54
Hani! Musa ulusuna “Ey ulusum! Buzağıyı benimsemekle kendinize kıydınız. O halde yaratanınıza tövbe edin ve kendinizi düzeltin. Bu, yaratanınız katında daha çok iyiliğinize olur ve tövbenizi kabul eder. Doğrusu, O, tövbeleri pek kabul edendir, acıyandır” demişti.
 

2 : 55
Hani! “Ey Musa! Allah’ı açıktan açığa görmedikçe, sana inanmayacağız” demiştiniz de, bakakalırken sizi yıldırım çarpmıştı.
 

2 : 56
Ve kendinizden geçtikten sonra, şükredersiniz diye sizi canlandırdık.
 

2 : 57
Bulutu üzerinize gölge yaptık, size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Verdiğimiz rızıkların hoş ve iyi olanlarından yiyin. Ve onlar Bize kıymadılar, ancak kendilerine kıyıyorlardı.
 

2 : 58
Hani! “Şu kente girin, orada olandan dilediğiniz gibi bol bol yiyin ve boyun eğerek kapıdan girin. Ve “Yükümlülüğümüzü indir” deyin; Biz de yanılgılarınızı bağışlayalım ve iyi davrananlara daha da artıracağız” demiştik.
 

2 : 59
Ancak, zulmedenler, kendilerine söylenmiş sözü başka sözle değiştirdiler. Biz de zulmedenlere, doğru yoldan çıkmalarından dolayı, gökten bir dert indirdik.
 

2 : 60
Hani! Musa milletine su aramıştı. “Asanla taşa vur” dedikondan on iki pınar fışkırdı. Herkes içeceği yeri öğrendi. Allah’ın rızkından yiyin, için, ancak, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.
 

2 : 61
Hani! “Ey Musa! Biz bir çeşit yemeğe dayanamayacağız. Bizim için Rabbine yalvar, bize yerin bitirdiğinden; sebze, hıyar, sarımsak, mercimek, soğan yetiştirsin” demiştiniz. “Daha üstün olanı daha düşük olanla mı değiştirmek istiyorsunuz? Bir şehre inin, doğrusu orada istediğiniz vardır” dedi. İşte, böylece onlara aşağılık ve miskinlik damgası vuruldu. Allah’ın öfkesine de uğradılar. Doğrusu, bu onların Allah’ın ilkelerini inkar etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri idi; bu ise, karşı gelmelerinden ve düşmanlık yapmalarındandı.
 

2 : 62
Doğrusu, inananlar, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiilerden Allaha ve sonraki güne inanıp yararlı iş işleyenin ödülleri Rablerinin katindadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.
 

2 : 63
Hani! Sizden sağlam söz almıştık ve üstünüze Dağ'ı yükseltmiştik. “Size verdiğimiz sözü sıkı tutun ve onda olanı anımsayın. Umulur ki saygılı olursunuz” demiştik.
 

2 : 64
Ancak, bundan sonra yüz çevirdiniz. Eğer Allah'ın size bolluğu ve acıması bulunmasaydı, doğrusu kaybedenlerden olurdunuz.
 

2 : 65
Şüphesiz, Cumartesinde içinizden aşırı gidenleri biliyorsunuzdur. Onlara “Aşağılık maymunlar gibi olun” dedik.
 

2 : 66
Bunu, kendilerine ve sonradan geleceklere bir ceza örneği ve Allah a saygılı olanlara bir öğüt olsun diye yaptık.
 

2 : 67
Hani! Musa ulusuna “Doğrusu, Allah size bir düve boğazlamanızı buyuruyor” demişti. “Bizimle eğleniyor musun?” dediler. “Densizlerden olmaktan Allaha sığınırım” dedi.
 

2 : 68
Onlar “Rabbine, bizim için yalvar, onun ne olduğunu bize açıklasın” dediler. “Doğrusu O, onun kart ve körpe olmayıp ikisi arası bir düve olduğunu söylüyor. Size buyurulmuş olanı hemen yapın” dedi.
 

2 : 69
Onlar “Rabbine bizim için yalvar da bize onun rengini bildirsin” dediler. “Doğrusu onun, bakanların gönlünü açan parlak sarı renkli bir düve olduğunu söylüyor” dedi.
 

2 : 70
Onlar “Rabbine, bizim için sor da ne olduğunu bize anlatsın. Doğrusu, düveler bizce birbirine benzemektedir. Allah dilerse, biz şüphesiz doğruyu bulacağız” dediler.
 

2 : 71
“Doğrusu, Allah, onun boyunduruk altına alınıp arazi sürmemiş ve ekin sulamamış, kusursuz, alacası da olmayan bir düve olduğunu söylüyor” dedi. Onlar “Şimdi gerçeği söyledin” deyip hemen onu boğazladılar. Az kalsın da yapmayacaklardı.
 

2 : 72
Hani ya! Siz bir kimseyi öldürmüştünüz de o konuda atışmıştınız. Oysa, gizlemekte olduğunuzu Allah ortaya çıkaracaktı.
 

2 : 73
“Bunun için öldürülen kişiye karşılık katilini öldürün” dedik. Allah, ölüleri böylece diriltir. Size ilkelerini gösteriyor. Aklınızı kullanacağınız umulur.
 

2 : 74
Ve bundan sonra yine de kalpleriniz taş gibi, daha da kaskatı kesildi. Doğrusu, taşlar arasında kendisinden ırmaklar fışkıran vardır, doğrusu yarılıp içinden su çıkan vardır, doğrusu, Allah korkusundan yuvarlanan vardır. Allah yaptıklarınızı bilmez değildir.
 

2 : 75
Bunların, size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Ve onlardan birtakım insanlar Allah’ın sözünü dinlerdi. Ona akılları yattıktan sonra da onu bile bile çarpıtırlardı.
 

2 : 76
İnananlarla karşılaştıkları zaman “inandık” derler ve birbirleri ile yalnız kaldıklarında ise “Rabbinizin katında size karşı delil getirsinler, diye mi Allah’ın size bildirdiğini onlara anlatıyorsunuz? Buna aklınız ermiyor mu?” derlerdi.
 

2 : 77
Bunlar, gizlediklerini ve açığa vurduklarını Allah’ın bildiğini bilmiyorlar mı?
 

2 : 78
Onların bir kısmı; okuması yazması olmayan, kuruntuların dışında kitap bilmeyen kimselerdir, onlar sadece sanıp durmaktadırlar.
 

2 : 79
Elleriyle kitabı yazıp sonra onu az bir değere satmak için “Bu Allah katındandır” diyenlerin vay haline! Ellerinin yazdıklarından dolayı vay hallerine! Yazık kazandıklarına!
 

2 : 80
“Birkaç sayılı günün dışında ateş bize değmeyecektir” derler. De ki: “Allah katından bir söz mü aldınız? Eğer öyle ise, Allah sözünden caymaz; ya da Allah’a karşı bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?”
 

2 : 81
Evet! Her kim suçu kendisini kuşatacak kadar kötülük işlerse, işte bunlar ateşliklerdir. Onlar orada temellidirler.
 

2 : 82
İnanmış ve yararlı işler işleyenler, işte onlar da cennetliklerdir. Onlar da orada temellidirler.
 

2 : 83
Hani! İsrailoğullarından Allah’tan başkasına tapmayacaklarına; anaya, babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilik edeceklerine; insanlara güzel söz söyleyeceklerine; namaz kılacaklarına; zekatı vereceklerine dair sağlam söz almıştık. Sonra, pek azınız dışında, geri döndünüz. Sizler hâlâ da yüz çevirmektesiniz.
 

2 : 84
Hani! Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize ve birbirinizi yurdunuzdan çıkarmayacağınıza dair sizden sağlam söz almıştık. Sonra siz tanıklık ederek bunu onayladınız.
 

2 : 85
Sonra, işte sizler, kendilerinizi öldürüyor, aranızdan bir bölük kimseyi yurtlarından ediyor, onlara karşı günah işleyerek, düşmanlık yaparak yardımlaşıyordunuz. Onları yurtlarından çıkarmak size haramken, esir olarak size geldiklerinde kurtulmalıklarını vermeye kalkışırdınız. Yoksa, kitabın bir kısmına inanıyor ve bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanların cezası, şimdiki yaşamda ancak rezil olmaktır. Diriliş gününde de en şiddetli azaba uğratılırlar. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
 

2 : 86
İşte onlar, sonrakinin karşılığında şimdiki yaşamı satın alan kimselerdir. Bunun için onlardan azap indirimi yapılmaz ve onlar yardım da görmezler.
 

2 : 87
Andolsun, Musa ya kitabı Biz verdik ve sonra ardı ardına peygamberler gönderdik. Meryemoğlu İsa ya açık belgeler verdik ve onu kutsal ruhla destekledik. Ama, her ne zaman bir peygamber size hoşlanmadığınız bir şey getirdiğinde, büyüklük taslamadınız mı? Kimini yalanlayıp kimini öldürüyordunuz.
 

2 : 88
“Gönüllerimiz kınlıdır” dediler, hayır, inkarlarından dolayı Allah onları lanetlemiştir. Onların pek azı inanıyor.
 

2 : 89
Daha önceleri, inkarcılara karşı açık başarı kazanmayı isteyip dururlarken, onlara, Allah katından kendilerinde olanı doğrulayan kitap gelince, böylece bildikleri kendilerine geldikten sonra onu inkar ettiler. Artık, Allah’ın laneti inkar edenlere olsun!
 

2 : 90
Allah’ın kulları içinden dilediğine bol lütfundan indirmesini çok görerek Allah’ın indirmiş olduğunu inkar etmek karşılığında kendilerini ne kötü bir şekilde sattılar! Ve bu yüzden öfkeden öfkeye uğradılar. Artık inkar edenlere aşağılayıcı bir azap vardır.
 

2 : 91
Onlara “Allah’ın indirdiğine inanın” denilince, “Bize indirilene inanırız” derler ve başkasını inkar ederler. Oysa, o kendilerinde olanı doğrulayan gerçeğin kendisidir. “İnanıyorsanız, daha önce Allah’ın peygamberlerini niye öldürüyordunuz?” de.
 

2 : 92
Andolsun, Musa açık belgeler getirdi. Sonra onun ardından buzağıyı tanrı edindiniz. Sizler zalimsiniz.
 

2 : 93
Hani, sizden sağlam söz almıştık ve Dağ’ı üzerinize yükseltmiştik “Size verdiğimizi sıkıca tutun ve dinleyin” dedik. “Dinledik ve karşı geldik” dediler. İnkarları yüzünden buzağı sevgisi gönüllerine işledi. De ki, “Eğer inanıyorsanız? İnancınız size ne kötü şey buyuruyor.”
 

Arama 1.47 saniyede gerceklestirilmistir
Arama sonucu 6236 Ayet bulundu. [ 1-100101-200 201-300 301-400 Sonraki >> ]